Kutlu Kağanım, can atabeyim Kambala-7 videosunda yine her zamanki gibi hiç söylenilmeyen konulara girdi ve izleyenlerini yine hayret deryasına daldırdı. Böyle kutlu bir kağanı bizlere yaren ettiği için Tengriye ne kadar alkış etsek az gelecektir.
Atabeyim bu videosunda Ruh/Tin konusunu Çiy ve mayalanma kavramlarıyla birlikte anlatarak kadim tarihimize ait arkeolojik bir kurgan kazısıyla gün yüzüne çıkan Altın elbiseli Tigin figürünün esas mahiyetine de değindiler ve madencilik vurgusuyla ilk defa duyduğumuz ırklara madenlerin pay ediliş bahsini anlattılar. Bu yazımızda Tin, Çiy ve Maya kavramlarına ve Tengrinin bizim için yarattığı ve bir amaca yönelik giyilecek giysilere (Altın elbise) değinmeye, tefekkür etmeye çalışacağız.
TİN: Etimolojik olarak; ruh, nefes, Tınlıg: canlı varlık.
ÇİY: Havada buğu durumundayken akşamın, gecenin serinliğiyle yere inen ya da bitki yaprakları üzerinde toplanan su damlacıkları.
MAYA: Hamur, yoğurt, peynir, bira, boza gibi kimi yiyecek ve içeceklerin mayalanmasını sağlamada kullanılan madde.
Tin Tengrinin üflediği hassa. Tengrisel bilinçle muhatap olan, iletişim kuran yanımız. Tin suresini daha önce tefekkür etmeye çalışmıştım 1 Kasım 2015 tarihli yazımda.( https://www.onaltiyildiz.com/?artikel,626/ ) O yazımdan bir kısmı tekrar paylaşacağım müsaadelerinizle.
TİN---İNCİR---DİŞİ ZEYTİN---ERKEK
TİN:X ZEY:Y Kromozomlar
DİŞİ: X X ERKEK: X Y
Tin Tin Tin Zey
Tin taşıyanlara Türkçede Tınlıg yani Tinli, ruhlu dendiğini yukarıda yazmıştık. Tin suresine baktığımızda Tin üflenenlerin yaratılış donelerini, sürülecek serüvenin oyuncuları olan tüm yaratılmışlığın kodlarını görebiliriz. İlk üç ayeti arka arkaya yazalım;
‘’ İncire ve Zeytine and olsun. Tur-u Sinaya and olsun. Ve bu emin beldeye and olsun.’’ Dişil ve eril enerjiyi yeni surette taşıyacak olanlara dikkat olsun/ and olsun ve bunlara üflenen tinin mekanı olan o emin yere dikkat olsun/ and olsun.
TUR SİN / TİN SUR Tin setti, Tin üflenen yeri saran set, sur. Bu surun çevrelediği emin belde. Oğuz atanın setti ikinci bir bariyer mi? Oğuz atanın seti delinecek lakin asıl seti, tinin üflendiği yeri çevreleyen suru, seti asla delemezler.
Atabeyim daha önceki yazılarımda da söylediğim gibi hiçbir kelimeyi, kavramı boşuna, öylesine kullanmaz. Mutlaka bir doneyi işaret ederler diye. Yine öyle olduğunu düşünerek Tin, Çiy ve Maya kelimelerine bakmak istedim.
Rahman-6: Ven NECMU veş şeceru yescudân. Yıldız/ çimenler ona secde ederler. AY ÇİM / AY YILDIZ TÜRKLER ! Çiy çimenlere de yağmaz mı? Veş şeceru yescudan, Türk tüm soyuyla (şecerü) o bilince ulaşmak için kodunu çözmek için gerekli her şeyi, hareketi yapar.(secde) Ay Çim, Türk; Ay Tin, Aydın. Türk aydın, uyandın, kodu çözdün. Tinin Tengrisel bilinçle bağlantı kurdu… TÜRK AYDIN. Titredin özüne döndün. Bu üç kelimeye(Tin, Çiy, Maya) Göktürk alfabesiyle anlamlı bir kelime oluşturmak üzere bakalım;
Çiy pişmişin halinden ne anlar diyerek mesneviden de dem vurdu atabeyim. Demek ki çiylik pişmişliğe doğru evrilmek için tesirata muhtaç, mayalanmaya. Uzak doğu öğretisi denilen CHİ kavramıda konuyla alakalı. Tüm yaradılışın özündeki, şeklini , oranını ya da mutlak kaynağını bilemediğimiz yaşam enerjisidir. Buna “kozmik soluk” da denilir. Soluk, üflenen tin…
Türkün payına maden olarak demir düştü. Hadid. Aynı zamanda buğday anlamına geliyor. Türkler tüm rızıkları ekmekle kodlar, ekmeğin yapıldığı hadid, buğday. Türk o zaman rızık dairesine giren her şeyden de sorumludur diyebilir miyiz? Yani ekini ve neslin mahvolmasına dur diyecek kutlu topluluk Türkler midir? Hiç şüphem yok. Ata dedem Oğuz kağan settini erimiş demir ve kıtr-katran-petrol/ bakır ile kurmuştu yani koduna hükmettiği demir ile.
HADİD / D AHİ D İki dağ arası deniliyor ya o yüzden iki D arasına alacak şekilde yazdım kelimeyi. İki okuma yaparsak; DAHİ VE AHİD . Dahi, zeki, yiğit, kahraman kağanlarının liderliğinde Türk budunu Ahidlerini, antlarını unutmazlar, unuturlarsa kağanları uyandırır.
Yazımıza atabeyimin sordukları bu elbiseler nerede sorusuna bakmaya çalışarak devam edelim. Nahl-81 ve Araf-26 surelerini işaret ettiler. Tengri giysiler verdi, indirdi deniliyor ayetlerde bakılırsa görülecektir. Altın elbise ile işaret edilen bu özel giysilere işaret eden kelimeyi bulmaya çalıştım ayetlerde. Araf-26 da ‘’ LİBAS’’ olarak geçiyor giysi. Oysa Nahl-81 ayette ‘’ SERABİL’’ olarak geçiyor. Gömlek manasına geliyor. Bu ayette savaş için ibaresi geçtiğinden bu vurguyu hareket noktam olarak seçtim. Özel bir durum için verilen o duruma, koşula göre giyeni koruyacak bir giysi. Serabil kelimesine bakalım şimdi;
Göktürkçe yazılıp aynalama tekniğiyle baktığımız da şu ifadeyi okuyabiliriz; ‘’ Ali berse, beresi ‘’ Bizim vermek olarak kullandığımız kelime orta asyadaki kardeşlerimiz tarafından Berme/ Bermek olarak kullanılır. Orijinal halide budur zaten. Alimizin vereceği şeyler. İlmin kapısı Alimiz. Atabeyim kuyu, altın konusunu işlediği videosunda demiştiler, Alimiz ‘’ KUYUCULUK’’ yapardı diye. Bu kuyu zahiri manadaki kuyu değildi, boyutlar, zamanlar arası geçiş yapılan portallardı ve ilmi, kontrolü, müsaadesi Alimizdeydi. Demek ki bu giysileri verecek olan ve nerede kullanılacaksa oralara gidişlerin tasarruf yetkisi Alimizindi. Nerede verilecek peki? Bir mekana, yere işaret var mı? Bakalım;
Bu yere ait işareti Nebatça yazılımdan bakalım;
Yukarıdaki resimde Nebatça yazılımı konuyla ilişkili olacak şekilde okumaya çalışalım. Bu donanımları saklayan ve verme yetkisi olan kutlu yetki sahibi kişinin mezarının/türbesinin olduğu ay! Ay boldı ata ! Yukarıda Tin, maya, çiy kelimelerini Göktürkçe anlamlı bir cümle olacak şekilde yazmıştık: TİNÇİ AYA AYMA… Tinini mayalayanların ulaşacağı ay. Kuyular sırrı ile gidilip o donanımların kuşanılacağı yer ay Allahualem. Ayın karanlık yüzünün çığlığı yakalar şeytanileri. Bu giysilerin bahsedildiği sure isimlerine de bakıp yazımızı bitirelim.
NAHL / ARAF : HAL A/E F, HALEF NAR… Narın yerine geçecek olan. Nur…Nur-35…
Nur-35: Allah, göklerin ve yerin nurudur. O´nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler vermektedir. Allah, her şeyi bilendir. Ayeti konuyla ilşkili olacak şekilde değerlendirmeye çalışalım. O nur üstüne nurdur. Ama O’nun nurunun bir misali vardır. Ne doğuya ne batıya nispeti iltisakı olmayan bir ağaç/ şecer yani bir soy var! Bu soydan bir zeytin var, yukarıda Tin suresine atfen yazdığım TİNZEY XY BİR ATA ! Bu atanın yağı yani o atanın torunları ( Selam ola Atabeyime) var! Nar onlara ilişemez, onlar parlar parlar, ışık olur fener olur Kağan olur buduna. Hanım Hey! Kağanım Hey! Tengri yüzümüze bolsun, Tengri biz menen….
Orkun AKAR
https://www.onaltiyildiz.com/?haber,8108/tin-in-sana-ne-der-kod-u-coz-giysini-giy-gel
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle