En Sıcak Konular

Seyir Defteri

22 Ağustos 2020 09:21 tsi
Seyir Defteri Savaş Ağca Yazdı:

 

Seyir Defteri

 

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile,

Hakikatin ortaya çıkması duasıyla, en doğrusunu Allah bilir.

Gönlüme düşenleri acizane yazmaya çalıştım. Yanlışlar bana aittir.

Kambaba 4’de hazirunda yer alan Begler ile Kambabam Meryem ile ilgili ayetlerin ateistler veya art niyetliler tarafından çelişkili olarak nitelendirilerek sorular sorulduğunu ve bunun sonucunda da Kur’an’ın çelişkili bilgi içerdiği gibi bir sonuca ulaşıldığını ifade etmişlerdir. Sohbetin devamında da Furkan’dan haberi olmayanların bu yargıya varmalarının normal olduğunu belirtmişlerdir. Net bir şekilde de Kur’an ile Furkan’ın ayrı kitaplar olduğunu söylemişlerdir.

Furkan ne idi? Furkan sahibi olanlar kimlerdir? Furkan nasıl ve ne şekilde kimlere verilir? Tüm bu soruların Kur’an-ı Kerim’de açıkca belirtildiği görülmektedir.

Bakara 53: Hani, belki doğru yolu bulursunuz diye Musa’ya Kitap ve Furkan’ı vermiştik.

Enbiya 48: Andolsun, Musa ve Harun’a Furkan’ı biz verdik. Doğrular için bir ışık ve hatırlatmadır.

Enfal 29: Ey iman edenler. Eğer Allah için korunursanız O size Furkan’ı verir.

Ali İmran 3, 4: Kendinden öncekilerini doğrulayan Hakikat Kitabını sana indirdi. Tevrat ve İncil’i de indirmişti. Daha önce insanlara yol gösterici olarak Furkan’ı da indirdi.

“Gönül ne gezersin kırda bayırda,

Dört kitap içinde Kur’an sendedir.

On Altı ağ hattı, On Altı kara,

İncil, Zebur, Tevrat, Furkan sendedir.”

                                             Edip Harabi

Mutaffifin 18, 19, 20, 21, 22, 23 : Hayır, doğrusu elbette iyilerin kitabı İlliyyin’dedir. İlliyyin’in ne olduğunu sen nereden bileceksin? Yazılmış bir kitaptır. Yaklaştırılmış olanlar ona tanık olurlar. Doğrusu, iyiler elbette nimetler içindedirler. Koltukları üzerinde seyrederler.

Furkan 1: Alemlere uyarıcı olması için kuluna Furkan’ı indiren ne yücedir.

Furkan 4, 5, 6: İnkar eden kimseler dedi ki: “Bu yalandan başka bir şey değildir. Onu uydurdu. Ve kendisine başka bir kavimde yardım etti.” Böylece kesin bir zulme ve iftiraya vardılar. Ve dediler ki: “Eskilerin masalları, kitabı yazmış. Sabah, akşam onlar kendisine yazdırılıyor.” De ki: “O’nu göklerdeki ve yerdeki sırrı bilen indirdi.”

Devam eden ayetlerde inanmayanların, inanan kimseler ile eğlendikleri; işin sonunda inananların, inanmayan kimselere güldükleri belirtilmektedir. Bu ayetler ile koltukları üzerinde seyrederler ayeti bana Kambabamızın sık sık söylediği “gülerek izleyin oğlum” sözlerini anımsattı. Yazılımı bilerek seyredenler elbette işin sonunu biliyorlar.

Açıkca ayetlerde belirtildiği üzere Furkan farklı bir kitaptır. Yazılmış bir kitap olan Furkan, iyilerin kitabı ve yol gösterici olarak seçilmiş kula/kullara ve peygamber/peygamberlere indiriliyor ya da veriliyor. Furkan sahipleri bir sistem içerisinde buradaki bilgileri kısmen ya da tamamen paylaşabiliyorlar. Bilgi sahibi bilge kişiler, yaratıcının sistemini bilenler, yaşamış veyahut görmüş olanlar ve bunları paylaşanlar.

