Yüzlerce hatta binlerce yıl öncesine dayanan el yazmalarından antik kültür hakkında çok fazla şey öğrenmek mümkün, tabi eğer metni deşifre edebilirsek.
Genellikle, bilinmeyen bir grameri olan, miadını çoktan doldurmuş bir dilde yazılmış bu el yazmalarının içlerindeki sırrı açığa vurması için dikkatli analizler gerekiyor. Bu el yazmalarından bazıları, arkeologları ve diğer bilim insanlarını içerdikleri bilgilerle şaşkınlığa uğratırken, diğerleri anlamlarını yalnızca ilgi uyandıracak kadar açığa vuruyor.
Metnin anlamı tam olarak anlaşılır değil. Leiden Üniversitesi’nden Profesör Lammert Bouke van der Meer’in “Etrüsk Dininde Adaklar, Yerler ve Ritüeller” (Brill, 2008) adlı kitapta yayımlanan bir makalede yazdığına göre, bu metin geçmişte “bir cenaze takvimi olarak sınıflandırılıyordu, ancak şimdilerde, aylardan yalnızca altıncı sütunda bahsedilmesine rağmen, metnin bir ritüel takvimi olduğu düşünülüyor.”
Antik Mısır’da, malzemelerin mumya sargılamada veya mumya maskesi yapmada tekrardan kullanılması yaygındı. Buna ek olarak, antik dönemlerde ticaret Akdeniz’de oldukça yayılmıştı, antik kayıtlara ve arkeolojik buluntulara göre ticaret mallarının İtalya ve Mısır arasında taşınmış olması şaşılacak bir durum değil.
Kitap, “Efendimiz İsa Mesih’in Başmelek Cebrail’in kendisine müjdeli haberi getirdiği annesi Meryem’in Kuraları İncili. Tüm yüreğiyle ilerleyecek olan aradığını bulur. Yeter ki muallâkta kalınmasın.” şeklinde başlıyor.
Şu an Harvard Üniversitesi’nde muhafaza edilen metin deşifre edildi ve detaylar 2014 yılında Princeton Üniversitesi Din Bölümü’nden Profesör Anne Marie Luijendijk tarafından yayımlandı. Luijendijk, “Yasak Kehanetler? Meryem’in Kuraları İncili” (Mohr Siebeck, 2014) adlı kitabında bu İncil’in kehanet, diğer bir deyişle gelecekten haber verme amacıyla kullanılmış olabileceğini yazıyor. Bir soruya cevap arayan kişi bu kitabın sahibini arayıp buluyor, sorusunu soruyor ve bu sorunun çözümünü bulmaya yardımcı olacak 37 kehanetten birinin rastgele seçileceği bir işlemden geçiyordu. İşlemin nasıl olduğu bilinmiyor. ABD’ye nasıl ulaştığı belirsiz bu kitap 1984 yılında Harvard Üniversitesi’ne bağışlanmış.
Araştırma yazarı, Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim tarihçisi Gerardo Aldana, Mayaların takvime bağlı olarak gerçekleştirilen ciddi anlamda özenle hazırlanmış bir dizi ritüele sahip olduğunu söylüyor. “Muhtemelen, Venüs’ün farklı evrelerine bağlı geniş kapsamlı ritüelistik faaliyetler düzenliyorlardı.”
Kodeks ilk olarak 1730’larda, Avrupa’da, Almanya, Dresden’deki Kraliyet Kütüphanesi’nde ortaya çıktı. Buraya nasıl geldiği ise bilinmiyor. Birçok Maya metni, Hristiyan olmayan inanışların kökünü kazımayı kendilerine görev bilmiş Hristiyan misyonerler tarafından yok edilmişti.
2006 yılında, National Geograhic Society, “Yahuda İncili” adı verilen, Yeni Ahit’te bahsedildiğine göre İsa’ya ihanet eden Yahuda İskaryot üzerine olumlu bir tonda yazılmış 3. yüzyıl metninin bir tercümesini yayımladı. Bazı araştırmacılar Kıptice yazılmış bu metinde, İsa’nın çarmıha gerilmesi böylelikle cennete yükselmesi için Yahuda’dan kendisine ihanet etmesini istediğinden bahsedildiğini iddia ediyor.
Ancak, uzmanlar metnin tercümesi ve tefsiri üzerine bir fikir birliğine varmış değil. Houston’daki Rice Üniversitesi’nden Profesör April DeConick’in belirttiğinde göre, gerçekte metinde Yahuda’nın bir “iblis” olduğu açıklanıyor. Mikroskobi uzmanı Joseph Barabe önderliğindeki ekibe göre İncil’deki mürekkep üzerinde yapılan testler metnin orijinal olduğunu gösteriyor.
Metnin günümüze kadar ulaşmış en erken kopyası 1648 yılına dayanıyor; İskoçya’daki St Andrews Üniversitesi’nden Profesör James Davila metnin bu kopyasını inceleyerek tercüme etti. Davila verdiği bir demeçte, “Yazar hazinelerin nereye saklanmış olabileceğini hakkında bir çıkarım yapmak için geleneksel metin yorumlama yöntemlerinden yararlanmış, ancak ben yazarın hikâyeye kayıp Mabed’deki hazineleri bulmak için yazılmış gerçek bir kılavuz olarak değil de eğlenceli bir kurguymuş gibi yaklaştığını düşünüyorum” diyor.
Davila, metnin tercüme ve tefsirini “Eski Ahit Pseudepigrafisi: Kanonik Olmayan Kutsal Yazılar Cilt 1” (William B. Eerdmans Publishing Co., 2013) adlı kitapta yayımladı.
Hikâyede, tanrıların insanları yaratmada zorluk çektiği söyleniyor ve nihayetinde ikiz kahramanlar Hunahpu ve Xbalanque’yi nasıl yarattıkları anlatılıyor. İkizler yer altı dünyasının efendisini alt etmeyi de kapsayan bir dizi maceraya atılıyor. Popol-Vuh’un günümüze kadar ulaşmış en erken kopyası Dominiken rahip Francisco Ximénez tarafından İspanyolca olarak kaydedilmiş ve 1701’e tarihleniyor. Metnin bir kopyası Şikago’daki Newberry Kütüphanesi’nde bulunuyor.
Araştırmacılar arasında parşömende bahsedilen hazinenin gerçek mi yoksa efsane mi olduğu hususundaki tartışma hala devam etmekte. Şu ana kadar, İsrail veya Filistin’de Bakır Parşömen’de bahsedildiği kadar büyük bir gömülü hazine bulunmadı. Eğer hazine gerçekse antik dönemlerde bulunmuş olmalıydı.
Geçtiğimiz tarihlerde yapılan testler, kodeksin yazılı olduğu kâğıdın yaklaşık 800 yıl öncesine dayandığını gösteriyor. Bilim insanları metnin “Maya mavisi” olarak bilinen ve yakın bir tarihe kadar laboratuvarda sentezlenilememiş bir boya kullanılarak resimlendirildiğini de ortaya çıkardı. Bu durum, resimlerin ve kodeksin bir taklitçi tarafından yapılmış olmasını neredeyse imkânsız olduğunu gösteriyor. Resimler ve hiyeroglifler üzerinde yapılan incelemelerin yanı sıra testler bazı araştırmacıların kodeksin orijinal olduğu sonucuna ulaşmasını sağladı.
Metnin Adem ve Havva’nın üçüncü oğlu Şit’e büyük önem veren antik bir Hıristiyan mezhebi olan Sethianlar’dan (Şit Oğulları) bir grup tarafından yazılmış olabileceği düşünülüyor. Metnin girişinde kimliği bilinmeyen, “Baktiotha” adlı gizemli bir figürden bahsediliyor.
Matinde Baktiotha’dan bahsedilen bir kısım “Sana şükrediyorum ve senden niyaz ediyorum, Baktiotha: Pek itimatlı, yüce olan; kırk dokuz çeşit yılanın efendisi” şeklinde tercüme ediliyor.
Metni tercüme ve analiz eden araştırmacılar metne “Ritüel Gücün El Kitabı” adını verdi. Metin şu an Sidney’deki Macquarie Üniversitesi Antik Kültürler Müzesi’nden muhafaza ediliyor. Üniversite, kodeksi 1981’de Viyana merkezli eski eserler satan Michael Fackelmann adındaki bir satıcıdan almış. Fackelmann’ın bunu nereden aldığı ise bilinmiyor.
1912’de antik kitap satıcısı Wilfrid Voynich tarafından keşfedilen metin henüz deşifre edilemedi, bu durum kayıp bir dilde, şifreli olarak veya anlamsız sözcüklerle yazılıp yazılmadığı konusunda söylentiler yayılmasına yol açtı. Geçtiğimiz tarihlerde yapılan bir çalışma el yazmasındaki metnin gerçek bir dilin bazı özelliklerini barındırdığını gösterdi.
El yazması araştırmacıların olduğu kadar amatörlerin de oldukça ilgisini çekti, öyle ki İspanyol bir yayımcı kitabı bir bütün olarak yayımlamayı planlıyor. El yazması şu an Yale Üniversitesi’nde muhafaza ediliyor.
http://arkeofili.com/gizemini-koruyan-10-antik-el-yazmasi/
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle