Müslümanlık, eşittir insanlık.
Yaratılmışların parçası olan insan, tüm yaratılmışlıktan ‘zerreler’ taşır. Bazı zerreler çok görülür kendisinde, bazılarından bihaberdir, keşfedilmeyi bekler zerreler. Hani ‘Âlemdir’ insan derler ya, tüm âlemi barındırır varlığında.
Kendinde olana örnek verilse, örnekler bitmez; sureti, mana, neler yok ki: Toprak, hava, su, ateş, nefis, can, ruh, hayat, melek, şeytan, hisler, duygular, pozitifi, negatifi, nebaat, hayvanat, yaratılmışlığın tüm cüzleri. Kendi varlığında; tüm varlığı görmek, bilmek, gönül rahatlığı ile “ben insanım demek” değil de nedir? Yokla kendini, “ben insanım” derken gönlün rahat mı? Hangi bilinçle ‘insanım’ demekteyiz? Bir cins ifadesini mi kastederiz ‘insanım’ demekle? Hani; şunlar hayvan, şunlar bitki, şunlar şunlar şunlar kategorisi vs. Eğer insan kendini kategorik varlık olarak tanımlıyorsa, vah ki ne büyük hak ihlali.
Niye mi?
İnsanda olan tüm yaratılmışlık âlemi, sende bir cüz olmayı seçti de ondan. Sende olan varlık âleminin ‘hakkını’ yemektir bu. Sen bir kategori değilsin, tüm kategorileri kendinde bütünleyensin. Öyleyse tüm yaratılmışlığın hakkı üzerinde. Kendini tanımlarken, “ben” derken, tüm varlığı neden ötelersin? İnsan tüm varlıkla ‘var’ olansa, o “benin” içinde, neden tüm varlığı yok sayarsın? Varlık, tüm yaratılmışlık, sormaz mı sana, sen kimsin? Sen, ‘bizle’ sensin. Sen sadece sensen, biz sende ne arıyoruz? Yine demez mi varlık, Yaradan teklif ettiğinde, bütün yaratılmışlık; insanda ‘var olmayı’ seçmedi mi? Bu mütevazılık karşısında öyle ise bu kibir niye?
Hiç değilse Yunus Baba gibi tanımla kendini: “Bir Ben Var Benden İçeru.” Ne demek bu? Kabaca ‘ben insanım’ ama bütün varlık âlemi ile içimde, bende olanla. Tek değilim. TEK olan yaratıcıdır. Aksi şirktir.
Ben, Bende olanla birlik, tüm yaratılmışlıkla bütün olan.
TEK’e kul olan. Buna “MARİFET” derler. Öyleyse, bir insan var, yani tüm yaratılmışlık kendinde olan bütün, bir de TEK olan O, yani HU var. Bu bilinçle “HU” diyenler aslında ‘insanım’ der. Çünkü HU derken, kendi varlığını HU’ya teslim eder. Artık sadece “O” vardır. Buna “HAKİKAT” derler...
(…De ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah’a teslim ettim.” ALİ İMRAN 20.AYET) ‘Sen Marifetinle, Hakikatine ulaşmak istemez misin ey insan’ der sende olan tüm varlık. Buna varlığın ‘TESBİHİ’ derler. Duymuyor musun? Bu tesbih YARADANINADIR, sana değil, üstüne alma sakın. Seni vesile ederek, O’na ulaşacağını bilirler de sen bilmez misin?
Bu bilmeye; TARİK, yol denir. Tüm Yaratılmışlıkla insansın, bunu bildin mi, yoldasın demektir. Hem hadi aksini söyle, ‘ben tüm yaratılmışlıkla bir bütün değilim’ de, hangisini çıkaracaksın kendinden? Suret, mana, varlık âleminden. Ruhunu mu, nefsini mi, toprağı m, havayı mı, suyu mu, meleği mi vs. vs.vs. İmkânsız değil mi? Düşününce, aynaya baktın mı bazen melek, bazen insan, bazen hayvan, bazen şeytan görmüyor musun? Benim gibi… Hadi itiraf et! Ya suret cüz ’ün? Vücudundaki kanı mikroskopa koydular mı varlık âleminin hangi cüz’leri görülüyor? Hangi hayvanı? Ha vejetaryensen, hangi nebaatı yiyorsun? Kendine varlığına katıyorsun? İnsan olan, tüm varlık âlemini kendisinde görendir. Görmezse ne olur? Hiiç, varlık âlemi, onu kendi içinde görür. İkisinin arasındaki fark ne ola ki? Bu bir yasa, bu yasaya da “ŞERİAT” derler.
Ölünce, toprağa gömüldüğünü zanneden sen, hayır toprak senin varlığındaki bir cüz, sen bu cüz’le kendine gömülüyorsun. Varlık âlemi mezarımızdır. Ya kabrimiz? İşte o bir cüz olan toprak. Hani kaldıracaklar bir gün: (‘Mezarlarımızdan, kabirlerimizden kim uyandırdı, kim diriltti diyecekler…’ YASİN 52.AYET) Bizi, bizden diriltecek, o kudret. Şimdi mezarlığa, kabre gömülen ne? Oysa ruh ne VEFALI. Rücu eder, döner Rabbine, ondan geldiğini bilir. ‘Vefat’ kelimesinin kökeni bu.... Ölmeden önce VEFALI Olamaz mı insan? ‘HU’ diyerek, Hakikate ulaşarak. Rabbine en büyük VEFA, İNSAN OLMAK, OLMASIN SAKIN. Bak bir sır daha çıkıyor meydana sanki, İNSAN OLMAK, İÇİNDE VARLIĞI KENDİNDE GÖRMEK, kıymetini bilmek, hakkını vermek, yok saymamak vs. ise Yaradan bu muameleden hoşnutsa, bir hadisi şerif: “ İnsanların en hayırlıları, yarattıklarıma faydalı olan” diye başlıyorsa, yaptığımız her şey kendimiz için değil mi? Bu asıl “ben” deyiş değil mi? Yaradan ne büyük, böyle bir “ben” deyişi kendisini ANMAK kabul ediyor. Çünkü bu “ben” deyişin içinde, O’nun rızası var. YOKLA KENDİNİ HEY sen! Hep; “BEN BEN” dersin de “SEN” kimsin? Yokla kendini; belki senden içeruyu görecek, belki utanacak, belki şükredeceksin. Belki de kendindeki kendine gömülü mezarı görecek, mezar taşını okuyacaksın! Ne yazılı herkes kendi okusun sırrını, belki de kimininkinde yazan “ego” burada yatıyor. Hüvelbaki Allah.
Oktan Keleş
oktankeles@gmail.com
onaltiyildiz@gmail.com
Twitter:@oktankeles
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle