Büyük Patlama Hakkında

6 Aralık 2022 15:51 tsi
Büyük Patlama Hakkında

Okuyucu tefekkürleri....

BÜYÜK PATLAMA HAKKINDA KISACA

Birkaç gün önce büyük patlama ile ilgili yeni bir video ya denk geldim. Sözde bilimle ilgili bu kanal hala bu konuyla ilgili bir video yapıyor. Yıl olmuş 2022 az kaldı 23 olacak. “Bilim” diyerek büyük patlamayı kabul etmek maalesef açıklayamadığım bir durum. En azından artık kendi aramızda bu teorilerin geçersizliği anlamanız gerektiğini düşünerek kısaca bir yorum yapacağım.

Daha önce yayınlanan kızıla kayma hakkında ki yazıda açıkladığım çoğu olaylar büyük patlama teorisini de çürüyor.

Büyük patlama Teorisinin ayrıntılarına girmeyeceğim. Çoğunuz ya biliyorsunuz ya da hakkında ki ayrıntılı kaynaklara ulaşacak olanaklara sahipsiniz. Teorinin en temel ve doğru olduğunu düşündüğüm açıklaması; iki farklı galaksinin çekim kuvvetlerinin kendine yakın uzayı çekmesinden kaynaklanan kızıla kayma yanılgısı, sanki evren balon gibi genişliyor yorumuna sebep olmuştur. Bizim kendi galaksimizin (dünyamızın içinde bulunduğu Samanyolu galaksisi) çekim alanında bulunan b,r noktaya yapılan gözlemde maviye kayma oluşur. Diğer galaksilerin çekim alanında bir noktaya yapılan gözlem ise doğal olarak ise kızıla kaymayı oluşturur. Çünkü gözlem yapılan uzay noktası, o galaksiye doğru çekiliyordur. Başka türlü olmayacak bir sonuçtur zaten. Kızıla kayma gözlemi “evren genişlemesi” şeklinde açıklanamaz. Kaldı ki patlama dedikleri olay bundan daha kötü bir yorumdur. Patlama; zaman ve 3D mekanla ilgilidir. Mekanın ve zamanın daha olmadığı olmadığı bir durumda böyle bir yorum yapılamaz. Basit bir benzetme ile örnek vereyim; biri kalkıp “çok güzel bir resim yaptım” dediği var sayalım. Ama daha ortada kalem, kağıt bveya resm yapacak zemin ve renkler bile icat edilmemiş halde. Galaksilerin çekim kuvvetini basit deneyle daha iyi anlayabilirsiniz. Mesela 30 x 30 cm. lik düz cam bir zemin üzerinde düzgün dağılımlı demir tozları olsun. Camın bir kenarından 5-6 cm uzaklıkta bir mıknatıs tutalım karşı kenarına da aynı uzaklıkta başka bir mıknatıs tutalım. Her iki mıknatısta tozları kendine doğru çekecektir. Mıknatıslar galaksi gibi düşünürseniz tozların yönü de uzayın çekilmesidir.

Ne olabilir konusu ayrıca tartışma konusudur elbette. Benim aklıma en son gelen düşünce ise bir tür akdelik veya akdelikler sayılabilir.

Mesela James Webb teleskopunun son çektiği resim yorumda yıldız oluşumunun ilk hali deniliyor. Ama bence bu bir tür ak delik. Yani karadeliğin yuttuğu kütlenin dışarı çıkmasından kaynaklanan oluşumlar. Belki bir ihtimal kısmi olarak evrenin küçük bir bölümü bu şekilde oluşmuş denilebilir. O zamanda başka soru doğar. O gelen kütle nereden geldi? Zaten gözlem alanındaki bazı kütlelerin evrenin tahmin edilen yaşından bile eski olmasını başka türlü açıklayamazsınız. Sonuçta evreni tek bir bütün olarak kabul etmekte zaten başka bir hata. Evrenin de içinde bulunduğu ve evrenlerin olduğu başka bir yer olduğunu düşünüyorum. Mesela buna evren çiftlikleri de diyebilirsiniz. Hatta bazı görüşler sonsuz sayıda evren olabileceğini de iddia eder. Sonsuz mu tabii ki bilinemez. Ancak şu da var ki bilinemeyeceği için zaten sonsuz olarak tanımlanır.

Var olan büyük patlama teorisinde “çok yüksek sıcaklık” deniliyor. Zaman gibi sıcaklıkta kütleyle ilgilidir. Kütlenin olmadığı bir yerde sıcaklık olamaz. Herhangi bir tanım da olamaz. Bütün tanımlar olmanın belli bir aşamasından sonraya aittir. Varlık denilen her neyse o daha hiç ortada yokken ona ait tanımlar kullanarak teoriler üretmek çağımızın insanına ve bilimine yakışmıyor doğrusu.

Not: Yapılan son gözlem yorumuna göre (uydu sinyal kesimi ve tekrar gelmesi) evren sanıldığı gibi düz bir alan değil. Büyük bir ihtimal güneş sistemi de sanki bir balonun içindedir. Etrafında da balonların olduğu, evrensel etkilerin sadece balonların içinde gerçekleştiği bir evren yapısı var. Daha iyi anlamak için şöyle örnek vereceğim. Mesela büyük bir kapalı ortamda odayı tamamen balonlarla dolduruyorsunuz. Ancak balonlar çok da sabit değil, hareketli. Balonların arasındaki boşluk ise ayrı bir yapı. Mesela o boşluklardan elektromanyetik sinyal alınamıyor. Ya hiç alınamıyor ya da olanı iyice zayıflatıyor. Ki bence ikincisi. Çünkü Işığın hareket kuramıma göre ışığın hareket edebilmesi için aynen Newton sarkacındaki gibi topların olması lazım. Asıl kuant parçası denilen işte onlardır. Ancak bilim bunları tanımlarken foton olarak tanımıyor. Eğer evrenin o kısmında yeterli sayıda foton yoksa haliyle kendine gelen EM sinyalleri iletmekte zorlanacak, ancak bir kısmını iletebilecektir. Bu durum eğer gerçekte evren ile ilgili bütün ölçüler yanlış demektir. Çünkü bütün ışıklar geldiği yolda sönümlenecektir. Kaldı ki bir kaç balon öteden geliyorsa belki mm. Altına bile inmiş olacaktır. Yani normal teleskop değil ancak kızılötesi ile görebileceğiz demektir. Anlayacağınız evrende sabit olarak tutunacağımız sağlam bir ölçü yoktur. Sadece belli alanlarda belli kuralların çalıştığını bilmemiz daha doğru olur.

Yılmaz Bağıran

Bu haber 2,448 defa okundu.

Yorumlar

+ Yorum Ekle

kapat

Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.