En Sıcak Konular

Gök Ataların İzinde- 4

19 Mayıs 2020 16:09 tsi
Gök Ataların İzinde- 4 Bülent Ateş Yazdı: Gök Ataların İzinde- 4 Demirci Ocağı İcazetnamesi


GÖK ATALARIN İZİNDE- 4

DEMİRCİ OCAĞI İCAZETNAMESİ

Sır, gözünün önünde duruyor. Ta ki; sen onu farkedip, aşikar edene kadar!

Kalperen Ocağında sabah olmak üzere… Çağları delen Büyük Türk, uzaya Türk Sancağını dikmeye yemin etmiş Türk balalarına muhteşem ‘Türk Çağını’ müjdeliyordu:

“Turanı kuracağız. Türk Töresini dünyaya hakim kılacağız. Burada da durmayacağız. Sancağımızı uzaya taşıyacağız.

9 Tuğ gezegenine gideceğiz orayı da düşmanlardan temizleyip Töre’nin bayrağını dikeceğiz. Orada da durmayacağız.

Anayurt Ilduzyurda gideceğiz. Orayı da düşmanlardan temizledikten sonra daha ileriye Kızıl Gezegene gideceğiz. Kızılelma’yı ele geçireceğiz.

Daha da ileride Peygamber Efendimiz ‘aguşunu açmış’ bizi bekliyor. Şehitlerimiz bizi bekliyor. Fatih Sultan Mehmet bizi bekliyor. Sonra bana döndü dedi ki:

Mustafa Kemal Atatürk bizi bekliyor.

Hep beraber Kızılelma’yı Tengri’ye sunacağız. Kızılelma’yı Tengri’ye sunarken düşünün hepimiz oradayız, Peygamber Efendimiz orada. O muhteşem manzarayı düşünün.”

https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7881/ataturk-un-dis-politikasi-yurtta-tore-cihanda-turk

Ali Erim kardeşimizin son yazısındaki bu son bölümü okuyunca gözlerim dolmuş(kendisine selam olsun), bu büyük müjdeye nail olabilmek için var gücümüzle çalışmak gerektiğini düşünmüştüm. Daha sonra, o ilk şok hali geçince, paragraftaki şu bölüme gözüm takıldı:

9 Tuğ gezegenine gideceğiz; orayı da düşmanlardan temizleyip, Töre’nin bayrağını dikeceğiz.’

Nasıl yani?

Adem atamız, tuğ diktiği 9 gezegeni hakimiyeti altına almamış mıydı? Bu yüzden tuğ dikmemiş miydi bu gezegenlere? Acaba daha sonradan hakimiyet kayıp mı edilmişti? Öyle olmalıydı ki, Okyay Kağan bu sözü söylemişti.

Buna şaşırmama sebep, daha önce çalışmasını yaptığım ‘Dokuz Tuğ’un Sırrı’ adlı yazıda, Adem Ata’nın tuğ diktiği gezegenlerin izini sürmeye çalışmış, bunun sonucunda dört gezegene ulaşıp, bunların doğruluğunu da Okyay Kağan’a doğrulatmış olmamdı. Buna rağmen, Tuğ dikilen o yerlerin hakimiyetinin yitirildiğinden daha önce veya sonra bahsetmemişti Deruni Babam. Durum böyle olunca, bana da tekrar iz peşine düşmek kaldı. Gök Ataların izinin peşine…

‘Dokuz Tuğ’un Sırrı’  yazımın linkini burada veriyorum. Çünkü bu yazının devamında sık sık oraya atıf yapacağım. Tekrar okumakta fayda var.

https://www.onaltiyildiz.com/?haber,5087- DOKUZ TUĞ’UN SIRRI 

Sır, en başından beri oradaydı; gözümüzün önünde!

Yıl, 2015. Oktan Keleş, yine Türk tarihine ait bir sırrı daha belgeleriyle açıklıyor, ‘Tarihi Türkler yazıyor’ diyordu; ‘Türk Demirci Zanaatı, Kılıç yapma Sırrı’ adlı tarihi belgeyi ilk defa yayınlarken. Ve bununla birlikte, Ötüken Tasavvufundan bir yaprak daha çeviriyordu biz meraklı balalara ve tüm dünyaya…

https://www.onaltiyildiz.com/?haber,4400

Hepinizin bildiği gibi, bu belgede Türkün kılıç yapma sanatının sırrı madde madde açıklanıyordu. Tabii, altında yatan deruni mesajlarda, ocağımızın yeni sohbet konusu olmuştu. O günlerde Oktan Keleş, bu belgenin ve içeriğinin üzerinde önemle ve ciddiyetle durmuş, Ötüken tasavvufundan sırları bizlere açtıktan sonra zaman zaman, ocakta bulunan Kalperenlerden birini rastgele işaret ederek;

‘Haydi şimdi de sen Demirci İcazetnamesinin açılımını, kendince yap ve bize anlat.’

Diyerek, bizleri bir nevi ‘konu ile ilgili SÖZLÜ SINAVA tabii tutmuştu. Çok net hatırlıyorum, bu anlarda yüzünün takındığı ciddi tavrı! Normalden daha fazla önem verdiği çok belli idi bu belgeye ve içeriğine… Bu ‘sözlü ve ani sınav’ bana hiç denk gelmemişti o günlerde… Ama, Oktan baba beni işaret etseydi, ne söyleyeceğimi az- çok kurmuştum kafamda… Fakat birazdan burada yazacaklarımın, o günlerde kafamda kurduklarımla uzaktan- yakından ilgisi yok.

Evde geçirdiğimiz Korona günleri, iki ayı geçti. P(L)ANDEMİ yüzünden herkes gibi biz de eve tıkılıp kaldık fakat, ben tefekkür adına hiçbir çalışma yapamamaktan hayıflanıyordum. Kafamda bilgiler, doneler sürekli dönüp  duruyordu ama, ortaya bir şey çıkaracak enerjiyi bulamıyordum kendimde…

Anlamsız bir atalet çökmüştü üzerime… Sonra Ali’nin yazısı geldi. Oradaki o ‘şok’ edici son paragraf beni silkelemeye yetmişti. Bunun üzerine geriye dönüp, eski çalışmalarımı taramaya, bir ipucu aramaya başladım… Belki kenarda kalmış, gözden kaçmış bir bilgi kırıntısı… O an için belki anlamını göremediğim, ya da ‘sonra tekrar dönüp bakarım’ dediğim bir ayrıntı olmalıydı… Zaten dokuz tuğ dikilen yerin sadece 4 ünü tespit edebilmiştim. Geriye 5 tane daha kalmıştı ve bunun da çalışmasını yapmak gerekti. Böyle geriye dönük tarama çalışması yaparken, onaltıyıldız sitesinde yer alan site içi arama motorunu kullanmak çok faydalı oluyor. Bu arama motoruna ilgili kelimeyi veya kelimeleri yazıp, site içerisinde ara deyince, ilgili makaleler bir bir önünüze geliyor. İşte bu yolla karşıma çıkmıştı Demirci Ocağı İcazetnamesi… Fakat yine şaşırmıştım. Çünkü ben Kartal Takımyıldızı diye yazıp arama başlattığımda, bu yazının karşıma çıkıyor olması en başta bana anlamsız gelmişti. Çünkü ilgili makalenin içinde Kartal Takımyıldızı sözü geçmiyordu. ‘Vardır bir hikmeti’ deyip, ‘Türk Demirci Zanaatı, Kılıç yapma Sırrı’ ile ilgili yazıyı tekrar okurken, aradığım işaretin tam karşımda durmakta olduğunu gördüm:



Kartal :  Kanı yükseklerde asil olur, kat döğdüğün kılıcının suyuna, yükseklerin sırrı parlasın kılıcında.

Evet, gördüğüm işaret buydu ve altındaki açıklama da böyleydi. Bana yeni bir tefekkür kapısı açmaya yetmişti.

