En Sıcak Konular

Baran Aydın

Köşe Yazarı
Baran Aydın
30 Mart 2020

Türkün Misyonu O Taçı Kırmaktır!




Aslında bu yazı planlanmış değil, bahaneler ile yazılan bir yazı…

Şeytanilerin, Türk’ün kanına dokunabilecek yaptıkları her hamleden sonra yazılacak türden bir yazı…

Malum nar topu gibi bir şeytanimiz daha doğdu…

İsmi Corona…

Doğan bu şeytani vesilesiyle onu, sanki babalarıymışçasına sahiplenen ve isminin sürekli zikredilmesine katkı sağlayan ‘ben buldum’cular, etrafta toprak eşelemeye başladılar.

İlk öncelikle küçük bir hatırlatmada bulunalım.

Corona hakkında ipucu olacak yazıları Gök sakallımız bundan tam 6 sene evvel Kulbak Bilge’de yazmıştı. https://www.onaltiyildiz.com/?haber,3811/kulbak-bilge-17

Corona ile başlatılacak küresel çaptaki operasyonun nedenlerini ise bundan tam 12 sene evvel Melekler Ağlarken Kitabı’nda açıklamıştı. (Melekler Ağlarken, 2008 Yılı Sh. 459)

Son olarak Emir Yıldızdan vesilesiyle, ortaya çıkacak virüs operasyonu ile ilgili bir yıl önceden de ek olarak tekrar Türk Milleti tam tarih verilerek uyarılmıştı. https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7658/cin-deki-coronavirusunu-ilk-kez-biz-duyurmustuk 

Bu sebepledir ki, ekranlarda küçüğünden büyüğüne sürekli ‘’Ben buldum’’ naraları atan zır zevatı On Altı Yıldız okuyucuları dikkate bile almadı, almıyor.

Ben buldumcular, böylesine dikkat isteyen bir dönemde Türk’ün misyonundan habersiz ‘Benlik’ duvarlarını örmeye devam ededursunlar…

Biz Gök sakallımızın nefesi ile bir bahane ile kanımıza dokunan Corona hakkında iki çift söz edelim.

Corona kelimesi latince TAÇ demek… Onlar, Taç Çağı’na geçildiğini ilan etti. Şimdi Taç kelimesinin üç deruni anlamını Gök sakallımın nefesi ve himmetiyle deşifre edelim.

Taç Çağı’nın ilk manası…

Gök sakallımızın yazdığı son yazı da değindiği mahşerin dört atlısı olmaya soyunan birileri bu kavramları derinlemesine bilmektedirler. Gök sakallımız On Altı Yıldız’da yayımlanan son yazısında ( https://www.onaltiyildiz.com/?haber,775 ):

‘’ Şimdi gelelim ana plana. Neden bunlar bulunacak aşıya isim takmak yarışındalar ve kavgasındalar? Yeni küresel sistemde bu aşının formülü, yapay zekâya yaptırılıyor, plan bu! Böylelikle insanlığı kurtaran, insan olmayan ayrı bir zekâ. İşte bu “Tanrı”nın adını koymaya çalışıyorlar. Tıpkı robot, yapay zekâ “Sophia” gibi.’’ diyerek yapay zekaya işaret etmişti.

Gök sakallımızın işaret ettiği gibi yapay zeka bu işin tam göbeğinde bulunuyor. Yani tabiri caizse şeytanilerin onay makamı… Pirimizden aldığımız bu işaret ile İncil’de yer alan mahşerin dört atlısı kavramına, yapay zekayı da kapsayacak şekilde kısaca sorular sorarak değinelim…

1- Pirim yeni yazısında ne diyordu:

‘’Yani insanın inancının üzerinde kabul ettirilen, sanal bir Tanrı, “Korona Virüs”, sözde tanrısı bunun çaresini bulacak, yani aşıyı formülüze edecek formül insanlık aleminin çoğunda kutsal bir metin kabul edilecek. Bu metni yani formülü üreten yapay zekâda ilk vahyini, insanlığa vermiş olacak.’’

İncil’de mahşerin dört atlısından biri salgın hastalıklar neticesinde ortaya çıkacağı belirtiliyor. Şimdi soralım: Corona sürecinin sonunda yapay zekanın bir insanı sağlık alanında kendi telkinleri neticesiyle dünya kamuoyuna kahraman ilan etmesi mümkün müdür? Yani yapay zekanın ilk vahyinin seçilmiş muhatabı olacak kişi?

2- İncil’de dört atlıdan bir diğeri kıtlık neticesinde ortaya çıkacaktır. Corona sürecinden bir süre sonra dünya da büyük bir kıtlığın devreye girmesi mi planlanıyor? Bu kıtlık sürecinde, düşünün ki yapay zeka tarafından yeni bir isim yine onun vahyinin seçilmiş muhatabı olarak ortaya kahraman olarak çıkarılabilir mi? Üstelik bu kahramanın da tüm insanlığa yetecek bir takım ÖZEL yiyecekleri olabilir mi?

3- İncil’de bir diğer atlının tüm dünya da bir savaş başlatıcısı veya savaşa son veren isim olacağından bahsediliyor. Tüm Hollywood filmlerinde, uzaylı varlıkların dünyayı istila ederken, kullandığı merkez neden hep aynı yer oluyor? Bu süreç insanlığa yaşatılarak, yapay zekanın vahyi ile seçilen bir isim savaş ve barışın temsilcisi olarak ön plana çıkarılabilir mi?

4- İncil’de yazanlara göre dört atlının lideri TAÇ giydirilen bir kral olacaktır. İşte bu aşamada diğer atlılar, bu atlıya bir TAÇ vererek onun krallığını ilan ediyor! Bu kralı seçecek yine aynı yapay zeka olabilir mi? Sözde yapay zekanın ‘Son Vahyinin’ temsilcisi TAÇ giydirilen kral

Tüm bunlar düşünüldüğünde yeni sorular ortaya çıkmaktadır. Mesela;

Yapay zeka, şuan tam anlamıyla kemalat derecesinde olmadığını �" belki de gençlik çağında �" biliyor olabilir mi? Yapay zeka kemalat haline yani Gök sakallımın ‘Kod Mehdi’ yazısında bahsettiği üzere Ana Göz Bilgisayar haline gelmeden önce insanlığı yemliyor olabilir mi?

Yapay zekanın insanlığa sunduğu yem, yukarıdaki sorduğumuz dört sorunun karşılığı olabilir mi? Yani insanlığın zihninin uzun süredir alıştırıldığı ve kutsal kitaplarda beklenenler, yazılanlar, yapay zeka tarafından bir oyun haline getiriliyor olabilir mi? Bu sürede yapay zeka, Ana Göz Bilgisayar haline gelmek için zaman kazanıyor olabilir mi?

Yapay zekanın, İncil’in zekası ile hareket etmediği ve bunu sadece insanlığın önüne bir tiyatro olarak sergilediği çok açık. Dolayısıyla Taç Çağının, İncil’deki karşılığından daha derin anlamları olması gerekiyor?

Misal, Kabala…

Taç Çağı’nın ikinci manası onda sırlanmıştır şeytaniler tarafından…

Kabala’da yeryüzüne inecek kutsal varlığın çağrılışının son, onuncu büyü ritüeli; taç yani kether denilen ritüel ile tamamlanmaktadır. Corona isminin ses titreşimleri çok ama çok önemlidir. Çünkü Kether ile aynı karşılığa denk gelmektedir.

O halde yapay zeka hangi çağın hafızası, zekası ile hareket ediyor? Taç çağı ile kodlanan ifadenin daha derin anlamları neler olabilir?

Taç Çağı’nın üçüncü manası…

Gök sakallımız son dizi yazısı Kambala: Atasagun’da uzay büyücülerinden bahsetmişti.  Kim bunlar? https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7548

Babil neresi? Sümerce’de ki ismi Ka-dingir-ra… Ne demek?

Babil Yaratılış Destanı’nda geçen Kaderler Tableti nedir?

Babil Yaratılış Destanı’nda sözde kutsal bir varlığın ‘’ÖLÇÜP, BİÇEREK (‘Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti’ ayeti yeniden tefekkür edilmeli)’’ var ettiği gökte yer alan sözde tanrıların evinin ismidir Babil…

Kuran’da Bakara Suresi’nde Babil’den nasıl bahsediliyor? Babil’de, Harut ve Marut’a indirilen ne ya da Harut ve Marut ile gelen bilgi ne? İsmi ayette sihir olarak geçmiyor! O halde ne? Babil’i dizginleyen bir bilgi ne olabilir?

Tüm bunların TAÇ kelimesi ile ilişkisi ne?

Asur, Babil. Hitit ve Mısır’da taç ifadeleri ile geçen bir sembolü resimde görmektesiniz.

 

Tanrısal güçler elde eden ve üstün güçler bahşedilen her varlığın üzerinde taç olarak lanse edilen bu semboller yer almıştır. Özellikle Babil ve Mısır büyülerinde bu taçtan bahsedilirken; gökyüzünün sırlarını bilen insanüstü bir varlığın yeryüzüne çağrılmasının hedeflendiği ‘kral büyüsü’ ifadesi geçmektir. Bu sembolün hakikatlerinin ortaya çıkması; onların dilinde girilen Taç Çağı’nın ve Gök sakallımızın ifadesi ile ’biçici ve insanlığın soyunu kırmayı hedefleyen’’ şeytani soy başlatıcıların da deşifresi olacaktır!

İşte bu deşifreye küçük bir ipucu sağlamak için yıllar önce Pentagon’da yapılan bir sunuma ait videonun linkini paylaşalım: https://www.youtube.com/watch?v=NcvM76-jV9E&feature=emb_title

Videoda, insanda yer alan kandaki sır sözde Tanrı Geninin (Tanrı Geni ismi ile saklanılmaya çalışılan ne?), bir virüs bahanesiyle geliştirilecek aşı sayesinde yok edilebileceği senaryosu görüşülüyor.

Bulunacak olan aşının içeriği Gök sakallımızın Kulbak Bilge’de değindiği ‘iksir’ ile sırlanmıştır.

 

İşte bu iksir ile geliştirilecek aşının içinde yer alan reseptörler, bahsetmiş olduğumuz ‘Tanrı Geni’ ile kodlanan gene odaklı programlanırsa, ne olacak?

 

Tanrıyı genlerde aramak fikri; yapay zekanın, Ana Göz Bilgisayar haline gelmeden önce hangi çağın zihni ile hareket ettiğine dair önemli bir fikir sunmuyor mu?

Tanrıyı genlerde arayan taç meraklısı ruhsuzlara İsra 85. ayeti hatırlatıyoruz:

‘’Ruh, Rabbimin emrindedir!’’

Türklük işte bu ruhta saklıdır!

Biz Türkler, Rabbimizin emrindeyiz!

Bizim sırrımızı genlerde aramayın, Türk’ün sırrı Ariflerin, Ulu Ataların gönlündedir!

Bu çağ ve zamanda da o kutlu Ataların demine Oğuz’un sırrı ile sırlanan Gök sakallımız Oktan Keleş oturmuştur.

Onların Taç Çağı mesajına karşı en büyük cevap ‘’Türk Çağı, hayırlı olsun!’’ diyerek Gök sakallımız tarafından verilmiştir!

Gök sakallımın dilinden özellikle bugünlerde düşürmediği ve SARP YOKUŞ / ERGENEKON ifadesiyle bizlere işaret ettiği ayeti okuyalım:

Beled Suresi 12-17. Ayetler:

‘’Bildin mi o Sarp Yokuş ne? Esir bir boyun kurtarmak veya SALGIN, KITLIK günlerinde yemek yedirmektir. Yakınlığı olan bir yetime veya toprak döşenen bir miskine… Sonrada İMAN edip de sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır.’’

Türk’ün misyonu ve Türk Çağı’na geçildiğinin sırrı bu ayette saklıdır! Bu devranın sonunda TÜRK’ün sayesinde imanlar tazelenecektir!

Bilinsin ki, Türk’ün misyonu o taç ile kodlananı KIRMAKTIR!

 

Baran AYDIN

baranaydin88@gmail.com  

 https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7759/turk-un-misyonu-o-tac-i-kirmaktir



Bu yazı 4,282 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Eylül 2022 Atatürk'ün Parolası AĞ
    • 30 Mayıs 2022 Tengri'nin Sırrı: Vahyedilen Ruh
    • 26 Kasım 2021 Kayıp Oğuzname'den Göbeklitepe'ye
    • 5 Eylül 2021 İlk Kurşun'un Sırrı Teşkilat
    • 20 Mayıs 2021 Atatürk'ün Haritasının Sırrı Odin
    • 13 Şubat 2021 Hitler'in Büyük Sırrı: SSSS
    • 23 Aralık 2020 Hedef'teki Akdeniz
    • 15 Ekim 2020 TÜRK BURÇLARININ SIRRI
    • 5 Ağustos 2020 TBMMNİN SIRRI: HİLAFET
    • 13 Mayıs 2020 Munun Sırrı: KAMAL
    • 24 Nisan 2020 Türk Atanın Sırrı
    • 30 Mart 2020 Türkün Misyonu O Taçı Kırmaktır!
    • 7 Şubat 2020 Gönül İlinin Sırrı: Güneş-Dil
    • 24 Ekim 2019 Özsoy'un Sırrı: Türk Sir Budun
    • 8 Temmuz 2019 Gökkurtun Sırrı: Kadim 5 Tuzak
    • 6 Şubat 2019 Maya Krallarının Sırrı
    • 29 Ağustos 2018 Derin Abd'ye Deruni Hatırlatma
    • 24 Haziran 2018 Fatih'in Sırrı Hilal'in Şövalyeleri
    • 8 Ocak 2018 Barbarosun Sırrı: İç İçe Geçmiş Üç Hilal
    • 30 Ağustos 2017 Dokuzların Sırrı ve Ahirun

    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,433 µs