En Sıcak Konular

İlk Kam Eğitimi

5 Mart 2017 00:38 tsi
İlk Kam Eğitimi Türkler kadim bilgilerini öğreniyorlar....

İLK KAM EĞİTİMİ (01.03.2017)

 

Masalsı bir gecenin ardından ... 

Çarşamba günü sultanımızın derneğe geleceğini öğrendikten sonra derneğe geçtik. Sultanımızın derneğe geleceğini öğrenen birkaç kalpleren daha oradaydı. Gecenin ilerleyen saatlerine doğru Sultanıma sordugum sorunun masalsı bir gecenin kapısı olacağını bilemezdim. Bu geceden öğrendiklerimizi yazabileceğim kadarıyla diğer Kalperen kardeşlerimle de paylaşmak istedim. 

Project IBIS (1972) 

Project IBIS 1972 yılında nerden geldiği belli olmayan 42 çocuk üzerinde yapılan deneyin adıdır. Daha sonra bu çocuk sayısı 101'e çıkartılmıştır (Günümüzde bu sayı daha da artmış olabilir). Deneyin amacı Bu çocukları çok uzun yaşayan, çok zeki süper askerler haline getirmektir. Projenin yapıldığı yıllarda Amerikan hükümeti böyle bir deneyin yapıldığını resmi olarak halka duyurduğu için günümüzde bu deneyi inkar edememektedir. Şeytaniler yetiştirdikleri bu çocukları dünyanın dört bir yanındaki kurum ve şirketlere kullanmak üzere yerleştirmişler.

 


Aslında deneyin evveliyatı da vardı. Şeytanilerin bu süper asker deneyinden sadece bir kişi kaçabilmiş ve sırra kadem basmış. İnternette ölmeyen asker namıyla bilinen Valiant Thor bu deneyin kapsamında kaçan çocuğun ta kendisidir. Halen yaşayıp yaşamadığı bilinmemektedir.  Bu deneydeki önemli nokta üzerinde deney yapılan çocukların nereden geldiğinin bilmemesidir. Acaba çocuklar nereden ve nasıl getirilmiştir? 

 Pentagon iç Savaşı 

Gecenin bir diğer konusu da geçmişte Pentagon'da yaşanmış olan iç savaştı. Pentagon'da uzaylılarla beraber herkesten gizli bir proje yürütülüyordu. Bu projeyi Max Spiers adlı Amerikalı basına sızdırdı. Proje basına sızdıktan sonra uzaylılar Amerikalıların anlaşmalarını bozduğunu söyleyerek Pentagon da çatışmaya girdiler. Uzaylılarla Çatışma bittikten sonra projeden habersiz diğer Pentagon görevlileri bizim niye haberimiz yok diye projeyi yürütenlerle çatışmaya girdi.

 Bu olay Dulce Operasyonu olarak adlandırıldı. 

 


Sultanım bu bilgileri ilimleri nereden öğreneceğiz diye sorduğumda bana bu bilgilerin hepsinin kadim Türk tarihinde, destanlarında olduğunu söyledi. 

Alp Er Tunga ve Erlik Han Destanından örnek verdi. 

Erlik Han Destanında kısa bir parça;

Erlik Han “Ben ölmüşlerin canını alacağım buyurdu.” Tanrı müsaade etmedi, “Var git kendin yarat” dedi. Bunun üzerine Erlik han bir eline çekiç, körük, örs aldı. çekici örse bir vurdu, Burbağa çıktı, bir vurdu yılan çıktı, bir vurdu domuz çıktı bir vurdu albıs çıktı bir daha vurdu deve çıktı. 

Ölmeyen Mumyanın Sırrı ve daha nice bilgiler öğrendik. 

Geceleyin aynaya niçin bakmamamız gerektiğini öğrendik. Bunu öğrendikten sonra sultanımız içerden bir ayna getirtip aynadaki kendi aksimizin göz bebeğine konsantre olmuş şekilde gözlerimizi kırpmadan bakmamızı istedi. Buradaki sır, konsantre olarak bir süre baktıktan sonra aynanın içinde ki görüntü biz, aynaya bakan kişi ise ruhumuz oluyormuş. Ayna deneyi sırası bana geldiğinde ben bunu bizzat yaşadım. Sanki aynanın içindeki bendim dışında seyreden başkası. Bu şekilde aynaya uzun bir süre baktığımızda, aynanın içindeki görüntünün sabit dışındakininse hareket ettiğine şahit oluyoruz. Geceleyin karanlık bir odada tek başımıza aynı bu şekilde konsantre olarak baktığımızda ruhumuzla benligimizin yer değiştirdiğini görebiliyormuşuz. Tam bu yer değiştirme esnasında bir çocuk buna şahit olursa ömrü boyunca bunun psikolojik sıkıntısı çekeceğini söyledi. Ve, yüreği yeten varsa tek başına karanlık bir odada bunu denesin dedi. Ama yinede yapmamamız gerektiğini de ek olarak söyledi. Bu şekilde konsantre olarak aynaya baktığımızda aynanın içindeki kendimiz, dışından aynayı seyredense ruhumuz oluyor. Kendimiz aynanın içindeyken ayna kırılırsa aynanın içine hapsolup bir daha kurtulamayacağını, dışardaki cesedimizin ise öleceğini, Ölüm şeklinin tam olarak anlaşılamamakla birlikte ya kalp krizi geçirdiğini ya da ödü patlayıp öldüğünü düşünüleceğini, ama bu arada kendimizin aynanın içine hapsolmuş şekilde yaşamaya devam edeceğimizi iletti.  Pamuk Prenses hikayesinde aynanın içinden konuşan acaba neydi? 

Yaptığımız bir başka deneyi ise;

Sultanımız tüm ışıkları kapattırdıktan sonra Mehmet Eray ve Gökhan koldaşımızı ortaya çıkartıp aralarında beş adım mesafe olacak şekilde yüz yüze çevirdi Ve parmağımı şıklatmamla birlikte Gökhan'ın yüzünde ne gördüğünü anlat dedi. Eray Gökhan'ın suretinin durmadan değiştiğini karardığını anlatırken ben de tam olarak Sultanın karşısında duruyordum. Eray'ın Gökhan'ın yüzünde yaşadığı tecrübeyi ben Sultanımın suretinde yaşıyordum. Sultanımın sureti durmadan değişip duruyordu. Kimi zaman genç oluyordu, kimi zaman yaşlı, kimi zaman sakallı, kimi zaman bıyıklı. Diğer Koldaşlarımız da Eray'ın gördüğünü görebilmek için Eray'ın arkasına toplandılar ve herkes Gökhan'ın yüzündeki değişmeleri tek tek gördü. Bundan sonra sultanımız Eray'ı bir adım Gökhan'a yaklaştırdı. Tekrar bakmasını istedi. Eray ve arkasındaki Koldaşlarımız tek tek tecrübelerini gördüklerini aktardılar. Bu süreç Gökhan'a bir adım kalaya kadar devam etti. Ben de aynı tecrübeyi Sultanım suretinde yaşadım. 

Bundan sonra sultanımız koltuğa oturdu. Tüm ışıklar kapalıydı. Herkesin kendisini beş adım mesafede oturmasını istedi. Parmağımı şıklatmamla birlikte kimler benim yüzümde Kulbak Bilge'yi görecek söylesin dedi. Parmağını şıklattıktan sonra Sultanımızın yineleyen şekilde sürekli değişmeye başladı. Tabi içerinin tüm Işık'ları kapalıydı fakat sokak lambalarının Işık'ları Ocağın penceresinden girerek loş bir ortam oluşturmuştu. İçeri karanlık olmasına rağmen net bir şekilde değişen suretleri görebiliyorduk. 5 dakika boyunca bu süreç devam etti sultanımızın onlarca surete girdiğini gördük. 

Aldığımız onca bilgi ve ilimden sonra bu deneyimi de yaşadıktan sonra herkes heyecan ve coşkuyla dolmuştu. İçimiz kıpır kıpırdı. Bu coşkuyla pervane Zikri yapmak istedik. Herkes birer birer meydana çıkıp pervane zikrini yaptık, pervane olup göklere uçtuk. 

Yaşadığımız tüm bu tecrübelerden sonra coşkumuz hat safhadaydı gece hiç bitmesin istiyorduk bunu gören sultanımız baktı ki pervane zikri bizi kesmedi, arkasından devran yapalım dedi. 10 dakika boyunca devran yaptık. 

Son olarak anladık ki şeytan dilerim bugün bulduğu ve bulmaya çalıştığı teknolojileri Biz Türkler çok önceleri bulmuş, hayata geçirmiş ve destanlaştırmıştık. Destanları çözdüğümüzde tüm bu sırlar bir bir açığa çıkıyordu.

 Sırlar kahvesinde nice sırlara vakıf olmuştuk. Daha nicelerine de vakıf olacağımızı O gece anlamıştık. Ocağımızın muhterem kıymetli banisi sayesinde bu ilim ve hikmet deryasının kıyılarına geldik. Şimdi, dalgalanmak bize, coşmak bize, O kutlu soyun evladı, atalarının övüncü sultanımız Allah sizden razı olsun emrinizdeyiz.

 

Serdar KAZANÇ

Orkun  AKAR



Bu haber 8,101 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,356 µs