Şimdi yazacaklarım, Demirci İcazetnamesini kendimce yorumlamamdan ibarettir. Tıpkı Okyay Kağanımızın o günlerde bizlerden ansızın istediği  gibi… Doğruluğu ile ilgili hiçbir iddiam yoktur, sadece farklı bir bakış açısı getirmek ve yeni tefekkürlere kapı açmak isterim.

Gecesi Kadir, sabahı bayram olan bu kutlu günün hürmetine, BİSMİLLAH…



İcazetname, ocağın tanımı ile başlıyor:

Ocak: İçinde ateş var öğreneceksin bunu bilerek gireceksin.

Ocağımızın neresi olduğu malum. Ne varmış içinde? Ateş!


Okyay Kağanımın affına sığınarak sırayı bozuyorum. Ama önce ATEŞ in ne olduğunu anlayalım ki, sonra ustasının kim olduğuna bakacağız. Bakalım ne demiş ATEŞ için icazetnamede:

Ateş:  Yanacaksın, pişeceksin. Üzerine sıçrayan kıvılcımları nimet bileceksin. Yaş yakmayacaksın, unutma sende yaşsın.

Ateş, kadim çağlardan beri kullanılagelen en eski sembollerdendir. Bir çok farklı anlama sembol olmasına rağmen, en çok kullanılan anlamı BİLGİ dir. Saf, gerçek bilginin; kalıplarını kıramayan insandaki yakıcı- dönüştürücü etkisi, ATEŞ ile sembolize edilmiştir. Bu konuda eskiden okuduğum bir kaynak, Cehennemdeki ateşin bilinen ateş değil de, insanın ölümle birlikte göreceği gerçek hayatın ve onun BİLGİSİNİN, dünyada iken ne büyük bir fırsatı kaçırdığını anlaması ile hissedeceği vicdani yanma olduğundan söz ediyordu. Yani Gerçek BİLGİ, Hakk bilgisi, Ateş gibi yakıcıdır; hazır olmayan için. İşte bizlerde, ocağa girerken orada HAKK BİLGİSİNİN olduğunu bilerek gireceğiz; şartlanmışlıklarımızı kapının dışına bırakacağız(BİLEME TAŞI); üzerimize sıçrayan kıvılcımları, yani her birimize dozunda verilen BİLGİ DAMLALARINI nimet bileceğiz. Yaş yakmayacağız; hazır olmayana, kaldıramayacağı Bilgiyi vermeyeceğiz. Biz de ocaktan ilk girişimizde yaş idik. Yani bilgisiz, ham! Okyay Kağanımızın dozunda kıvılcımları, bizleri yavaş yavaş yakıyor ve pişiriyor.

Ateş için ezoterik kaynaklarda şöyle bir tanım var, Gamalı Haç’ın anlamını verirken:

‘Gamalı haç ve “+” sembolü ile anlatılan 4 enerji, ateş, hava, su ve topraktır. Bu dört unsur evrenin dört zeminini oluşturur. Evrensel açıdan bakarsak ateş yıldızları, hava kara delikleri, su galaksileri, toprak ise gezegenleri anlatır.’

Dikkat çeken yer, evrensel açıdan ateşin, YILDIZLARI anlatması imiş. Ben bunu şöyle tanımlayacağım:

ATEŞ = YILDIZLARIN BİLGİSİ

Çünkü bakın şimdi nerelere varacağız…

İcazetnamede ikinci sırada ‘Demirci’ vardı. Usta idi, ATEŞ USTASI… Açıklaması ise şöyle:

Demirci: Ustadır o. Dünya sol ayağının altında değersizdir. Sağ elinde çekiç, sol elinde kalkan, çırak olursan ondan öğreneceksin zanaatı, sırrı.


Bu resmin boyutunu bilinçli olarak büyük aldım sayfaya. Çünkü göstermek istediğim bir detay var. Ustanın duruşuna, çekicin ve kalkanın pozisyonuna bakarak, alttaki resimle karşılaştırmanızı istiyorum:



Orion takımyıldızı ve meşhur Avcı Kemeri… Bu resimde avcının belindeki kemer ve aşağıya doğru sarkan kuşağı oluşturan Orion Bulutsusu, üstteki resimde Ustanın elindeki çekici andırıyor. Vücudun, açık kol hariç duruş pozisyonu ve kalkanı da neredeyse birebir aynı. Asıl demek istediğim, Orion takımyıldızına nasıl ki farazi bir Avcı resmi oluşturmuşlarsa, bizim Ustanın da duruşundan Orion Takımyıldızına ulaşmak mümkün görünüyor. Ayrıca, resimdeki figürde sol ayağın hemen ucunda yer alan yıldız olan Rigel, Demirci resminde de, ‘dünya sol ayağının altındadır’ denerek, bu benzeyişin tesadüfün biraz ötesinde olabileceğini düşündürüyor. Demirci resmindeki açıklamayı tekrar okuduğumuzda; acaba Demirci ustasının, demiri işleme bilgisi, ya da ayağının altına aldığı dünyaya ilettiği bilgi, Orion Takımyıldızından mı geliyor? Yoksa DEMİRİN kendisi mi buradan geldi?

“Biz demiri indirdik ki, onda çetin bir sertlik ve insanlar için faydalar vardır.” (Hadid Suresi 25)

‘Çırak olursan, ondan öğreneceksin zanaatı, sırrı.’ Acaba Orion bilgisi ile bizlere bir şeyler mi anlatılmak isteniyor?

Fakat durun biraz… Belki de farklı bir durum söz konusudur…

Bilindiği gibi ünlü Giza piramidleri, Avcının Kemeri olarak tabir edilen yıldızlara hizalı olarak yapılmıştır. Bu yıldızların isimleri Alnitak, Alnilam ve Mintaka’dır. Bu üç yıldızın hizasının, Mintaka’nın çok az bir sapması görmezden gelinirse, gökte Sirius yıldızını işaret ettiğini biliyor musunuz? Sirius yine çıktı karşımıza…



Acaba bizim Demirci ustası da, Sirius’u işaret ediyor olabilir mi? Bakalım… Sırada dördüncü madde var.

Çekiç: Madeni demir, sapı ağaç. Kendi cinsindendir dövdüğü, yaktığı, çekiç olmayı bileceksin.



Madeni demir; DEMİR

Sapı ağaç; AĞAÇTAN SAP, SAP- KAZIK

Okur okumaz bu geldi aklıma, DEMİR KAZIK YILDIZI! Resimde de, demirin ortasına çakılı bir kazık gibi durmuyor mu?

Kaynaklar Demirkazık yıldızı olarak Polaris, Yani Kutup yıldızını yazarlar. Ancak Türklerde Demirkazık yıldızı’nın Sirius olduğuna dair söylemler de vardır.

Astronomlar Sirius-B için ‘’küçük yıldızlardan biri olmasına karşın yoğunluğu oldukça ağır bir yıldızdır ‘’ derler. Bu yıldızdan alınacak az miktarda maddenin 1 ton geleceği söylenmektedir. Yoğunluğu demirden daha sert olan bu maddenin dünyadaki en sert mineral olan elmastan 300 kat daha sert olduğu düşünülmektedir. İlginç bir biçimde bu yıldıza Türk astral kültüründe de demir gibi sert anlamına gelen “Demirkazık” yıldızı denir. Demirkazık, mitolojik Türk tasavvurunda evrenin direği ve göğün kapısı olarak adlandırılır.

‘’Çin geleneklerinde Sirius yıldızı, “göksel saray”ın bekçisi “göksel kurt” olarak nitelendirilir. Çin geleneğine nereden geçtiği pek bilinmeyen “Göksel kurt” ifadesi Orta Asya Türkçe’sinde 'gök böri' ya da 'bör-teçene'dir. Kimi yazarlar Demir-Kazık yıldızı adının Ön-Türkler’de Kutup Yıldızı’nı belirtmediğini, Sirius ile ilgili bir anlam taşıdığını iddia etmişlerdir.’’ Vikipedia- Sirius

Dogon kabilesinin, Sirius ile ilgili sahip oldukları bilgiler, bugün bile bilim adamlarını şaşırtmaya devam ederken, Dogonlar sembolik söylencelerinde daha fazlasını anlatmışlardır.

 Dogonlar'ın Sirius ile ilgili olarak, sembolizm içerdiği sanılan diğer inanışları şöyledir:

Po tohumunun en yüksek gök katındaki ifade edicisi, temsil edicisi ve kopyası Sirius-B yıldızıdır (Po-tolo). Po tohumu alemi döndürmeyi bitirmiş olduğundan dış zar Sirius-B’ye dönüştü. Sirius-B’de Po’nun döndürmüş olduğu alemin kanından arta kalan kısım vardır. Bu, onun yarattığı her şeyin kanından arta kalan kısımdır. Sirius-B küçük olmasına karşın en ağır yıldızdır. Tüm yıldızların ilki Sirius-B’dir. Alemdeki her şey onda vardır. O, âlemin desteği, dayanağı, yıldızların direğidir. Âlem Sirius-B yıldızının sayesinde dönmektedir. Sirius Sistemi Güneş Sistemi’mizle evlenmiş bulunmaktadır. Dünya’ya Sirius-B yıldızından Nommo'nun gemisi ile aktarılan tohumlar yalnızca Dünya üzerinde değil, yaratılan tüm “üst üste konulmuş alemler” de çimlenip çoğaldılar. Dünya’ya kelâmın hepsi açıklanmadı, daha gelecektir. "Emirler Sirius-B'den Sirius-A'ya Sirius-C vasıtasıyla aktarılmaktadır".

‘’Burada anlatılan, Sirius Sisteminin Güneş Sistemi ile evlenmesi sembolizmi, Türklerin yaradılış efsanelerinde gökten mavi ışık huzmesi içinde inen Gök (mavi) Kurt sembolü yaygındır. Orta Asya’da Göktürklerin Türeyiş efsanelerine göre tüm ailesi yok edilen bir çocuk(ki sembolik anlamda bu, bizim güneş sistemimiz), dişi bir kurdun(köpek yıldızı) yol göstermesiyle kurtulur. Kurt çocuğu emzirir ve çocukla evlenir. Aklınıza Türk Kahramanı Tarkan efsanesini getiriniz. Burada Gök Tanrı, dünyaya kurt biçiminde iner. Ezoterik öğretilere göre de dünyanın oluşması aslında Sirius ile güneş sisteminin evlenmesinin sonucudur. Mavi ışıklı kurdun, soyu yok olmuş bir çocukla evlenmesi benzerliği burada önemli olan noktadır.’’ 


Yine, birçok kültürde Sirius yay ve ok ile ilişkilendirilir:


  • Asur-Babil tradisyonunda, Sirius’a ve Sirius sistemindeki başka bir yıldıza (Sirius�"B) yay ve ok adları verilir.

  • Çin mitolojisinde, Sirius yayla ifade edilir. Sirius’un Çince’deki adı Hu-Şi, “Yay ve Ok” anlamına gelir.

  • Mısır’da, Dandera Tapınağı’nın dairesel burçlar kuşağında Sirius yay ve okla temsil edilir.

  • Afrika’da Mali’de yaşayan Dogonlar’ın Sirius�"A’yı belirtmek üzere çizdikleri şekil, yay ve okun birleşmiş şeklidir.

  • Pers geleneğinde Sirius yay veya ok yıldızı olarak ifade edilir


Sirius’u uzun zamandan beri araştırırım, bu bilgi daha yeni dikkatimi çekiyor. OK-YAY VE SİRİUS!

İcazetnamedeki Sirius’u işaret, sadece çekiçle sınırlı değil.


Kurt:  Minnet yoktur rızkında, sidiğini kat dövdüğün kılıcına.

Kurt sembolü de bize Büyük köpek takımyıldızını, yani Sirius’u veriyor. Sirius’la Orion bağlantısını hatırlayın tekrar…



 

Gelelim diğer bir yıldız işaretine…

Kartal :  Kanı yükseklerde asil olur, kat döğdüğün kılıcının suyuna, yükseklerin sırrı parlasın kılıcında.


Kanını kat, kılıcın suyuna; YÜKSEKLERİN SIRRI parlasın kılıcında… Nedir acaba bu yükseklerin sırrı?

Kartal Takımyıldızını inceleyelim birlikte:

Yine önceki çalışmamızda, Dokuz Tuğ’un Sırrı’nda Kartal Takımyıldızı ile ilgili bilgi vermiştik.

‘’ Mitolog Joseph Champbell’e göre evrenin simgesel döngüsünün merkezi, kıpırtısız bir nokta gibi görünen Samanyolunun Merkezi yani Galaktik Merkezdir. Burası Samanyolunun dönme merkezidir. Bu noktanın altında Tanrısal yaşam enerjisi veren öz, ejderhanın-kozmik yılanın başı vardır. Tam olarak Akrep-Ejderha Takımyıldızının bulunduğu konumdur. Yaşam Ağacı, evrenin kendisi yani Samanyolu bu noktadan büyür. Kökleri galaktik merkezde yani karanlık noktadadır. Zirvesinde altın güneş kuşu yani Kartal Takımyıldızı yer alır. Bu merkez tüm kadim uygarlıklarda ve Türklerde de zamanın başladığı bir doğum yeri olarak görülür.

Ayrıca, Kartal takımyıldızının göksel izdüşümüne baktığımızda çift Başlı Kartalı, yani Selçuklu Devleti’ni görürüz. Aynı zamanda Dodurga boyunun da sembolü olabilir.’’


Kartal Takımyıldızı’nın Arapça’da  ki ismi Deneb Al UKAB’dır. UKAB, peygamber efendimizin asm. Sancağıdır. Sancağın üzerindeki Hilal ise Tarık yıldızını temsil etmektedir. Tarık’ın ne olduğunu Oktan hocamız yine detayı ile anlatmıştı..

Alttaki linkte ise, Ukab’ın Kartal takımyıldızındaki en parlak yıldız olan Altair değil, Sirius yıldızını temsil ettiğini açıklayan bir makale var.

https://kursadberkkan.net/peygamber-sancagi-ukab-ve-sirius-gezegenin-sirri/


Şimdi burada iki seçenek var:

  • Demirci ocağında aktarılan bilginin kaynağı ya Kartal Takımyıldızı’nda bulunan en parlak yıldız olan Altair yıldızı;

  • Ya da Sirius yıldız sisteminden geliyor bilgilerin kaynağı…

Kartal Takımyıldızı üzerinde biraz daha durmak istiyorum.

https://www.onaltiyildiz.com/?haber,3653- Kulbak Bilge-16


Kulbak Bilge 16 da Oktan Keleş, üç yıldızdan ve onların şerli meliklerinden bahsetmişti. Konuya yapılan yorumlardan biri de sevgili kalperen kardeşim Ozan Aydın’ın dikkat çeken şu yorumu idi:

Ozan Aydın

Galaksinin merkezi
‘’Çaydanlık ve cezvede yay takım yıldızının içindedir.



Samanyolu galaksisinin merkezi yay takımyıldızında bulunur. Saggittarius A yıldızı samanyolu galaksinin tam merkezidir. Kara yol denilen samanyolu düzlemi, yay takım yıldızından başlayıp Kartal takım yıldızına doğru uzanır. Bu bölgede şuan dünyadan görünmeyen yıldızlar bulunur. Bu bölge samanyolunun en çok yıldız barındıran bölgesidir fakat karanlık olduğundan( kesişim açısı farlı olduğu için) bazı yıldızlar burada gözükmez....


Yay takım yıldızı ile tutulum düzleminin yaptığı açı şuan 26 derecedir. Bu yıldız ile tutulum düzlemi arasındaki açı değişirse, yay takım yıldızında yeni yıldızlar ortaya çıkacaktır. Bahsedilen 3 yıldızın yay takım yıldızında bulunacaktır...


2.12.2014 26 derecelik açının değişmeye başladığı, yani burçların yön degiştirmeye başladıgı tarih olabilir.


Muhiddin ibni Arabinin ahir zaman ile ilgili sistematik sırrı, Memlük kartlarında saklanmıştı. Bu kartlar Alice Harikalar Diyarı romanındaki iskambil kartlarına karşı cefr kartları idi.

 

Mısırın büyük 3 tane dizili piramiti, şuan gökyüzunden görünmeyen bu 3 yıldıza göre dizilmiş olabilir. Ama zamanla tutulum düzlemi açısınında değişimi ile bu 3 yıldızın yeri kaymıştır. Bu kaymayı ibni arabi hazretleri hesaplamıştır. 


Ayrıca Dünyanın 26000 yıllık presesyon döngüsü bittiğinde, bu tutulum düzlemi, yer değiştirmeye başlar...


Ancak 3 yıldızın kuzey yarım küreden ve güney yarım küreden görünüşleri farklı olacaktır. 3 fincan 3 yıldızı temsil ediyor. Fakat alttaki ve üsteki fincanları ayıran, çizgi tutulum düzlemine benzettim. Üstteki, fincanlar kuzey yarım kürede bulunan 3 yıldız olabilir. Her fincanın içindeki çizimlerde 3 yıldızdan birisinin gökteki sırlı yerini simgeliyor olabilir.

3 yıldızın sırrı, Türklerin elinde!!

Ama unutmayalım gökteki olan olaylarında yere yansıması olmuştur...
Can abime ve bütün onaltıyıldız okuyucularına saygılar sevgiler...’’


Açık söylemek gerekirse, bu yıldızın Sirius mu, Altair mi olduğuna karar veremedim. Bunu, Okyay Kağanımı ilk gördüğüm anda sorup, öğrenmeye çalışacağım. Öğrenirsem, size de buradan bilgi veririm.

Fakat şurası bir gerçek ki, Göktürk Atalarımızın göksel yaşamlarına dair izler her an, her yerde karşımıza çıkıyor. Atalarımız bizlere işaretlerini her yerde bırakmışlar, onları takip etmemizi istemişler.


Son olarak, icazetnamedeki son işareti paylaşayım.


Yılan:  Zehrini kullanma kılıcında. Demircinin kılıcının zehre ihtiyacı yoktur. Kendi içindekinin zehri yeter.



Takımyıldızlar arasında bir de Yılan Takımyıldızı mevcut. Ancak hakkında sadece astronomik bilgiler mevcut. Sirius kadar gizemli veya dikkat çeken bir yıldız sistemi olarak görünmüyor. Fakat, icazetnamedeki bu işaretler gerçekten de bize Takımyıldızları işaret ediyorsa, o halde Yılan Takımyıldızından uzak durmak, veya ona karşı temkinli olmak gerektiğini söylemek mümkün olacaktır. ‘ Zehri kullanma kılıcında’ uyarısına istinaden. Demek ki Yılan Takımyıldızının bilgisi zehir niteliğinde, bünyeye zarar verici. ‘’Ocakta bu tür bilgi bulamazsın, zararlı olan bilgiye yer yoktur.’’ Şeklinde de okuyabiliriz bu mesajı…

İcazetnamede yıldızlara işaret var mıdır, bilinmez… Eğer varsa, en azından yol izi bulduk. Yoksa, hatalar kul oluşumuzdandır. Affola…

Gönlüme düşenler bunlar oldu, Kadir gecesinin ışığında… En doğrusunu Allah c.c. bilir. İnşaallah, nice çalışmalar yapma yolunda güç ve imkan buluruz. Yıldızlardaki Tuğlarımızı tekrar yerine dikeriz ve Kızıl Elma yı Tengriye hep beraber sunarız, Okyay Kağanımın yol başçılığı ve görklü Muhammed’in gülümsemesinin ışığı altında…

Vesselam…


Bülent Ateş




Bu haber 7,869 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,148 µs