En Sıcak Konular

Uzay Kolonilerinde Robot Yerine Kobay İnsan Kullanımı Üzerine

5 Ekim 2020 08:55 tsi
Uzay Kolonilerinde Robot Yerine Kobay İnsan Kullanımı Üzerine Turgay SEBZECİOĞLU Yazdı...

Uzay Kolonilerinde Robot Yerine Kobay İnsan Kullanımı Üzerine

Kimi teoriler vardır, en iyi açıklama gibi görünür, mantıklı görünür ama akıllar teorinin tartışmasız olduğuna ilişkin kuşkular içindedir. Ancak kuşkularını giderip gerçeğe açılacak kapıyı bulamaz. Kimi düğümlenmiş sorular vardır ki yüzlerce teori, binlerce çözümleme yanıtları bulmakta çaresiz ve aciz kalır. Göz önünde duran yalın bir yanıt, doğru bir bakış açısı vardır. Ta ki biri onu dillendirene kadar... Bütün düğümler çözülüverir, sorular yanıtlarına kavuşur.

Kuşkular içerdiği hâlde en iyi açıklama gibi görülen teorilerden biri de “Dünya üzerinde hızla artan insan nüfusunun Dünya’nın kaldıramayacağı bir noktaya doğru ilerlediği için dünyaya yön vermeye çalışan bir avuç küreselci tarafından salgın ve savaşlar gibi çeşitli yöntemlerle yok edilecek” olmasıdır. Bu teorinin sahipleri Covid-19 salgını ile savlarını daha güçlü dillendirmeye başlamışlardır. “İnsan nüfusunun bilinçli olarak ve insanlık dışı yöntemlerle azaltılacağı” teorisi akla yatkın görünse de yanıtlayamadığı sorular ve bilimle çelişen çıkmazları bulunmaktadır. Bu yazıda kısmen bunlara değinilecektir. Buna karşın, karşıt tezler bilimsel de olsa teoriyi tamamen çürütememekte, yanlışlığına ilişkin tatmin edici bir açıklama getirememektedir. Daha doğrusu, tatmin edici bir açıklama getirilememekteydi. Çürütülememekteydi. Ta ki biri en doğru açıklamayı dillendirene kadar... Ta ki biri göz önünde duran yalın bir yanıtı, doğru bakış açısını sunana kadar... Kimdi o? Birçok çalışmaları, araştırmaları ve düşünceleriyle öncü olan değerli Türklük araştırmacısı Oktan Keleş!

Kambaba-1’de ne söylemişti Oktan Keleş? “İnsanlık 500 milyona indirgenmek istenmiyor. Çünkü dünyaya köle lazım. İnsanlık yok edilirse bunlara kim hizmet edecek? İnsan ırkı eğer yok edilmek istenirse bu yapılır ve çokta basittir aslında. 500 milyon seçkin insan istenilmekte, efendi, neden, sadece Dünya içinde değil. Çünkü bu şeytanilerin çeşitli gezegenlere gitme planları var. Evet, insanlıktan saklanıyor bu. Ay’a Mars’a Venüs’e belki galaksi dışı gezegenlere. Dolayısıyla insan gücüne ihtiyaçları var. Dünya’yı insan deposu haline getirecekler ama hangi insan deposu köle diye tabir ettiğimiz makinelere bağlı ve oluşturdukları sisteme bağlı insanlar.”. Oktan Keleş’in dile getirdiği bu gerçek hem dayanaksız “İnsan nüfusunun bilinçli olarak ve insanlık dışı yöntemlerle azaltılacağı” teorisinin çürüklüğünü kanıtlamış hem de bu teorinin yanlışlar içerdiğini söyleyen görüşlere açıklama gücü kazandırmıştır. Dolayısıyla, insan nüfusunun azaltılmak bir yana aksine çoğaltılmak istendiği anlaşılmıştır. Ancak, bu noktada yanıtlanması gereken temel iki soru ortaya çıkmaktadır.

1- Yapay zeka çalışmalarıyla sürekli gelişmekte olan robot teknolojisi varken dünya dışında koloni kurma sürecinde neden makinelere entegre, yani melez (hybrid) insanlar kobay olarak kullanılsın?

2- İnsansız teknolojiden yararlanmak yerine dünyanın şu anki nüfusundan neredeyse iki katına çıkmasına izin vermek sistemi yürütmek ve kontrol etmek açısından bir yük veya risk değil midir?

Elbette bu sorular birbiriyle ilişkilidir. Bu yazıda ağırlıklı olarak ilk soru üzerinde durulacaktır. İkinci soru ise kimi yönleriyle dolaylı olarak yanıt bulmuş olacaktır. İlk soru dikkat edilirse dünya dışı kolonileşme sürecinde robotun insanı tam anlamıyla gereksiz kılıp kılmayacağı üzerinedir. Bu yazı “Robotlar insanların yerini alabilir mi?” gibi kapsamlı bir soruya yanıt aramamaktadır. Aşağıdaki çıkarımların bu açıdan değerlendirilmesi yazının doğru anlaşılması açısından önemlidir.

Yeni Gezegen Sakinleri Neden Robot Değil de Melez İnsanlardan Seçilmek İsteniyor?

Bu bölümde robotlarla insanlar kapasite açısından karşılaştırılacak, sistem kurucu şeytani küreselcilerin bırakın insan nüfusunu azaltmayı, belirli bir zaman noktasına kadar çoğaltmayı hedefledikleri bilimsel gerçeklerle ortaya konmaya çalışılacaktır.

Karşılaştırmaya geçmeden ilk önce şunun altını çizmekte fayda var. Burada insan-robot karşılaştırması fabrikada bir ürünün üretilmesi üzerinde değildir. Endüstriyel bir karşılaştırma yapmıyoruz. Böylesi bir karşılaştırma oldukça basit bir açıdan bakmak olacaktır. Söz gelimi, bir arabanın bizden daha hızlı olması, bizden daha üstün bir yapıda olduğunu göstermez. Biz, bir robot kol gibi saatte yüzlerce paketleme yapamayız. Küreselcilerin amacı, yeni bir gezegene evrenin bütün yasaları çerçevesinde adapte olabilecek bir denek bulmaksa, bütün özellikler ele alındığında insanın sayısız özelliğiyle bir robottan daha üstün olacağı açıktır. Bağımsız bir makine olarak hayatta kalma, bulunduğu yere dönüşme, bulunduğu yeri akıllıca çözümlerle dönüştürme yetenekleri açısından bakıyoruz. Karşılaştırmamızı bu temel üzerinde kuruyoruz. Belki birkaç yüzyıl ve belki de birkaç bin yıl içerisinde insan bedenine ve zihnine eşdeğer bir robot üretilebilir ama küreselcilerin o kadar beklemeye sabrı olmadığı günümüzdeki gelişmelerden anlaşılmaktadır. İnsanın kobay olarak kullanımına bu açıdan bakmak gerekir.

Öte yandan robotların da insandan çok daha güçlü yönleri olacağından küreselci elitlerin amacının saf insan türünü yaşatmak değil, onu makineyle birleştirerek kapasitesini artırmak olduğunu hatırlatalım. Doğrusunu söylemek gerekirse Neurolink benzeri beyin-makine arayüzleri, akıllı protezler, dış iskeletler, 3D yapay organlar gibi kavramlar düşünüldüğünde insan-makine birleşim sürecinin çoktan başladığını görebiliriz. Evet, bağımsız bir “makine” olarak ele alındığından insanın bir robottan üstün olduğunu aşağıda maddeler hâlinde kanıtlamaya çalışacağız; ancak bu mükemmel makine bir yapay zeka ve güçlü özellikleri olan makine parçalarıyla birleştiğinde daha güçlü bir köle veya işçiye dönüşecektir. Dolayısıyla, efendi olmak isteyen elitlerin uzay yolculuğuna tamamen orijinal insanlar göndermek istediğini düşünmek yanlış olabilir. Belki yerleşilecek gezegenlerde biyolojik deneyler yapabilmek adına belirli bir kotada melezleştirilmemiş, yani orijinal bedenli insanlar göndereceklerdir. Onlar da büyük olasılıkla neye hizmet etmediklerini bilmeyen, bilim veya insanlığın geleceği adına “kahraman” olma sıfatıyla kandırılmış insanlar olacaklardır.

İnsanla robot bağımsız bir makine olarak ele alındıklarında insanın avantajlı olduğu noktalara değinilecektir. Elbette bu karşılaştırmanın günümüz ve yakın gelecek kapsamında yapıldığının altını çizelim. Karşılaştırma zihinsel yetenekler ve bedensel yetenekler olmak üzere iki başlık altında değerlendirilecektir. Ancak bütün bu yetenekleri değerlendirirken insanın hepsine aynı anda sahip olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Tek bir yetenek açısından bakıldığında basit bir hesap makinesi bile insandan daha üstün gibi görünebilir ama bu bir yanılgı olacaktır. Yukarıda değindiğimiz gibi arabanın bizden daha hızlı olması, tek başına bizden daha iyi bir “makine” olduğunu kanıtlamaz.

Zihinsel yetenekler açısından insanın robottan üstün olduğu noktalar şunlardır:

(i) AKIL yalnızca zekayı değil, bazen anlamlandırılması güç ama sorun çözücü sezgileri de kapsadığından insan beyni bir yapay zekadan daha üstündür. En azından bu bakış açısından... Söz gelimi, duygusal zeka da akıl kavramının içerisinde düşünülebilir. Duygusal yönü insan kadar gelişkin olmayan robotların, insanlığın geleceği adına her zaman için doğru kararlar vermesi pek mümkün görünmemektedir. Filmlerde işlenen veya tartışılan “İleri bir yapay zeka insanı Dünya için gereksiz ve zararlı görürse bu insanlığın sonu olmaz mı?” sorusu AKIL kavramının önemini ortaya koyan endişelerden biridir.

(ii) Yapay zeka insanla kıyaslandığında henüz çok düşük düzeydedir ve insan beyninin önüne geçmesi için belki de çok uzun bir zamanın geçmesi gerekmektedir. Bir çok yapay zeka ve robot uzmanı, akıllı makinelerin insanın yerini alacağı öngörüsünün tamamen abartılı olduğunu söylemektedir. Evet, yapay zeka belki tek bir çıktı veren işlerini yerini almakta ve almaya devam edecek ama insana ait bütün işleri devralması çok uzun zaman gerektirmektedir. Kimi uzmana göre ise bu asla mümkün değildir.

