En Sıcak Konular

Baal’ın Çocukları ve Arı-(2)

2 Ocak 2021 13:26 tsi
Baal’ın Çocukları ve Arı-(2) Aşık Avşari yazdı...


BAAL’İN ÇOCUKLARI VE ARI-(2)

Kambaba’m, Kambala-8 videosunda anahtar kelimeler vererek, bunlar arasında bağlantı kurmamızı istemişti. Kelimelerin içinde Baal putunun da birden fazla kullanılması bu konuya ilgimden dolayı dikkatimi çekti, araştırmalara başladığımda çeşitli bağlantılara ulaştım. (Baal putu ile ilgili ilk yazımın linki yazının sonunda mevcuttur.)

Kısa bir hatırlatma ile bahsedilen anahtar kelimeler şunlardı:  “Semiramis-Nemrut, Nemrut-İbrahim, arı-aşı-iğne, kasım-aşılar ayı-keskin ateş-ayaz ata-ateş gibi keskin soğuk-İbrahim-Azer, Baal-aşı-iğne…”

Şimdi, yapabildiğimiz kadarı ile bu ilişkileri kurmaya çalışalım. Arı ile başlayalım:

Arı, birçok mitolojide  ölümden sonra tekrar doğmanın sembolü olarak karşımıza çıkar.

Yine birçok mitolojide güneş ile de yakından ilgilidir.

Arı sembolü, Antik Yunan mitolojisinde de görülmektedir. Meşhur sözde tanrı Zeus’u herkes duymuştur. Zeus, Kronos(korona ismi ile benzerliğine dikkat!) ve Rhea’nın evliliklerinden doğuyor. Kronos (Zaman tanrısı olarak geçer, bu da ayrıca tefekkür edilmelidir.)  ise babası Uranüs’ün cinsel organını kesen kötü bir evlat. Kronos kendisi babasının cinsel organını kestiğinden dolayı, aynı şeyi çocuklarım da bana yapar korkusu ile karısının her doğurduğu çocuğu yutar, yani çocuklarını yer, karnında tutar. Gördüğünüz gibi Zeus’un babası Kronos’un göze çarpan iki özelliği var. Babasının cinsel organını kesmek (kısırlık) ve kendi çocuklarını yemek (gelecek nesili mahvetmek, öldürmek, kontrol altında tutmak). Biliyoruz ki şeytaniler bir isimi seçerken, akıllarınca büyük operasyonlar gerçekleştirirken birçok geçmiş kodları dikkate alıyorlar. Korona adının Kronos ile benzerliği göze alındığında, virüs ve devamı tedavilerle, yani sonuç olarak yapılmak istenen kısırlık ve nesli kontrol altına almak ve mahvetmek mi?

Kronos’un çocuklarını yutması ve karnında tutması, çocukları hapsetmeyi ve kontrol altına almayı gösteriyor. Kambaba’mın açıkladığı, videosunu çektiği “Kafesteki Cenin” ile bu durum da yakından benzerlik gösteriyor.

Kronos çocuklarını yutuyorsa, elbette Zeus’un nasıl doğduğu sorusu aklımıza geliyor. Hikâyenin bu kısmı da konumuzla bağlantılı. Kambaba’m, “Kambala-8” videosunda “arı-iğne-aşı” arasındaki bağlantıya dikkat etmemizi söylemişti.Arı iğnesinin olmasından ötürü bize direkt aşıyı çağrıştırıyor. Olayların devamına bakalım:

Kronos’un eşi Rhea, Zeus’u doğurduktan sonra Kronos’a beze sarılı bir taş verir. Verilenin taşı çocuğu zanneden Kronos bu taşı yutar. Zeus’u ise bir mağarada,peri olarak tasvir edilen  Melissa (Yunan dilinde anlamı “arı”dır.) büyütmektedir. Hatta Zeus be nedenle, “arılar kralı” ismiyle de anılmıştır.Melissa’nın kelime anlamı arı olduğu gibi, kendisi de anlatılarda bir arı-peri olarak tasvir edilmektedir. Melissa(arı), Zeus’un babası Kronos’un onu yemesini önleyerek Zeus’u ölümden kurtarmıştır. Sözde, Melissa(arı-iğne-aşı), Zeus’u(çocuk,nesil), Kronos’tan(korona) kurtarıyor.

                                        “Rhea, Kronos’a yutması için beze sardığı taşı verirken…”

    Melissa(arı) hakkında, konuyla bağlantı kurabileceğimiz ilginç bir hikaye daha var. Melissa, Zeus’un kızkardeşi olan Demeter’in nedimesi ve sırdaşıdır. Bazı kadınlar Melissa’ya sırrını söylemesi için baskı yapar ancak Melissa(arı) ağzını dahi açmaz; buna sinirlenen kadınlarsa Melissa’yı(arı) parçalar. Buna sinirlenen  Demeter, bu kadınların üzerine veba(hastalık) gönderir ve Melissa’nın vücudundan arılar çıkararak intikamını alır. 

Görüldüğü gibi felaket olarak “gönderilen” hastalığın sonunda ” arılar”(iğne aşı)  çoğalarak  ortaya çıkmaktadır. Melissa(arı-aşı-iğne)’ya sırrını(formülünü) soranlara cevap verilmiyor ve üzerlerine  bir hastalık gönderiliyor. Acaba şeytanilerin bundan sonraki planları; aşının içeriğini sorup aşıya karşı çıkanları aşıya mecbur etmek için yeni bir hastalık göndermek veya gönderilen mevcut hastalığı aşı olmaya mecbur bırakacak şekilde mutasyona uğratmak mı?..

Şimdi, Semiramis-Nemrut-Baal-İbrahim- Azer-Güneş ilişkisinden devam edelim.

Tarihçi Eusebius'a göre Semiramis, Nemrut'un karısıydı. Sümer dilinde adı "Sammur-amat" tır. Çeşitli efsanelere göre Semiramis, Nemrut ile evliyken başka bir kişiyle bir ilişki yaşadıktan sonra hamile kalır. Aynı sıralarda Nemrut şiddetli ve zamansız bir ölümle ölür. İktidarı elinde tutmak ve kötülüklerini gizlemek isteyen Semiramis, çok cüretkar bir iddiada bulunur. Nemrut'un ölümü üzerine güneş tanrısı olarak diriltildiğini açıkça ilan eder.Efsaneye göre Nemrut güneş tanrısı olarak, Semiramis'i mucizevi bir şekilde bir çocukla döllemek için güneş ışınlarını kullanır. Bu nedenle bu çocuğun ilahi bir şekilde tasarlandığı söylenir. (Dikkat ederseniz, yaratılışa farklı şekilde müdahaleyle tasarlandığı iddia edilen bir çocuk var.Bu müdahalenin Güneş ışınları ile gerçekleştirilmesi konusu gözden kaçırılmamalı, dikkate alınmalıdır.Bu ileriki hamleleriyle bağlantılı olabilir ve  kafesteki cenin ile de yakından ilişkilidir.Mısır mitoljisinde Güneş tanrısı Ra’nın gözyaşları, arı olarak sembolize edilir.Arı(iğne-aşı), birçok mitolojide Güneş’le yakından ilişkilidir.Bu arada, Güneşin katmanlarından biri de korona katmanıdır.) İlahi şekilde tasarlanan bu çocuk Nemrut’un reankarnasyona uğrayarak bu dünyaya tekrar gelmiş olan kendisidir ve adı Tammuz'dur.(Tammuz’un sembol gezegeni de Güneş’tir.) Böylece Semiramis, Nemrut'un hem karısı hem de annesidir. (Bu üçleme bazı anlatılarda Semiramis-Ninus-Ninyas şeklinde de geçer.) 

Farkettiyseniz bu anlatı, “Baal’in çocukları ve Erlik Han’ın Boğası “ adlı yazımda bahsettiğim reankarnasyon olayı ile aynı. Oradaki İştar burada Semiramis, Baal ise Nemrut olarak görülmektedir. O tabloyu burada tekrar paylaşıyorum:


Gördüğünüz gibi bu anlatıda bahsedilen Nemrut, Baal’den başkası değildir.


Marduk=Baal=Tammuz=Nemrut

İlk yazımda da belirttiğim gibi Baal’e tapınma iki temel şekilde karşımıza çıkıyor: Cinsel ayinler ve çocukları kurban etmek (ateşe atarak veya kanını akıtarak). Ve bunları dikili taşlar önünde yapmak… İlk yazımda Baal’in sembolünün dikilitaş olduğunu belirtmiş ve dikilitaşlar hakkında bazı bilgileri sizlerle paylaşmıştım. Şimdi belirtmediğim bir bilgiyi daha sizlerle paylaşayım. Bazı anlatılara göre Tammuz’u bir domuz parçalayarak öldürür. Semiramis, Tammuz’un tüm parçalarını bulur ancak cinsel organını bulamaz. Bunun için de bu olaya binaen her yere dikilitaşlar diktirerek Tammuz’u anar.     

Devam edelim…İbrahim Peygamber’in putperestlerle ve Nemrut’la mücadelesi ve Baal putperestlerinin ateşe çocuk atma meselesi de konumuzla ilgili. Ayetler ışığında konuyu inceleyelim:

Enbiya 57: Allah'a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza bir tuzak kuracağım.

Enbiya 58: Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları paramparça etti.

Enbiya 59: Onlar, "Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir" dediler.

Enbiya 60: (İçlerinden bazıları), "İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk" dediler.

Enbiya 61: "O halde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler" dediler.

Enbiya 62: "Sen mi yaptın bunu ilahlarımıza ey İbrahim" dediler.

Enbiya 63: Dedi ki: "Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa, onlara sorun bakalım!"

Enbiya 64: Bunun üzerine kendi vicdanlarına dönüp, "Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsinizsiz" dediler. 

Enbiya 65: Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, "Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin" dediler.

Enbiya 66: İbrahim, şöyle dedi: "Öyle ise siz, Allah'ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?"

Enbiya 67: "Yazıklar olsun, size de; Allah'ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâla aklınızı başınıza almayacak mısınız?"

Enbiya 68: "Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilahlarınıza yardım edin" dediler.

Enbiya 69: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve esenlik ol" dedik.

Görüldüğü gibi Baal putperestlerine karşı çıkan bir genç olan İbrahim Peygamber’e kinlenen putperestler, adetleri olduğu üzere onu yakmaya çalışmışlar ancak ateş serinletilmiş ve İbrahim peygamber bu durumdan etkilenmemiştir. Ayaz Ata’ya selâm olsun…      

İbrahim Peygamber’le ve konumuzla ilgili olan ayetleri incelemeye devam edelim:


Saffat 83: Şüphesiz İbrahim de O'nun taraftarlarından idi.

Saffat 84: Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti.

Saffat 85: Hani babasına ve kavmine şöyle demişti: "Siz neye tapıyorsunuz?"

Saffat 86: "Allah'ı bırakıp da birtakım uydurma ilahlar mı istiyorsunuz?"

Saffat 87: "O halde, alemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?"

Saffat 88-89: İbrahim, yıldızlara baktı ve "Ben hastayım" dedi.

Saffat 90: Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.

Saffat 91: İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: "Yemez misiniz?"

Saffat 92: "Ne diye konuşmuyorsunuz?"

Saffat 93: Ve gizlice sokulup, üzerlerine sağ eliyle darbe indirdi.

Saffat 94: Kavmi koşarak ona doğru geldi.

Saffat 95: İbrahim, şöyle dedi: "Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?"

Saffat 96: Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır."

Saffat 97: Kavmi, "Onun için bir bina yapın ve onu ateşe atın" dedi.

Saffat 98: Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.

Saffat 99: İbrahim, şöyle dedi: "Ben Rabbime gideceğim. O, bana yol gösterecektir."


Ayetlerin hemen devamı da konumuzla ilgili ancak buraya kadar olan kısımdan alıntıladığımız ayetleri yorumlamaya çalışalım:

Burada dikkatimizi çeken ilk konu İbrahim Peygamber’in babasının ve kavminin putperest olması ve bu putperestlikte ısrar etmeleri. Dikkat ederseniz yazımın daha önceki kısımlarında alıntıladığım Enbiya Suresi’ndeki ayetlerde İbrahim Peygamber’den “bir genç”olarak bahsedilirken Saffat Suresi’nde yaşı hakkında bir bilgi yok. Tahminimce İbrahim Peygamber burada yaşça daha büyük ve bu putları yıkıp, kavmini putperestlikten vazgeçirmek için yaptığı sonraki bir girişim. Bu kanıya varmamı sağlayan bir bağlantı daha var.

Enbiya 57’de: Allah'a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza bir tuzak kuracağım. Diyen İbrahim Peygamber, altını çizdiğim ifadeyi kullanarak bu putları yıkmakta çok kararlı olduğunu ve bunu yapacağını peşinen söylüyor. Oysa Saffat Suresi’nde yine putperestlere karşı çıkmasına rağmen daha temkinli. Çünkü daha önce putperestler tarafından yakılmaya çalışıldı ve bu yüzden daha temkinli. Bunu Saffat Suresi’nin başlarında putperestlere karşı çıkmasından ve buna olumlu bir dönüş alamamasından sonra

 Saffat 88-89: İbrahim, yıldızlara baktı ve "Ben hastayım" dedi.” İfadesinden ve ayetlerde geçen “gizlice” ifadelerinden anlıyoruz. Ve kavmi bunun üzerine ondan uzaklaşıyor. İbrahim peygamber kavminin kendinden uzaklaşmasını sağlıyor. 

Saffat 91: İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: "Yemez misiniz?"

Saffat 92: "Ne diye konuşmuyorsunuz?"

Saffat 93: Ve gizlice sokulup, üzerlerine sağ eliyle darbe indirdi.

Saffat 94: Kavmi koşarak ona doğru geldi.

Saffat 94’ten anladığımıza göre, İbrahim Peygamber putları en azından bir kez kırdığı için kavmi ondan şüpheleniyor ve onu gözlüyor,yani ona tuzak kuruyor. Yine putları kırdığını gördüklerinde de koşarak geliyorlar.

Saffat 98: Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.     

Fakat İbrahim Peygamber, kavminin kendisine kurduğu tuzağın, kavminin kendisini izlediğinin farkında gibi duruyor. Ve kavmine bu putlardan fayda gelmeyeceğini göstermek için, tekrar şu ifadeleri kullanıyor:

Saffat 91: İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: "Yemez misiniz?"

Saffat 92: "Ne diye konuşmuyorsunuz?"  


Putperestlikten ve kurban ritüelinden vazgeçmeyen kavmi ise İbrahim Peygamber’i tekrar dikilitaşlar ya da mabetler önünde yakmaya çalışıyor.

Saffat 97: Kavmi, "Onun için bir bina yapın ve onu ateşe atın" dedi.   


İbrahim Peygamber’in Baal putperestlerinin olduğu bir devirde yaşadığını ve onlarla mücadele ettiğini anlamamızı sağlayan bir ayet daha var. Birinci yazımda bahsettiğim gibi Baal, üç sembolü (Güneş, Ay, Yıldız) kendinde birleyen bir sözde tanrıydı. Devrin inancından etkilenen ve Hak’kı arayan İbrahim Peygamber’in bu arayışı ve Baal tapınmasının hakikat olamayacağını anlaması, ayetlerde karşımıza çıkmaktadır:

Enam 74: Hani İbrahim, babası Azer'e, "Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum" demişti.

Enam 75: Böylece İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.

Enam 76: Üzerini gece kaplayınca bir yıldız gördü: "Bu imiş Rabbim!" dedi. Batıverince de: "Ben böyle batanları sevmem." dedi.

