En Sıcak Konular

II. Lawrance Oyunu

16 Temmuz 2010 00:03 tsi
II. Lawrance Oyunu Tarih, belgeyle yapılır, diyenlere ne kadar belge göstersenizde yine bildiklerini okuyacaklardır.

 

II. Lawrance Oyunu[1]

“Sığınılacak en güvenli liman:Türk Bayrağı’nın altı.”

 

İngilizlerin ve Siyonistlerin, Arapları Osmanlı’ya karşı kışkırtmak için Ortadoğu’ya daha evvel attıkları çengel, emarelerini göstermeye başlamışken Onlar yine de boş durmuyorlar ve yeni faaliyetlere girişiyorlardı.

İngiliz casusluları, özellikle Lawrance ile bu konuda oldukça ün kazanmışlardı. Bu ünlerini ise, Osmanlı ile Arapların arasına ektikleri düşmanlık tohumlarına borçluydular. Bu ünlerine ün katmak için, doğuda İran’a göz dikmişlerdi. Gerçi şunu da söylemeliyiz ki, Lawrance'in ünü şişirme bir ündü.

Araplar ile Osmanlı’nın arasını açma çabalarının başarıya ulaştığını gören İngilizler, gözlerini özellikle petrol yatağı bulunan bölgelere çevirmişlerdi. Bu konuda, özellikle Irak ve Basra’ya büyük önem veriyorlardı. Anılan bu bölgeleri hallettikten sonra, sıranın Acemlerde olduğunu kendi aralarında dillendiriyorlardı.

İngilizler, İran nüfusunun bir bölümünü oluşturan Azeri-Türk kökenli halk ile Farisî kökenliler arasında kışkırtmalar başlatmışlardı. Bu arada mezhebe dayalı ayrımcılık konusunda ise özel olarak çalışma yürütüyorlardı.

Teşkilat-ı Mahsusa ve Yıldız İstihbaratı, İngilizlerin çalışmalarını yoğunlaştırdığı bu bölgeye ağırlık vermeye başladılar.

İran ile Osmanlı arasında husumet çıkarmak isteyen İngilizleri engellemek ve diğer gizli servislerin bütün çabalarını boşa çıkarmak için Osmanlı Devleti büyük bir uğraş veriyordu.

Genellikle yakın Türk tarihinde gözden kaçan en önemli hususlardan birini göz önüne sermek istiyoruz:

İngilizlerin ve Siyonistlerin Ortadoğu’ya bir yılan gibi çöreklendikleri anlatılırken, İran meselesi hep gözden kaçmaktadır.

İşte yine o dönemde, Ortadoğu’da başarılı olan İngilizler ve Siyonistler, doğuda da Osmanlı’ya karşı İran’ı kışkırtmak için ellerinden gelen bütün yöntemlere/imkânlara başvuruyorlardı. Ancak çok ilginçtir ki, Araplar, İngilizlerin kurdukları tuzağa düşmelerine rağmen aynı tuzak İran’da tutmamıştır.

Yıldız İstihbaratı’nın isimsiz kahramanlarından Cevat takma adıyla görev yapan İsmail Hamaney, İngilizlerin ve Siyonistlerin kurdukları tuzakları boşa çıkarma konusunda çok büyük başarılar göstermiştir.

İran’daki bugünkü Molla Teşkilatı’nın temelini oluşturan o günkü İran Molla Teşkilatı’nın başında bulunan ve Şia ulemasının da saydığı ve Osmanlı İran ilişkilerinde büyük bir köprü olan, Muhammad Ali Basravî Cevdet Bey ile el birliği yapmışlar ve Osmanlı-İran ilişkilerinin Osmanlı-Arap ilişkilerine benzememesi için çok büyük gayret göstermişlerdir.

Bu kişilerin önderliğinde yapılan bu özverili çalışmalar, olumlu netice vermiş ve İngilizlerin etkileri bu bölgeden silinmiştir.

İran Şii Molla Teşkilatı, dönemin saygın molla ulemasından da görüş ve destek alarak, tüm dünyaya şu mesajı vermiştir:

O dönemde İran, adeta bir fetva niteliği taşıyan yayınladığı deklarasyon ile; Türk Sancağı altında birleşmeye ve Osmanlı’ya biat etmeye hazır olduklarını ilan ettiler.

Bu fetvayı (deklarasyonu) resmileştirmek adına da, Tahran’da, Osmanlı Sefareti’nde, İranlı mollalar ve Osmanlı tebaası ve Osmanlı’nın yanında savaşmak isteyen mültecilerden oluşan büyük bir grup, Türk bayrağının altında Osmanlı’ya biatlerini tüm dünyaya ilan ederek, alttaki fotoğrafla da bu anı ölümsüzleştirdiler.




 

 Gözden kaçan ya da kaçırılan ve birilerinin işine gelmeyen bu tarihi fotoğrafı ve bilgileri Türk milletinin bilgisine sunuyoruz.

Bu konuda araştırmacıları; Osmanlı-Arap ilişkilerini incelerlerken, o dönemde çok büyük önemi haiz Osmanlı-İran ilişkilerini de incelemeye davet ediyoruz. Ve bu araştırmalarının sonucunda da şu soruyu özellikle sormalarını rica ediyoruz: Osmanlı ile Arapların arasının açıldığı o dönemde, şayet aynı şekilde Osmanlı ile İran’ın arası da açılsaydı acaba Türk tarihinin seyri nasıl değişirdi?

Yine Osmanlı ile İran sınırının, uzun zamandan bu yana değişmemesi ve o dönemde de küçük çapta antlaşmalarla ve hemen hemen korunması ayrıca bu konuda hiç sorun çıkmaması da gözden kaçırılmamalı.

'Tarih tekerrürden ibarettir.' sözü bugün de geçerlidir. İran’da molla rejiminin olması, Siyonist felsefeye, İran ve Türkiye ilişkilerini bozmak açısından önemli bir malzeme vermiş gibi bir görüntü verse de, Türk devletinin bölgeye hâkimiyeti bu planı akim kılmaktadır. İran’ın rejimi ne olursa olsun, bu güne kadar her iki ülkenin geliştirmiş olduğu köklü ilişkiler, Siyonistlere istedikleri fırsatı vermemiştir.

Biz sadece Siyonist felsefeye dikkat çekmek istiyoruz. Tıpkı, bir zamanlar, soğuk savaş döneminde bizi Sovyetlerle korkuttukları gibi... 'Bak komünizm gelecek.'dediklerini elbette unutmadık.

Bunun bir başka versiyonu olan, (komünizm tehlikesi ile korkuttukları gibi) 'İran molla rejimi, Türkiye'deki rejime tehdittir.' 'Türkiye İran mı olacak?' bu tür üfürmeler bugün ne kadar geçerlidir? Bu konuda biraz düşünmenizi ve bu olayları tekrar hatırlamanızı rica ediyoruz. Ve onlara da: 'Hadi oradan’ diyoruz! Yayınladığımız bu fotoğrafı da, planları tutmayan bu güruha, tarih dergilerine 'Kapak' yapmalarını öneriyoruz."

İsrail’in İran’ı bahane ederek bölgeyi kışkırtıp bir savaş ortamı yaratmak istediğini bugün artık sağır sultan bile bilmektedir. Bekliyorlar ki, İran bir hamle yapsın da, İsrail savaş için meşruiyet kazansın. Gerçi İsrail belasının savaş için meşruiyet aramasına gerek yok, onlardan her an, her şey beklenir.

İran’ı planları doğrultusunda savaş ortamına çekemeyen İsrail’in, bir başka Müslüman ülkenin liderini de tahrik ederek, bu ülkeyi kışkırtıp kendine saldırtma planına karşı tüm Müslüman ülkeler uyanık olmalıdırlar.

Şu istihbaratı vermeden de geçemeyeceğiz: İsrail şu sıralar neden Libya’yı çok gündeme getirmektedir? Şunu mu arzu etmektedir: Libya’nın Lideri Kaddafi, İsrail’e çatsın, bir çatışma çıksın, başta İran olmak üzere, diğer Müslüman ülkeler de Libya’ya taraf olsun böylece direkt savaşa sokamadığı İran’ı bu yöntemle savaş ortamına çeksin. Bu arada da bozuk olan İsrail-Türkiye ilişkilerini de fırsat bilerek, bu ortamdan faydalanarak olası savaşta Türkiye’yi devre dışı bıraksın.

Böyle bir şey olsa, dünya kamuoyu, Türkiye’ye şunu söylemez mi? ‘Bak eksen kayması doğruymuş. Türkiye İran oluyor…’Sonuç: Bugün Libya işi tutmazsa, başka bir Müslüman ülke işin içine çekilmeye çalışılacaktır. İsrail her ne olursa olsun mutlaka bir çatışma ortamı yaratmak istemektedir. Türk devletinin, nükleer takas anlaşmasındaki dünya kamuoyunu kıskandıran başarısının hazmedilememesi, İsrail’in iyice kontrolü kaybetmesine ve ‘Savaş! Savaş!’ nidaları atmasına sebep olmaktadır. Çünkü İsrail biliyor ki, bütün bu gelişmeler, İsrail’in gücünü zayıflatmaktadır.

 

[1] 16.07.2010


Emir Yıldızdan

 buulkem@gmail.com



Bu haber 8,747 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,764 µs