(iii) Sonsuz örüntüler (patterns) oluşturabilme gücü ile insan, yapay zekadan belki yüzlerce yıl ilerdedir. Bu aranın yapay zeka tarafından kapatılacağı da şüphelidir. Kapatılsa bile o süreçte insanlık kendini bu anlamda geliştirip yapay zekaya karşı önlemini almış olabilir. Yapay zeka bir örüntüde bir insandan çok daha ilerde olabilir. Söz gelimi, satrançta bütün insanlığı yenebilir. Ancak insana özgü algoritmaları çözebilmesi veya kendi algoritmalarının insan tarafından nasıl aşıldığını anlayabilmesi en azından günümüzde oldukça güçtür. İnsan yeni bağıntılar, yeni şablonlar öğrenerek karşılaştığı sorunları anlayıp çözmede oldukça ilerdedir. Bir yapay zeka öğrendiği nesneleri etiketleyip onları tanımlayabilir; ancak insan her nesneye, dolayısıyla her sözcüğe bireysel ve toplumsal olan binlerce deneyimini, duygusunu ve anısını da katar. Çeviri üzerine algoritmaların henüz bir çevirmen kadar iyi olamaması bunu kanıtlamaktadır. Bütün yönleriyle algılanamayan sözcükler üzerinden yapay zekanın doğru sonuçlar üretmesi oldukça güç görünmektedir. Yapay zekanın BİLMEDİĞİNİ YANITLAMASI, BİLİNMEYENİ ÇÖZÜMLEMESİ yakın zamanda pek mümkün görünmemektedir.

(iv) Kolonilerde yaşayan insanlar yaşam alanlarını daha güzel bir hâle getirebilmek için hayal kurabilir. Mimar ve sanatçı insanlar hayalleri estetik duyumsamalarla zaman içinde gerçeğe dönüştürülebilir. Kendilerine özgü bir tarz oluşturabilir. İnsan gibi HAYAL KURMAK akıllı makinelerin henüz yerine getiremeyeceği üst düzey bir yetenektir. Hayal kurmak yerleşik değiştirgenlerin (“parametrelerin”) dışına çıkmaktır. Bir yapay zeka yerleşik değiştirgenlerin ötesine geçerek kendisine verilen girdi-çıktı sürecinin dışında çıktılar oluşturamaz.

 

(v) İnsan yüksek bir EMPATİ kurma gücüne sahiptir. Bu zihinsel yetenek o kadar önemlidir ki ciltlerce kitap yazılabilir. Başka bir gezegende ortak bir amaç etrafında, birbiriyle sosyal ve psikolojik bağıntıları olan bir koloni kurmak yüksek bir empati gücü olmadan sürdürülebilir olmayacaktır.

(vi) Robotların İLETİŞİM yeteneği henüz bir insanınki kadar ileri düzeyde değildir. İşin içine duygusal aktarım girdiğinde robotların bir insanla sağlıklı iletişim kurma olasılığı daha düşük düzeylerde seyretmektedir.

(vii) ELEŞTİREL VE STRATEJİK DÜŞÜNME robotların henüz gerçekleştiremediği insan yetilerinden biridir. Eleştirinin olmadığı yerde ilerleme de görülmez. İlerlemenin olmadığı yerde de herhangi projenin sonuçlanması mümkün değildir. Yapay zeka öğrendiği şeylerin içerisinde yer almayan olasılıklar üzerinden karar alma yetisini bulamaz. Sezgisel bulunabilecek çözümleri gerçekleştiremez (Sezgi dediğimiz şeyin henüz bilimin çözemediği ileri ve karmaşık bir zihinsel yetenek olabileceğini bot düşelim). Yapay zeka, seçenekler arasında tercihler veya birleştirmeler yaparak kendisine öğretilen yolun dışında bir çözüme gidemez. En azından bir insan kadar.

(viii) YARATICILIK hiç şüphesiz insanı yapay zekadan ayıran en önemli yetilerden biridir. Yukarıda sözü edilen hayal kurmak yetisiyle ilişkilidir. Bugün yapay zeka birçok konuda yaratım gösterebilse de çok aranan yazar, besteci veya ressamların arasına girememiştir. İnsanlığı etkileyen ödüllü fotoğrafların sahipleri insanlardır. Adını edebiyat tarihine yazdırmış bir yapay şair veya bir romancı yoktur. Güncel olayları değerlendirip çözümlemeler yapan, kritik öneriler sunan bir köşe yazarı yapay zeka henüz mevcut değildir. Yaratıcılığın olmadığı yerde bir medeniyet oluşturmak, insanlar için sağlıklı yaşam alanları oluşturmak mümkün değildir.

(ix) İnsan bir robottan çok daha karmaşık, yani KOMPLEKS ESPRİLER yapabilir. Beden algısına sahip olduğu için kendi bedeni üzerinden espriler üretebilir. Bu, insanın bir yapay zekadan daha karmaşık bir zihne sahip olduğunu gösteren özelliklerden biridir.

(x) İnsan temel ilkeleri anlayarak verileri bir karara dönüştürür. Bir yapay zekanın temel ilkelerden yola çıkarak aldığı kararlarda kullandığı temel ilkeleri henüz anlayamadığı bir gerçektir. Yapay zeka, verileri çözümlemek, değiştirgenleri (“parametreler”) belirlemek, kararları yönlendirmek noktasında hâlâ uzmanlara ihtiyaç duymaktadır. Söz gelimi insandaki SIKILMA duygusu gereksiz iş üretimini sonlandıran bir güdüyü barındırmaktadır. Ancak, bir gezegene yerleştirilmiş yapay zekaya entegre bir robot yaşam için herhangi bir nesneyi üretmeye karar verdiğinde, bu üretimi ne zaman sonlandırması gerektiği noktasında sağlıklı bir karar alamayabilir. Bir uzman gereksiz bu işlemi sonlandır demediği sürece robot, yaptığı işi sonsuza kadar gerçekleştirebilir. Düşünsenize, bir gezegen yerleştirilen robotların aldıkları kararla o gezegenin bütün kaynaklarını kullanarak milyarlarca sandalyeden başka bir şey üretmediğini...

Bedensel yetenekler açısından insanın robottan üstün olduğu noktalar şunlardır:

(i) Belki her şeyi özetleyecek şeyi ilk maddede söylemek yerinde olacaktır. Robotlar neden genellikle insana benzetilmek istenmektedir? Bu soru üzerinde birçoğumuz düşünmüştür. Bunun psikolojik ve fiziksel nedenleri var. En azından uzay yolculuğunda insan için keşif ve araştırma yapacak birçok robot türünün doğal olarak insana benzemesi gerekmektedir. En nihayetinde insan için fiziksel olarak en uygun bir yerleşim yeri arandığından fiziksel olasılıkları test edecek insana benzer robotlara ihtiyaç duyulacaktır. Söz gelimi, NASA’nın uzay istasyonunda kullandığı Robonaut adlı insansı robot birçok faydalı görevi yerine getirmektedir. Oysaki bu testleri en iyi yapacak şey yine bir insanın kendisidir. Veya makineyle entegre olabilmiş melez bir insanın kendisi. İnsan benzeri bir robotla yaşam alanlarını test etmektense gerçek bir insan kullanmak daha gerçekçi sonuçlara ulaşmak açısından önem taşıyacaktır. Psikolojik açıdan bakıldığında ise robot tasarımcılarının söylediği gibi insana benzetilen robotlar bize daha sevecen, daha cana yakın, daha şefkatli gelmektedir. O hâlde köle gibi kullanmak için bize bu kadar yakın gelen varlığın kendisi varken neden ona benzeyen bir makine kullanılsın? Bu söylediğimiz gerekçeler bile insanın neden kobay olarak kullanılmak istendiğini tek başına açıklama gücüne sahiptir.

 

(ii) İnsan bedeni az maliyetli yakıtla az bir enerji kullanarak kendi kendini 24 saat şarj edebilen, tamamen kapanmayan, ısınmayı en iyi biçimde dengeleyen tek akıllı makinedir. Robotlar böyle üstün özelliklere ulaşabilir mi bilemiyorum. Ama yakın zamanda bu pek mümkün görünmüyor.

(iii) İnsan bedeni çok az enerjiyle 24 saat çalışan bir makinedir. Söz gelimi, henüz çözemediğimiz insan beyni 20 Wattlık bir ampul kadar ENERJİ tüketiyor. Oysaki aynı işi bir bilgisayarın yapabilmesi için büyük bir şehrin tükettiği enerjiye ihtiyaç bulunmaktadır. İnsan bedeni kendini rölantiye alsa bile asla durmamaktadır. Çok az miktarda aldığı organik yakıttan yüksek bir enerji üretip onu doğru bir biçimde vücuda dağıtabilmektedir.

(iv) İnsan üretmek, insanın yeteneklerine yakın mükemmel bir robot üretmekten daha az maliyetlidir. Üstelik insanlar zihinsel olarak manipüle edildiklerinde seve seve çocuklarını uzay yolculuğuna uğurlayacaklardır. GDO benzeri ürünlerin aşırı üretimiyle geçim sıkıntısı ortadan kaldırılan dünya insanları, sözde insanlığın uzaydaki geleceği adına çocuk yapmaktan korkmayacaklardır. Buna ek, birden fazla çocuk yapanların çok iyi bir yaşam kalitesiyle ödüllendirildiğini düşünün...

 

(iv) BELLEK açısından bakıldığında insan beyninin depolama kapasitesinde farklı oranlar verilse de 1000 Terabyte kadar çıkaran uzmanlar bulunmaktadır. Öte yandan, robotlar bu konuda insanı geçse bile bana göre BELLEK TEK BAŞINA ZEKAYLA İLİŞKİLİ OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ.

(v) Bir makine düşünün ki kendini her saniye durmadan yeniliyor. Hiç durmayan bir yeniden yapılanma, yeniden üretim gücüne sahip. İnsan hiç kapanmadan ve yenilenerek (hücresel yenilenme) çalışmaya devam eden bir makine. Robotların mola vermeye yani BAKIMA ihtiyaçları bulunmaktadır. Bunun da elbette bir maliyeti ve iş kaybı olacaktır.

(vi) İnsan bedeni çok ciddi yaralanmalar ve hatta kopmalarda bile acil veya önemli işine devam edebilme veya tökezlemeden hayatta kalabilmek için yoluna devam edebilme yeteneğine sahiptir. Bir “makine” düşünün ki önemli bir parçasını kaybetse bile varlığını ve işlevini sürdürmeye devam edebiliyor. İnsan iç organlardan bazıları veya organların bir bölümü olmadan da yaşamını sürdürebiliyor. Zararı diğer organlarla telafi etme yeteneği var. Bu hayatta kalma açısından oldukça önemli. Buna karşın bir robot bir devre hatası, parça zedelenmesi veya kablolarda görülen küçük bir zarar ile çalışamaz hâle gelebilir. Elbette robotlarla ilgili bu eksiklik çözülebilir ama bu da ancak uzak gelecekte bir sorun olmaktan çıkabilecektir.

(vii) İnsan vücudu doğada yere alan organik ya da inorganik hemen hemen bütün maddelerin bir bileşimi gibidir. Bundan dolayı doğayla ve dolayısıyla EVRENLE UYUMLUDUR. Buna karşın robotlar henüz demir ve plastiğin bir birleşimi gibidir. Bundan dolayı, evrenle uyum gösterip onla bütünleşme yetisi oldukça zayıftır. Ne kadar gelişmiş olsa da yalnızca demir ve plastik yığınlarına güvenerek uzayda yaşam alanları oluşturmak, özellikle öncü biyolojik araştırmalarda hatalı veya eksik verilerin edinilmesine yol açacaktır.

(viii) Robotlar teknik olarak insana BAĞIMLI üretimlerdir. Tasarımlarına kendileri karar veremez, bakımları yine insana bağımlıdır. Bunun aşılması yakın zamanda pek mümkün görünmemektedir. Üstelik robotların kendi kendilerini üretip tasarımlarına kendilerinin karar vermesi tehlikeli sonuçlar içerir. Dünya dışına yerleşmek gibi büyük bir projede bu tür risklerin alınması projeyi başarısızlığa uğratabilir.

(ix) Demirden yapılı bir iskelet daha güçlü görülebilir ama insanın KEMİKTEN İSKELETİ esnekliğinden dolayı genel dünya şartlarına daha uyumlu ve daha dayanıklıdır. Evrenin bütün koşulları açısından düşünüldüğünde kaslarla desteklenmiş kemik gibi esnek ve güçlü bir yapı daha avantajlı olacaktır. Bu tür karşılaştırmalar tek bir durum üzerinden değil, birçok olasılık üzerinden yapılmalıdır. Söz gelimi birçok durumda ESNEKLİK, güç kırılabilirlikten daha hayat kurtarıcı olabilir. Veya gidilen bir gezegenin demiri bir günde paslandıracak çevresel özelliklere sahip olduğunu düşünün. İnsan bedeninde birçok madde ve minerali taşıyarak farklı gezegenlerdeki olası uyumsuzluklara karşı koyabilir, tuzunu koruyup demiri feda edebilir, demiri koruyup tuzsuz yaşamaya direnebilir.

(x) İnsan bedeni acil durumlarda kullanmak üzere enerji biriktirebilir. YAĞLANMA bunlardan biridir.

(xi) Merdivenden çıkma, tepeye ve ağaca tırmanma gibi birçok açıdan insan daha yetenekli konumda bulunmaktadır. Yani bütün zemin olasılıkları dahilinde TIRMANMA eylemini bütün çeşitliliğiyle yerine getirme bakımından insan daha yeteneklidir.

(xii) İnsan günümüzde ZIPLAMA eylemini bütün zemin olasılıkları dahilinde bir robottan daha iyi yapabilme yeteneğine sahiptir. Söz gelimi, usta bir jimnastikçinin hareketlerini aynı esneklikte yapabilecek bir robot bulunmamaktadır.

(xiii) ARAÇ KULLANMA yeteneği açısından insan hâlâ robotlardan çok daha ileri konumdadır. Uzay yolculuğunda bu yetenek, insanın diğer zihinsel ve bedensel yetileriyle birlikte düşünüldüğünde, oldukça hayati bir öneme sahiptir.

(xiv) İleri teknolojinin olduğu bütün cihazlarda veya mekanlarda manuel modunun, yani elle müdahalenin mutlak surette bulunması büyük işler ve projelerde inisiyatifi robotlara bırakmanın henüz çok erken olduğunun açık kanıtıdır. Belki bin yıl sonra yapılan bir uzay gemisinde bile manuel modu bulunacaktır.

(xv) YEMEK YAPMA basit bir tariften öte damak tadıyla, yani hissederek yapıldığından bir robotun insandan daha güzel yemek yapabilmesi henüz mümkün değildir. Başka gezegenlerde beslenme, insansı tat alma duyularının güçlülüğüyle doğrudan ilişkilidir. İnsanın damak tadını yakalayamayan lezzetler mesken tutulan yerdeki mutluluğu ve hatta sağlığı olumsuz yönde etkileyecektir.

(xvi) İnsan bedeninin gizemini koruyan veya henüz çözülemeyen işlevleri bulunmaktadır. Bu insanın ne kadar ileri ve karmaşık bir “makine” olduğunu göstermektedir. İnsanın bu dünyada hiç bilinmeyen bir yeteneği, başka bir dünyada tetiklenerek inanılmaz bir biçimde işe yarayabilir.

Sonuç olarak, yukarıda maddeler hâlinde belirtilen yeteneklerin hepsine sahip bir robotu günümüzde ve yakın gelecekte üretebilmek mümkün olmadığından uzay yolculuğunda köle ve kobay insan kullanımı daha avantajlı durmaktadır. İnsanın makinelere entegrasyonu da gerçekleştirildiğinde sıfırdan üretilmiş robota karşı insan formunun avantajları iki katına çıkacaktır. Ancak bütün bu söylediklerimizden kolonileşme sürecinde insansı ve diğer formlardaki robotlardan yararlanmayacağı anlamı çıkarılmamalıdır. Bugün bir hesap makinesinden bile hızlı olamadığımıza göre robotların ve yapay zekanın insandan üstün özelliklerini tartışmıyoruz bile. Biz burada insan biyolojik bir form olarak neden gerekli görülüyor onun gerekçelerini sunmaya çalışıyoruz.

Diğer Nedenler

Bu bölümde insan-robot karşılaştırması dışında insanın uzay yolculuğunda bir kobay olarak neden daha avantajlı bir form olarak düşünülmüş olabileceği konusunda bazı çıkarımlarda bulunulacaktır.

(i) Robotlarla birlikte çalışmanın yalnızca insan veya yalnızca robotlarla çalışmaya kıyasla verimi %50 artırdığına ilişkin araştırmalar bulunmaktadır. Bu durumda insan faktörünü aradan çıkarmak kazançlı bir strateji olmayacaktır.

(ii) Bütün işlerin otomasyona bağlı olarak otomatikleştirilmesi pek mümkün görünmemektedir. Söz gelimi ağaçlandırma işlemleri, inşaat, açık havada hayvan yetiştirme gibi işlerin otomatikleştirilmesi hem karlı değildir hem de işin kalitesi açısından akla yatkın durmamaktadır.

(iii) Dünyayı yöneten ve başka gezegenlere de gitmek isteyen küreselcilerin amacı kendi biyolojik yaşam ve sistemlerini devam ettirmek olduğundan kendi bedenlerine uygun kobaylar seçmeleri oldukça doğaldır. Eğer küreselciler fare formunda olsalardı, bir farenin başka bir gezegende nasıl ayakta durabileceğini öğrenmek için uzaya yüzlerce fare göndereceklerdi.

(iv) Uzaya kobay olarak gönderilmek istenen insan, makinelere ve makineleri yönlendiren yapay zekaya entegre olduğundan, yani zaten robot özellikleri de taşıyan melez biyolojik bir varlık olduğundan salt bir robottan daha avantajlı olacaktır.

(v) İnsan robot entegrasyonunun zihinsel yönü karmaşık olabilir ama bedensel entegrasyon, özellikle dış iskelet görevi gören giyilebilir robotlarla (wearable robots) insan gücü artırılabiliyor. Bedensel etkinlikler için sıfırdan bir robot üretmektense insanın kolayca giyebileceği bir robot yapmak hem daha az maliyetli hem daha pratik hem de insan kullandığı için daha kontrol edilebilirdir.

 

(vi) Sözüm ona “efendi” elitlerin bakış açısından, mesken tutulan gezegenlerde neyin insan bedeni için zehirli, neyin yararlı olduğunu anlamak için insan kobayına ihtiyaç bulunmaktadır. Şeytani elitler, ölen veya sağlığına kavuşan insanlardan yola çıkarak o gezegene yerleşip yerleşmeyeceklerine veya hangi şartlar sağlandıktan sonra yerleşebileceklerine karar verebileceklerdir. Bir robotla, gezegenin bitkileri veya madenleri üzerine böylesine nokta atışı ölçümler yapabilmek güç görünmektedir.

(vii) Robotlar ne kadar otonom olursa o kadar gelişebilmektedirler. Ancak robotlar için gerekli olan bu özerklik insanın robotlar üzerindeki denetimini yitirmeye neden olabilir. İnsanın karar alma süreçleri en azından bir oranda takip edilebilir ve tahmin edilebilirdir. Bir insanın sahip olamayacağı belleğe ve işlemciye sahip robotların hangi kararları, hangi gerekçelerle ve kimin yararına aldıklarını anlayabilmek mümkün olmayacaktır. İnsanlara kıyasla bizden çok daha farklı düşünme biçimleri geliştirebilecek robotlarla aynı masada egemenlik sınırları noktasında uzlaşabilmek belki de hiç mümkün olmayacaktır. Bu da insan bedeni odaklı uzay yolculuğunun gerçek amacından çıkmasına yol açabilecektir. Sözüm ona elitlerin böylesine bir risk almayacağı açıktır.

(viii) Büyük resimden bakıldığında, genetiğiyle oynanmış ve makinelere entegre edilmiş bir insan formu şeytani küreselcilerin “ekini ve nesli bozma” hedeflerine hizmet etmektedir. Gerçekte bu neden bile insanın neden kobaylaştırılmak istendiğinin tek başına açıklamasıdır. Hem menfaatin için dünya dışı meskenlerde kolay yaşama ortamları oluşturacaksın hem de sana sorun çıkartacak bağımsız düşünebilme yeteneği olan insan bilincini yok ederek onu deforme edeceksin. Bir taşla iki kuş! Daha da doğrusu bir taşla çok kuş!

Son Sözler

Sonuç bağlamında ortaya çıkan çıkarımlar, aşağıda birkaç madde hâlinde özetlenmiştir.

(i) Sonuç olarak ortaya çıkan gerçek şudur: Yapay zekayı kullanan insan kadar mükemmel bir robotun ortaya çıkması için bazı işlevlerde onlarca yıl, bazı işlevlerde yüzlerce yıl, bazı işlevlerde ise binlerce yıl beklemek gerekmektedir. Birbirinden bu kadar açık ara farklı süreleri bulunan bir projeyi yürürlüğe sokmak günümüz açısından çok akıl karı görünmemektedir. Dolayısıyla, insanın zihinsel ve bedensel işlevlerini taklit edecek ve onu geçecek makineler yapmanın yakın zamana tekabül eden bir süresi olsaydı insanın kobay olarak kullanımı gereksiz bir varsayım olarak görülebilecekti. O hâlde ortaya çıkan, insan gibi mükemmel bir makineyi, teknolojik makinelerle entegre ederek güçlendirmenin uzaya açılma hedefinde daha gerçekçi ve akılcı olduğudur. Bu yüzden insan nüfusunun bırakın azaltılmasını Dünya’nın bilinci ve genetiğiyle oynanmış bir insan üretim çiftliğine dönüştürülmesi genel sistem kurucu elitlerin işine gelecektir. Ve bağımsız insan formunu yavaş yavaş bozarak, insanı formatlayıp makineleştirerek uzaya açılma hedeflerine daha kolayca ulaşacaklardır. ELBETTE VE TABİİ Kİ BİZ UYANMAZ VE OYUNU GÖRMEZSEK BAŞARACAKLARDIR!

(ii) Sözüm ona şeytani elitler şöyle düşünüyor olmalı: “Elimizde insan gibi mükemmel bir makine ve gelişen bir yüksek teknoloji varken ikisini bir arada neden kullanmayalım ki?” MÜKEMMEL İNSAN-ROBOT ETKİLEŞİMİ! Filmler, diziler ile bu etkileşime dikkat çekiliyor. Algımız makinelerle duygusal bağ kurmaya zorlanıyor gibi (Bu ayrı bir araştırma konusu). En nihayetinde hedef her iki “imkan”ın birleştiği melez, yani makine ve yapay zekaya entegre insan tasarımıyla uzaya açılmak, gelecek için bilinç kıyametine uğratılmış köleler üzerinden yeni cennetler oluşturmak. Elbette ruhsal, nörolojik hastalıkların tedavisi, sanayi veya cerrahi amaçlar için yapılan robotik çalışmaların insanlığa büyük faydaları olmaya başlamıştır. Daha da büyük faydaları olacaktır. Burada sözünü ettiğimiz bilimin kötüye kullanımı, elde edilen kazanımların bir merkezde toplanarak bir avuç elitin kişisel çıkarları için heba edilmesidir.

(iii) “İnsan nüfusunun bilinçli olarak ve insanlık dışı yöntemlerle azaltılacağı” teorisi insanları gerçek olmayan bir korkuya sürüklemekte, gerçek tehdide karşı alınması gereken gardın alınamamasına; psikolojik, sosyolojik, düşünsel ve bilimsel hazırlıkların yapılamamasına neden olmaktadır. Gerçeği örttüğü için bir avuç genel sistem kurucu elitin elini güçlendirmektedir.

(iv) İnsanın uzay yolculuğunda kobay olarak kullanımı genetiğiyle oynanmayacağı anlamına gelmemektedir. Neurolink benzeri projeler, yapay zekaya entegre melez (hybrid) insan üretiminin başlangıç seslerini oluşturuyor olabilir. Melezleştirmenin aşamalı olarak gerçekleştirileceği varsayılırsa, uzay yolculuğuna çıkan insanların her nesilde daha fazla cyborglaştırıldığı ve dolayısıyla yapay zekaya daha fazla entegre olduğu görülecektir. Zaten uzayda ilk meskenlere yerleştirilen insanların genetik olarak özgünlüğünü korumaları, uzaydaki biyolojik entegrasyonun nasıl gerçekleşeceğine ilişkin büyük veriler sunacaktır. İlk gezegen sakinlerinin yaşadığı sorunlar büyük bir veri oluşturacak, günümüzde başlayan büyük veriyi (big data) daha da zenginleştirecektir.

(v) Yapay zekaya entegre edilen kobay insanın, bağımsız düşünme yeteneğini yok edildiğinden bir laboratuvar sıçanından farkı kalmayacaktır. Bilincimizi kaybetmeden karşı durmaz isek insanlık, bir avuç şeytani elitin gezegenlere bedensel entegrasyon bilgisini, oralarda yaşama tecrübesini genişletecek biyolojik bir atık muamelesi görecektir.

(vi) Yaşadığımız evren yasaları düşünüldüğünde geliştirilebilecek en mükemmel robot en nihayetinde insana yakın olacağından ve böylesi bir robotun üretiminin belki yüzlerce yıl alacağından veya hiç mümkün olmayacağından dolayı uzay kolonilerinde bilinci ve genetiğiyle oynanmış kobay bir insanın robottan daha avantajlı bir seçim olduğu açıktır. Dolayısıyla, kolonileşme başladığında şu anki insanlıktan çok daha fazla insana ihtiyaç duyulacaktır. Yerleşilecek gezegenler arttıkça kuluçka olarak görülecek Dünya’da insan nüfusunun artırılmasına daha da hız verilecektir.

(vii) Bilinci deforme edilmiş kobay insan projelerinin gerçekleşmemesi için yeni nesiller uyarılmalıdır. Bilim kurgu türü hezeyanlar olarak görülen birçok şey torunlarımızın gerçeği olabilir.

(viii) Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda bilim, akıl ve töre ile harmanlanmış Türklük bilinci nesilleri bozacak teknolojilere set olacak, daha ileri alternatif teknolojilerin üretimi ile insanlığın bilinç ilerleyişi evrenin doğal dengesiyle koşutluk taşıyacaktır. “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!” mottosuyla defansta kalıp “İstikbal göklerdedir” ülküsüyle daima geleceğe yön vererek çalışmaktan başka çare yok görünmektedir.

Kaynaklar

Ceyda Erenoğlu. Beyin Ameliyatıyla Enerji Nakli. https://www.haberturk.com/saglik/haber/1096245-beyin-ameliyatiyla-esprili-ol (erişim tarihi: 25.09.2020).

Clinical Neurology Specialists (CNS). What is the Memory Capacity of a Human Brain? https://www.cnsnevada.com/what-is-the-memory-capacity-of-a-human-brain/ (erişim tarihi: 25.09.2020).

David Hanson. Why We Should Build Humanlike Robots. https://spectrum.ieee.org/automaton/robotics/humanoids/why-we-should-build-humanlike-robots (erişim tarihi: 26.09.2020).

Discovery Science. Human Body: Ultimate Machine. https://www.dailymotion.com/video/x10faeg (erişim tarihi: 30.09.2020).

Jennifer Kite-Powell. Four Reasons Why Machines Will Always Need A Human. https://www.forbes.com/sites/jenniferhicks/2018/06/13/four-reasons-why-machines-will-always-need-a-human/#2cbfae8872c5 (erişim tarihi: 24.09.2020).

Oktan, Keleş. Kambaba-1. https://www.onaltiyildiz.com/?haber,8027/kambaba-1 (erişim tarihi: 22.09.2020).

Orhan Bahar. Mükemmel Sistemimiz, Muhteşem Makine, İnsan Vücudu Bedenimiz-1. https://www.cerkezkoybakis.com.tr/mukemmel-sistemimiz-muhtesem-makine-insan-vucudu-bedenimiz-1-makale,539.html (erişim tarihi: 22.09.2020).

Orhan Bahar. Mükemmel Sistemimiz, Muhteşem Makine, İnsan Vücudu Bedenimiz-2. https://www.cerkezkoybakis.com.tr/mukemmel-sistemimiz-muhtesem-makine-insan-vucudu-bedenimiz-2-makale,543.html (erişim tarihi: 22.09.2020).

Orlando Gomez. Humans vs. Machines: Seven Myths (and Realities). https://www.glocalthinking.com/en/humans-vs.-machines-seven-myths-and-realities (erişim tarihi: 30.09.2020).

Phil Wainewright. Why Humans Will Always Be Smarter than Artificial Intelligence. https://diginomica.com/why-humans-will-always-be-smarter-than-artificial-intelligence (erişim tarihi: 24.09.2020).

Roberto Saracco. Humans vs Machines: Who’s Winning? https://bdtechtalks.com/2018/08/30/race-between-humans-and-artificial-intelligence/ (erişim tarihi: 24.09.2020).

Sean Mallon. 7 Jobs Humans Can Do Better Than Robots And AI. https://www.smartdatacollective.com/7-jobs-humans-can-do-better-than-robots-and-ai/ (erişim tarihi: 26.09.2020).

The Telegraph. http://www.telegraph.co.uk/technology/2016/03/11/10-ways-humans-are-still-superior-to-robots/ (erişim tarihi: 23.09.2020).

Resim Kaynakları

https://blogs.3ds.com/northamerica/future-robots-and-ensuring-human-safety/

https://medium.com/society4/society4-f078444b5306

https://scitechdaily.com/are-we-alone-discovery-of-billions-of-earth-like-planets-may-hold-the-answer/

https://tr.pinterest.com/

https://www.freepik.com/premium-vector/astronauts-family-flat-illustration-cheerful-mother-father-daughter-spacesuits-cartoon-characters-happy-couple-with-kid-cosmic-adventure-space-explorers-futuristic-tourism_7467506.htm

https://www.nasa.gov/image-feature/robonaut-2

https://www.iotedge.com/mobile-wearable-iot-companies.php

 

Turgay SEBZECİOĞLU



Bu haber 3,997 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,833 µs