Yunus 37: Bu Kur’an başkası tarafından uydurulmuş değildir. Ancak Allah’tandır. Kendinden öncekini doğrulayıcıdır. Ve Kitab’ı açıklayıcıdır. Ondan şüphe yoktur. Alemlerin Rabbi’ndendir.

Fatır 31, 32: O kitaptan sana vahyettiğimiz kendisinden öncekileri doğrulayıcı gerçektir. Sonra kullarımızdan seçtiklerimize kitabı miras verdik.

Kitabı miras alan bu kullar, Kur’an-ı Kerim’de Sabikunlar (öne geçenler, hayırda yarışanlar) olarak ifade edilmektedir.

Vakıa 7, 8, 9, 10, 11: Siz üç sınıfa ayrılacaksınız. Sağın adamları, nedir sağın adamları? Solun adamları nedir solun adamları? Ve öne geçenlerde öne geçenler(sabikunların sabikunları). İşte yaklaştırılanlar onlardır.

Önde olanlar, önde gidenler ve bu önde gidenlerin yardımı, bilgilendirmesi ile önde gidenlerden olanlar var. Önde giden sabikunların da bir sınavı(görevi) ya da amacı var ise bu sabikun olmayanların sabikun olmalarını mı sağlamaktır. Uğruna yarıştıkları hayır bu olabilir mi? Naziat suresinde bu durum ifade edilmiş olabilir mi?

Naziat 1, 2, 3, 4, 5: Andolsun şiddetle dalarak çekip alanlara, çoşku ile çekip alanlara, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara ve işleri düzenleyenlere.

Birisi çıksa ve insanların vicdanları ile yaratılmış herşeye karşı merhametli bir şekilde davranmasına vesile olsa bu sabikunca bir davranış olabilir mi? Kur’an ahlakı ile ahlaklanmış bir yaşam tesis edenler sabikun olabilir mi? Peygamber Efendimiz “Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” diyerek sabikunluğun bir nişanesine işaret etmiş olabilir mi?

Bir Meczubun Rüyası’nda üçüncü Adem şöyle tarif edilmişti; “Yaradan’ına O’nun gönderdiği bineğe binip giden Ademoğlu. İşte melekler bu Ademe, üçüncü Adem’e secde etti ve eder. Bilgi ve becerilerini Aşkla uygulayan, sevgiyle mahlukata yararlı olan, o binekle dolaşıp Yaradan’ına ulaşan.”

Bu satırları yazıyorken Kambaba-7 videosu yayınlandı. Harun Bala Kambaba’ya hayvanlarla nasıl bağ kurulur diye sordu. Sorulan sorunun cevabını Kambaba tıpkı yukarıda verdiği gibi veriyordu. Sevgi ile.

Bir an Adem ile İlhami Abi’nin ilk tanıştıkları anda Adem’in içinden geçirdiklerinin İlhami Abi tarafından açıklanması sonucu yaşamış olduğu şaşkınlık durumu geldi aklıma.

“Hayvan beslenmez, onunla yaşanır.” (İlhami Abi)

“Türkler bir kendinden sorumlu bir de tüm yaratılıştan.” (Tengri’nin Türk’ü s.126)

Yaratılmışlıktan ayrı değildik. Kendimizi ayırdığımız an ikilik çıkıyor. Hem neden kendimizi ayırıyoruz ki? Uzaylılardan hep bir şeyler bekleniyor. Biz karıncalar için bir şey yapmış mıydık? Yaratılmışlıkla beraber olursak bir olabiliriz. Acaba vahdaniyet kavramı tüm yaratılmışlıla olan birliğimi ifade ediyor? İfade etmek istiyor?

 

Orkun ağabeyimizden gördüğümüz, öğrenebildiğimiz kadarı ile sabikun kelimesini bölecek olursak;

SABİ �" KUN = Sabi ol

Sabi olun. Sabi saflığında, temizliğinde ilk yaratıldığınızda ki gibi. Hafızam beni yanıltmıyor ise Kambabam bir sohbetlerinde bebeklerin bilinçlerinin, zihinlerinin henüz dünyevi bilgiler ile doldurulmamışken Yaratıcı ile daha yakın iletişimde olduklarını halen O’nun katından nasiplendiklerini ifade etmişti. Bu son edinilen bilgiler ışığında, bebeklerin bilinç düzeyleri, biliş seviyeleri daha yüksek ama zaman geçtikçe ilkel beyin aktif hale gelerek bilinç seviyesini aşağılara mı indiriyor. İniniz ayetinin bir yönü bu olabilir mi? Bu kapsamda sabi-kun, titre ve kendine dön, aslına dön ilkel beyni bırak tekrar sabi ol denilmek isteniyor olabilir mi? Labirentin dışına çık! 


 

 

Bu çalışmayı yapıyorken yayınlanan Kambaba �" 9’ da doğal olmayan herşeyin nasıl frekans olarak bizi olumsuz etkilediğini Tin’de yara açtığını ve hakikat gözünü kapattığını öğrendik. Çok sık kullandığım ışık kirliliği ifadesini hiç bu kapsamda düşünmemiştim. Tüm yıldızlar yerli yerinde ama doğal olmayan ışıkların varlığı o kadar çok ki gökyüzüne bakıp tek tük yıldız görebiliyoruz. Aşağıların frekansı ile yerin frekansı bir değildi. Titre, frekansını yükselt, yukarı frekansa ulaş. Rezonans.

 

Ayetler ışığında bilgi verilen kullara bakmaya çalışmaya devam edelim.

Kehf 65, 66, 67: Ve kullarımızdan bir kul buldular. Biz ona katımızdan bir rahmet vermiştik ve ona katımızdan ledün ilmini öğretmiştik. Musa ona dedi ki: “Sana öğretilen bilgiden bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim?” Dedi ki: “sen sabırla benimle beraber bulunmaya asla dayanamazsın.”

Öyle bir bilgi ki peygambere verilmemiş, seçilmiş bir kula verilmiş. Peygamber bilgiyi öğrenebilmek için o kula tabi olmak istiyor. Cevap daha çok şok edici “asla dayanamazsın”. Bilginin ve bu bilgiyi öğrenmenin zorluğu bir kenara Musa peygamberin bunu başaramayacağını ifade ediyor. Devam eden ayetler de o kulun esasında olayların iç yüzünü bildiğini ve hiç birini kendinden yapmadığını ifade ettiğini görüyoruz. Musa Peygamber’in şahit olacağı olaylara o kul zaten daha önceden şahit olmuş. Ayrıca Ledün ilminin verildiği katta başka kullarında bulunduğunu ayetten anlıyoruz. Bir kat ve bu katın malikleri var. Bu kat sahipleri doğrulayıcı bir bilgiye sahipler. Bu bilgilerden bazıları vahiy olarak da iletilmiş.

 

Ali İmran 58: İşte sana ayetlerden ve hakim hatırlatandan okuduk.

Enbiya 7: Biz senden önce kendilerine vahyedilen erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, hatırlatma(zikir) ehline sorun.

Bu hatırlatanların sahip oldukları bilgi o kadar muazzam olmalı ki Allah vahyi tasdik etmesi için bu bilgiye sahip ehil kişilere yönlendiriyor. ÖZ BİLGİ SAHİPLERİ.

Öz bilgi birilerinde ve bunlar varis kılınmış. Bu bilgiyi de yaymak için yarışıyorlar. Yaratıcı bilgisini bilenler. Kat sahibi yerliler.

 

Ankebut 64: Bu dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahıret yurdu işte öz hayat odur. Keşke bilselerdi.

Bu öz yurtta olanların, yerlilerin öz bilgiye sahip olanlara ensar denilebileceğini öğrenmiştik çalıştaylarda. Ensar ve muhacir kavramının benim için bambaşka bir anlamı ve açılımıydı. Ankebut 64. Ayetinde de belirtiliyordu öz yurd sahipleri ensarlar, dünya hayatında bizler muhacirdik. Ensarlar, muhacirlere ve Allah’ın sistemine yardım ediyorlardı. Naziat suresinde belirtildiği üzere de işlerini dosdoğru yapıyorlardı. Dalıp çıkarmaya çalışıyorladı muhacirleri. Onlar tadmışlardı görmüş, bilmişlerdi ve muhacirlere taddırmakta yarışıyorlardı.  

Bu bilgi sahipleri Tengri’nin yanında olan TÜRK’lerdi. Kambaba’dan Kur’an da Türk isimlerinin geçtiğini ve Türk’süz çağın helak olduğunu öğrenmiştik. (https://www.onaltiyildiz.com/?artikel,529/kur-an-da-turk-isimleri/oktan-keles) Bilgisini öğrenmiş olduğumuz Türk’ün Gemisi ve o geminin kaptanının seyir defteri, Furkan. Tengri’nin izni ile bu seyir defterinden bilgileri zamanı geldikçe paylaşıyorlar. Ötüken Tasavvufunda yer alan Demirci Ocağı İcazetnamesi ve Tengri’nin Türk’ünde açıklaması yapılan resimlerine yer verilen Türk’ün kırmızı kitabı seyir defterinden yansımalar değil midir?

“Demirci: Ustadır o. Dünya sol ayağının altında değersizdir. Sağ elinde çekiç, sol elinde kalkan, çırak olursan ondan öğreneceksin zanaatı, sırrı.” https://www.onaltiyildiz.com/?haber,4400

“Olan Olmuştur; olacak olan olmuşun içinde.”

 

 “Biz bu güzellikleri tadacaksak taddıranları önce bilmemiz gerekiyor. Sonraki merhale tanışmak, sonraki merhale onlara çırak olmak sonraki merhale onlardan olmak, yani diplomayı onlardan almak” Oktan Keleş.

Tüm bu bilgilendirmeler adım adım sabikunlarla tanışmak için midir? Yoksa zaten tanışıldı da sabikun nedir, kimdir bilmediğimiz için farkında mı değiliz? Kul sıkıştığında yetişen Hz.Hızır kimdir? Dağın eridiğini görüp ne istediğinin farkına varan ve başına gelecekleri hayal bile edemeyen korkup bayılan Hz.Musa gibi konfor alanımızdan çıkıp labirentin dışında karşılaşacaklarımızdan mı korkuyoruz? Hazır mı olamıyoruz? Hazır olmak mı istemiyoruz? Tengri beni bana gönderdi ise bana ben neden, nasıl ve niçin engel oluyorum? Korkma! Yokla Kendini! https://www.onaltiyildiz.com/?artikel,412/

 


19, 20, 21 ve 22.çalıştaylardan edinilen bilgileri Kambaba’dan yeni öğrendiğimiz bilgiler ile derlemeye çalıştım. Aşğıda yer alan çizim de Kambaba’nın çalıştaylarda anlatmaya çalıştıklarından benim anlayabildiğim kadarı ile oluşturulmuştur. Yanlışlar tamamen bana aittir.

Küre içerisinde seyrine başlayan Adem, bu küre içerisinde iken muhkem ayetleri anlar. Sonra başka bir hale geçer ve burada müteşabih ayetler denilen harfler anlaşılmaya başlanır. Bir sonra ki halde bu harfler de yerini noktaya bırakır. Seyrine bu şekilde devam eden Adem, bu sistem içerisinde son noktaya ulaşır. Bu sisteme Elif sistemi der isek Adem artık Elif olmuştur. Adem efsane olur. Sabikunlar Adem’in Elif olmasını sağlamaya çalışmakta ve Sabikun katından bilgileri Adem’e ulaştırmaktadırlar. Elif sistemi nihai son, bitiş değildir. Elif sisteminin döngüsü bu şekilde devam eder.

 

Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe,

Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre,

Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre,

Marifet mahkemesinde verilen hükme göre,

Cennet iflas eder, efsane-i Adem de geçer.

                                                   Neyzen Baba

 

Elif sistemi gibi Lam, Mim, Ra vb sistemlerde vardır. Bu sistemlerde de tıpkı Elif sisteminde olduğu gibi döngüye sahiptirler. Bu sistemlerin Adem vasfında yaratılanlarının ulaşacağı son noktalar Lam ve Mim olacaktır. Sistemler arası geçiş de olabilmektedir. Nihayetinde ulaşılması gaye edilen HU’ dur.

 

Kambaba’dan öğrenebildiklerimiz ile tüm balalarla aynı frekansa ulaşabilmek duasıyla

Tengri Biz Menen.

Savaş Ağca

 



Bu haber 4,969 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,299 µs