Enam 77: Ay'ı doğarken görünce de, "İşte Rabbim!" dedi. Ay da batınca, "Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum" dedi.

Enam 78: Güneşi doğmak üzere görünce: "Bu imiş Rabbim, bu hepsinden büyük!" dedi. O da batınca: "Ey kavmim, haberiniz olsun, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden uzağım!"

Enam 79: "Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah'a ortak koşanlardan değilim."

Enam 80: Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: "Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin O'na ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbimin bir şey dilemiş olması başka. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hala düşünüp öğüt almayacak mısınız?"

Burada Yıldız, Ay, Güneş üçlemesi dışında değinmemiz gereken bir konu daha var: İbrahim Peygamber’in  babası Azer. Kimi anlatılarda İbrahim’in üvey babası olduğu da söylenir.

Kambaba’m, Kambala-8 videosunda Azer kelimesinin anlamlarından bahsederken: “Mecusilerde de güneşe memur meleğin adı “ demişti. Evet, Tammuz=Nemrut’un sembolünün Güneş olduğunu belirtmiştim. Zaten Azer anlatılarda da Nemrut’un her dediğini yapan bir veziri olarak karşımıza çıkıyor. Azer “Güneş’in Maliki” olduğunu iddia ediyordu. Oysa böyle bir şey yoktu ve bu yanlış iddianın hakikati, ayetlerden anladığımız kadarıyla mutmain olması ve babasının aklını karıştırmaması için İbrahim Peygambere gösterildi: 

 Enam 74: Hani İbrahim, babası Azer'e, "Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum" demişti. 

Enam 75: Böylece İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.

Ayetlerden anladığımız kadarı ile Baal putperestleri, hatta bizzat Nemrut, bir kez daha İbrahim Peygamberi yakma girişiminde bulunuyor.

Bakara-258: “Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye ,Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, "Benim Rabbim diriltir, öldürür." demiş; o da, "Ben de diriltir, öldürürüm" demişti. İbrahim, "Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir" deyince, kafir şaşırıp kaldı. Zaten Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.”

Evet, Kambala-8 videosunda Kambabam’ın işaret ettiği bu ayete baktığımızda,Baal= Nemrut da öldürüp diriltme gücüne sahip. Baal’in kendisine güç verilen ve sonradan sapıtarak tanrılık ilan eden  sözde bir tanrı olduğunu ilk yazımda yazmıştım. Fakat İbrahim Peygamber, Nemrut’un karşısına Güneş’in yönünü değiştirme argümanıyla çıktığında Nemrut yapamayacağı bu iş karşısında şaşıp kalıyor. İbrahim Peygamber Güneş’in yönünü değiştirme argümanını bilinçli olarak kullanıyor. Yazının ilk kısımlarında da bahsetmiştim, hatırlayın: Tammuz=Nemrut’un sembolü Güneş. Nemrut Güneş’e hükmettiğini iddia ediyor. Güneş’e hükmeden,Güneş’le anılan bir sözde tanrının, İbrahim Peygamber’in bu isteğini kolaylıkla yerine getirmesi gerekir. Ancak, görüldüğü gibi Nemrut burada yenik düşüyor.

İbrahim Peygamber Nemrut’un da yapabildiği bu ölü diriltme meselesinde tam anlamıyla kalbini mutmain kılamıyor. Belki Nemrut’ta gördüğü gücü, bir peygamber olduğu için kendinde veya yaratıcısında da görmek istiyor. Ve hemen devam eden iki sonraki ayet bu konudan bahsediyor:

Bakara 259: Yahut altı üstüne gelmiş bir şehre uğrayan kimseyi görmedin mi? O, "Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek ?" demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: "Ne kadar  kaldın?" O, "Bir gün veya bir günden daha az kaldım" diye cevap verdi. Allah, şöyle dedi: "Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak!  seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir.  Kemiklere de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?" Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: "Şimdi, biliyorum ki; şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter."

Bakara 260: Hani İbrahim, "Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Allah ona) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır, ancak kalbimin tatmin olması için" demişti. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."  (Bu ayetteki 4 kuş meselesi, Sultanımız’ın ocakta bahsettiği 4 kapı, 4 DNA nükleotidi(A,T,G,C), 4 ana yön… meseleleriyle birlikte düşünülerek tefekkür edilmelidir.)

İbrahim Peygamber’in çocuk katili Baal Putperestleri ile olan uzun mücadelesi elbette ki onu etkiliyor ve bu Baal’e çocuk kurban etme ritüelinin etkisi, onun rüyalarına bile giriyor:

Saffat 100: "Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla."

Saffat 101: Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.

Saffat 102: Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, "Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?" dedi. O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.

Görüldüğü gibi İbrahim Peygamber’de Baal putperestleriyle mücadele ediyor ve nesli koruyor. Belki de bu nedenle İbrahim-Abraham ismi anlam olarak “Yüce Ata” anlamına geliyor ve İbrahim Peygamber “Milletlerin Babası” ünvanı ile anılıyor.

Devam edelim…


Şimdi Kambabam’ın Kambala-8 videosunda bahsettiği aşıların ayı olan Kasım ayına gelelim:

Kasım adının İngilizce karşılığı olan "November", Latince 9 anlamına gelen “novem” den gelir. Aylara bölünmemiş kış süreci, ocak ve şubat arasında bölünene kadar eski Roma takviminde kasım ayı 9. ay idi. (Vikipedi). İlk olarak 9 rakamı sanırım hepinizin dikkatini çekmiştir. Yorum yapmaya gerek duymadan  devam ediyorum.

Arapçada ise Kasim, bölen anlamına gelmektedir ve Kasım ayının adının buradan geldiğini söyleyenler de vardır. Bu bölme, ayırma, kesme gibi anlamları çağrıştırıyor. Dikkat ederseniz Kasım ayında çıkan bu aşıda toplum bölündü. Aşı olmak istemeyenler bir çok medyatik yüz tarafından ağıza alınmayacak sıfatlarla itham edildi.

Azer kelimesi, şemsi takvimde Kasım ayı. Yukarıda da ele aldığımız gibi, Azer, Ateş anlamına da geliyor. Çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi, büyük finansörlerin, Baal putperestlerinin ateşine kurban vermeye ve neslimizi kesmek isteyenlerin dayattığı zorlamayı kabul etmek niyetinde değiliz. Toplumu,budunu bölmek taraftarı da değiliz. Tengri’nin izni ile putperestlerin planları suya düşecek, Ayaz Ata ve Ulular onların planlarını keskin bir bıçak gibi kesecek, asıl keskinliği, asıl ateşi gösterecektir. 

Son olarak, yukarıda arı-iğne meselesini ele almıştık.Tasavvufta  arı dervişi, bal şifayı simgeler. Arıların şahı ise İmam Ali olarak anlatılır. Merak etmeyin, Allah’ın izni ve müsaadesi ile, bir gün bir bal gerekirse o bal; Türk Devleti’nde, Türk Uluları ve Erenlerindedir. Bunu Âşık Kul Hasan bir şiirinde çok güzel ifade etmiş:


“Arı vardır uçup gezer
Teni tenden seçip gezer
Cânân bizden kaçıp gezer
Arı biziz, bal bizdedir”

Görüldüğü üzere hiçbir sembol öylesine kullanılmıyor, hiçbir hamle rastgele yapılmıyor.Oyunların farkında olmalı ve Türk budununu uyanık tutmalıyız.

Ötüken Alpler’i, Kut’lu Kağan’ın önderliğinde Baal’in çocukları ile mücadele etmeye devam etmektedir.

Tengri Yüzümüze Bolsun!

Atılan Ok Çağları Delsin!

Körmes Delirsin!


Saygılarımla…


Âşık Avşarî   


1.BÖLÜM: https://www.onaltiyildiz.com/?haber,8249/-baal-in-cocuklari-ve-erlik-han-in-bogasi


 




Bu haber 6,169 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,434 µs