Sosyal Medya Algoritmalarında Neler Değişti?
Nereden Çıktı Bu Algoritma
İlk algoritma, 9. yüzyılda Türkmenistan’da doğmuş olan alim İbn Musa el Harezmi tarafından “Hisab el-cebir ve el-mukabala” kitabında sunulmuştur. Algoritma sözcüğü de El Harizmi’nin isminin Avrupalılarca telaffuzundan doğmuştur. Alimin ismini telaffuz edemeyen Avrupalılar “algorizm” sözcüğünü “Arap sayıları kullanarak aritmetik problemler çözme kuralları” manasında kullanmıştır. Bu sözcük daha sonra “algoritma”ya dönüşerek, günümüze ulaşmıştır.
Algoritmalar sosyal mecraları nasıl ele geçirdi?
Algoritmalar sosyal bağları geliştirmek, zaman kazandırmak, standartlar oluşturmak ve popülerliği artırmak için tasarlandı. Algoritmik zaman çizelgeleri ise sosyal mecraları adeta ele geçirdi. Peki algortimalar başarıya ulaştı mı, yoksa yapay zeka destekli algortimaların oluşturduğu otomasyonun birer çarkı haline mi geldik?
Algoritmik zaman çizelgeleri göz atmayı önemsemez
Algoritmik zaman çizelgeleri, kullanıcılara yalnızca algoritmaların görmek istediklerine karar verdikleri içeriği gösterir ve geri kalanı için bir arkadaşın, yakın aile bireylerinin veya sık ziyaret edilen profilleri veya benzerlerini değerlendirebilir. Bu verilerin analiziyle ilgili problemler görürseniz, yalnız değilsiniz. Sosyal medyadaki içeriğe erişirken kullanıcı davranışının yanı sıra, benzer paylaşan veya yorum yapan katkıda bulunabilecek sayısız faktör bulunur. Algoritmik zaman çizelgeleri göz atmayı önemsemez, tıpkı bir kitapçıya girdiğinizde olduğu gibi en çok okunan kitapları önünüze sıralar.
Algoritmalar hayatımızı nasıl etkiliyor?
Toplum genelini yansıtan algoritmalar.
Algoritmalar, kendisini besleyen bilgilere ve bu bilgiden çıkardığı kalıplara dayanarak öngörülerde bulunmayı öğrenir. İnsanların sosyal medyada her tür önyargıyı sergilediği göz önüne alındığında, çevrenin bir veri kümesi temsilcisi bu önyargıları da öğrenebilir. Bu anlamda, algoritmalar aynalar gibidir. Tespit ettikleri desenler hem açık hem de dolaylı olarak toplumumuzda var olan önyargılarını yansıtır.
Facebook ile başlayalım.
Zuckerberg’in mühendislik yeteneğini sürdürme kabiliyeti hisse senedi fiyatını arttırmaya da bağlı. Bunu yapmak için, Facebook‘un üç seçeneği var. Daha fazla kullanıcı bulmak, kullanıcı başına daha fazla para kazanmak ve para kazanma hizmetleri portföylerini çeşitlendirmek. Bunların çoğu, veri veya kullanıcı sömürüsünü es geçerek sıfır hata payı ile hayata geçebilir mi?
Google ile devam edelim.
İnternet’te aradığınız tüm bilgiyi indeksleyen, facebook’tan daha fazla seçeneği bulunan, adaletli bir sıralama yaptığını �" aradığımız bilgiye ulaştırdığını düşündüğümüz olmazsa olmaz bir sistem. Google’ın İnternet’te aradığımız bilgiyi en doğru sıralamayla ekranımıza taşıdığına inanabilir miyiz? Otomatik tamamlanan arama ekranında sorgumuza karşılık ilk gelen seçeneğin “Otorite” sayıldığı, otorite tıklanma oranının %80’e ulaştığı günümüzde bu popülerliği para ile satın alabiliyor, bulduğumuz bilginin doğru olup olmadığını hiç sorgulamıyoruz. Google, sıralamalarda konumlarını geriye atarak zaten blogların ipini çekmiş, standart bilgi şablonu ve yapay zeka destekli algoritmaların anlayacağı şekilde kurallı yazmayı bir zorunluluk haline getiren SEO odaklılılığı başlatmıştı. İkinci arama motoru olarak belleklerimize yerleştirilen ve gittikçe bir çöp yığınına dönüşen YouTube’da unutmamamak lazım.
Hedef halk arasında bir etki yaratmaksa, insanları yanlı görüşler görmeye teşvik etmek sosyal medya devleri için hiç zor değil.
İlk olarak 2017 yılı başında konuşmaya başladığımız Trump ve Brexit kampanyalarında aktif olarak çalışan Cambridge Analytica şirketinin bir istihbarat örgütü gibi çalıştığı ortaya çıktı. 50 milyon Facebook kullanıcısının bilgilerini toplayan şirketin sebep olduğu manipülasyon, Zuckerberg’i “elindeki yapay zeka destekli algoritmayı kullanarak ülkesine ihanet etmek” suçlamasıyla bir başına bıraktı.
Sosyal Medya Algoritmalarında Neler Değişti?
Belki farkındayız belki de anlamlandırma konusunda derin düşünceler içerisindeyiz. Son bir kaç yıldır algoritmik zaman çizelgeleri sosyal mecraları adeta ele geçirdi. Bizi de yavaş yavaş bu düzene alıştırdı.
Yeni Instagram algoritması nasıl çalışıyor?
Mevcut algoritma kullanıcıları daha uzun süre uygulamada tutabilmek için; en çok hangi hesapların beğenildiğini, en çok hangi tür mesajlarla ilgilenildiğini, hangi tür mesajların arkadaşlarınızın ilgisini çektiğini ve yorum yoğunluğunun daha fazla olduğu paylaşımları dikkate almaya başladı.
Otomasyonun bair parçası mıyız?
Bir sabah uyandınız, telefonunuzu elinize aldınız. Algoritma tarafından oluşturulan bir içerik beslemesi ve öne çıkan gündem eşliğinde sosyal mecralarda üretilen size uygun içeriği tükettiniz. Sonra e-postalarınıza geçtiniz. Tabii ki vaktiniz yok, sadece önemli mesajları gözden geçirdiniz. İhmal edilebilir olan her şey otomatik olarak spam veya tanıtımlar klasörünüze zaten eklenmişti. Spotify’da, daha önce ilgi duyduğunuz müziğe göre size önerilen yeni bir çalma listesini dinlediniz. Daha sonra aracınıza girdiniz ve belki Google Haritalar’ı açarak size önerilen güzergahta ilerlemeye devam ettiniz. Tüm bunlar muhtemelen yarım saat içerisinde gerçekleşti. Algoritmalar hayatımıza girmeden önce, tükettiğimiz içerik, dinlediğimiz müzik ve yolculuk güzergahınız kendi beyin gücünüze ve seçimlerinize dayanıyordu. Ancak bu sabah karşı kaşıya kaldığınız seçimler, algoritmaların kestirimsel modellemeleri eşliğinde size sunuldu. Belki bu rahatlığa alıştınız / alışacaksınız günün getirdiklerini sorgulamayacaksınız.
Bilgi devriminin tam ortasındayız. Bununla birlikte ortaya çıkacak sonuçlara karşı dikkatli olmamız gerekmez mi?
Algoritmaların kontrolünde bir hayat yaşamak; işe gidip eve dönme sürenizin ne olacağını, hangi müziği dinlemeniz �" izlemeniz gerektiğini ve hangi içerikle ilgileneceğinizin tahmin edilmesi, görece zararsız örnekler sayılabilir. Ancak, Facebook haber akışınızı kaydırırken, google sorgulamaları yaparken bir yerlerde bir algoritma alışveriş alışkanlıklarınızı, izleme kriterlerinizi, kariyer beklentilerinizi, tıbbi sorunlarınızı, nelere tepki verdiğinizi, ilgi alanlarınızın nereye evrildiğini ölçümlüyor.
Biz insanlar robot veya algoritma değiliz.
Seçme hakkımız var, taraf tutarız, duygularımızı gösteririz, seçenek bolluğunu ve bir gruba dahil olmayı severiz. Dayatılan algoritmalar sebebiyle odaklanamıyor, kafa karışıklığı yaşıyoruz. Doğru bilgiye ulaşmak için daha fazla zaman harcıyoruz. Mesajları büyütme gücüne sahibiz ve manipüle ediliyoruz. Ancak tüm bu gidişatı değiştirebiliriz, yeter ki gücümüzün ve olan bitenin farkında olalım. Çarkı hızlı döndüren bir parça olmak yerine, bir birey olduğumuzu, hep birlikte güçlü olduğumuzu, ağımızı büyütebileceğimizi ve sorgulamamız gerektiğini hep hatırlayalım.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle