Geçtiğimiz yaz, Kıymetli büyüğümüz, muhterem hocamız Sayın Oktan KELEŞ’i, Tiredeki yazlık köy evinde ziyaret etmiştim. Buradan bir kez daha zat-ı alilerine göstermiş oldukları misafirperverlik için teşekkür ediyor, şükranlarımı arz ediyorum.
Bu ziyaret günlerinden birinde Tire merkeze inmiş, oradaki bir nargile kahvesinde çok müstesna ve kıymetli bir AN’da başlayan muhabbetullah’a eşlik eden feyz yağmurlarında ıslanmıştık. Ne demişti erenler: "Bizim dergahın kapusu, çatusu yoktur. Allah c.c denilen her yer bize dergahtı, okuldu." Dersin sonunda Oktan hocam bizlere dönerek "Şimdi bize dışarıdan, zahire göre düşünerek bakanlar nargile fokurdatıyorlar derler.’" Demişti. Ama bilemezdiler ki o gün oraya inen feyzin şahaneliğini, kıymetini. Ne güzeldi, her demi ne bereketliydi Rabbim tekrarını nasip etsin inşallah. Muhabbetullahımızın konusu epeydir üzerinde düşündüğüm Tin suresinde geçen konulardı. İncir, Zeytin, Tur dağı ve Emin belde. Kendilerine şu çıkarımımı arz ettim. "Bir yerin emin belde sıfatını alabilmesi için, İncir, zeytin ve tur dağı ile simgelenen bu üç unsuru bünyesinde barındırması gerekliliğini". Bu yer ile de sadece bir toprak parçasının değil daha bir çok unsura da işaret edildiği hususunu da ekledim. O aydınlık yüzlerine bir tebessüm yayıldı ve akabinde Hankah’lara özgü bir ciddiyetle: "Şimdi sana bu konuların bir veçhesini anlatacağım" dediler. Kendilerinin verdiği bu veçheden yol tutarak yapmaya çalıştığım tefekkürlerimi birazdan aşağıda arz edeceğim inşallah. Kitabımız, kendisine hürmetle gelenleri ikramsız bırakmıyor çok şükür. Niye mi böyle dedim? Şu yüzden, ziyaretimizden önceki, geçmiş günlerde yapmış olduğumuz derslerin birinde sormuştum, "Hocam tefsirlerde hakikaten boşluklar var" diye. Kendileri de "Orkun, zaman o kadar hızlı akıyor ve anlayışlar da bir o kadar hızlı değişiyor ki; önceleri yüz- iki yüz yıl ihtiyaca yetebilen tefsirlerin, günümüz şartlarına göre de ilaç olabilmesi için nerdeyse her ay gözden geçirilerek, yeni tefsir çalışmalarının yapılmasının elzem olduğunu" söylemiştiler. Şimdi müsaadelerinizle konuya girelim.
Önce çıkış noktamız olan Tin suresinin ayetlerini yazalım.
Bismillah
1.İncire ve Zeytine and olsun.
2.Tur-u Sinaya and olsun.
3.Ve bu emin beldeye and olsun.
4.Biz insanı gerçekten en güzel bir biçimde yarattık.
5.Sonrada çevirdik aşağıların aşağısına attık.
6.Ancak iman edip iyi işler yapanlar başka,onlar için kesintisiz bir ecir vardır.
7.Böyle iken dini sana ne yalanlatır?
8.Allah yargıçların en güzel hüküm vereni değil mi?
Sureye genel olarak baktığımızda, insanın en güzel bir biçimde yaratılıp, bir makama getirildiği (Hz.İnsan makamı) sonrada o makamından dünyaya (Aşağıların aşağısına,çünkü indirilmeden önceki bulunduğu yüksek bahçede zahmet, korku v.s yoktu) indirildiği anlatılıyor. İman edip, iyi işler yapanların tekrar o makamlarına yükseltilecekleri işleniyor.
İlk üç ayette zikredilen dört unsurla bu yaratılışın doneleri, sürülecek serüvenin oyuncuları olan tüm yaratılmışlığın kodları ve tabiri caizse bu tefekkürümde tespit olarak sunduğum Yaradanımızın imzası veriliyor.
Çalışmama Oktan Hocamın verdiği ilk manadan-anlamdan başladım. Yaratılıp, makamına oturtulan insan buradan en aşağıya indirilmiş fakat başıboş bırakılmayarak Allahın c.c resul ve nebileriyle desteklenmişlerdir. İncir ile, İncir ağacı altında ilham alan Buda’ya ; Zeytin ile, Zeytin dağında vaazlarını veren Hz.İsa’ya ;Tur dağı ile;Tur dağında ilahi mesajları alan Hz.Musa’ya işaret edilmektedir. İnsanlığı doğruya ve ilahi yola çağıran bu müstesna kişilerin sundukları ilahi mesajları insanlar bozmuş,aslından uzaklaştırmışlardır. Nihayet "Ve" bağlacıyla son nokta konulmuştur. "VE Hezel Beledil EMİN." Son uyarı, son mesaj bulunduğu yeri emin beldeye çeviren, zat-ı mübarek, sevgililer sevgilisi ‘’Muhammed-ül Emin’’…
Bu girişten sonra naçizane kendi yorumlarıma geçiyorum;
1.Yorum İnsanın yaratılışı zikrediliyor, o zaman bu yaradılışın izlerini görmeye çalışalım. İncir ve Zeytin ile iki farklı cins ağaçla zevciyete gönderme yapılmış. İncir eski kadim litaratürlerde hayat ağacı olarak adlandırılmış ve dişiliği sembolize etmiştir. O zaman ;
TİN---İNCİR---DİŞİ ZEYTİN---ERKEK
TİN:X ZEY:Y Kromozomlar
DİŞİ: X X ERKEK: X Y
Tin Tin Tin Zey
Her şeyden çift yarattık.
2.Yorum Matematiksel değerlere bakalım.
İncir-Tin : Te:400 Nun:50 400+50 =450 4+5=9
Zeytin : Ze:7 Ye :10 Te: 400 Nun: 50 7+10+400+50= 467 4+6+7=17 1+7=8
Tur Sina: Tı:9 Rı:200 Sin:60 Nun:50 9+200+60+50=319 3+1+9= 13 1+3=4
Beledil emin: Be:2 Lam:30 Dal:4 Lamelif:31 Mim:40 Nun:50 157 1+5+7= 13 1+3=4
İncir ve Zeytin 9+8=17 1+7=8
Tur dağı ve Emin belde 4+4=8
8+8=16 1+6=7
‘’7’’ rakamı daha önceki çalışmalarımda da gözlemlediğim gibi bana göre, teşbihte hata yoktur diyerek Rabbimizin imzasıdır. Yedi kat yer-gök, Seb-an minel mesani( İkililerden yedi), yedi tayf v.b gibi. Ve Tin suresi dördüncü ayette "En güzel bir şekilde" denilerek, bu yaratılışın matematiksel oranına gönderme yapılıyor sanki. Hepimizin bildiği "Altın oran".
Altın Oran : 1,618 1+6+1+8= 16 1+6= 7……İmza
Ölçü ve oran dedik,o zaman 13-Rad:8 ve 54-Kamer:49 ayetlerine bakalım;
13-Rad-8: ‘’Allah, her dişinin neye gebe olduğunu; Rahimlerin neyi eksiltip, neyi arttıracağını bilir. O’nun katında her şey bir ölçüye bağlıdır.’’
54-Kamer-49:’’Şu bir gerçek ki; Biz her şeyi bir ölçüye göre-bir kaderle yarattık’’
Mushaf sıra no.larını ve ayet no.larını toplayalım;
13+8=21 2+1=3 ; 54+49=103 1+3=4 3+4=7…..İmza
3.Yorum İncir ve Zeytin ile Tur dağı ve Emin belde kelimelerine karşılaştırmalı olarak bakalım;
İncir ve zeytin karşılaştırmasından; Ze ve Ye harflerini elde ettim. Bu iki harften ‘’Zayi’’, ’’Ziyana uğramak’’ kelimelerine tefekkür ederek ulaştım. Yani ‘’ ASR’’ suresi. En güzel bir biçim ve ölçüyle yaratılan ve kendisine çok büyük bir makam verilen insanların çoğu ‘’ Ziyandadır’’. Hayra ve barışa yönelik iş yapan gerçek iman sahipleri müstesna.
Sina dağı ve Emin belde karşılaştırmasından; Tı,Rı,Sin ve Be, Lam, Dal, Lamelif, Mim harflerini elde ettim. Tı-Rı-Sin = TüRuS…Kalkan ; Be-Lam-Dal-Lamelif-Mim = BeLeD-üL ÜMM…Ana belde, yurt yani Anadolu yani Türkiye’ye işaret edildiğini tefekkür ettim.
Türus kelimesini antik nebat alfabesiyle yazalım;
Okuyalım; ‘’Kalkan tutan,şerre kalkan olan usta-reis burada.’’ O zaman diyebilir miyiz? Devrin son emin bel desi ‘’ Türus’’ tutan reisin,ustanın olduğu, bulunduğu ‘’ Beled-ül Ümm’’ Anadoludur, Türkiyedir. Kalbide Kalperen Ocakları Derneğidir. En doğrusunu Rabbim bilir. İlk başta İncir, Zeytin, Tur dağı ve Emin beldenin sayısal değerlerini vermiştik;
İncir-Zeytin=8 ; Tur dağı-Emin belde=8 ‘’Ha’’ harfinin sayısal değeri 8’dir. Ha harfi antik Nebat alfabesinde çit, çeper, set, ikiye bölme anlamına geliyor. Set deyince artık hemen ilk aklımıza gelen; Demir-Bakır sırrı, seti inşa eden atamız Hz.Zülkarneynin, Oğuzumuzun sırrı! İki adet ‘’8’’ vardı yani iki adet ‘’Ha’’ harfi…Çizelim o zaman.
Tevafuk ki, bu çalışmamı kaba hatlarıyla bitirdikten çok kısa bir süre sonra, Kıymetli büyüğümüz Sayın Oktan KELEŞ’in Demircilik sırrı yazısı sitemizde yayımlandı. Şu ana kadarki bahsettiğim verilerle ve biraz sonra sunacak olduğum grafikten elde ettiğim ‘’Yaşam-Hayat çiçeği’’figürünün ‘’Demircilik’’ icazetnamesinin ilk figürü oluşu hayretimi daha da ziyadeleştirdi.
Bu tevafuku çalışmamın doğrulanmasına yordum en doğrusunu Rabbim bilir diyerekten. Oğuz makamı ocağının dumanı derneğimizden tütecek inşallah.
4.YORUM Çalışmamın bu son bölümünde, Tin 1-2-3 ayetlerini öğrendiğim bir yöntemle grafiğe aldım, çıkan grafikten naçizane kendimce geliştirdiğim bir tekniği kullanarak bir şekil elde ettim.
Bu şekli araştırdığımda, bu figürün tüm kadim kültürlerde bilinen ‘’Hayat-Yaşam çiçeği’’ olduğunu buldum. Budist kültürde ‘’ Lotus’’ olarak biliniyor.
Dünyanın çok farklı coğrafyalarındaki (Güney Amerika, Asya, Afrika, Orta doğu, Anadolu) arkeolojik çalışmalarda örneklerine rastlanmıştır. Türkiye’de, Burdur müzesindeki bir lahit kapağında, Manisa müzesinde, Hacı Bektaş türbesinde bir çeşmenin üstünde ve Mimar Sinanın Selimiye camiinde ‘’Yaşam’’ çiçeği sembolleri mevcuttur. Evrenin ve yaşamın,tüm kodunun bu sembolde gizli olduğuna inanılmaktadır. Dünyanın her yerinde de adı aynıdır: Yaşam çiçeği.
Yaşam çiçeğinin desenleri, evrendeki her şeyi oluşturan kutsal oranın çıkış noktasıdır.Kutsal geometri ilede bağdaştırılır. Semavi dinlerin hepsinde kullanılmıştır. Bu kutsal geometri,varlığımızın temelindeki formdur. Kutsal geometrinin doğasında ne bir hataya ne de bir tesadüfe yer vardır.( Her şeyi bir ölçüyle yarattık…Allah c.c yaratanların en güzelidir).Sabun köpükleri, zigot formu, DNA‘nın çift sarmalı, Samanyolu ve Siriusun birbirine dolanarak çizdikleri yörünge gibi örneklerle ilgilenir Kutsal geometri. Bu düzeni, gözle görülemeyen atomdan,sonsuz sayıdaki yıldızlara kadar izleyerek her adımda kendimizi bulabiliriz.
İkinci şekil; Döllenmiş yumurtadan hayatın başlaması.
Üçüncü şekil; M.Sinan Selimiye camii Yaşam çiçeği figürü.
Yaşam çiçeği,iç içe geçmiş,eşit alana sahip 19 çemberden oluşan bir geometrik şekildir.
Yaşam çiçeğinin oluşturduğu şekiller tüm varoluşu inşaa eder. Burada benim hemen dikkatimi çeken unsur ‘’19’’ oldu. Bu sayı sizlere neyi çağrıştırıyor? Evet,’’ O nun üzerinde 19 vardır.’’ Müddesir suresi. İlahi planın bir ölçüyle yarattık demesindeki ölçü-kader ve imzası olarak düşündüğüm ‘’7’’ sayısı. O zaman diyebilir miyiz? Kutsal geometrinin oranı ‘’Altın oran’’ dır ve bu oranı koyanın imzası 7….Müddesir suresinde verilen bu doneyi acaba Lain nasıl değerlendirdi? Bilmekteyiz ki o lain yaratılışı izler ve manasını maniple eder. İşte şöyle saptırmış Lain, Müddesir suresi apaçık söylüyor ; ‘’Durdu,baktı,ölçtü-biçti ,kahrolası nasıl ölçtü biçti.’’ Her şey aşikarken Lain üfledi kulaklara ve yaradanın Sünnetullahı olan bu oranı yandaşları olan sapmışlar aşağıdaki resimlerde görüldüğü gibi modifiye etmeye çalışmışlar.
Lain bu motifi Budist kültüre, Lotus deyip şekli muhafaza ederek ama manasını bozmuş olarak vermiştir.
Hristiyanlığa ise Lotus’u(Nilüfer) Zambak ( Fleur de lis) diye şeklini bozarak; Baba-oğul-Kutsal ruh diyerek de teslis’e işaret saydırarak manasını da bozarak vermiştir.
Baş yardakçıları olan Yahudileri anlatmaya bile gerek yok aslında ama onlarda da Sefirot ve metatron olarak manuple edilmiştir.
Kırgız Kalpağı
Bu çalışmamı düzenlerken kıymetlilerimizin en güzidelerinden olan Tarık C.nin ordan-burdan-2 başlıklı yazısı yayımlandı. O yazısında geçen kaburga hususu dikkatimi celbetti ve beni kendisine çekti. Yaptığım kısa bir çalışma sonucunda ‘’ 19’’ ve ‘’7’’ vurgusunu görünce bu çalışmayı da ekleyeyim dedim. Kendilerine buradan hürmetlerimi sunuyorum.
Adem babamız, Kaburga ve Nefise annemiz. Bu üç verinin harflerinin sayısal değerlerine bir bakalım;
Adem: Elif:1 Dal:4 Mim:40 1+4+40=45 4+5=9
Kaburga: Dad:800 Lam:30 Ayn:70 800+30+70=900 9
Nefise: Nun:50 Fe:80 Sin:60 50+80+60=190 1+9=10 1 (Nefsi Vahide)
Çizimimde 1 ve 9 yanyana, yani 19.Onun üzerinde 19 var. Neyin üzerinde? 1 ve 9 sayılarından başka altta 7 tane rakam var. Yani 7 nin üzerinde 19 var. Başka bir ifadeyle söylersek ,19 un altında Rabbin imzası olan 7 var. Ayrıca bu konuyla paralel olarak, yukarıda İncirin ve Zeytinin erkekle-dişiyi sembolize ettiğini ve sayısal değerlerini de vermiştik.
İncir:9 Zeytin:8 İki değerinde aynı olması gerekmez miydi? Dişi, erkekten bir birim fazla. Bu da eksik kaburgayla sırlanan konuya işaret ediyor. Erkekten eksilenle dişi var ediliyor görünüşte ama manada nasıl bir bakalım. Nisa suresi 1.ayette zikredilen sizi tekbir nefisten yaratan ifadesi çıkış noktamız. Tek bir nefis yek vücud olma…
9+8=17 1+7=8 8 Zeytinin değeriydi, yani Ademin. Görüldüğü gibi eksilen artan bir şey yok.Nefise annemizde Ademoğludur ifadesinin sayısal tescili. En doğrusunu Rabbim bilir.
Çalışma ve tefekkürümü burada sonlandırırken, Kıymetli büyüğüm, muhterem Hocama huzurlarınızda şükran ve hayranlığımı bir kez daha arz etmek istiyorum.
Orkun AKAR
https://www.onaltiyildiz.com/?haber,4361
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle