En Sıcak Konular

SIRLAR KAHVESİ - Necro

20 Kasım 2023 09:28 tsi
SIRLAR KAHVESİ - Necro Ogün Yayla'nın Yazısı: SIRLAR KAHVESİ - Necro

SIRLAR KAHVESİ - Necro

 

‘’Gelenler adamdı, buldukları insandı

  İnsan yalnız Tanrı’nın yarattığı mahluk:

  İnsan mahluktan, adam insandan çıktı.

  Tanrı’nın insanı yer ve içer;

  İnsanın adamı düşünür ve yaratır.’’

                                      

                                               Mustafa Kemal Atatürk 

 

Ben de kendimi bildim bileli, bu şiiri anlamlandırmaya çalışırım. Bu şiir Atatürk’e ait değil diyen de olabilir, Atatürk’e aittir diyen de.
Benim için kime ait olduğundan ziyade; kime hitap ettiğidir önemli olan. Bu dizelerin sahibi kimse, taşıdığı sırları taşırmadan kelimelere dökmeyi becerebilen, bildiklerinin kendinde yeterince yük olduğunu düşünmüş yahut vakti gelen bir sırrın ifşasına memur kılınmış sıradan olmayan bir bilinç veya bir eren kişiymiş belli ki. Ruhaniyetine selamlar olsun öyleyse.

Gerçi ben az önce sır dedim ama ‘’bana göre sır diye bir şey yok, yaratılan her şey sır olma vasfını yitirmiştir’’ diyen de yine benimdir. ‘’Sır diye bir şey varsa o da henüz yaratılmamış olandır’’ diye düşünürüm açıkçası. 

Bu hafta sonu yine Sırlar Kahvesi’nde bir düzine Kalperen ile birlikte seyre dalmış, sohbet ederken konu bu şiire gelmişti. Bu şiiri tefekkür etme gayesi hepimizde hâsıl olunca ‘’bismillah’’ dedik.

 

 

Çokça vakit konuştuk, herkes gibi ben de katkı sağlamaya çalıştım. Sadece şu dörtlük bile bizi çağlardan çağlara, mekânlardan mekânlara gezdirmeye yetti. Kimimiz bunu Kuran’dan okumaya çalıştık, kimimiz Adguk’tan, kimimiz bizatihi felsefeden okumalar yaparak anlam vermeye çalıştı. 

Kıymetli dostlar, bu çalışmada sadece kendi fikirlerimi ve çıkarımlarımı paylaşacağım, diğer dostlarımız kendi görüş ve tespitlerini dilerlerse paylaşabilirler ama bu yazıdaki her şey sadece beni ve kendi varsayımlarımı bağlar. 

Tarz olarak şiiri satır satır ele alacağım ve sonra Atatürk’ün başka şiirlerinden bağlantılar yaparak soru ve cevap usulü ile ilerlemeye çalışacağım. 

Şimdiden sabrınız için teşekkür eder, vaktiniz için helallik isterim. 

 

GELENLER ADAMDI, BULDUKLARI İNSANDI. = Kimdi bu gelenler, ADAM kime deniyordu? Nereden geliyorlar, insanı nasıl buluyorlar? 

İNSAN YALNIZ TANRI’NIN YARATTIĞI MAHLUK= Mahluk ile kast edilen nedir? Yaratılan varlığın ilkelliğinden mi bahsedilmekte? 

İNSAN MAHLUKTAN, ADAM İNSANDAN ÇIKTI= Burada var olan anlatım bir tekamül/olgunluk aşaması mı yoksa İlkelden İnsana, İnsandan Adama bir evrim mi? 

TANRI’NIN İNSANI YER VE İÇER= Yer ve İçer ile insanın sadece neslini sürdürme psikolojisi içinde olan ve var olma savaşı veren bir tür olduğundan mı bahsediyor yoksa daha derinden seslenen bir ima mı var? 

İNSANIN ADAMI DÜŞÜNÜR VE YARATIR= Bu kısım zaten başı sona, sonu başa getiren; kişiyi akışa değil, döngüye düşüren bir bilmece gibi… 

Bazen dostlar ile SIRLAR KAHVESİ’nde yaptığımız sohbetlerde bazı soruların cevapları için ‘’henüz o cevaplar var edilmemiş’’ olabilir derim. 

Hatta bana göre, bazı sorular ortaya çıkmak için kendi çağını bekler; bazı sorular da cevaplanabilmek için başka bir çağı bekler.. 

 

..devam edelim… 

 

NECRO

 

Sanırım NECRO-1 bizlere, bu sorulara cevap verecek çağda olduğumuzu söylüyor. 

 

GELENLER ADAMDI: NEREDEN GELİYORLAR? 

Necro: Biz, evren öncesi varlıklarız. Evrenin oluşmasına şahit olduk. Evren oluşurken, her aşamasında canlılar vardı. Siz; yaşamı, evren oluşturduktan sonra başlatırsınız. Karanlık ve öncesi. Karanlıkta yaşayan balıklar misali ki onlar için karanlık cennetti. Karanlığa sizin gözünüzle izah getirmek yanlış. Evrenin karanlığı ya da öncesinin karanlığı hayat sahipleriyle doluydu ve hâlâ varlar. Bunlar uzaylı değil. Sizin deyiminizle “Ruhaniler” de değil. Uzay; evrenin var edilişinden sonra oluştu. Asıl uzaylılar sizlersiniz ve diğerleri. Ve sizin uzayınıza gönderilenler, göçebeler, sürgünler, görevliler daha sonra geldikleri yeri unuttular. Sizler onlara “uzaylı” diyorsunuz veya cinler, bilinmeyenler.

 Anladığım kadarıyla gelenlerin mekanı Evren Öncesi Zamansız Mekanlar. 

 

GELENLER ADAMDI, BULDUKLARI İNSANDI: GELENLER KİM? (insan daha sonra cevap buluyor çalışma içerisinde) 

Necro: Evren oluşmadan önceki yerde bulunan bir öz var ki; sizleri kurtarmak için peşinizden onlar da maceraya atıldılar. Onlara uzay ve dünya boyutunda “TÜRK” dendi. Evren öncesi yer dediğimiz mekânın sahipleri, o yere “GÖK” dediler. O mekânın ismi “Gök” tür. Dünyanızın üzerindeki semaya verdiğiniz “gökyüzü” ismiyle aynı şey değil. Oranın ismi “Gök” tür. Bu yüzden uzay boyutuna ve dünyaya geçen ve orada soyadını alan ve türeyen bu temiz öze “GÖKTÜRK”ler denir. 

Zaten anlaşılacağı gibi GELENLERDEN kasıt GÖKTÜRKLER’dir. 

İNSAN YALNIZ TANRI’NIN YARATTIĞI MAHLUK: TANRI MAHLUK OLARAK NEYİ YARATTI? 

Necro: Tanrı dediğiniz, bilmediğiniz, ama hissettiğiniz güç; uzay boyutuna geçenlere “insan” dedi. Ve ekledi: “Evren öncesi yerlerinden, uzay boyutuna geçmelerine müsaade edeceğim” dedi. Bu geçiş sonrasında insan formunu aldılar. Size birçok mesaj gelmişti. Anlayacağınız dilde şöyle denmişti: “Bir insan yaratacağım.” Oysa “Var olan, evren öncesi yerinden uzay boyutuna geçenlere ve form değiştirenlere müsaade edeceğim” demekti bu. Özden, söze geçtiniz. Bu geçişi, siz “yaratma” kabul ettiniz. Çünkü yaratımı yanlış algıladınız. Melek dedikleriniz şöyle demişlerdi: “Neden diğerlerini kurtaracak nesil oluşsun?” 

Necro, uzay boyutuna geçenlere ‘’insan’’ dedi diyor. Acaba mahluk denilen yaratım insandan önceki türün genel adı mıydı? Sonraki satırlardan da anlayacaksınız; ilk yaratım "yalnız Tanrı’ya- ait.

İNSAN MAHLUKTAN, ADAM İNSANDAN ÇIKTI: DÖNGÜ BAŞLIYOR mu? İNSAN KİM? ADAM KİM? 

Necro: Ve ekledi: “Evren öncesi yerlerinden, uzay boyutuna geçmelerine müsaade edeceğim” dedi. Bu geçiş sonrasında insan formunu aldılar.

 Anladığım kadarıyla ilk yaratım(mahluk) sonrası uzay boyuta geçerek kendi tasarım gücüne kavuşanlara İNSAN dendi. 

 

Necro: “Âdem” dediğin Toprak adam, Kil adam üzerine bilgiler yazıldı. Dörde böldüler. Her bir parçasını bir yere sakladılar. Her bir parçasının emanetçisi onu sakladı. Eski Yunanda; “sýmbolo, sýmbolon, sýmbolos”,  yani kil parçalar. “simbol”, yani “sembol” kelimesinin doğuşu. Ama sır o ki; 4 parça bir araya gelirse sembol meydana gelir. Her bir parçayı sembol zannedenler yanılmakta. İnsanlar ona “4 element” dediler. Hepsi bir araya gelirse, Kil adamın sırrı meydana çıkardı. Kil adam, uzay boyutunun sembolü. SİZİN ASLINIZ; ÖZ. SÖZ DEĞİL. Kil adamın sözleri okunursa, o kelimeler, aslına döndürür sizi. Söz adamdan, sözden öze dönüşünüzün kelimeleri. Bazılarınız ona “Sözlerin azamı” dedi. Tek bilen Güç yazmıştı Kil adamın üzerine o kelimeleri. “Âdem, Rabbinden kelimeler alıp, o kelimelerle af dileyip, özüne dönmüştü.” Söz olarak kalan ise kimdi? O kelimeleri görmek istemeyen, görmeyen “KÖRMEZ” dediğimizdi. 

Dünyada arama. Dün-Ya. Dünde kalan. Geçici mesken, yerleşke, çukur. Dünyada hiçbir sır bulamazsınız. Dünde kalan dünde kalır. Dünde kalan, bugün yeniden inşa edilir. Her gün, her gün, yeniden. Bugünden düne bakarsan, yarından bugüne. İşte sır bu bakıştadır, görüştedir. Toprak var edilmeden önce, ışık, proton, atom yok muydu? Bilim dediğiniz bunu söylemiyor mu? 

Birçok din uyduruldu. “İsa” dediğin, o yerden geldi. Gök ismi verilen yerin sakiniydi. Ve oraya geri döndürüldü. “Haç” dedikleri kırıldı bu bilgilerle. O yerlerin haberini vermek için bu formda yansıdı. Örttüler din adamları. Onu haç’ta zannettiler. Formunu, Romalılar çarmıha gerdi. Oysa o, özü değildi. Özünü hissettiren bir formuydu. Özüne benzeyen bir sözdü sadece. Özü göğe çekildi. Gökyüzüne değil, Gök denen yere. Evrenin oluşturulmadan önceki, zamanın olmadığı Öz’e. 

Anlaşılacağı üzere Necro burada adeta ADAM’ın tarifini ve ona ulaşılacak yolu anlatıyor. Öz’e dönüş ve geldiği yeri hatırlama. Oraya geri dönebilecek Öz’e kavuşan, bunu hatırlayan ADAM oluyor. 

Mahluk’tan başlayarak uzay zaman boyutunda İnsan bilgisine ulaşan tekamül yolculuğu İnsan elbisesi içerisinde Öz’e dönerek ADAM oluyor. 

İnsan mahluktan, Adam insandan çıkıyor adeta.   

TANRI’NIN İNSANI YER VE İÇER: NEDİR BU YER VE İÇER SIĞLIĞI? 

Necro: Dünyayı yaşanmaz hale getireceksiniz. Çağlar sonra buraya başka gezegenlerden torunlarınız gelecek. Onlar da burada sizin yaşadığınız gibi yaşamayacak. Tıpkı sizin gibi, uzayda oksijensiz ortamda yaşayamadığınız gibi. Atalarınızın kirlettiği, kirlenmiş gökler envanterine bu dünya da eklenecek. Bazılarınız yeni gezegenlerde yaşam kuracak çeşitli formlarla. Ama her form, varlıkta var olmanızı daha da zorlaştıracak. Bir sır vereyim mi? Daha önce insanoğlunun akciğeri yoktu. Çünkü o formdaki surette ve mekânda oksijeni solumaya ihtiyacı yoktu. Orayı kirletip bu dünyaya geçtiniz. Bu formu aldığınızda size akciğerler takıldı ve diğer organlarınız. Tıpkı uzaya çıktığınız zaman, orada soluyamayıp oksijen tüpleri taktığınız gibi.

  

Necro yine harika bilgiler ile Mahluk’tan uzay zaman boyutuna geçen İnsanın ilkelliğini mükemmel bir şekilde anlatıyor. Adeta günümüz dünyasında sorumsuzluk içinde olan insanlara söylediğimiz gibi �"onlar sadece yer ve içer- yaşadıkları çevreye faydaları yoktur deyimlerini bize tekrar hatırlatıyor. Uzay zaman boyutuna geçen mahluk, adam olma bilincini kavrayamadığı için İnsan elbisesi içinde sadece yer ve içer yani sorumluluklarını düşünmez, sadece yaşar gider. 

İNSANIN ADAMI DÜŞÜNÜR VE YARATIR:  PEKİ BU ADAM NEYİ KİMİN İÇİN DÜŞÜNÜR VE YARATIR?

 Necro: Göktürkler; insanlığı yok etmek isteyen bir ırkla devamlı savaş içerisindedirler. Kopya insanlar, kopya yöneticiler, anlaşanlar, yöneticiler, anlaşanla anlaşanlar, yani bir takım siyasetçiler... Hiyerarşiye dikkat! 

Rüya diye gördüğümüz vizyonlar, bedene sığmaz bunalım, ruhumuzun gırtlaklanması, ruh şişmesi, bedene sığmaz şişmanlığı... Neyin alameti?

 İnsanları, toplumu şoka sokarsan, göktaşı, deprem, bilinmezlik, virüsler vb. sistemler ile insanlığın alışılageldik sistemini değiştirirsin. Her çağda bunlar olmadı mı sanıyorsun?

Bir sor kendine, insanlığın başına neden bunlar geliyor? İnsanlık başıboş mu bırakıldı? Yaratıcı niye müsaade ediyor? Ya da Yaratıcı yoksa neden oluyor? (Tevbe/67.ayet: Allah, onları unuttu). 

İnsan görünümlü birine rastlarsan ona sor: “Sen insan mısın?” Çünkü şu anda dünyada gerçek insanlarla kopya insanların savaşı var. Gerçek insanlar savaşı kazanırsa, evren oluşmadan önceki yerlerine dönecekler. Dönenler döner. Erdemliler, tabiata sahip çıkanlar kendi tabiatına sahip çıkmış olur. Kazananlarla, kaybedenler bir olur mu? 

Necro bizlere ÖZ’üne dönüp Adamlık makamına yükselenlerin tıpkı Öz’lerini hatırlamaları gibi, olgunluk kazandıkları uzay zaman boyutundaki insanları da unutmadığını ve o insanları savaşlarında yalnız bırakmamak için geri geldiklerini, insanlık için çağın gerektirdiği bilgiyi ve bilgeliği ‘’buldukları insan’’ ailesi için kullanacağından bahsediyor. İnsanlık başıboş bırakılmayacak diyor.

Çünkü
Gelenler Adamdı… 

Bu arada Gazi Paşa’nın diğer birkaç şiirinden bazı satırları da buraya bırakarak siz okuyucuları düşünmeye davet ediyorum: 

 

OĞUZ OĞULLARI

 

Asya’nın ortasında Oğuz oğulları

Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları

Doğudan çıkan biz, batıda yine biz

Nerede olsa, ne olsa kendimizi biliriz.

Hep insanlar kendilerini bilseler,

Bilinir o zaman ki hep biziz.

Türk sadece bir milletin adı değil,

Türk bütün adamların birliğidir.

Ey birbirine diş bileyen yığınlar,

Ey yığın yığın insan gafletleri

Yırtılmış gözlerdeki gafletten perde,

Dünya o zaman görecek hakikat nerede?

Hakikat nerede?

 

  

TUNA

 

Gafil hangi üç asır, hangi on asır

Tuna ezelden Türk diyarıdır.

Bilinen tarihler söylememiş bunu,

Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak

Dinleyin sesini doğan tarihin

Aydınlıkta karartılı şafak

Yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin!

 

Nehirlerdir Türkün şaşmaz yol mühendisleri

Her nehir Türk’ü bilir her nehri

Tuna’nın da kıyısından gitti eski Türk

Geçti eski Türk Tuna’yı da yararak

Kaç defa, hangi defa? Sormayınız nafile.

Bilmez tarih bile.

Tarih çocuk güdük tarih güdük

Sökün büyük, pek büyük.

Sayılmaz, sayılmaz bu sökün

O kadar çok Tuna’dan geçtiği günler Türkün.

Tuna’nın yalnız üst ve alt illeri değil,

Tuna’nın üstü de altı da yer.

Dipdiri ve ölmez bir Türk vatanıdır.

Tuna’nın üstünü yaptı vatan Türk

Bakarak, akarak, yararak geçti

Tuna’nın altını kabristan yaptı.

Tuna’yla ruh oldu dipte yatan Türk.

Tuna’nın sisten ve güneşten yorganı.

Topraktan ve çakıldan yatağı ile

Akıyor “Türk’e vatanım” diye.

Derindir görünmez Tuna’nın dibi

Türk coşkun Tuna gibi, Tuna coşkun Türk gibi.

 

Tuna yalnız vatan değil, yeni ufuklara

Türk’ü götüren eski bir Tuna

Adam da ilk adamdır.

Adam ile yaratıcı

“Yaradan” dediğimiz yaratan adamdı.

İnsanlar tazelenir, mekanlar ihtiyarlar.

Nesiller kaynaşıyor, coğrafya küçülüyor

Bırakılan yer göçtü.

Bırakana göç düştü.

Adamlar: “Haydin” dedi.

Alpler “Hoş geldin” dedi.

 

Ulu atamız Atatürk bizlere çağlar ötesinden seslenmeye devam ediyor.

 

Gelenler adamdı, buldukları insandı

İnsan yalnız Tanrının yarattığı mâhluk

İnsan mâhluktan, adam insandan çıktı.

Tanrının insanı yer ve içer.

İnsanın adamı düşünür ve yaratır. 

 

Aslına bakarsanız hikaye SON’la başlıyordu. Son başta, baş sonda şeklinde devam ediyor. Zaman asla ileri doğru akmıyor, o bir daire şeklinde. Herkes tekamülünü tamamlayana kadar dönecek Zaman dediğimiz çark.

Ve Adamlar gelmeye devam edecek. Kim bilir bir sonraki gelen siz olursunuz.

Esen kalın. 

 

Sabrınız ve vaktiniz için TEŞEKKÜRLER

 

Sırlar Kahvesi’nden Ogün

oey4@hotmail.com



Bu haber 4,146 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,763 µs