En Sıcak Konular

Dr. Hamdi Cenk Düzgit

Köşe Yazarı
Dr. Hamdi Cenk Düzgit
13 Aralık 2020

Anunnaki-An'ın Kanı/Anak'ın Kanı



Hiç bitmeyecekmiş gibi gözüken sıkıntılı bir haftaydı.Nihayet cuma olmuştu. İzmir'de yağmur yağmaya başlamış, göklerdeki negatif enerji biraz olsun dağılmıştı. Yağmur bulutları defalarca toplanıyor ancak, bir şerli el tarafından dağıtılıyordu. Toprağın göğe seslenişini duymuştum, adeta bu şerlilere kızgınlığını dile getiriyor gibiydi. Doğanın tüm parçaları bir orkestra elemanı gibi, seslerini yağmur sesine katmışlardı. Onlar, Kamlar gibi sesler çıkarıyor ,davullarını vuruyorlardı.Ama duymasını bilene!  Bir işaret daha bekliyordum ama neydi acaba?

Cuma beklediğim o işaret geldi, sabah bembeyaz bir kuş kanatlandı yolumun hemen sağından ve gökyüzünde metalin parlaması gibi parlayıp, kayboldu.

Hemen yazmaya başlamalıydım. Kam Babam Oktan Keleş bize çalışma metotlarını anlatmıştı bir sohbetinde. Örnek alınması gereken bir çalışma disiplininde, konuları bir birine karıştırmadan, peş peşe çalışmalarını yapıyordu. Şaşkınlık ve hayret duygusu; O'nun yanındayken önce bizi sarıyor, sonra da alıştırıp gidiyordu. Geçen yıllar içinde O'ndan öğrenebildiklerimizi(nasibimizce) düşününce, O'na teşekkür etmenin en iyi yolunun, çalışmak çalışmak daha çok çalışmak olduğunu anlıyordum. Kasım ayında, Sırlar ocağındaki sohbetine katılma şansı bulmuş, İzmir'e adeta sevinçten uçarak dönmüştüm.Nedeni bana sırdır.

Anlatacaklarım; inşallah hayırlara vesile olur ve bir şekilde yanlış aktarılmış, üstü örtülmüş Türk tarihinin, hakikatine dönmesine yardımcı olur.Sultanımız Oktan Keleş başta olmak üzere,pek çok Bala ve Türk araştırmacı bu uğurda çalışmaktadırlar.Yanlışlar bana,doğrular hepimize aittir...

"İlkel beyinden kurtulup, Tengri yazılımını okumaya çalışmalısınız" demişti Kam Babam Oktan Keleş. Bu yüzden tarihte kayıt altına alınmış her delile karşı çok uyanık olup, parçaları birleştirmeye çalışmalıydık. Atalarımızdan o yazılımı okuyan hatta yazabilenler vardı. Oğuz Kağan Ata'mız(son kitapta Zülkarneyn) ; kendisine verilen azap veya güzel davranma yetkisini o yazılım sayesinde kullanmıştı. Söz konusu ayette(Kehf84); kendisine verildiği anlatılan "sebep" ile ,bazı olağan üstü işleri yapabildiği görülüyor. Peki bu sebep nasıl çevrilmiş Türkçeye ? Bağ,yol,vasıta,sebep... Bu anlamı ile bile ; Zulkarneyn'e verilen bir bağ'dır. Kehf85'te ise "o da tuttu bir yol" diye çevrilmiş olan kısım aslında tam kelime kökleri ile "o da tabi oldu bir bağa" diye de çevrilebilir.Günümüz programlama dillerinde çeşitli bağlar ve algoritmalar ile komutlar kullanılarak yazılım geliştirilir.Örneğin delphi programlama dili ile yazılım hazırlanır.Delphi ismi özellikle seçilmiştir.Bu konu başka koldaşlarımızca zamanı gelince anlatılır. Gelin, biz bu sebeb kelimesini Türkçe tamagalar ile okumaya çalışalım. Bakalım ; Tengri yazılımı ile bir bağını bulabilecek miyiz?

Şemada görüleceği üzere , Türk tamgalarıyla ortaya çıkan ses, SUBEB yani, Yenisey Türkçesi ile SUV-EV olarak okunabilir. Anlamı da çok ilginç : SUYUN EVİ veya SUYUN DÜZENİ! Biz bu SU'yu Türk yazıtlarında Yer-Sub olarak defalarca okuduk.SU ruhları olarak çevrilmiş idi,yıllarca araştırmacılar tarafından. Yani,onlar da bu SU'yun normal su olmadığını hissetmişlerdi.

Burada konu edilen su, bizim bildiğimiz H2O değil, ENEK Hatun'un ,ÜLGEN Ata'ya verdiği bilgi ile kullanılan "yazılıma" ait olan SU'dur!

Öyleyse, son kitap Kuran ile anlatılan ; Zülkarneyn'e verilen yetki ; yazılıma ait olan SU'yu kullanarak azap edebilme veya güzel davranabilme yetkisi olsa gerektir. ZULKARNEYN ADI BİLE söylenirken SU ile olan ses benzerliği göze çarpar.Zulkarneyn bir lakaptır ancak Oğuz Kağan ATA'YA ait olduğu için Türk adı olmalıdır! Okumaya çalışalım:

ZU-L-KARN-EYN(eyn:arapçada ikili,çift anlamında ek)

ZU-İL-AKARN-EYN

SU-İL-AKAN-EYN

(eyn ekini başa ekliyoruz) ÇİFT-SU-İL-KAN...

SU-İL KAN!

Yer ve Göklere hükmetme yetkisinden dolayı Çift eki almış olmalıdır. SU Halkından KAN'a sahip olan anlamına gelir.Buradaki Su,Tengri yazılımına ait olan SU'dur. Son kitap Kuran'da ,Oğuz Kağan ATA'nın lakabı bile boşu boşuna verilmemiştir. Lakabının bulduğumuz anlamı,kurmaya çalıştığımız bağ ile direk ilişkili çıkmıştır!

Allahualem...

Bize derslerde anlatılan tarih ile hakikatte olan tarih arasında zaman zaman farklar oluşmaktadır. Örneğin, toplumda hemen her kesin bildiği Anunnaki hikayesini ele alalım.Gökten gelen sözde tanrıların ,insanoğulları ile teması, yer yer üremeleri ve sonra da gitmeleri hikayesi. Sümerologlara göre yaygın kanaat; Anunnaki olarak tabletlerden okunmuş olan bu sözde tanrıların,yani AN'ın çocuklarının ; insanoğullarına göre daha kuvvetli,daha güçlü ve daha ileri medeniyete sahip olduğudur. Bu durum son kitap Kuran'da da konu edilmiştir.Bir çok ayette bu konudan bahis edilir. İnsanoğlunun ; kendisinden güçlü olanı yüceltme yanılgısı, şerlilerin bu noktadan hareketle,tarihi çarpıtarak yazmalarına neden olmuştur.

"Tarih Sümer ile başlar" cümlesi ,Göbekli Tepe'nin ve benzerlerinin bulunmasıyla artık değerini yitirmiştir.Doğru olan cümle "Tarih Türkler ile başlar"  olacaktır .Zaten ; Sümerler de Türklere ait olan bir boydur. Zaman içerisinde kadim Türklere ait olan daha pek çok yer kazılarak bulunacaktır. Ayrıca; Türkistan coğrafyasındaki Saymalıtaş'ta bulunan kaya resimleri bize,  Göbekli tepe'den de Sümerlerden de çok daha eski bir zamandan seslenmekte,Sümerlere de ilham verecek tamgaları ve hikayeleri göstermektedir! Resimleri sırayla inceleyelim:

Soldaki resim ; rahmetli Servet Somuncuoğlu tarafından kitaplaştırılan, Saymalıtaş kaya resimlerinden. En az 20bin yıllık kaya resimleri! En Az! Çok net olarak, işaretlediğim yerlerde; araç sürücüsünü,aracı ,8 yönlü çarkı ve 2 adet pars/börüyü görüyorsunuz.Yani bu resimleri yapanlar,mağaradan yeni çıkıp,avlanan insanlar değildir. Kadim bilgiyi aktarmaya çalışan,eskilerin teknolojisini hatırlayan Atalardır.

Sağdaki resim ise Sümer coğrafyasında bulunan taş tabletlerden. Saymalıtaş'a göre çocuk denecek yaşta! M.Ö.2-3000li yıllardan kalma. Saymalıtaş'tan birebir alınmış olan araç sürücüsünü,aracı,8 yönlü çarkı,2 adet pars/börüyü gördünüz!

Bu deliller ışığında; Anunnaki olarak bilinen sözde tanrıların, Türk coğrafyasından aktarılma olduğu aşikar! Sümerler,ortalık Asya'dan göçe başladıklarında yanlarında kültür ve inanışlarını da getirdiler Mezopotamya'ya. Kimi Sümerologlar; 8 yönlü çarkın tanrı AN'a ait olduğunu ifade edebilir.Yazılarda o şekilde çeviri yapmışlar.Ancak biz yeryüzünde Tengri'yi ifade eden en eski tamganın da Türkçe yazıldığını biliyoruz.Kadim Saymalıtaş'ta da Tengri tamgalarını görmüştük. Kazım Mirşan'ın iskitler-sümerliler kitabında dingir/tengri tamgasını görebiliyoruz.Sümerliler'den önceye aittir bu Tengri tamgası! Aşağıdaki şemada inceleyelim :

Şemadan tamgaları takip edersek; Saymalı taş'taki 8 yönlü çarkın 2 anlamını bulabiliyoruz:

1- Var eden/Yaratan Tengri ve

2- OK-OZ sembolü'ne kadar geri gidebiliyoruz! OKOZ'un Türkler için önemini,dünyaya Oktan Keleş duyurmuştur.Saygıyla eğiliyorum önünde.

Tamgaları okuduk,Allahualem...Devam edelim.

Yine Saymalıtaş'tan bir kaya resmi. 4 boynuz/antenli bir kişinin 4 boynuz/antenli bir atı kontrol ettiği görülüyor. 4 boynuzlu At'ın bir ÖG-AT olduğunu,rahmetli Kazım Mirşan'ın İskandinavya okumalarından da hatırlıyoruz.İskandinavya'daki Kadim Türk akıncıları,Tengri inancını ve tamgalarını ,Sümerliler gibi yanlarında götürmüşlerdi.Ayrıca 4 sayısının Türkler için önemini daha nasıl anlatalım: 4 Kapı! 4 Yön! eskilerin deyimiyle Tört Bulung...Dünyanın/Kainatın bu 4 köşesini ,Türk Kam bilgileri ışığında zamanla ve nasiple öğreneceğimize inanıyorum.Saymalı taş'taki bu resmi yapan Atalarımız, bu 4'ün önemini biliyorlardı!

Bu ÖG-AT'ları görünce; aklıma hemen şu Kuran ayeti geldi: Fatır 1: Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah´a mahsustur. O, yaratmada dilediği kadar artırır. Gerçekten Allah her şeye kâdirdir.

Ayette söz edilen kanatları,ÖgATlar'da resmedilen boynuzlar olarak düşündüm.Bu da Türklerin Kanat Sırrını açıklar.Türkler Kanatsız olamazlar. Daha doğrusu Türkler; Gök Soylu oldukları için burada bahis edilen Kanatlar, Gök Ehlinin onlara armağanları olsa gerektir.O Kanatları bulup,kullanabilirsek,AtaTürk'ün "İstikbal Göklerdedir..." sözünü hayata geçiririz.

Bu arada KAN-AT adı da çok ilginçtir! DLT'te kanat,uçmaya yarayan şey,binek olarak çevrilmiştir.Askeri terminolojide ise Kanat,filo anlamına da gelir .Yani kuşun kanadı anlamına geldiği gibi, uçmaya yarayan binek anlamına da gelir! İyi okursak,Türklerin Gök soylu olduklarını sadece bu kelimeden dahi ispat edebiliriz.

KAN-AT kelimesi;

özel KAN sahibi AT'ı mı?

yoksa KANg(ATA-BABA) AT soyunu mu anlatmaktadır?

Türk mitolojisi(tarihi) kanatlı AT'lar ile doludur. Hemen her Türk savaşçısının bir uçabilen atı vardır. Burada konu edilen AT'lar, kadim zamanlarda KANg-AT (Ng sesi:genizden çıkan n sesidir) olarak konuşulmuş olmalıdır. Oktan Keleş Sultanımızın Tengri'nin Türk'ü adlı kitabında Tengri'nin Atı olarak resmedilen Gök Türk gemisini gözünüzün önüne getirin,ne demek istediğimi anlayacaksınız. Türkler'de hemen her kadim kelime bir SIR içermektedir! Bize, yani torunlarına bıraktıkları SIR'lardır!

Bilge Tonyukuk da ata/torunlarına zamanları aşarak seslenmiştir! Yazıtı ortadadır.

Şimdi gelelim Sümerlerin, Türk coğrafyası ve tarihinden alıntılayıp getirdiklerini düşündüğümüz Anunnaki adının hakikatine...

Bu kelime tanrı An ile tanrıça Ki'nin çocukları olarak çevrilmiştir.Ancak; biz Türkler, yeryüzünün ve göklerin en eski mitolojisine ve tarihine (aynı şey) sahip olduğumuz için, bu kelimenin aslını bulabiliriz.Arayalım beraber.

AN'un NaKi kelimesini biraz tefekkür edersek AN'un KaNı olarak okuyabiliriz.

Divanu Lügati Türk 'te Anun; O'nun anlamı içerdiği için, A'nın Kanı-O'nun Kanı olarak okunabilir. Ayrıca Türk mitolojisindeki ENEK Hatun adını da ANAK olarak okursak(Ak ANA) , ANAK'ın KAN'ı yani ANAK Hatunun yaratılışlarına yardım ettiği soy anlamı da çıkabilir.

Enbiya suresi 30.ayette mealen anlatılan; gökler ve yer bitişikti biz onları ayırdık ve canlı olan her şeyi sudan yarattık ayetini ,Yer ehilleri ile gök ehilleri beraber yaşıyordu,Biz onları ayırdık ve canlı olan her şeyi SU'dan yarattık olarak okuyabilir miyiz?

Kül Tigin yazıtı Doğu yüzü 1.satırda yazılmış olan "Yukarıda mavi gök,aşağıda yağız yer yaratıldığında,ikisinin arasında insanoğlu yaratılmış" cümlesi de bu durumu izah eder.Ayrıca yine Kül Tigin yazıtı Kuzey 4.satırda yer alan " Tokuz(dokuz) Oğuz halkı kendi halkım idi,gök yer karıştığı için düşman oldular,bir yıl içinde 5 kez savaştık" ifadesi de ,Gök ve Yer ehlinin bir arada yaşadıklarını, ayrılmadan önce, fitne fesat ile iç karışıklığa düşüp,savaştıklarını anlatır.Buradaki Dokuz Oğuzlar, Dokuz Tuğ gezegeninden gelen OKUZ Türkleri olabilir mi? Kam Ustam Oktan Keleş'in Kulbak Bilge kitabına bakalım:

Kesinlikle anlıyoruz ki, arkaik zamanlardan günümüze bizlere bırakılan tarihimiz, Yenisey'deki Orhun yazıtlarında son defa sırlanarak anlatılmıştır. Orada bahis edilen savaş; sadece yerde değil ,gökte de yaşanmıştır. KT Güney 1,2 ve 3.satırları okursanız,bu savaşı ve sonrasında kurulan düzeni anlattığını görebilirsiniz.

Devam edelim.

Türk mitolojisinde anlatılan Enek(ANAK) Hatun'un SU'yu kullanarak Ülgen Ata ile birlikte insanı yaratması konusu,daha sonraları Sümer mitolojisinde de tanrı AN ile tanrıça Ki'nin bir soy yaratması şekline dönüşmüştür. Pek çok araştırmacı yazar,komplo teorisyeni(prof X, çiftlik profu ve kitap kurtları) maalesef olaylara Türk gözlüğü ile değil,yaygın yanlı kanaat ile baktıkları için,hakikati net olarak anlayamamaktadırlar. Hakikat; gönül gözü ile Tengri biligini birleştirebilen Deruni Baba'nın okulunda anlatılmaktadır. Hakikat Türk Kam bilgilerindedir. Görüyorsunuz; dünya üzerindeki tüm mitlerin başlatıcısı Türk mitolojisi(tarihi)dir. Sadece kronolojik ve etimolojik izleri takip ederek bile bu sonuca varıyoruz.Daha genetik(KAN) bilimini devreye sokmadık.Aramızda bize benzeyerek gizlice gezenlerin sırrı elbette Türk Devleti'nin belirleyeceği yakın bir tarihte faş olacaktır!

 Yanlı ve taraflı tarih üzerinde ısrar edenlere, önce Türkçemizi iyi öğrenmelerini,sonra da kadim Türk bilgilerini ciddiyetle okumalarını tavsiye edeceğim...

Türk Kam bilgilerinde yer alan; "Türk,etrafındaki her şeyden sorumludur" görev tanımı,bizlere sorumluluk yüklemektedir. Buradan yola çıkarsak, hepimizin  sorumluluğu vardır.

Peki, Türk yazıtlarında bariz yer alan ve ANAK kelimesini çağrıştıran ON OK oğulları kimdir? Hızlıca mantık zincirini kuralım. Kül Tigin güney yüzü 12.satırda:

".....On Ok oğullarına, yabancılarına(tatıng) kadar bunu görüp bilsin..."

Ses benzerliği olarak bakarsak On Ok oğullarının pek ala AnAK oğulları olduğunu düşünebiliriz. Anak'ların ; yunan ve ibrani kaynaklarında da tanrı soylu devler olduğu anlatılmaktadır.Zaman içinde ömürleri de boyları da kısalmış,insanlarla karışmışlardır.Yazıtta ne diyordu; On Ok oğullarına ve yabancılarına...2 zümreden bahis edilmektedir. On Ok oğulları ve yabancılar! Yani OnOk oğulları ve soy olarak karıştıkları tür.

Görüldüğü üzere yine ENEK(ANAK) Hatun ve Ülgen ATA bağlantısı ortaya çıkmaktadır. Tarih ve coğrafya değişmekte,ancak Türk tarihinde anlatılan olaylar,biraz değişiklik göstererek yer almaktadır. Tarih,hakikatte Türkler ile başlar!

Devam edelim...

Amerikalılar ; yıllardan sonra tekrar Ay'a gitmeye karar verdiler.Bunun için Artemis projesini devreye soktular.Artemis,Apollo'nun ikiz kardeşidir. Malum,1960larda Apollo projesi ile Ay'a gitmeye çalışmışlardı.

Nasa-Artemis projesine ait bu görselde ne diyor yazıda? "AY'a öğrenmek için gidiyoruz."

 Şimdiden ne öğreneceğinizi söyleyeyim: AY'ın Türk'ün sırrı olduğunu ,müsaade alınmadan hiç bir çalışma yapılamayacağını öğreneceksiniz!

Peki neden Artemis adı seçildi?

Artemis ; OKçuluk ve AY tanrıçasıdır. Ne oldu, daha ilk dakikada bir şey mi bulduk? OK ve AY! Bu iki kadim sembol Türk kaynaklıdır. AY'a gitmek isteyen Amerikalılar ,adeta AY'daki Türklerden izin istemektedirler!

Ayrıca, ARTEM-İS adı Türkçe okunursa ART-EM--->ERT-EM olarak okunur,çünkü sondaki is eki yunan/latinleştirme asimilasyon ekleridir.

ERTEM kelimesi,çağlar boyu kahramanlık,erdemlilik,soyluluk anlamlarında Türk coğrafyasında kullanılmakta,pek çok savaşçının ve devlet adamının mezar taşlarında yer almaktadır!

Örnek Köl İç Çor yazıtı Batı yüzü 12.satırda;

"Tawgaç(çinle) ile bu kadar savaşıp, yiğitliği ve erdemi için bu kadar ün kazandı..."

denilerek,erdem kelimesine vurgu yapılmaktadır. İddia ediyorum bu kelime ile özdeşleştirilen ARTEM veya ERTEM adlı Ulu kişi Türk'tür ve diğer kavimlerce tanrıça veya tanrı kızı sayılmıştır!

Bu kavimler,geçen zaman içerisinde ad değiştirseler de, güçlü Ulu Türk Ataları,tanrı-tanrıça sanma yanlışlıkları devam etmektedir! Ancak; bu Ataların hala yaşadıklarını bildikleri için,AY'a gitme iznini, onlara sevimli görünerek almaya çalışmaktadır.Çok mu iddialı oldu? Bunu önümüzdeki yıllarda, 2023 sonrasında hep beraber yaşayıp göreceğiz.

Oğuzun Dokuz Tuğunu birleştirecek olan Oğuz Kağan ATA soylu,Gök soylu Ulu Türk aramızdadır. Türk'ün şanlı bayrağı nasıl ki Karabağ'a asıldıysa, zamanı geldiğinde hiç inmemek üzere AY'a da dikilecektir. AYBOLDI ATA'mız,göklerde Türk nesilleri için dua etmektedir.Selam olsun Gök Türklere!

 Bizlere düşen , o günlere giden köprüleri kurmak,bağları sıkılaştırmaktır. Tengri'ye Türk olarak ANT verdik, o andı tutmak nasip olsun!

Tengri yüzümüze bolsun!

Dr. Hamdi Cenk Düzgit

 https://www.onaltiyildiz.com/?haber,8244/anunnaki-an-in-kanianak-in-kani



Bu yazı 3,529 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 29 Aralık 2022 Adguk Perspektifinden Kiramen Katibin - Ki Ram Yazıcıları - Tanrının Kod Yazıcıları
    • 13 Ekim 2022 ADGUK-TANRININ GÖZÜ HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM-TANRININ YAZILIMI
    • 4 Ağustos 2022 Maddeyi İkna Gücü 2.Bölüm - Tengri Kulı Bitidim - Kulbak Ata'nın Sırrı - Tengri Kodunun Dili
    • 26 Ocak 2022 Adguk'a Göre Madde-Atomaltı Parçacıklar - Maddeyi İkna Gücü
    • 12 Ocak 2022 ADGUK Hakkında-1
    • 5 Aralık 2021 Eski Dünya Tasviri - Kuran'da Dune - Dünya İlişkisi
    • 2 Temmuz 2021 Temur Zebur İlişkisi - Demirin Sırrı - Sırlı Maden
    • 6 Mayıs 2021 Madde Nedir - Temel Kuvvetler - 4 Ana Unsur - Oz Çarkı ile Madde/Enerji İlişkisi...
    • 11 Nisan 2021 Atasagun'daki Eski Yazılar Hakkında - Ankebut - An'ı Tutuşturan Bilgi...
    • 21 Şubat 2021 Hitit - Kadeş - Nazi Adları Üzerine Tefekkür / Uzay Büyücülerinin Sakladığı Sır
    • 12 Ocak 2021 Kambala 8'deki İsimlerin Sırrı - İbrahim'in Milletine Uyun!
    • 25 Aralık 2020 Robotlar/Od Börü-Druid-Tepegöz-Kiklop-Sibernetik Konuları Üzerine
    • 13 Aralık 2020 Anunnaki-An'ın Kanı/Anak'ın Kanı
    • 8 Kasım 2020 Türk Yazıtlarında Cibril-Ülgen Adı Ve Psychike(Psişik) Kelimeleri İle Çiy Enerjisi Bağlantısı
    • 28 Eylül 2020 Altın Elbiseli Adam Yazıtı Okuması - Elbise - Altın Post Efsanesi
    • 8 Eylül 2020 Kuyuların Sırrı- Ress ve Araf Halkı- Asa Yazılımı...
    • 16 Ağustos 2020 Tengrinin Yazılımının Koruyucuları Kamlar ve Burkan
    • 14 Temmuz 2020 Dünya Tarihinden Silinmeye Çalışılan Türk Yer ve Boy Adları
    • 28 Haziran 2020 Yerlig Han-Dabbe-Ant Frekansı
    • 19 Haziran 2020 Kafesteki Cenin- Ant Geni

    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,011 µs