Hilal Başlangıç Sembolü
Ne Ay, ne Güneş varmış, insanlar uçarlarmış
Uçanlar ısı verir, ışıklar saçarlarmış. (Altay Söylencesi.)
Kulbak Bilge kitabı Sayfa 123
https://www.onaltiyildiz.com/?haber,3256/kulbak-bilge-13
"Düşünün bugün bir cd alın bin yıl önceye götürün cd'ye ne derler yuvarlak cam ayna, taş ya da?" Burada bir soru soruyor Gönül Sultanımız ve bir sonraki sayfada (sh.124) resimle cevabı veriyordu. Resimde büyük bir disk şeklinde boyuna takılmış kolye, süs eşyası. Resmi incelemeye koyuluyorum… Kadın süslemeleri Türk kültüründe büyük bir zenginlik ve önem arz eder. Sultanımız Ay motifli Tacı takan Gök Katun resmi ile kadim bir bilgiye işaret etmektedir. Zira giyim kuşamda, Ay motifinin en çok kullanılan motiflerden biri olduğunu söyleyebiliriz. ‘Yada’ taşının Ay'la ilgisini resimdeki taçtan anlayabiliyoruz. Neden Hilal? "Hilal kâinatın ilk başlangıç safhasında bir ölçüdür. Özel hadiseler ve özel ibadetler için başlangıç sembolüdür." (Deruni Devlet Kutsal Halı sayfa 143.)
Kulbak Bilge sayfa 124 Başın iki tarfına takılan uçları AY
motifli bezek süs
Türk çağının doğumu birleşme yükselmenin işareti ‘hilal’ başlangıç sembolü. ‘Ay'dır bizim sırrımız.’ Bu bölümden öğreniyoruz ki Oğuz Kağan’ın ağaç kovuğundan (zaman kapısı) gelen Hatunu (Göksel eş) ‘Yada’ taşını; tabiat, bilgi diskini boynunda getirmişti. İleri teknolojiye sahip bu taş, bu Katun’un boynunda bir süs eşyası kolye gibi sırlanmıştı. Bu konuyu bilmeyenler bunu bir tür süslenme aracı olarak görmüş, asırlarca bu anlayış giyim kuşamda yer etmişti. Tengri'nin Türk'ünde (sayfa 9) Umay Ana boynunda kutsal tohumu saklamaya ant içti.
Bu tohum kolye gibi boynunda duruyordu. Bu bağlamda kullandığımız geleneksel süs eşyalarının kökeninde arkaik dönemlerin ilk örneklerinde görülenler; Tengri bilgisi, kadim bir köken bilgisi bulunmaktadır. Oğuz Kağan destanında Ay’dan Güneş’ten daha parlak olan bu kutsal eş tasviri, onu zaten bu boyutun ötesinden gelen bir ışık kaynağı ile anlamamıza işaret ediyor. Kim bilir göğü delen bir yıldızdan belki de. Bir çok kadim sır bilgiler unutulsa da sembolleri kaybolmamıştır.
Türk giyim kuşamı insanı hayrete düşürecek ölçüde sayısız çeşitlilikte ve bilhassa parlaklıkla özdeş bir süsleme algısına sahiptir. Bu algı nefsani bir düşkünlük değil, kolektif bilincinde yer alan kutsallıkla ilgili gelenekselleşen, kültürel ifadeye dönüşen kadim bilgilere dayanmaktadır. Türk ikonografilerinde ve petrogliflerde yer alan ışıklı haleli baş tasvirleri sadece bir güzellik göstergesi değil, aynı zamanda temsil ettiği unsurun Güneş Ay, Yıldız bilgisini taşıyan veya ileri bir teknolojiyi getiren ‘inen ataların’ görselleridir. Göksel ışık veya dairesel nesneler en çok kullanılan motiftir ve sayısız yazılı, sözel, görsel örneklerle dolu ifadeler, kültürümüzde hem maddi hem manevi kültür değerleri içinde günümüze taşınmıştır. Işığın, parlaklığın, göksel unsurların insan bedeninde en çok tasvir edildiği yer; boyun, baş ve yüz olarak dikkat çekmektedir.
Sultanımızın kitaplarında, ‘ulu ataların’ tasvirlerinin çoğunda bunları görüyoruz. Bu takılan değirmi yuvarlak parlak unsurların, spiral materyallerin arkaik dönemlerde ileri teknolojinin cihazları olan unsurlar olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Parlaklık ve ışıkla ilgili unsurlar zamanla süs eşyaları olarak bir yönüyle kolektif bilinçte hem bilgi hem aydınlık ve hem de koruyucu bir anlam olarak kodlanmıştır. Bugün sahip olduğumuz giyim kuşam, süslenme gibi kültür varlıklarımız, atalarımızdan biz torunlarına büyük bir kültür mirası olarak aktarılmıştır. Bu mirası anlamak ve sahip çıkmak bizler için bir görevdir. Ülkemizde ki kadın ve giyim üzerinden yapılan tartışmalar bilinçli bir kültür yozlaşması yaratmaktadır.
Sultanımızın açtığı yeni sırlar ve verdiği bilgiler doğrultusunda işaret ettiği Mu Hanlığı ile ilgili kıymetli koldaşlarımızın tefekkürleri çok isabetli ve çok güzeldi. Sultanımız bu konuda Deruni Devlet kitabı sayfa 209'da bilgi vermekte ve İstanbul'u işaret etmektedir. Kitapta sembol ilmini de anlatmıştır. Bunlar ehilleri tarafından bilinebilecek konular olduğundan biz burada sadece çok temel bilgiler üzerinden bir yorumda bulunalım.
Mu kıtası veya churchward'ın misyonu ve konu üzerindeki tartışmalı bilgilere rağmen bizi ilgilendiren kısım, Mu Hanlığı ve Türklükle ilgili olan sembol dilinin izlerine bakmak ve materyaller etrafında genel bir değerlendirme yapmaktır.
Mu Kozmik Sembolü:
Anadolu kadın başlıklarında tepelik süslemesi:
Daire içinde iç iç geçmiş iki üçgen onların ortasında bir daire daha bulunmaktadır. Birisi 15 bin yıllık olduğu kabul edilen (kesinliğine dair bilgi yok) Mu Nacaal Tabletlerinde, diğeri Anadolu kadın başlıklarında günümüzde.
Sembol dili Soyut olanın Somut dünyada ifade edilişi ezoterik (gizli-içsel) bilgiler olarak ehillerinin anlayacağı bir bilgiler olarak yorumlanır. Bu Konuda Emir Yıldızdan Barbaros'un Sancağı yazısında sembolle ilgili Erenler bilgisine bakılabilir. https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7331
Şekilsel anlamlar çerçevesinde; daire, göksel bir anlam taşır. Başı-sonu, aşağısı-yukarısı olmayan sonsuzluk. Zamanın ve mekânın olmadığı bir döngü, gök, sema, gök kubbe olarak ifade edilir. Felsefede, en mükemmel ve yüksek form olarak kabul edilir. Üçgenin sivri ucu ilerlemeyi, bu uç aşağıya doğruysa inmeyi, yukarıya dönükse yükselmeyi sembolize eder. İç içe geçmiş üçgen ise üçgenin yukarı bakan ucu su, yere bakan ucu toprak, dişil-eril, gök-yer, ruh-beden gibi zıtlıkların “bir’lendiği” ikiliğin ortadan kalktığının ifadesi olarak görülür. Uzak Doğu'da Ying-Yang sembolü (özü Türk sembolüdür) Bektaşilikte avcı ve avın, aslan ve ceylanın bir arada tutulması bir’lenmesi ile örneklendirilebilir.
Mu tabletlerinde çoğunluğu dairesel formda olan bu semboller dikkat çeker. Ayrıca çark spiral bir diğer önemli sembolde daire içinde artı sembolüdür. Türk'ün en kadim sembollerinden biri belki de en önemlisi...
Aşağıdaki resimlerde saymalı taşlarda ve Türk giyim unsurları içinde; aba kepenek üzerinde görebileceğimiz kökeni çok derin kadim zamanlara ulaşan bu sembol Tengri olarak ifade edilir. Tengrisel gücün sembolüdür.
Görsel kaynak https://www.eskihayatlar.com/elbise-i-osmaniye-1873-yilinda-halk-giysileri-0362/
Daire; sonsuzluğu, gökleri, dairenin içindeki artı sembolü ise yer ve dört yönü, dört bucağı temsil eder. Daire içinde artı dönmeye başlarsa bir sonra ki motif hareketi sembolize eden spiral bir şekil oluşur. Sonsuzlukta, zamansız mekânız yolculuğun sembolü. Zaman entropi, zamansızlık ise entropiden çıkmayı ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle ölümsüzlüğü. Bunlarla ilgili küçük bir ara bilgi: “Semahlar, sema, tin ayinleri bu sembollerin döngüsel pratikleridir.” Diyelim. Belki bu konuyu ilerde daha ayrıntılı yazarız.
Hepimizin bildiği Oz tamgası zaman çarkı:
Döngüsellik ile birlikte sembollerde spiral vorteksler görünmeye başlar.
Süs unsurları içinde Çark ve spiral motifleri parlak gümüş rengi olup resimlerde desen çizimleri çıkarılmıştır.
Kırgızistan Saymalıtaş Spiraller… Bazı kaynaklarda bu spiralleri zamanda yolculuk yapan Kamların işaretlediği belirtilmekte. Yolculuğunu belgelemek gibi düşünebiliriz bir bakıma.
Geleneksel giyim içinde kadın kemerlerinde çift spiral döngüleri bulabiliriz.
Aşağıda ki kadın baş süslemesinde ise ortadaki merkezin etrafında 16 dairesel unsurun bulunması tesadüf olabilir mi? Adeta kozmosun bir nizamı dizilişini andırmaktadır. 16 gezen bilgisi ile uyuşan bir sembolizm. Diğer taraftan kolye örneklerinde görüleceği üzere üçgenler dairesel formlarda ki metaller, doğal taşlarla oluşan sanat estetik zenginlik ve bilgelik…
Güneş, Yıldızlar, Ay gibi kozmik unsurlar Türkler için daima; mutluluk ve sevinç kaynağıdır. Türk kültür hayatının her alanında bunu görebiliriz.
Diğer kadim sembollerden olan OK ise bazı Kam, Baksı bilgileri içinde sihirli uçuşun simgesi olarak geçmektedir. Işıkla ilgili olarak günümüz anlayışı ile zamanda yolculuk kavramlarını ifade etmektedir. Üçgen formla ilgilidir. OK YAY, AY ile ilişkilendirilir. Kutadgu Bilig'de de Güneş’in ışınları bu yolculuğu sembolize eden kargı ile betimlenir. Güneş ise kalkan olarak tanımlanmıştır. Dolayısı ile OK YAY ve KÜN AY sembolleri ifade ses ve mana bakımından da benzer özelliktedirler. Ancak unutulmamalıdır ki bağlam (coğrafya iklim inanç vb.) değiştikçe sembollerde ki öz aynı kalmakla birlikte ifade ve anlamları yeni bir boyut kazanarak değişir gelişir bu Türklerin terkip kabiliyeti ile ilgilidir. Yeni terkiplerle zenginleşir fakat ‘öz’ değişmez...
Sonuç olarak; Türk Milleti Kadim Bilgeliğini birlik beraberlik temelinde ‘töreyi’ yaşatarak, koruyarak sürdürmüş ve ‘var’ olmuştur. Bizlerin görevi; töremizi bilmemiz ve ona sahip çıkmamızdır. Küreselleşme ve bireyselleşme kültürel yozlaşma Türk gençliğini olumsuz etkilemektedir. Yaşadığımız korona sürecinin; sağlık, ekonomik, psikolojik plan ve politikalarının içinde, kültürel yaşam ve töre boyutuna dikkat edilmesi gerekir. Bizler düğün dernek, bayram toy yuğ gibi sosyal birlikteliklerimizi töre ile törensel bir anlayışla karşılayan bir toplumuz. Bu nedenle bu süreci, Sultanımızın da özellikle vurguladığı şekilde, Devletimizin bizden beklediği hassasiyetleri göstererek, kurallara uyarak tamamlamayı umuyoruz.
Sürecin bitmesiyle beraber, töremizin gereklerine törenlerimize dönmeyi umut ediyoruz. Birliğimize ve birbirimize hasret kaldığımız bu sürecin sonunda vuslat temenni ederek, başta Okyay Kağanımıza, Erenlere, Balalar olarak, adını sanını bilmediğimiz nice gönül erlerine çok kıymetli Koldaşlarım ve Onaltıyıldız ailesine selam sevgi ve saygılarımı sunarım...
Fatma KIZIK
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle