Atatürk'ün Fikir Babası: Mehmet Ziya Gökalp
ERGENEKON
Büyük mürşit, sosyolog Mehmet Ziya Gökalp’in, son şekliyle, 1914’te Kızılelma kitabında yer alan Ergenekon şiirini kıymetli koldaşım Çağrı son demirci ocağında okuduğunda Türk-Turan Tarihi, özlemle ve hüzünle, gözlerimizin önünden geçti.
Ömrünü ‘Türkçülük fikriyatı’ kut bulsun diye harcayan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ideolojisinin Türkçülük temeline dayanmasında etkin rol oynayan, Atatürk’ün ‘fikirlerimin babası’ dediği Türkçü fikir adamı Mehmet Ziya Gökalp’ı rahmetle andık. Gökalp’in bitmek tükenmek bilmeyen çalışma azmini, Türk Töresine hizmet eden bilge kişiliğini, Turan ülküsüne sımsıkı sarılan gök bilgeyi anlatmayı kendimize ödev bildik.
Öncelikle şu hususu belirtmek gerekir ki Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarının aydınları ‘TÜRK OCAKLARI’nda yetişmiş kimselerdi. Milli Mücadele ve Cumhuriyet yıllarında Atatürk’ün çevresinde OCAKLI, kalplerinde Türk Töresini yaşatan, Türkçülüğün zaferine iman eden kimseler vardı.
Tarihçi Enver Behnan Şapolyo, hatıralarında Milli Mücadele’de Anadolu’ya (Ankara’ya) geçiş günlerini anlatırken şöyle diyor:
(Enver Behnan Şapolyo, soyadını Çin kaynaklarında adı 'Sha-po-lo' diye geçen İşbara Kağan’dan almıştır. Tarih öğretmenidir. O dönemin aydınlarının soyadları incelendiğinde Türk Töresini yücelten Kağanları, Türklerin kutsal kabul ettikleri varlıkları, yerleri, yönleri ve işaretleri soyadı olarak aldıklarını görürsünüz. Birçok silah ve fikir arkadaşlarının soyadlarını bizzat Başbuğ Atatürk vermiştir. Soru: Atatürk’e soyadını kim veya kimler vermiştir? Parantezi kapatalım.)
“…Hamdullah Suphi’nin Ankara’da bulunuşu İstanbul aydınları üzerinde tarifi mümkün olmayan bir tesir yarattı; Onlar da Anadolu’ya kaçtılar. Bunların arasında bende bulunuyordum. Hamdullah Suphi’nin gelişinden Gazi Mustafa Kemal ziyadesiyle memnun olmuştu. Onun etrafında bir fikir halkası teşekkül ediyordu. Çankaya’da Atatürk’ün fikir arkadaşlarının hemen hepsi de Türk Ocaklı idiler. Kazım Karabekir Paşa dâhil olmak üzere, Hamdullah Suphi, Yusuf Akçura, Halide Edip, Reşit Galip, Mustafa Necati, Mahmut Esat, Vasıf Çınar, Celal Sahir, Ruşen Eşref, Veled Çelebi, İzzet Ulvi, Besim Atalay, Tunalı Hilmi vb. hepsi de ateşli ve gayeye inanmış Ocaklı milliyetçilerdir.”
Ayrıca Ocaklı milliyetçilerin bir kısmı da İstanbul’un işgalinde, İngilizler tarafından tutuklanıp Malta adasına sürgüne gönderilmiştir. Ziya Gökalp de bunlardan biridir. İkinci Meşrutiyet ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Türk Milliyetçiliğini fikir sistemi haline getiren iki büyük Türk Ocaklı, Türkçü fikir adamı vardır: Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura
Ziya Gökalp, Türkçülük düşüncesinin en önemli ve etkin kişilerinden biridir. Türkçülük fikriyatını sosyoloji bilimine dayandırmıştır ki kendisi Türkiye’ye sosyoloji bilimini getiren kişidir. Ziya Gökalp’ın Türkçülük fikriyatının bir diğer bilimli dayanağı ise Türkoloji’dir.
Türkçülüğü, toplumbilim ve Türkoloji bilimlerine dayandırarak yazdığı en önemli eserler: ‘Hars ve Medeniyet’, ‘Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak’ ve ‘Türkçülüğün Esasları’dır.
Özellikle son eseri ‘Türkçülüğün Esasları’ oldukça önemlidir. Ziya Gökalp, yeni Türk Devleti’nin kuruluş döneminde Atatürk üzerinde etkili olmuş bir isimdir. Dolayısıyla Cumhuriyet’in Türkçülük temelleri üzerinde yükselmesinde Ziya Gökalp’in ve ‘Türkçülüğün Esasları’ adlı eserinin Atatürk üzerinde tesir bıraktığı gerçektir. Bu gerçeklik Atatürk tarafından şöyle dile getirilir:
“Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin Namık Kemal, fikirlerimin Ziya Gökalp’tir.”
Ziya Gökalp’in de Atatürk’ün uygulamalarından etkilendiğini vurgulamak gerekir.
Ziya Gökalp, ‘Türkçülüğün Esasları’ adlı eserinde Türkçülüğün, Cumhuriyet devrine gelinceye kadar olan tarihi gelişimini anlattıktan sonra Atatürk’ün, Türkçülük tarihi içindeki önemli yerini şöyle tespit ediyor:
“Türkçülüğe dair bütün hareketler sonuçsuz kalacaktı, eğer Türkleri 'Türkçülük' mefkûresi etrafında birleştiren ve büyük çöküş tehlikesinden kurtarmayı başaran büyük dahi ortaya çıkmasaydı! Bu büyük dâhinin ismini söylemeye hacet yok, bütün dünya bugün ‘Gazi Mustafa Kemal Paşa’ ismini mukaddes bir kelime sayarak her an hürmetle anmaktadır. Evvelce Türkiye’de, Türk milletinin hiçbir mevkii yoktu. Bugün her hak Türk’ündür. Bu topraklardaki hâkimiyet Türk hâkimiyetidir, siyasette, harsta, iktisatta hep Türk halkı hâkimdir. Bu kesin ve büyük inkılabı yapan zat Türkçülüğün en büyük adamıdır. Çünkü düşünmek ve söylemek kolaydır. Fakat yapmak ve bilhassa başarıyla sonuçlandırmak çok güçtür.” (Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, s.18-19)
Ziya Gökalp’in ‘Türkçülük’ ülküsü hayatında önemli bir yer tutar. Türkçülük ülküsünü üç aşamada ilerleterek uzak hedef olarak gördüğü ‘Türk Turanı’ ülküsüne ulaştırmayı düşünür. Ziya Gökalp’e göre:
Türkçülükte 1. hedef: Türkiye Türkçülüğü (Türkiyecilik). Bu hedefin belirlenmesinde şüphesiz Atatürk’ün ortaya koyduğu uygulamalar ve dönemin koşulları etkin olmuştur. Türkiye’nin öncelikle merkezde her anlamda güçlendirilmesi gerekir. Sağlam bir merkez haline gelmesi gerekir. ‘Yeni Türkiye’nin Hedefleri’ adlı eserinde bu hedefleri ülküleştirmiştir. (Başbuğ Atatürk ve Türkçülük Siyaseti https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7809 )
Türkçülükte 2. Hedef: ‘Oğuzculuktur.’ Dilleri ve kültürleri birbirine çok yakın olan İran, Irak, Azerbaycan, Türkmenistan Türklüğünü birleştirmek. Ziya Gökalp buna ‘Oğuz Birliği’ ismini vermiştir. (Atatürk’ün Dış Politikası: Yurtta Töre Cihanda Türk https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7881)
Türkçülükte 3. Hedef: Turan Birliğidir. Turan birliği dünya üzerinde anadili Türkçe olan tüm Türklerin birliğidir. (20. Yüzyıl Türk Bilge Kağanı: Atatürk https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7985)
(Ziya Gökalp’in bu üç aşamalı çizdiği yol haritasını o dönemin konjonktürü içinde değerlendirmemiz ve anlamamız gerekir. O dönemde Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan gibi bağımsız Türk Devletleri yoktur. Bugün elbette Gökalp yaşasaydı ilk hedef olarak bu 7 Türk Devletinin birleştirilmesi gerektiğini ‘Türkçülüğün birinci hedefi’ olarak görür ve bunu siyasi bir hedef haline getirirdi.)
Atatürk, Türk Kurtuluş Savaşının en çetin günlerinde dahi Orta Asya Türkleri ile yoğun bir şekilde temas kurmuştur. 1930’lu yıllar Türk Töresinin yoğun ve planlı bir program halinde Türk balalarına öğretildiği yıllar oldu ve bunun en tabii sonucu Türk Devleti'nin gücünün zirvesinde olduğu bu dönemde 2. hedef olan ‘Oğuzculuk’ politikasını başarı ile yürüttü. Atatürk, 3. hedefi gerçekleştirmek içinde yoğun çaba harcadı ve 'Türk Birliği' rüyası ile gözlerini kapadı. ‘Türk Turanı’ hedefini gelecek kuşaklara hem hak hem de bir görev olarak vasiyet etti:
“Tarih, kurduğun uygarlıkların övgüleriyle doludur. Varlığına kasteden siyasi ve toplumsal etkenler birkaç yüzyıldır yolunu kesmiş, yürüyüşünü ağırlaştırmış olsa da, on bin yıllık fikir ve kültür mirası, ruhunda eskimemiş ve tükenmez bir güç halinde yaşıyor. Belleğinde binlerce ve binlerce yılın anısını taşıyan tarih, uygarlık safında layık olduğun yeri, sana parmağı ile gösteriyor. Oraya yürü ve yüksel! Bu, senin için hem bir hak, hem de bir görevdir.” (Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan
Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: TURAN (Ziya Gökalp, Turan Şiiri)
Ziya Gökalp dış siyaset olarak Turancılık politikası yanında bir de ‘Türkçülüğe’ bir program yazmıştır. Temel konularda Türkçülüğün Esaslarını ortaya koymuştur. Bu önemli eserinde öncelikle dil konusunu ele alıyor.
Dilde Türkçülük: Osmanlı aydınlarının konuştuğu Türkçeyi değil konuşulan Türkçeyi yazı dili haline getirmektir.
“…Demek ki, İstanbul’da konuşma dilinin yazı dili haline geçmesi mümkün değil. Bunun mümkün olmadığı, asırlarca uğraşıldığı halde, muvaffakiyet hasıl olmamasıyla sabittir. O halde yalnız bir şık kalıyor: Konuşma dilini yazarak yazı dili haline getirmek.” (Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları)
Musikide Türkçülük: Halk müziğinin bizim milli değerimiz olduğunu, Batı müziğinin ise uygarlık müziği olduğunu söyleyerek bu ikisinin bağdaştırılmasından yanadır.
Hukuki Türkçülük: Çağdaş yasaları almaktır.
“Hukuki Türkçülüğün gayesi, Türkiye’de asri (çağdaş) bir hukuk vücuda getirmektir. Bu asrın milletleri arasına geçebilmek için, en esaslı şart; milli hukukun bütün şubelerini teokrasi ve klerikalizm bakiyelerinden (arta kalanlarından) büsbütün kurtarmaktır.” (Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları)
Dinde Türkçülük: Din kitaplarının ve hutbelerle vaazların Türkçe olması demektir.
“…İmam Azam Hazretleri, hatta namazdaki surelerin bile milli lisanda okunmasının caiz olduğunu beyan buyurmuşlardır. Çünkü ibadetlerden alınacak vecd, ancak okunan duanın tamamıyla anlaşılmasına bağlıdır.” (Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları) (Kur’anca, Ne kadar Arapça? https://www.onaltiyildiz.com/?haber,8156/kur-anca-ne-kadar-arapca)
İktisadi Türkçülük: Gökalp, Türklerin kapitalist olamayacaklarını çünkü dayanışmacı olduklarını, kolektivist olamayacaklarını çünkü özgürlüğe düşkün olduklarını dile getirir. Türkler için en doğrusu solidarizm (dayanışmacı iktisat) diye görüş bildirir.
“Türk iktisatçıların ilk işi evvela Türkiye’nin iktisadi gerçeklerini incelemek bunları objektif olarak ortaya koymak, bilim içinde gerekli ne ise onu yapmaktır. Büyük sanayi vücuda getirmek için program yapılmalı, iktisat vekâleti bunun üzerinde durmalıdır.” (Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları)
Siyasi Türkçülük: Halkçılık ile Türkçülük mutlaka birlikte olmalıdır. Bu şu demektir: Siyasette halkçı kültürde Türkçü olunmalıdır.
Felsefi Türkçülük: Felsefe, bilime aykırı hüküm çıkarmaz. Bilim beynelmileldir. Bilimde Türkçülük olamaz görüşündedir. Bilimin kaynağı nerede ise alınmalıdır.
“Başka uluslar, çağdaş uygarlığa girmek için geçmişlerinden uzaklaşmak zorundadırlar; Oysa Türklerin çağdaş uygarlığa girmeleri için yalnız geçmişlerine dönüp bakmaları yeterlidir.” (Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları)
Mehmet Ziya Gökalp, Arapça, Farsça ve Fransızca bilirdi. Türk Töresi ile yeniden kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti' nin kuruluş döneminde Atatürk'ü 'fikirleri ile' etkileyebilen az sayıdaki Türkçü aydınlardan en önemlisidir. Kısa sayılacak ömrünün son döneminde kendisine bizzat Atatürk tarafından önemli görevler verildi.
Atatürk, İstanbul'un işgal edildiği dönemde İngilizler tarafından Malta adasına sürgüne gönderilen Ziya Gökalp’e çok yakın ilgi göstermiş ve 1923’te O’nu gelecek nesillerin milliyetçi şuurla yetişmesi için programlar yapmak üzere o zamanki Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki Talim ve Terbiye Dairesinin başına geçirmiştir.
Aynı yıl, 'Türkçülüğün Esasları' isimli ünlü eserini yayımlamıştır. Türkçülüğü sistemleştiren ve ilmi esaslara dayandıran bu eserin yayım tarihi ile Türkiye Cumhuriyeti'nin ilan tarihinin aynı olması tesadüf müdür?
Atatürk tarafından Ziya Gökalp’e verilen diğer önemli bir görev ise yeni kurulacak olan Türk Devleti’nin iktisat programını hazırlamaktı.
Yoğun ve aralıksız çalışma temposu nedeniyle sağlığı hızla kötüleşen Gökalp, sağlığını hiçe sayarak Türk Töresine hizmetlerini sürdürdü. Atatürk’ün, bizzat masraflarını kendisi karşılayarak, yakın ilgisi ile tedavi için Avrupa'ya gönderilmek istendi. Gökalp "kağıda konacak şey çok, zaman az" diyerek iğneler ile acısını dindirerek çalışmalarını sürdürdü. "Ne yazık ki kafamdaki fikirlerin hepsini veremedim, eserlerimi tamamlayamadım. Bunları hep beraber götürüyorum." diyerek Atatürk'ten 'Türk Medeniyeti Tarihi' eserinin basılmasını, çocuklarını memlekete ve Atatürk'e emanet ettiğini, basılacak kitapların parasıyla çocuklarının memlekete faydalı insanlar olarak yetiştirilmesini vasiyet etti. 1924 yılında kısa süren bir hastalığın ardından dinlenmek için gittiği İstanbul’da 25 Ekim 1924 günü hayatını kaybetti. Divanyolu’ndaki 2. Mahmud Türbesi haziresine defnedildi.
Kutlu Tini şad, yeri uçmağ olsun.
NİÇİN?
Bu halkın başında bir kahraman var,
Şan onundur ama millete yarar.
Haklıdır bu şandan korksa düşmanlar
Dostlardan da varmış tiksinen, niçin?
Arttıkça bu dahi Türk’ün şöhreti
Dağılan milletin arttı vahdeti
Sulhta da faydalı böyle kuvveti
Yıpratmak daha harp bitmeden niçin?
Toplandı Lozan’da dostlar, düşmanlar
Lloyd George saçıyor yine bühtanlar
Lazımken müttehit olmak bu anlar
Ayrılanlar varmış sürüden niçin?
Millet fedaidir kahramanına
Kim taş atabilir O’nun şanına?
Dil uzatma sakın Türk aslanına!
Anlatayım sana bilmezsen niçin…
O milli dehanın tam Kemal’idir
Türk’ün hem celali, hem cemalidir.
Mefkûre görünmez, o timsalidir.
Mefkûreye çattın, söyle sen niçin?
Uyanık bulunun ey Türk gençleri!
İrtica sevemez bu hür rehberi
Susturun mantıkla, kin güdenleri
Borcumuz savaşmak ebeden, niçin? (Ziya Gökalp, Niçin Şiiri)
Başbuğ Atatürk Han’ın ‘fikirlerimin babası’ dediği büyük Türkçü Ziya Gökalp’in mezarını ziyaret ettim.
Yüce Türk Devleti, O’nun aziz hatırasını, Atatürk’ün fikir ve silah arkadaşlarının yetiştiği ‘TÜRK OCAĞI’nın, Türk budununa ve Türk töresine hizmetlerini unutmadı. (Ziya Gökalp’in kurucuları arasında olduğu Türk Ocağının girişinde, mezarının yanında, üzerinde 16 yıldız bulunan çeşme)
Biz Kalperenler’de Mehmet Ziya Gökalp’in sözünü unutmadık:
“Son arzumuz budur fani dünyada:
“Türk’üz, varacağız Kızılelma’ya”
Ali Erim
Twitter: @AliErimGoktug
E-mail: ali_erim@hotmail.com
5. Yazım: Sad Planı Türk Büyük Taarruzu https://www.onaltiyildiz.com/?haber,8057/sad-plani-turk-buyuk-taarruzu
4. Yazım: 20. Yüzyıl Türk Bilge Kağanı: Atatürk https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7985
3.Yazım: Atatürk’ün Dış Politikası: Yurtta Töre Cihanda Türk https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7881
2.Yazım: Başbuğ Atatürk ve Türkçülük Siyaseti https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7809
1.Yazım: Atatürk ve Türk Birliği https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7725
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle