En Sıcak Konular

Sosyal Medya Algoritmalarında Neler Değişti?

14 Nisan 2020 13:57 tsi
Sosyal Medya Algoritmalarında Neler Değişti? Sosyal Medya Algoritmalarında Neler Değişti?

Sosyal Medya Algoritmalarında Neler Değişti? 

Sosyal Medya Algoritmalarında Neler değişti, sosyal mecraların algoritmaları nasıl çalışıyor? Sizlerden gelen tüm soruların yanıtını yazımda bulabilirsiniz.

Sizlerden gelen sorular eşliğinde kurguladığım yazımda algoritmik değişimin etkilerini özetlerken, sosyal mecraların algoritmalarının kullanımımızı nasıl etkilediğini detaylandırdım.

Sizden gelen başlıca sorular aşağıdaki şekilde;

Facebook, instagram, twitter, google algortimaları nasıl çalışıyor?

Sosyal medya devlerinin algoritmaları ne kadar masum ve bizi nasıl bir kullanıcı deneyimine sürüklüyor?

Algoritmalar iyi gün dostu mu, yoksa bizleri kafa karıştıran bir düzene mi alıştırıyor?

Günlük hayatımızı nasıl etkiliyor, yarınlara nasıl bir kapı aralıyor? 

Sosyal medya devlerinin algoritmaları ne kadar masum ve bizi nasıl bir kullanıcı deneyimine sürüklüyor?

Sosyal Medya Algoritmalarında Neler Değişti?
Konu algoritma olunca aklımızdaki soruların sayısı artıyor. Yazımı bu sorulardan mütevellit hazırladım ve algortimaların sosyal medya odağındaki etkisinden bahsetmeye çalıştım.

Nereden Çıktı Bu Algoritma

İlk algoritma, 9. yüzyılda Türkmenistan’da doğmuş olan alim İbn Musa el Harezmi tarafından “Hisab el-cebir ve el-mukabala” kitabında sunulmuştur. Algoritma sözcüğü de El Harizmi’nin isminin Avrupalılarca telaffuzundan doğmuştur. Alimin ismini telaffuz edemeyen Avrupalılar “algorizm” sözcüğünü “Arap sayıları kullanarak aritmetik problemler çözme kuralları” manasında kullanmıştır. Bu sözcük daha sonra “algoritma”ya dönüşerek, günümüze ulaşmıştır.

Algoritmalar sosyal mecraları nasıl ele geçirdi?

Algoritmalar sosyal bağları geliştirmek, zaman kazandırmak, standartlar oluşturmak ve popülerliği artırmak için tasarlandı. Algoritmik zaman çizelgeleri ise sosyal mecraları adeta ele geçirdi. Peki algortimalar başarıya ulaştı mı, yoksa yapay zeka destekli algortimaların oluşturduğu otomasyonun birer çarkı haline mi geldik?

Sorgulamayı gittikçe unutan, önüne sunulanı tüketmeye meyilli toplumlar olarak ağlara karşı geliştirdiğimiz bağlarımız iki ileri bir geri sürüyor. Wikipedia girişleri engelleniyor, trend başlıkları manipüle ediliyor, aramalarda leb demeden leblebiyi anlayan otomatik tamamlamalar ne aramamız gerektiğine karar veriyor.

Canlılara eziyet edenler, linç duygusu uyandıranlar, nefretimizi körükleyenler kayan ekranlarımız üzerinde daha çok gözümüze sokuluyor. Mesajları büyütme gücüne sahip bireyler olarak, duygu durumumuzu daha fazla ifade ediyoruz. Gördüğümüz bu paylaşımlara ya alışıyor ve kabulleniyor ya da saldırganlaşarak büyüyen bir nefret topuna dönüşüyoruz. Algoritmalar bazen gözümüzü kapasak bile topluma bir ayna tutarak varolanı yansıtıyor. 

Algoritmik zaman çizelgeleri göz atmayı önemsemez

Algoritmik zaman çizelgeleri, kullanıcılara yalnızca algoritmaların görmek istediklerine karar verdikleri içeriği gösterir ve geri kalanı için bir arkadaşın, yakın aile bireylerinin veya sık ziyaret edilen profilleri veya benzerlerini değerlendirebilir. Bu verilerin analiziyle ilgili problemler görürseniz, yalnız değilsiniz. Sosyal medyadaki içeriğe erişirken kullanıcı davranışının yanı sıra, benzer paylaşan veya yorum yapan katkıda bulunabilecek sayısız faktör bulunur. Algoritmik zaman çizelgeleri göz atmayı önemsemez, tıpkı bir kitapçıya girdiğinizde olduğu gibi en çok okunan kitapları önünüze sıralar.

Algoritmalar hayatımızı nasıl etkiliyor?

Sosyal medya algoritmaları kronolojik sıraya göre yayınlar göstermiyor, bunun yerine, bir makine öğrenme algoritması üzerinden her şeyi filtreliyor. Bilinen temel amaç katılımı ölçmek. Bu ölçüme göre önce ilgi alanınıza bağlı olarak, daha sonra ise ilginizi çekeceğine inanılan daha fazla içerik ekranınızda sıralanıyor. Bir içerik parçasına katılım oranı arttıkça, algoritmanın içeriğin parçasını alıp başka haber kaynaklarına aktarma olasılığı artıyor. Neredeyse mükemmel görünen bu fikir, oldukça mantıklı…

Popüler yazılar teorik olarak daha iyi içeriklerden oluşmalı, yoksa neden bu kadar iyi performans göstersinler! Öyle değil mi?

Popüler çoğunluğu temsil eden algortimalar.
Ne yazık ki insanlar, bu algoritmanın çalışmasına ortam sağlayacak kadar akıllı veya dikkatli değil. Tutarlı bir şekilde en iyisini yaptığı düşünülen bu içerikler; sahte haberlerden ünlülerle ilgili dedikodulara, sosyal linç veya iftiralardan, diğer birçok asılsız şeye dek uzanabiliyor. Fakat bu algoritmalar bunu anlayamadıkları için, ekranımıza genel ilgili gören �" alakasız içerikler doluşmaya devam ediyor. Görmekten bıktığımız, anlamlandıramadığımız, insanların neden değerli bulduğunu anlayamadığımız içerikler ekran kalabalıklıklığına devam ediyor.

Toplum genelini yansıtan algoritmalar.

Algoritmalar, kendisini besleyen bilgilere ve bu bilgiden çıkardığı kalıplara dayanarak öngörülerde bulunmayı öğrenir. İnsanların sosyal medyada her tür önyargıyı sergilediği göz önüne alındığında, çevrenin bir veri kümesi temsilcisi bu önyargıları da öğrenebilir. Bu anlamda, algoritmalar aynalar gibidir. Tespit ettikleri desenler hem açık hem de dolaylı olarak toplumumuzda var olan önyargılarını yansıtır.

Oturmuş algoritmik bir sistemin, insanların hangi bilgilere eriştiklerini etkilemeye başladığı an, birileri bu bilgilerin hedeflerine ulaşmak için sistemi manipüle etmeye çalışacaktır. Tıpkı günümüzde olduğu gibi…

Hiç şüphe yok ki Facebook ve Google, reklam endüstrisinn baştan yazılmasını sağladı. İnternet ve cep telefonlarının kullanım yaygınlığı bilgiyi tüketme şeklimizi de değiştirdi.

Facebook ile başlayalım.

Zuckerberg’in mühendislik yeteneğini sürdürme kabiliyeti hisse senedi fiyatını arttırmaya da bağlı. Bunu yapmak için, Facebook‘un üç seçeneği var. Daha fazla kullanıcı bulmak, kullanıcı başına daha fazla para kazanmak ve para kazanma hizmetleri portföylerini çeşitlendirmek. Bunların çoğu, veri veya kullanıcı sömürüsünü es geçerek sıfır hata payı ile hayata geçebilir mi?

Google ile devam edelim.

İnternet’te aradığınız tüm bilgiyi indeksleyen, facebook’tan daha fazla seçeneği bulunan, adaletli bir sıralama yaptığını �" aradığımız bilgiye ulaştırdığını düşündüğümüz olmazsa olmaz bir sistem. Google’ın İnternet’te aradığımız bilgiyi en doğru sıralamayla ekranımıza taşıdığına inanabilir miyiz? Otomatik tamamlanan arama ekranında sorgumuza karşılık ilk gelen seçeneğin “Otorite” sayıldığı, otorite tıklanma oranının %80’e ulaştığı günümüzde bu popülerliği para ile satın alabiliyor, bulduğumuz bilginin doğru olup olmadığını hiç sorgulamıyoruz. Google, sıralamalarda konumlarını geriye atarak zaten blogların ipini çekmiş, standart bilgi şablonu ve yapay zeka destekli algoritmaların anlayacağı şekilde kurallı yazmayı bir zorunluluk haline getiren SEO odaklılılığı başlatmıştı. İkinci arama motoru olarak belleklerimize yerleştirilen ve gittikçe bir çöp yığınına dönüşen YouTube’da unutmamamak lazım.

Hedef halk arasında bir etki yaratmaksa, insanları yanlı görüşler görmeye teşvik etmek sosyal medya devleri için hiç zor değil.

İlk olarak 2017 yılı başında konuşmaya başladığımız Trump ve Brexit kampanyalarında aktif olarak çalışan Cambridge Analytica şirketinin bir istihbarat örgütü gibi çalıştığı ortaya çıktı. 50 milyon Facebook kullanıcısının bilgilerini toplayan şirketin sebep olduğu manipülasyon, Zuckerberg’i “elindeki yapay zeka destekli algoritmayı kullanarak ülkesine ihanet etmek” suçlamasıyla bir başına bıraktı.


Ağustos ayının başlarında büyük teknoloji platformları, nihayet hizmet koşullarını açıkça ihlal eden kullanıcıları yasaklamaları gerektiğini kabul ettiler. Twitter, sahte olduğunu düşündüğü hesapları kapadı. Facebook platformu gözden geçirdiğini, giriş ve veri ihlallerini kısıtlayacağını açıkladı. Apple, Facebook, Spotify ve YouTube, işlettiği çok sayıda podcast ve video kanalını kaldırdı. Bu tür site ve kanalar daha önce topluluk kurallarını ihlal ettiği için uyarılmış, ama umursanmamıştı. Teknoloji şirketlerini ve sosyal medya devlerini en çok endişelendiren, engelleme gerekliliklerinin gündeme girmesiydi. Daha önce buna ortam yaratarak, tüm bunların olmasını izlemişlerdi.

Eylül 2018’in başlarında ise, Facebook ve Twitter, muhafazakar önyargıya sahip olduklarını açıklanan bir kongre duruşmasında suçlanmaya devam ettiler.

İşte 2015 yılından bu yana sosyal mecralarda yaşadığımız algoritmik yapının özeti.

Sosyal Medya Algoritmalarında Neler Değişti?

Belki farkındayız belki de anlamlandırma konusunda derin düşünceler içerisindeyiz. Son bir kaç yıldır algoritmik zaman çizelgeleri sosyal mecraları adeta ele geçirdi. Bizi de yavaş yavaş bu düzene alıştırdı.


Bilmelisiniz ki;

Sosyal medya algoritmaları kronolojik sıraya göre yayınlar göstermez. Bunun yerine, bir makine öğrenme algoritması üzerinden her şeyi filtreler.

Bir içerik parçasına katılım oranı arttıkça, algoritmanın içeriğin o parçasını alıp başka haber kaynaklarına aktarma olasılığı artar.

Biraz karmaşık görünüyor öyle değil mi? Şimdi gelin konuyu derinleştirelim ve sosyal mecralardaki algoritmaların nasıl çalıştığını birlikte görelim.


Sosyal Medya Algoritmalarında Neler Değişti? instagram algoritması nasıl çalışıyor?

Yeni Instagram algoritması nasıl çalışıyor?

Mevcut algoritma kullanıcıları daha uzun süre uygulamada tutabilmek için; en çok hangi hesapların beğenildiğini, en çok hangi tür mesajlarla ilgilenildiğini, hangi tür mesajların arkadaşlarınızın ilgisini çektiğini ve yorum yoğunluğunun daha fazla olduğu paylaşımları dikkate almaya başladı.

Otomasyonun bair parçası mıyız?

Bir sabah uyandınız, telefonunuzu elinize aldınız. Algoritma tarafından oluşturulan bir içerik beslemesi ve öne çıkan gündem eşliğinde sosyal mecralarda üretilen size uygun içeriği tükettiniz. Sonra e-postalarınıza geçtiniz. Tabii ki vaktiniz yok, sadece önemli mesajları gözden geçirdiniz. İhmal edilebilir olan her şey otomatik olarak spam veya tanıtımlar klasörünüze zaten eklenmişti. Spotify’da, daha önce ilgi duyduğunuz müziğe göre size önerilen yeni bir çalma listesini dinlediniz. Daha sonra aracınıza girdiniz ve belki Google Haritalar’ı açarak size önerilen güzergahta ilerlemeye devam ettiniz. Tüm bunlar muhtemelen yarım saat içerisinde gerçekleşti. Algoritmalar hayatımıza girmeden önce, tükettiğimiz içerik, dinlediğimiz müzik ve yolculuk güzergahınız kendi beyin gücünüze ve seçimlerinize dayanıyordu. Ancak bu sabah karşı kaşıya kaldığınız seçimler, algoritmaların kestirimsel modellemeleri eşliğinde size sunuldu. Belki bu rahatlığa alıştınız / alışacaksınız günün getirdiklerini sorgulamayacaksınız.


Bilgi devriminin tam ortasındayız. Bununla birlikte ortaya çıkacak sonuçlara karşı dikkatli olmamız gerekmez mi?

Algoritmaların kontrolünde bir hayat yaşamak; işe gidip eve dönme sürenizin ne olacağını, hangi müziği dinlemeniz �" izlemeniz gerektiğini ve hangi içerikle ilgileneceğinizin tahmin edilmesi, görece zararsız örnekler sayılabilir. Ancak, Facebook haber akışınızı kaydırırken, google sorgulamaları yaparken bir yerlerde bir algoritma alışveriş alışkanlıklarınızı, izleme kriterlerinizi, kariyer beklentilerinizi, tıbbi sorunlarınızı, nelere tepki verdiğinizi, ilgi alanlarınızın nereye evrildiğini ölçümlüyor.


Günümüzde makine öğrenme destekli algoritmalar umut verici bir çözüm gibi sunuluyor ve görülüyor. Buradaki fikir, yapay zeka destekli algoritmaların, insanların olabileceğinden daha adil ve verimli olma yeteneğini güçlendireceği ile ilgili. Dünya çapındaki şirketler, hükümetler, organizasyonlar ve bireyler birçok nedenden dolayı karar vermeyi bırakıyor. Daha güvenilir, daha kolay, daha az maliyetli ve zaman yönetimi açısından daha verimli olduğunu düşündükleri yapay zeka destekli algoritmalara güveniyor. Ancak, hala bilinmesi gereken bazı endişeler var. Algoritmik sistemler temelde ağlar oluşturarak ve başkalarının da bunu yapmasını sağlayarak işlev görüyor. Öte yandan birçoğumuz teknoloji endüstrisinin yarattığı dezenformasyonu eleştirdik, platformların bilgi alanındaki tarafsız oyuncular olduğunu da iddia ettik. Oysa “If, then, else” ile şekillenen algoritmik bir sistemde tarafsız kalmak gibi bir seçenek yok.

Biz insanlar robot veya algoritma değiliz.

Seçme hakkımız var, taraf tutarız, duygularımızı gösteririz, seçenek bolluğunu ve bir gruba dahil olmayı severiz. Dayatılan algoritmalar sebebiyle odaklanamıyor, kafa karışıklığı yaşıyoruz. Doğru bilgiye ulaşmak için daha fazla zaman harcıyoruz. Mesajları büyütme gücüne sahibiz ve manipüle ediliyoruz. Ancak tüm bu gidişatı değiştirebiliriz, yeter ki gücümüzün ve olan bitenin farkında olalım. Çarkı hızlı döndüren bir parça olmak yerine, bir birey olduğumuzu, hep birlikte güçlü olduğumuzu, ağımızı büyütebileceğimizi ve sorgulamamız gerektiğini hep hatırlayalım.

https://www.fundalina.com/sosyal-medya-algoritmalarinda-neler-degisti/

 



Bu haber 3,315 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,234 µs