En Sıcak Konular

Emir Yıldızdan

Köşe Yazısı
Emir Yıldızdan
27 Aralık 2010

Deprem Senaryoları ve İstanbul



Deprem Senaryoları ve İstanbul[1]

 

“Suçu depreme atmak.”

 

Son günlerde neden İstanbul'da bir deprem olacağı ve bazı tarihi binaların yıkılacağı söyleniyor?

“Bazılarının, elektromanyetik dalgalar yolu ile iklimleri değiştirme, depremler oluşturabilme, volkanları harekete geçirebilme yeteneğine sahip silahlar geliştirdiğini biliyoruz.”

ABD Savunma Bakanı William Cohen; 1997, Georgia Üniversitesi “Terörizm, Kitle İmha Silahları, Kitlesel İmha ve ABD Stratejisi” üzerine konferansta yaptığı konuşmadan bir alıntı.

Yukarıdaki makaleyi[2]  birkaç yıl önce hazırlamıştık. Sebebi de şuydu: Suni depremlerin oluşturulabileceği bilimsel olarak da mümkündü.

Son günlerde yine İstanbul ön plana çıkarılarak, insanların bilinçaltına; “İstanbul=deprem= tarihi eserlerin yıkılması” algısı yerleştirilmeye çalışılıyor?

Depremler olabilir. Bu depremlere hazırlıklı olmak ayrı bir konu, depremin olabileceğini söyleyerek, bazı gizli emelleri ‘deprem üzerinden’ gerçekleştirmek ayrı bir olay. Deprem bahanesiyle, bir yerleri yıkıp suçu depreme atma planlarından bahsediyoruz.

Deprem konusunda Türkiye'nin en yetkili kişisi çıkıp “İstanbul’da büyük bir deprem olması durumunda en kritik tarihi eserin Fatih Camii olduğunu” söylüyorsa elin yabancılarına ne diyelim?

Emir Yıldız'dan romanımızın 3. Bölümünde[3] bu konuyu şu şekilde işlemiştik:

"Evet evlat… Gelelim dünkü konumuza. Fatih’ten bahsediyorduk değil mi? Bak, bugün bile Fatih’ten korkuyorlar. Fatih onların elinden İstanbul’u aldı. Gerçekte İstanbul zaten bizimdi ya… Her neyse, bu konuya şimdi girmeyelim. Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’u alınca, bunlar Fatih’e karşı bir KİN beslemeye başladılar…

Fatih’e karşı olan hınçları bugün bile geçmiş değil. Aradan asırlar geçti ama onların kini geçmedi. Fırsat kolluyorlar. Yangınlar, depremler daha ne fırsatlar beklediler. Ama Fatih’in yanına yanaşamadılar. Oralar da boş değil evlat, oraların da kendine göre bekçileri var. Zaten Fatih kendini koruyamıyorsa, Fatih değildir! Bu söz, inceler incesinden ehline bir sözdür, unutma!

Teknolojinin imkânlarından yararlanarak, suni depremler oluşturma hevesinde olan bazı gözü dönmüşlerin, deprem bahanesiyle ilk yok edecekleri yer; Fatih’in türbesidir. Hadi onlara bir şey demiyorum, onların amacı belli. Bizim deprem konusunda çalışma yapan kurumlarımızın başındaki en yetkin hocalar, niye; “İstanbul’da deprem olursa, Fatih Camii yıkılır.” diyorlar. Neden Fatih’i ön plana çıkarıp insanların bilinçaltına işliyorlar. Amaç, yarın deprem olduğunda, suçu depreme atmak. Fatih’in naaşını çalıp, depremde yok oldu demek. Ama şimdiye kadar, bu kadar plan program yapmalarına karşı, Fatih’in naaşını çalamadılar. Ayasofya’yı ön plana çıkararak, Fatih Camii ve türbesi ile ilgili emellerini gizlemeye çalışıyorlar. Bu konuda uyanık olmamız lazım…"

İyibilgi'de[4]  ve bazı gazetelerde[5] bir haber yer almıştı:

“17 Ağustos 1999’un üzerinden 11 yıl geçti. Depremin ardından en tartışılan konulardan biri, 1997 yapımı, ‘Conspiracy Theory’ (Komplo Teorisi) isimli filmde bu depremin gayet belirgin şekilde tasvir edilmesiydi.

Filmin bir sahnesinde başrol oyuncusu Mel Gibson gazetede bir haber okuyor, ABD Başkanı’nın Türkiye’ye geleceği sırada, tarih de vererek Türkiye’de bir depremin oluşturulacağı (suni biçimde) teorisini kuruyordu. (Hani Başkan Clinton’un gelip deprem bölgesinde burnunun bir çocuk tarafından sıkıldığı ziyaret.)

Film Türkiye’de de hayli izleyici toplamış, doğal olarak o sahne üzerinde durulmamıştı. Ama depremden sonra film çok iyi hatırlandı. Öyle ki, ABD’nin suni deprem oluşturmaya muktedir olduğunu iddia eden kitaplar bile yayımlandı.

35 bin ölü

Şimdi önümüzde benzer ve yeni bir durum var. İngiliz Daily Telegraph Gazetesi, İstanbul’u gezerek deprem riski ile ilgili bir haber yaptı. “Kraliyet Coğrafi Araştırmalar Topluluğu ve Land Rover şirketinin desteğiyle gerçekleştirilen” gezinin yazısında Türk akademisyenlerin görüşlerine de yer verildi.

Örneğin, Jeofizik Profesörü Şerif Barış'ın, “18 bin insanın hayatını kaybettiği 1999 depreminden sonra 7,5 şiddetindeki yeni bir depremin yüzde 65 ihtimalle 30 yıl içinde İstanbul'da gerçekleşeceği hesaplanıyordu. 10 yıl geçti bile” sözlerini yansıttı.

Sultanahmet Camii ayakta

Ancak gazete bu habere başlarken bir ‘senaryo’ yazdı. Saat 8.25, 09 Mart 2017. Her zamanki gibi, İstanbul yolları fabrikalara ve iş merkezlerine giderken duman kusan otomobil ve otobüslerle dolu. 15 milyon insan için rutin bir gün. Aniden yer sarsılmaya başladı. Binalar yıkılıyor, gaz ve su boruları patladı. Panik olan insanların yüklenmesi nedeniyle telefon sistemi çöktü. Sahilde temiz bahar havası almak için gezen insanları bir anda tsunami yuttu. Günün sonunda 35 bin insan öldü, 200 bin kişi yaralandı, 80 bin bina enkaz oldu. Sultanahmet Camisi ayakta kaldı, ancak üzerindeki çatlaklar yıllar boyunca 2017 depremini hatırlatacak.”

Kimine göre yeni komplo teorisi kimine göre saçmalık sayılacak bu haber…

Elbette bunlara karşı en akıllıca olanı depreme karşı sağduyulu olmak ve hazırlıkları artık tamamen bitirip geleceğe yönelik önlemleri düşünmek.

Şimdi, 2008 yılında yazdığımız, ‘Deprem Silahı İstanbul'da Denenir mi?’ yazımızı lütfen tekrar okuyun.[6]




[1] 27.12.2010

[2] Bakınız Sayfa ….

[3] https://www.onaltiyildiz.com/?haber,237/emir-yildiz-dan-3-bolum-konstantin-in-mezari 28 Eylül 2010

    Erol Elmas, Emir Yıldızdan,Ülke Yayınları 1. Baskı 2013 Sh.36

   Not: Bu Kitap daha sonra Yeniyüzyıl Yayınlarınca basılmıştır. Bundan sonraki atıflar yeni baskıya yapılacaktır.

[5] https://www.milligazete.com.tr/haber/1112670/suni-depremler-bir-silah-mi

[6] Bakınız Sayfa 



Bu yazı 9,787 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 1 Aralık 2023 Discovery Skandalı
    • 26 Mayıs 2021 Kara Yöneticiler ve Yılanların Öcü
    • 13 Ocak 2021 30 Saat Savaşları
    • 4 Ocak 2021 Günümüzün Fuggerleri, Aşı ve Korku İmparatorları
    • 30 Mayıs 2020 Göktürklerden Hediye
    • 1 Nisan 2020 Kulbak Bilge İle Çağı Anlamak
    • 7 Aralık 2019 Turks ve Caicos Adaları
    • 19 Mayıs 2019 Barbarosun Sancağı
    • 12 Aralık 2018 NATO mu PESCO mu?
    • 17 Ağustos 2018 Papaz Kaçtı Oyunu
    • 17 Aralık 2017 Yüzyıllık İntikam
    • 13 Ağustos 2017 Gökteki Türklerle Yerdeki Türkler Birleşti!
    • 31 Temmuz 2017 Pentagon'un Planını 5 Yıl Evvel Deşifre Etmiştik
    • 21 Temmuz 2017 Gargad-DNA Görünmezliği Projesi ve Manyetik Biyoloji
    • 23 Haziran 2017 27 Uçağın Sırrı
    • 4 Mayıs 2017 LOLAN (LÜLEN)-ECE-AYSULU TÜRK'e Kavuştu!
    • 6 Şubat 2017 13 Ocak 16.40, Denktaş, İstanbul
    • 1 Ocak 2017 Tarikatlar-Cemaatler ve İstihbarat-1
    • 6 Aralık 2016 Ordu, Bütün Türk Milletidir!
    • 1 Kasım 2016 Sessiz Sözsüz Yaşananlar

    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,393 µs