Kadim Türklerden bu günlere Türk geleneğinde çok önemli bir yer tutan ‘’Ocak’’ kavramı büyük bir kutsiyeti ifade eder. Türklerde ateş kutsaldır; saygı gösterilmesi gereken bir nesnedir. Yanlız bunu, eski İran dini olan ateşe tapma ile karıştırmamak gerekir. Türklerde ateş kötülükleri kovar, saf cevhere ulaşmak için maddeyi kirlerinden temizler. Bu yüzden, ateşle oynanmaz, su dökerek söndürülmez, tükürülmez. Ocak kavramı, toplumun en küçük birimi olan aile kurumuyla da özdeş anlam ifade eder. “Evim, barkım, ocağım’’ deyimi bu tespite bir örnektir. Diğer deyimlere bakarsak biraz daha fikir sahibi olabiliriz. Eğer iyi temennide bulunulacaksa “Ocağın tütsün’’ denir. Kötü temenni, beddua edilecekse, “Ocağın batsın-sönsün’’ denir.
Ocak kavramı, en temel birim olan aileyi de ifade eder demiştik. Bir de, kolektif bir yapıyla, bir öğreti etrafında, bir ocağın tüttüğü yerde (aynı ailede olduğu gibi) bir araya gelen kişiler vardır. Bu yere Fars’ça ‘’Dergah’’denir. Türkçesi ‘’Ocak’’tır. Bektaşi ocağı, Mevlevi ocağı, Yesevi ocağı gibi. Ocak’ta ateş yanar. İşte bu ateşin sönmeden devam etmesi-ettirilmesi, sönmeyecek bir geleneğin, öğretinin devam edeceğini sırlar. Mehmet Akif Ersoy’un, İstiklal Marşımızda haykırdığı gibi; “Sönmeden en son ocak!’’. Bir tek ocağın bile tütmesi, aynı ‘’Toroslarda hala o Yörük ocağı tütüyorsa, umudu kaybetmeyin. ’’ denilmesi gibi, Türk’e bir işaret, bir meşaledir. Ocaklarda ‘’El’’ verilir. Bu el vermek tabiri; Öğretmenin-mürşidin, talep edenlere, öğrencilere yol göstermesi, öğretmesi ve bu süreci başarı ile tamamlayanlara izin-yol vermesini ifade eder. Dergah’a- Ocağa giren talip önce, dergahta ocağın yandığı- tüttüğü mutfağa alınır. Burada, Ateşbaz Dede tarafından ilk dersler verilir. Görüldüğü üzere, talib’e önce ocak gösteriliyor. O ocağın ateşiyle cevherini örten kabuklar, kirler yakılıyor. Günümüzde bu gelenek, bu öğretiler devam ediyor gibi görünse de aslından ve manasından çok şeyler yitirmişlerdir.
Ocağının ateşi tütmeye başlayan Kalperen Ocakları Derneğimiz, bu kadim Türk öğretisini Pirimiz Hoca Ahmet Yesevi hazretlerinin yolunda yeniden hak ettiği yere taşıyacaktır ve bunda hiçbir şüphe yoktur. Bizleri bu kutlu ocağın ateşi önünde bir araya getiren muhterem büyüğümüz, hocamız, Deruni babamız Sayın Oktan KELEŞ’in emekleri ve gayretleri her türlü övgünün üzerindedir. Kendileri her birimizi sosyal statümüz ne olursa olsun BİR‘lemiş, her türlü sıfatlardan arındırarak bizlere ‘’Kalperenler’’ demiştir. Evet baktığımızda, öğretmeni de var memuruda; Askeri de var işçisi de; şoförü de var öğrencisi de; pilotu da var emeklisi de. Bu uzayıp gider. Normal hayatın çamurlu sokaklarında, bu saydığım statülerdeki kişilerin birbirleri ile teması, normalde bir selam ile sınırlı kalırdı. Yanlış anlaşılmasın bu bir tenezzül meselesi değildir. Bu kadar kozmopolit bir grubu ancak çok büyük bir ülkü bir araya getirebilirdi; o ülkü’de Sultanımızın tutuşturduğu ocağın dumanlarından ciğerlerimize dolan Kalperenlik aşkıdır, Türklük sevdasıdır, Ehl-i Beytten süzülen inciler, mercanlardır, arı duru halis İslam şiarıdır.
Baş Tuğbeyimiz Yener DURSUN başkanımızın büyük gayret ve emekleri ile Sayın Oktan KELEŞ’in vermiş olduğu unutulmuş kadim Türk teşkilat şeması yayımlanmıştır. Bu şemayı görünce içimde fırtınalar koptu ve bu yazıyı yazmaya niyet ettim. Evet Kalperenler, koldaşlar teşkilatlanmak demek disipline girmek demek, hiyerarşiyi gözetmek demek, silsileyi takip edip neyi, nerde, ne zaman, kiminle istişare edeceğini bilmek demektir. Ocağımız kurulmadan evvel bu erkânı, edebi, yordamı bilmiyorduk. Artık biliyoruz. Türk tarihte diğer milletlerden neden üstün olmuştur? Teşkilatlanabilmiştir her koşulda, durumda. Buyruğa uymuş, Töreye başkesmiş, Beyi önünde yere diz vurmuştur da ondan. Ocağımızda bu töre uygulanacaktır aynı askeri bir disiplin ve hiyerarşi içinde. Tabii ki bunu uygularken naif bir dil ve hareket tarzı ön planda olacaktır. Ocağımızın ateşinde demir gibi kaskatı olan nefslerimizi, aynı demir cevherine ulaşmak için alaşımları potada erite erite cüruflardan temizleyen demirci ustanın yaptığı gibi kendimizi ustalarımıza teslim edeceğiz. Ayıp ve kusur aramayacağız, bunları cüruf nispetinden sayıp ocağımızın potasında hep beraber eriyeceğiz. Bu meydanın bir imtihan meydanı olduğunu, kazanmak için, ocaktan alınacak ilimin, irfanın, edebin, erdemin ne kadar önemli olduğunu unutmayacağız. Bu öğretiyi yaptığı muhabbetullah dersleri ile bize çok önceden yavaş yavaş zerkeden büyüğümüz, gönül sultanımızın bizlere verdiklerini bir ilaç gibi düşüneceğiz. Maksadın Doktorun yanında olmak değil verdiği reçeteyi harfiyen uygulamak olduğunu bileceğiz. Doktor gerekli görürse hastayı yatırır, yani yanında, gözetiminde tutar bir müddet. Akabinde taburcu olduğunda reçetenin uygulanması sorumluluğunun yine hastanın kendisinde olduğunu unutmayacağız.
Kıymetli Kalperenler, sorumlulukların zorunluluklar getirdiğini biliyoruz artık. Bu ocak tütecekse, odunları kesecek olanlar zamanında kesecek, taşıması gerekenler zamanında taşıyacak, külleri temizlemesi gerekenler de zamanında bu temizliği yapacaklardır. Yüce Allah (c.c) Kalperenleri mahcup ettirmesin, kendilerine bu payeyi layık gören Kutlu kişinin başını yere eğdirtmesin.
https://www.onaltiyildiz.com/?haber,4399
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle