https://www.youtube.com/watch?v=to1Tuc2GgZg
Konuşmanın Deşifresi: (Konuşma birbir deşifre edilmeye çalışılmıştır, ancak referans noktası konuşmanın kendidir.)
Kambala’dan selamlar,
Yüce Türk Milletini ve Balaları en kalbi duygularımla saygılarımla selamlıyorum. Bir Kambala videosunda daha beraberiz. Konuyu kısa tutacağız. Gündem ile alakalı çok konuşmayacağım. Bildiğiniz üzere Corona tablosu meydanda. Dünyada ve ülkemizde şu anda Corona gücünü yitiriyor ve hatta gelen bilgiler doğrultusunda mutasyona uğradığı da bilinmekte. Daha önce söylediğimiz her şey geçerli. Corona olayı bitmiştir. Her yerde hayat normale dönmüştür. Her ne kadar yeni normal falanda denilse 2 gün önce alınan karar ile de artık camilerde 5 vakit namazın kılınması serbest kalmıştır. Daha önce de söylediğim gibi bundan sonra Corona bir korku silahı olarak kullanılır. Ancak çokta ciddiye alınacak bir mesele olmaktan dünya gündeminden çıkacaktır. Çünkü insanlık birçok tutarsız söylemler siyasetçilerin, politikacıların ve bilim adamlarının, Dünya Sağlık Örgütü’nün çok çeşitli, çelişkili sözleri ile ikna olmamış, tam tersine bunun üzerine de birçok senaryolar yazılarak korkutulmuştur. Ve Artık insanlık bu konuda da farklı bir tavır almış ve şu anda bu mevcut konjonktüre çok fazla inanmamaktadır.
Evet, kıymetli izleyenler. Kambala videomuzdan bir bilgilendirme daha yapmak istedik. Yine ilk defa bir bilgiyi huzurlarınızda arz etmek istiyorum.
Erlig Han! Evet Erlighan ya da Yerlighan. Türk mitolojisinde her ne kadar yanlış çeviri ile Tanrı yer ve kötülük tanrısı, yerin altında yaşayan bir tanrı olarak tanınsa da yüzlerce kez yapmış olduğumuz programlarda söylemiş olduğumuz birçok konu ile ilgili Türklerin tek Tengri inancına sahip olduğu, politeist bir tanrı inancı, çok tanrılı bir inanca mensup olmadığını kadimden beri hem belgelerle hem birçok bilgilerle bütün dünya kabul etmektedir. Bu yüzden maksatlı veya cahilane birçok Türk’ün mitolojisine tanrılar uydurulmuştur. Bunları ileri ki günlerde tek tek ele almak istiyorum. Çünkü işte Ülgen Ata’dan tutunda birçok mitoloji adıyla o literatür içerisinde anılan birçok figürü tanrı diye maalesef ki öne sürmektedirler. Bunun altında bir maksat aramak mümkündür. Fakat çok önemli değil, folklorik bir cehalet olarak bu tarihte yerini zaten çoktan almıştır. Erlig han fakat günümüzle ve çağımızla alakalı bazı gündemlerle de alakalı olduğu için bu konuyu bir önceki Kambala videosundaki Kafesteki Cenin meselesi ile de ilişkili, dolaylı ya da dolaysızda olsa düşünmenizi istirham ediyorum özellikle de Balalar! İslam literatüründe Kuran-ı Kerim’ de geçen Dabbet-ül Arz. Dabbe! Biliyorsunuz ki Dabbe Kuran-ı Kerim’ de Neml Suresi 82. Ayeti kerimede geçmektedir ve bunun üzerine bir çok hikayeler, filmler efsaneler uydurulmuştur. Hatta Hadisi şerifler adı altında bir çok tutarsız, çelişkili maalesef ki bir literatür oluşturulmuştur. İşte kulakları fil kulağı gibi, boynu deve kuşu boynu gibi, kuyruğu koyun, koç kuyruğu gibi, ayakları işte şunun gibi, bunun gibi biliyorsunuz o literatürü anlatmayacağım. Bütün kaynakları takdir edersiniz ki yıllardan beri taramış, bilen bir insan olarak lütfen videoya yeni izleyip de yorum atarken sanki bazı konuları bilmiyormuşuzcasına bazı sorular sormayın çünkü vakit kaybı. Yıllardan beri bu Dabbe, Dabbet-ül Arz acaba bir yaratık mı, insan mı, bir mikrop mu, virüs mü hatta Aids hastalığı olduğu söylendi. Bilgisayar olduğu söylendi, işte televizyon olduğu söylendi. Gökyüzü veya yeryüzü ile alakalı bazı görüntülerle ilgili hadisler ilişkilendirilmeye çalışıldı. Fakat bunların hiçbiri değil. Son günlerde de dikkatimi çekti sizlerin de mutlaka dikkatini çekmiştir. Sanal alemde, bilgi ağlarında Corona virüs ile ilgili Dabbe’yi özdeşleştirmişler.
Sevgili Balalar! Dostlar! Bunların hiçbiri Dabbe değil. Dabbe büyük bir mesele. Peki Neml Suresi 82. ayette çok vaktimizi almasın diye detaylara girmiyorum. Çünkü eminim ki bir çok detayı sizlerde ve bu konulara kafa yoran meraklı zihinlerde araştırmış zaten çok az bir kaynak var. Fakat bunun üzerine yazılan destanlar ve birçok uydurma hurafe adeta hikaye tabirinde mitolojik canavarlar,şunlar, bunlar çizimler, bir ayağı yerde, kafası gökte vs. İşte bir çok meselenin olduğunu göreceksiniz. Kıymetli izleyenler Dabbe kelime anlamı ile ilgili debelenen canlılara verilen bir isim olarak İslam literatüründe ve Arapçada geçer. BakınDabbe debelenme kelimesi. Dabbet-ül Arz denilince arz kelimesi ile de yeryüzü kavramı birleştirilir. Aslında Kuran-ı Kerimde Dabbe kelimesi birde nerede geçer hemen bakıyorum. Sebe Suresi 14. Ayette yanlışlık yapmamak adına meşhur Süleyman peygamberin asasını yiyen kurt için kullanılır. Kod Süleyman peygamber, bir Asa. Biliyorsunuz ki ayeti kerimeyi cinler onu görüyordu, öldüğünden haberi olmasın diye dua etmişti vs. Ve Süleyman peygamberin asasına dayalı bir şekilde vefat etmesi bu manada da kurdun o asayı yiyerek dengesini bozması ve yığılıp kalmasıyla cinler hatta alaycı bir şekilde, eleştirel yönde bir ayettir cinlere karşı ‘Onlar gaybı bilseler idi. Süleyman’ın öldüğünü bilirlerdi.’ minvalinde bir ayeti kerimedir. Şimdi Neml 82. Ayeti kerimeye dikkat edelim. Kısa, öz ve net bir ayeti kerimedir. Oğulların üzerine söz geldiği zaman, vaki olduğu zaman, vuku bulduğu zaman yerden, arzdan Dabbe çıkartırız da o çıkan Dabbe insanlara ayetlerimize inanıp inanmadıklarını söyler. Mesele bu minvalde. Ayeti kerimeyi tek tek okuyabiliriz orijinalinden, yorumlamalar yaparız, meal tefsir birçok konu ve hadisle ilişkilendirebiliriz. Dediğim gibi birçok uydurma hadisler maalesef ki rivayetler mevcut ve kafalarda çok farklı tanımlamalara yol açmış, uydurmalarda bunun cabası. Oysaki ayet çok açık. Tabi ki bunlar 500, 600, 700, 1000 seneye varan rivayet kitaplarında falan alimin filan zaatın söylemleri olarak da gündeme bugün getirilir. Bunlar Kuran kaynaklı olmadığı açıktır. Birer tevil, yorumlama gibi algılanması gerekir. Fakat o dönem bilgi, teknoloji ve konjonktürü açısından geçtiğimiz Kambala videosunda arz ettiğim gibi bazı ayetler enfus ve afakta, zamanı geldikçe gösterilecek meselesi le ilgili bu teknoloji ilerlediği zamanda Dabbe konusu daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Buna da bir yorumlama olarak bakabilirsiniz. Fakat ben Mu kayıtlarından 2. Bilgiyi arz etmek istiyorum. Tabi ki teolojiye, Kurana, kaynaklara vs. Türk mitolojisine ki mitoloji değil kadim bilgilerine aslına da zaman zaman müracaat ederek.
Kıymetli izleyenler. Dabbe debelenme ve bu ayetlerde sakallı bir insan olduğu da tasvir edilmiştir. Şimdi Erlik han bizde ki, Türk kültüründe ki erlig ve yerlig Han. ‘G’ sonudur. Özellikle de Moğol coğrafyasında Hakasya’dan Sibirya’dan aşağı indiğiniz zaman Yerlig han diye tabir edilen Erlig han olarak geçen ki vasıflarını burada anlatacak değilim ama sakallı, saçlı, parlak ve kötülükleri yapan aynı zamanda yer altında yaşayan yeraltı kralı, yeraltı tanrısı diye geçer ki bunu reddediyoruz bir figürdür, bir varlıktır. Evet siz bunlara Kuranla cevap verecek olursanız, cinlerden bir tayfa, ruhaniyet bir varlık vs. birçok şey katabilirsiniz yani karşılığı vardır. Bu Erlig han kaotik ortamları ayarlayan bir figür olarak da gündemdeydi. Fakat yer altındadır, yerin üstüne çıkmaz. Şimdi tekrar altını çizelim vasıflarını uzun uzun anlatacak değilim. Lütfen bilgi ağlarında var ve eserlerde, kitaplarda bu konuyla ilgili çok bilgi var oradan vasfını görebilirsiniz. Fakat, Dabbe denilen şey Türk kültüründe, Türk kadim tarihi 1400 seneden daha eski olduğu için 10.000 küsur senelik bir bilgiye dayalı Erlig han destanı, hikayesi, mitolojisi ne dersek diyelim varlığın inanılan ki bugün hala o coğrafyalarda, Uzak Asya’ da, Ortalık Asya’ da bütün Türk coğrafyalarında bilinen ve meseli anlatılan bir varlıktır.
Kıymetli Budun ve Balalar! Erlig han, Dabbet-ül Arz’ dır. Arz da yerde yaşar. Kuran tabiriyle zamanı geldiğinde çıkacak. Bu önce Kuran açısından ele alalım. Bir Dabbe var, yerden çıkartırız diyor Yaradan, zamanı geldiğinde o söz üzerlerine vaki olduğu zaman. İslam ulemasının birçoğu bu konuda da ihtilafta birçok konuda olduğu gibi üstelikte Kuran ayeti. Nedir ihtilaf? Kıyamet öncesi mi o sözden kasıt kıyamet mi, yok başka bir şey mi, kıyametten sonra mı olacak diye birçok çelişki var. Tabi ki kıyametten sonra ki bir mesele değil. Lütfen daha ciddi anlamaya çalışmak gerektiğini anlamamız gerekiyor. Neden! O sözden kasıt kıyamet mi? Kıyamet olduktan sonra hadislere başvuruyorlar. Aynı iddiayı sürdüren Alimler. Efendim namaza duracakmış ve namaza dururken o gelecekmiş ve diyecekmiş ki ‘Boşuna durma senin imanın yok.’ ki ayet klişesinde de bu vardır. Aslında nasıl vardır görebiliriz. O diyecek ki diyor ayeti kerime de ‘Ayetlerimize inanıp inanmadığını ona söyleyecek.’
Erlig han sakallı Dabbe hadislerinin birçoğunda da rivayetlerinde de sakallı olarak geçer, insan olarak geçer. Kuran-ı Kerim kaynaklı bilgiye dayanarak konuşacak olursak konuşan bir varlık. Peki, şimdi soralım. Birinin imanını bilip bilmemesi, doğru olup olmadığını, sahih veya değil dediğini söyleyecek bir varlık hangi dili konuşacak. Türkçe mi? Arapça mı?, Japonca mı? Dünyayı global anlamda düşünürsek birçok dil, birçok insan var. Sadece Müslümanlara mı gelecek ya da yani ayetlerimize inanmıyorsunuz denen kısmı ile ilgili. Bu yüzden ki zaten kıyametten sonra İslam inancına göre hesap olacağına göre, bir Dabbenin çıkıp da namaz kılacak biri orada, hani kıyamet gününün dehşetinden çocuğu anası atacaktı vs. falan derler değil mi? Peki adam aklına namaz kılıyor da, o da geliyor diyor ki boşuna kılma. Buna gerek yok ki zaten hesap kitap olacak onunla ile ilgili görevliler v.s. var oralara girmiyoruz. Kıyamet öncesi İslam literatüründe kıyamet alametleri olarak geçer. Aslında kıyamet ansızın kopacak bir şey olduğu için yıllar öncede bunun üzerine programlar yapmıştım, kitaplarımda da belirtmiştim. Ansızın gelecek olan bir şeyin alameti olmaz demiştim. Son birkaç senede bu cümlede tartışılmaktadır. Öyle ya kıyamet saati, saat kelimesi aslında farklıdır. Onları ileri de açarız. Kuranla ilgili söylenmek istenen kıyamet farklı bir kavramdır. Hani kıyam ayağa kalkış vs. falan buralara girmiyorum. Tekrar altını çiziyorum herhalde bunları bilecek kadar araştırdığımızı takdir edecektir izleyenler değil de yeni izlemeye başlayanlar açısından söylüyorum.
Kıymetli izleyenler şimdi şöyle bir bakalım notlarımıza. Zilzal suresinde de o söz kelimesi geçer. Yerin zelzele ayeti olarak da bildiğiniz gibi. Ahbar; ihbar yani ihbar eden bir söz söyler. Yer konuşur burada da yer. Yer şöyle konuşur derki ağırlıklar var vs. lütfen o ayetlere bakınız. Zaman almasın diye şimdi tek tek onları burada açmıyorum. Hızlı hızlı da tekrar özür diliyorum sıklıkla bu maalesef ki süremizden dolayı bu özrü de devamlı yapacağım size nasip oldukça ve kabul etmenizi istirham ediyorum. Zilzal suresinde de bir debelenme, hatta Dabbetül arzı arz yer olduğu için zelzele ile de ilişkilendiren alimler olmuş. Bu da değil. Ama yerin konuşması bir söz var. Yer konuşacak. Şimdi gelelim Mu kayıtlarından yer. Bir an düşünelim yer konuşur mu? Biraz önce söyledik hangi lisan konuşacak bu Dabbe? çıkacak gelip diyecek ki sen… Ama Kuran’da öyle bir ifade var değil mi? Ayetlerimize inanıp inanmadığını onlara söyler diyor yerden çıkarttığımızda Dabbe, Dabbetül arz. Şimdi birincisi yerin debelenmesi, debelenme, canlı, yavaş hareket eden varlık anlamına da geliyor. Bu mana da İslam ulemaları, Arap bilginleri Dabbe kelimesini hayvan olarak da ifade eder insan olarak da, canlı olan her şey olarak da. Fakat bunların dışında da Dabbe hareket vasfıyla olacak başka bir hareket kabiliyetine sahip varlığa da denmesi gerekir. Çünkü o dönemlerde bunlar bilinmiyordu. Mesela frekanslar. Altını lütfen çizelim, parantez açalım ve kapatmayalım. Yani insan, hayvan debelenen varlık Dabbe hükmünde olduğu gibi hareket halinde olabilen, can nevisi görülen. Oysaki canlı olmayan oysaki Arapça da canlılara verilen bir vasıftır Dabbe. İki ayağı üzerinde veya sürünerek hareket eden. Birçok anlama geliyor aslında. Fakat parantezi unutmayalım. Şimdi nedir bu Dabbe’nin özü? Erlik Han dedik. Dabbe’nin rivayetlerine birebir örtüşen bir varlık ki aslında Erlik Han’dan bahsediyor fakat nedir? İşte ilk defa açıklayacağımız şeyleri söylüyorum. Çünkü maalesef ki meydanda birçok yorum var. Hepsine tabii ki saygı duyalım araştırmış etmişler ama hep aynı şeylerin tekerrürü sadece neyi katmışlar bu televizyondur, efendim radyodur, internettir yok mousedur yok şudur. Yani yeni yeni şeyler eklemişler bunların hiçbiri değil kıymetli izleyenler. Yani Mouse gidip de biri namaza dururken imanını mı söylüyor sen imansızsın diye lütfen. Ya da televizyonda işte sesi ciddi çıkacak, fil kulağı gibi kulağı olacak uydulardan falan. İmanla alakalı bir konu inançla alakalı bir mesele olduğu için bu kadar küçültmemek ve mantık tuzağına düşmemek gerekir. Mantık tuzağı, mantıksızlık tuzağına düşmemek gerekir anlamında kullanıyorum. Evet, demek ki Musa’nın Asası elinde olacak, Süleyman’ın mührü elinde olacak hatta Musa’nın Asasını o dönemde yapışanlar kurtuluşa erecek gibi rivayetler var Dabbe meselesi. Dabbetül arz yer altından çıkacak bir varlık. Kimdir bu? Tengri’nin yarattığı bir varlıktır. Şimdi kodları verelim. Yine Mu kayıtlarından olsun çok detaylandırmadan ama ana hatlarını vereceğiz balalara. Yine ben burada bir pas atıyorum. Bu arada onlara da teşekkürlerimi sunuyorum. Bir önceki video ile ilgili birçok çalışma yapmışlar, onaltiyildiz.com’da da bunların birçoğu yayınlanmakta yayınlandı. Hepsi birbirinden değerli tefekkür, araştırma çalışmaları olmuşlar. Devam ediniz. Türk milleri aydınlanma yolunda devam etmelidir. Endişelenmeyin doğru mu yanlış mı. Önemli olan çalışma yapmak ve salih bir kalple iyi niyetle çalışmak ve bunun akabinde yanlışlar iyi niyetle olduğu için elenir. Ve onlar birçok meseleyle ilgili doğru bir şekilde çığ gibi büyüyerek parlar.
Evet, Erlik Han, Yerlig Han, Dabbe; arz, yerden çıkacak. Şimdi yer kavramı da İslam’da küre olarak mı kullanılır? Yoksa yedi kat yer, yedi kat semavat yani dünya, toprak üzerinde mi olur. Buradaki Dabbe yerden çıkacağı meselesi evet arz kelimesiyle ilgili olduğundan dolayı ki dünya yani bu topraktan. 1 debelenme, toprak debelenir. Verilen mana canlıya olduğu için toprağın canlıdır. O zaman toprak canlı olduğuna göre toprak ölecektir anlamı da vardır. Bunu Türk kadim kayıtlarından da görmekteyiz. Yani debeleniyor toprak can verecektir, canlıysa ölecek anlamına gelir. Fakat Dabbe debelenme işte debelenme, hareketlenme esnasında yerin alarm vermesiyle de alakalı bir kavramdır. Hem varlığa işaret eder hem yerin bizatihi kendisiyle alakalı bir kavramdır. İşte burada birçok ruhi kavramlar, tinsel kavramlar Türk mitolojisi dediğiniz, denilen ki biz kadim bilgi, kadim tarih diyoruz buna devreye zaten girer ve Kuranla da paralel gider. Yer debelenir, canlı Dabbe can çekişme sinyali gönderir. Peki, Erlik Han bunun içerisindeki o varlıkta çıkar peki ne yapar diyor? Kuran tabiriyle söyleyelim bir de kadim kayıtlardan. İmanlı olup ayetlere inanıp inanmadığı peki soralım hangi ayetlere? Tevrat’a mı? İncil’e mi? Zebur’a mı? Daha önceki suhuf yani sahifelere mi? Neye? Kuran ayetlerine mi? Konu yine kısırlaşıyor değil mi? Evrensel bir konu çok ciddi bir mesele. Dabbe kıyamet alameti diyeceksin vs. diyeceksin gündeme getireceksin ama daraltacaksın sanki sadece Müslümanlarla alakalı Kuran ayetleri. Oysaki Allah’ın ayetleri daha önce de gelmişti. Kuran; Tevrat’ı Zebur’u İncil’i daha önceki sahifeleri destekler ayetten de düşünecek olursak ki bunlarda değil, lafız değil. Kuranı Kerim’de güneşin bir ayet olduğu, gecenin, gündüzün bir ayet olduğu insanın bir ayet olduğu, birçok nesnel varlığın ayet olduğunu açıkça gösteren vahyi ayetler vardır. Yani lafız haricinde ayetler.
Şimdi düşünün. Teknoloji ilerlemiş şeytaniler yol almış. Biraz çağ atlatıyorum zihinsel olarak zihninizde Canlansın. Güneş ve ay hani Peygamber (asm) diyordu ya “Sağıma soluma güneşi, ayı verseniz yolumdan dönmem.” Bunların her birinin bir kodu var. Güneş ayet sönse ayetlerini ona söyleyecek inanıp inanmadığını o teknolojiye inanıp inanmadığını şimdi bunu söylerken neyi kastettim biraz açalım. Parantez neydi frekanstı unutmayın. Evet, öyle bir çağ gelecek ki bugün onun temelleri atılmakta. Tabii birçok uyduruk meseleler var işte dijital âleme geçiyoruz, teknoloji gidiyor şu oluyor bu oluyor bunlar olurken daha önceki videolarda bunların gelişimini anlattım. Hatta nereden nereye diye evde de bir video çektim söylediğim gibi. Oraya da lütfen müracaat ediniz bazı belgelerde gösterdim. Yeni olan şeyler değil fakat bu mesele global bir mesele. Hangi dili konuşacak Dabbe? Nasıl söyleyecek sana ayetlere inanmıyorsun? Hangi ayetlere inanmıyorsun Kuran ayetlerine mi? daha öncekilere mi? veya yeryüzünde yaşayan bir zümre insana mı, yani Müslümanlara mı? Çünkü Müslümanlar hep aynı hataya düşer kendi zaviyesinden bakar. Hemen cevap verelim globaldir. Dabbe çıktığı zaman, Erlik Han çıktığı zaman başını topraktan dışarı çıkarttığı zaman konuşur, konuşacak anlaşılacak bir lisan ama bu bir canavar bir vs. İşte mitolojik bir varlık gibi düşünmeyin. Bütün insanlığa söyler çünkü rabbülalemin İslam inancında da Tek Tengri’nin yarattığı bütün kullar o gün kimler var ise onlara söyler. Hatta ve hatta bazıları bundan o devirde mesela geçmişte ölmüş olan kişiler, insanlar, din müntesipleri, dinsizler şunlar bunlar dahi hisseder, duyar. Evet, altını çiziyorum nasıl? Çünkü bir frekanstır. Nedir o? Teknoloji ilerlediği zaman dünyada inançsızlığın -bugün temeli atıldığı dediğim şey o- ve tanrısızlığın, tanrının kavramının ortadan yok edilme oylaması insanlığa sunulduğu zaman kelimelerimi seçerek konuşuyorum. Oraya doğru gidiyor. Şimdi felsefesi, alıştırılması yapılıyor. Ateizmle vs. birçok ara yan meselelerle bu şu anda insanlığım zihnine sunuluyor; Tanrısızlık kavramı. Yaratıcı olmadığına dair bir kavramlar. Yeni nesil, yeni gençliği düşünün. Filmleri, televizyondaki veya işte internetteki ve ilerleyecek teknolojide daha da hızlı işte ışınlanma vs. olacak teknolojiye de şöyle bir gözünüzün önüne getirin, zihninizin önüne. Ve o anda tanrılığın yok olduğuna dair insanlığa sistemler sunacaklar. Ve diyecekler ki tabii ki merhale merhale olacağı için tanrıyı seçenler, tanrıyı seçmeyenler. Bir kitabımda tanrılılar ve tanrısızlar savaşı olacak diye bahsetmiştim c planı diye. Şimdi kitapları burada tekrar reklammış gibi yapmayalım ama yıllar önce de bunun bir ön donesini vermiştim. İnsanlığın önüne bu ilk merhalede tanrıyı seçenler çünkü insanlık sadece Müslümanlar değil tanrıya inananlar, Hristiyanlar, Yahudiler vs. diğerleri. Bir yaratıcıya inananlar hatta deistler falan karşı çıkacaklar olur mu canım bir tanrı var diyecekler. Bu kültürel, bu inançsal, bu ruhi frekans ki yaratıcı onun insanlığın içine de nakşettiği bir şey var frekans oraya geliyor dikkatinizi çekiyorum açmadan ama bu doneler yeterlidir balalar için. Sundukları zaman oylamada seçmeyenler evet tanrı yoktur öyle bir dünya sistemi istemiyoruz. Bunlar eski mitolojidir eskilerin esiretün evvelin dediği Kuran’daki söylemleridir. Bu tabiî ki Kurani bir tabirdi. İnsanlık açısından kabul etmeyenlere teknolojikmen bir frekans gönderecekler. Bu frekans, hafıza ve daha önce insanlık bilgisini depoladığı birçok şeyi silme frekansı. Diğerleri de kabul edeceklerdir bir yaratıcı var. İşte ayetlerin hangi ayetler dediğim kısmı burada devreye giriyor. Kuran ayetlerimi? Hayır. Yeryüzü gökyüzü, güneş, gece gündüzün formatlarının değiştirilmesi teknolojinin ilerlemesi bugünden bahsetmiyorum bugün sadece felsefi bilimsel temeller atılmaktadır. Tohum atılmaktadır. Bu bugün yarın olacak şeylerden bahsetmiyoruz. Bu Korona ile alakalı olduğu için bunu da gündemime aldım. Yoksa bu konu evrensel bir konu, ileriki bir mesele.
Şimdi devam edelim bu oylama yapıldığı zaman tanrıyı kabul eden insanlık teknolojik olarak kendine bugün çip mip diyorlar ya o çok basit bir şey o. O frekansı istemeyecek, hafızadan kültürü sildirmeyecek, doneleri sildirmeyecek ve biz tanrı inancıyla devam etmek istiyoruz diyecek. Bunu o gün belki demokrasi veya işte özgürlük, inanç hakları vs gibi isimler bulabilirler veya yeni terimler. Aslında ne olduğunu da biliyorum ama dediğim gibi ana kavramları, ara kavramları detayları söylemiyorum. Onunla vakit kaybetmek istemiyorum. İleride çünkü sıklıkla tekerrür edeceğiz nasip olursa ve bunlar bir yaratıcıya inanacak şekilde fıtrati bir anlamda yaşamaya çalışacaklar insanlık olarak. Şimdi burada deniyor ya hadislerde çünkü bazı hadislerin de uydurma olmadığı açıktır. Uyan meseleler vardır çünkü Türk kültüründe işte Erlik Han’a uyan meselelerde vardır. Diyecekler ki biz normal insan gibi yaşayacağız. Bir yaratıcı, tanrı hatta belki tanrılar vs. tanrı kavramı Tengri, Allah veya işte diğerlerinin Yahve dediği değil mi. Bir yaratıcı deizminde işte bir yaratıcı var ama adını koyamadığı kozmos der şu der bu der. Bunlar o frekansı o teknolojikmen almayacak olanlar. 2. Merhale de ise zorlayacaklar. İşte almayacak olanlarla alacaklar olanlar şimdi gelelim 2. Alacak olanlara. Bunlar ise o frekansı aldıktan sonra o bütün normal insani vasfın biyoloji haricindeki metafizik deyin, ruhi deyin, tinsel deyin ne derseniz deyin ama bilimsel olarak da bir şeyler söyleyeyim. Bilinç, farkında olmak kavramı bilinç. Bugün bütün madde dediğimiz her şey bir suret, somut gözün gördüğü oysaki algıladığı beynin hani “Görme sebebi ey oğul bir yağ ve sinir parçası değildir” diyen bir Mevlana var. 700 küsür sene önce söylemiş bilim 19. Yüzyılda buluyor bunu. Beyin görüyor değil mi? Hac suresinde de ayet: “Andolsun ki sinelerdeki göz kör olur baştaki değil” der. Yani işitme cihazı kulak anlama, duyma cihazı kalp diye geçer değil mi İslam literatüründe de. Görmede beyinin bilimsel olarak gördüğünü ama neyi suretleşmiş hali göz görüyor fakat tanımlamasını beyin bir suret olarak alıyor. Ne mesela bir çaydanlık. Çaydanlığı görüyor ve diyor ki veya işte bir ağaç, ağacı görüyor ki bir suret bir madde olarak. Oysaki bunun kainatın bir bütün olduğunu düşünürsek hani yörüngede olan gezegenlerin yüzdüğünü Kuran söyler değil mi? Yüzme tabiri vardır. Hiçbir şey boşluk yoktu bir boş zannediyoruz evreni uzayı vs. birçok alanı. Enerjidir anlaşılacak şekilde fakat enerjiyi göremiyoruz. Enerjinin suretleşmiş, somutlaşmış madde dediğimiz halini göz görüyor işte bir ağaç diyoruz. Oysaki onun frekans boyutlarına baktığımız zaman bugün hani birçok akımda var bununla bilim birazcık o tarafa doğru bazı nüanslarını sundu. Dedik ya bilimden konuşacağız, teolojiden konuşacağız, kültürden konuşacağız, kadim bilgilerden konuşacağız harmanlıyorum. Dolayısıyla da işte o gözle görülen algılama bilinç kaybını yaşayacak olan 2.tür insan tanrıyı inanmayan insanlar bunu kabul edecek. O dönemin şeytanileri işte o ileri teknoloji ve bilim adamları o zaman başka bir şey derler onlara bilim adamı tanımı farklılaşır bunu verecek. Dünyada yeryüzünde o arada başka gezegenlere gidişlerde mevcut olacak açmıyorum. Ve 2 tür insan, 2 tür varlık olacak “sin” insanı öncesi bir varlıktan bahsediyoruz dikkatinizi celbedelim. Tanrıya inanan normal şekilde hayatını sürdürmek isteyen ilerleyen teknolojiye rağmen hala insanlığının farkında, bilincin farkında, ruhunun farkında, bir yaratıcısının olduğunun farkında olan buna inanan insan ve her şeyi unutmuş siliniş o frekansı yemiş olan debelenmeyi işte o Dabbe’yi yemiş olan insan. Ve Erlik Han çıkıp onlara ne söyleyecektir Veya Dabbetül arz? Ayetlerimize inanıp inanmadığını. Hadislerden bir örnek hemen derki namaza durur fakat o yetişir ona ve derki hayır boşuna kılıyorsun sen inanmıyorsun gibi. Şimdi bunu hemen o çağa atlatalım. Kadim bilgiden bu hadisi veya bu ayeti kerimeye tefsir babında bir yorum yapalım. Dedik nece konuşacak, hangi insanla konuşacak, hangi ayetlerin inkâr edildiğini söyleyecek, ayetlerden kasıt işte gelişen teknoloji o dönemde güneşi yok saymak, yaratılış, yaratılış unsurunu, tanrı kavramını yok saydığı için ayetlerin inanmayan bir kısmı olan insanlara diyecek ki yani demesine gerek yok konuşmasına da yani inanmadığı açık. Peki, neden böyle bir gereksinim olacakta diyecek? Veya insanlar ne diyecek? Şimdi bir tarafta tanrılılar vardı ya onlar devam ediyordu tanrı inancına işte o ayetlere. Kuranda ki ayet dediği şey işte ayetler değil. Evrensel somutsal ayetler. Güneş, ay çünkü Deccali bir sistemdir o dönemin sistemi. Güneşi gösterecek, ayı gösterecek, yıldızları gösterecek harikulade denilen bugün doğaüstü, tabiatüstü denilen olaylara vakıf olacak bilimsel, illüzyonik, sihirsel ne derseniz deyin ve o ayetleri yok edecek “hokus pokus”. Dedik ya madde, somut arkasında enerji şimdi bir ayeti kerime okuyalım bakalım. Muhammet 30: ”Dileseydik sana imanlı mı imansız mı onların içlerindekini gösterirdik.” Hz peygambere diyor Kuranı Kerim ama sen onları simalarından ve hal hareketlerinden “mealen anlatıyorum lütfen açın bakın” tanırsın diyor. Yani Allah dilememiş yani Kimin imanlı kimin imansız olacağının Muhammed 30 çok önemli bir ayeti kerimedir. Peygambere bile o vasfı vermemiş, yani enerji vasfını. Dileseydik diyor içlerinde olanı yani iman boyutunda sana gösterirdik. Kim münafık kim değil vs. fakat göstermedik sen sadece sima –ki sima ilmide buradan doğar- ve hal hareket konuşma tarzı literatürü vs. vs. den anlarsın. Şimdi televizyonlara dikkat edin sağdaki soldaki hocalar onu cennete sokuyor, onu cehenneme sokuyor sen imanlısın, sen imansızsın peygambere verilmeyen Muhammet 30 Ayetine dikkatinizi istirham ediyorum. Bunlara kim vermiş onu da sormak lazım. Evet, peki bu nedir maddenin oluşmuş hali başka bir şey sima suret vs. hal hareket arkasındaki mevzu başka bir şey.
Kıymetli izleyenler şimdi dikkat edelim tanrısızlar bu ayetlerin güneşin göğün harikulade olayların hafızalarından, kültürlerin, bilinçlerinden silindiği için birine esir olacak köle olacaklar kolay olacaklar ve ömürleri azalmaya başlayacak. Önce tabii bunu sunarken altın bir kapta sunmaları lazım ki insanlık ikna olsun. Dedim ya çok kısa sürüyor bu videolar bunların detayları saatlerimizi alacaktır. Yani birçok da avantaj gösterilecektir. Sen kabul et silelim bu frekansı sana gönderelim ve her türlü imkâna kavuş diyeceklerdir. Deccali bir teklif. İnsanlık zaten kimisi kültürel, kimisi artık zihinsel teknoloji ilerlemesi ahlakın, erdemin kaybolması itibariyle de azalması itibariyle de çok çabuk kabul edeceğinden veya da sosyal refahın vs birçok done söyleyebiliriz şimdi onlar için yorum yapmanın anlamı yok. Yani avantaj görüp bunu kabul edip bir kere sildirdikten sonra yok oluş onlar için başladığında çünkü Erlik Han çıktığı zaman pişman olup tekrar imana dönecek ama frekans yok, o anı yok. İşte orada Erlik Han hatırlatacak sen Tengri’ye inanmıyorsun varlık âlemindeki o somut madde güneş ayetler işte ay, gece, gündüz varlık âleminin bir bütünün içerisinde hiçbir şeyin yok. Sen bu âleme artık kayıtlı değilsin. Bir faydan yok manasındadır. Aynı şey Dabbetül arz içindir işte. Yani ayetleri söylediği zaman inanıp inanmadığının meselesi nedir. Yoksa gelip de Dabbetül arz adam namaza duracak hayır sen inanmıyorsun git bu kadar basit bir anlatım olabilir mi? Bu kadar basit bir rivayetle bu işi uydurarak haşa Peygambere de bir ithaf edilir mi atıf edilir mi. Dolayısıyla da işte bu manada bu Erlik Han kimdir sorusunu gündeme getirir Dabbetül arz yerden çıkacak Kuran tabiriyle de. Şudur: şeytanın şerikidir. Körmez’in yani İslam lügatindeki şeytanın, şeytana şirk koşacak kişidir. Tabiri caizse Tengri’nin yeryüzüne mühürlediği casusu gibidir, ajanı gibidir diyelim. Şeytan aleyhillane ne yapardı? Körmez, Türk tabiriyle de eski Öntürk tabiriyle de Başkörmez taklit eder. Kuran ne der yaratılışı harmanlıyorum dikkat edin kültür, teoloji, bilim vs. lütfen oradan oraya atladığımı düşünmeyin yani bunları bir bütün olarak zikretmek istiyorum. Yaratılışı taklit eder. Kuran ne der: onu yaratılışa şahit tutmadık. Ama o taklit eder. Şerlik koşar aslında yaratıcıya değil yaratılışa şerik koşar şeytan. Şeytan Allah’ı inkar etmiyor biliyorsunuz körmez de öyle ama yaratılışa yani yaratılışın içerisindeki bütün hassaların üstünde olmak ister onun için şerik koşar, üstündeyim der. İşte yaratıcı da ona mühlet vermiştir ya. Peki, Erlik Han; Tengri’nin casusu. Yeraltında ilk defa söylediğim konular bunlar yoktur bunun içinde bundan sonra bunların üzerine birçok şey yazılır, anlatılır, video çekilir vs. Balalar özellikle es geçmesin. Bu Başkörmez’e şerik koşacaktır. Şeytan nasıl şerik koşuyorsa, şirk koşuyorsa tabiri caizse eş koşuyorsa bu da diyecektir ki hooop dur bakalım ben senden de şeytanım. Peki, Dabbetül arz iyi mi kötü mü derler. Hani iyi diyenler olur işte imanı söyleyecek Dabbe’de bir sorun yok Allahın çıkardığı bir şey dolayısıyla da Erlik Han kötülük diye tanrı diye söylendiğini reddettik biliyorsunuz ama aslında yaptığı işlev olarak, görev olarak iyidir çünkü Başkörmeze şerik koşar ama zamanı geldiği zaman o mühleti bekleyen şeytan, iblis ne derseniz deyin bir anda onu karşısında görünce şok geçirecektir. Peki, şimdi bu bilgileri bilmiyor mu iblis, şeytan? En azından şu anda zikretmiş olduk. Ayetlerde geçer değil mi şeytana andolsun unutturur. İşte Kehf suresinde balık canlandı andolsun şeytan unutturdu ayeti bir yerde daha vardır girmeyeceğim oralara. Şeytanda unutur. Neyi unutur? Varlık âlemini değil devamlı gözünün önünde, yaratılmışlık âlemi onun gözünün önünde yani tabiri caizse anlaşılacak dilde söylüyorum. Unuttuğu şey kendi mühletiyle alakalı sırlardır. Buraya da girmiyorum. Yani erlik Han, Dabbetül arz şeytanın şerikidir, şeytana şirk koşacaktır. Nasıl şeytan taklit ediyorsa o da şeytanı taklit edecektir ve şeytan çıldıracaktır bu manada da işte orada bir çatışma olacaktır. Şimdi Dabbetül arz böyle bir faaliyete girdiği zaman iyi mi kötü mü siz karar verin şeytanla çarpışacak deccal hemen akabinde çıkacak olaylar vs. birçok meseleyle ilişkili olduğunu düşünecek olursak. Tengri’nin yeraltındaki casusu. Düşünün ayette de geçer yeryüzündeki ve gökyüzündeki bütün ordular Allah’a aittir değil mi? Yeryüzü, yerin altı meseleleriyle.
Evet, kıymetli dostlar şimdi demek ki bu frekans meselesi din meselesi de değil ayet meselesi ayetleri hatırlatma değil. Tanrı meselesini artık diyor ki o frekansı kabul edenlere Erlik Han, Yerlig Han veya Dabbetül arz, arzdan çıkan sen şöylesin böylesin değil. Zaten o insan artık istese de dönemiyor. Bilgi yok madde enerji haliyle bütün ruhu gitmiş işte ruhtan geçtiğimiz günlerde ruhunu satışa çıkarma meselesi yıllar önce bahsettiğimiz konular tahakkuk etti değil mi? Ama sıklıkla artık söylemekten bıktığımız için oralara girmeyeceğim söylemiştik, etmiştik, yazmıştık, çizmiştik… Yazdıklarımız, çizdiklerimiz ortada merak edenler açıp bakarlar tenezzül ederlerse. Mesele ruhundan bir parça, ruhumdan üfledim diyor. Üflemediği? Zürriyetlerinden söz aldığım diyor. Almadığı? gibi düşünelim. Önceki videolarıma atfediyorum bu kelimelerimi dikkatinizi çekiyorum. Ve Dabbe işte onlara, ayete inanıp inanmadığını o çıktığı an insanların bir anda dehşete düştüğü zaman. O, şeytanla da çatışacak çünkü şeytan kimle ilişkiliydi Deccal ile veya onun işte hükmettiği adam o hükmettiği adamlarla da insanlık yönetilecekti, köleleştirilmişti o frekansı yiyenler, tanrısızlığı kabul edenler. Dehşete düştükleri an imana gelmek isteyecekler tanrı neydi tanrı neydi bizde kabul edelim falan ama silindiği için o bilinç, o frekans evet kendileri istediğinden dolayı belki aşağılık maymunlar hükmüne de burada girecektir. Artık fayda vermez. Musa’nın Asası geçer hani hadislerde ona tutunanlar kurtulur çünkü birtakım da müminler, Müslümanlar, inananlar kurtulacak diyor. İşte diğerleri ise bundan az bir zayiatla tekrar yoluna devam edecektir. Dedim ya bazı gezegenlerde de üst tutmuşlardır vs. o günkü insanlıktan bahsediyoruz. Bugün bunların temelleri atılıyor felsefi, bilimsel felsefe açısından da kültürel felsefe açısından da kültürel bilimsellik açısından da üflenmeye başlandı. Yoksa bu çipti bu bilmem neydi basit teknolojik algılamalarla korkmanızın, korkutulmanızın bir manası yok. Aslında daha büyük meselelerden bahsediyorum.
Evet, bakalım ne var. Demek ki evrensel bir ayet tanımı. Söyledik hangi ayet Tevrat mı Kuran mı çünkü Dabbe ayetinde öyle geçiyor ayetlerimize inanıp inanmadığı işte lafız mı falan din kitabının mı? Hayır. Nedir? Evrensel tanrılık tanrısallık bunun içerisine hepsi giriyor. Tanrıya, tek yaratıcıya inana herkes. Sakın yanlış anlamayın şimdi bu konu cennete girecek işte falan tanrıya inanan işte Yahudi de girecek İbrahimi dinler safsatası falan filan gibi değil biliyorsunuz onlarla yıllarca mücadele ettik. Bundan bahsetmiyorum tanrısallık kavramı. O frekansı yediği zaman insanın inanç kesimi bir manada zihni bir yapısına edilecek muhtevayla insanlığını, fıtratını, yaratıcısını, yaratılmışlığını hatta kendisinin yaratık olduğunu unutan bir algılamayla yaşayan o dönemin fonksiyonlarıyla konjonktürel anlamda yaşayan bir varlıktan artık buna insan diyebilir miyiz bilmiyorum. Biliyorum da ironi yapıyorum. Bu varlıktan söz ediyoruz. Bir anda o çıktığı zaman o gerçek, erime yok olma yerdeki debelenme, yerin can çekişmesi de bu ayeti kerimeyle de ilişkili. Debelenmeye, can vermeye başlaması yerin ölümü yerin ölümü yerin ölümü ve o can çekişme esnası tabii ki bunlar çağlar sürecektir. Bir anda yer ölmüyor. O da ayrı bir bahis. Yani debelendi öldü öyle değil. Bunu insan gibi canlı varlık gibi de düşünmeyin hemen titredi öldü falan vardır ya. Bu değil, debelenme süresi de bir çağlar alacaktır. O sürece girdiği zaman o günkü bilimsellik, o günkü insanlığın gelmiş olduğu teknolojik kemalat, illüzyon şu bu sistemsel Deccali sistemden de bahsediyoruz tabii bu manada şeytani sistemden işte o çıktığı zaman o frekansı yiyenler pişman olurda ayetler der oysaki işte konuşma lisanı Erlik Han gelip tek tek söylemeyecek. O çıktığı zaman o hadiseyi gördüğü zaman işte mecaz kabul edin tanrıya dönelim, tanrı neydi, bir güç varmış falan filan biz bitiyoruz bittik eriyoruz falan. Artık size bu ayetler yaratıcının ayetleri fayda vermez anlamını anlayacaklardır onun için helak olup gidecek zümredir. Tabii ki bundan sonraki merhaleleri söylemiyorum. Bunların arasında da çağlar var daha sonraki çağlarda var. Hemen böyle akabinde olacak şeyler sanki 3 gün, 5 gün, birkaç sene de olacak gibi görüyorlar hayır dostlar öyle değil. Kuran da bunları böyle söylemiyor. Bakmayın siz o uydurma hadislere vs.
Demek ki bahsettik burada bazı notlarda aldım şimdi peki bu şeytanın taklidini yapıyor. Allah diğer kullarını bırakır mı? Rabbülalemin; Alemlerin Rabbi yani kendisine inansın inanmasın hepsinin, herkesin yarattığı her şeyin rabbi, Tek Tengri’si. O dönemde de kendisine inananları, bu frekansı kabul etmeyenleri bırakmayacak. İyiler korkmasınlar, iyiler endişelenmesinler yine Kuran da bir ayeti kerime var değil mi onlar ahiret gününe inanırlar vs akabinde de iyi işler yapanlar denir. Orda din falanda söylemiyor aslında. Endişe etmeyin iyiler o dönem için söylüyorum. İyilerin korkmasına bir sebep yok. İyilikten kasıtta tabii ki yapılan hatalar, yanlışlar günahtan dönenler vs. her şey iyilik kavramı içerisine girer yani bu söylemeye gerek hepimiz şaşar beşeriz. Ama zihni, kalbi kötülüğü olanlar yaratıcını unutanlar, gönül nedir, kalp nedir, kul nedir, varlık nedir, cevher nedir bunların hepsine saygı göstermeyenler, üzerine toprağın basanlar var ya o debelendiği zaman o frekansı kendileri kabul edeceği için sunulacak çünkü insanlığa altın tepside. Arz ettim biraz önce kabul edenler işte maalesef ki o gün o Erlik Han, Tengri’nin işte Türk kültüründen söylüyorum kafa gösterdiği zaman, baş gösterdiği zaman, şeytana şerik koştuğu zaman, efendisini alt ettiği zaman çünkü şeytanla mücadele ettiği zaman şeytanın altındaki Deccal ne derseniz deyin ona. Onun Türk kültüründe de ismi vardır şimdi burada Tepegözler vs. birçok meseleler var geçtiğimiz video de biraz anlattık. Ne oluyor ya bizim demek ki -o dönemde tanrı da demeyecekler ona başka bir şey diyecekler ona- efendimizi yenecek başka bir güç varmış. bu nereden çıktı falan biz hemen tanrıya dönelim Allahuekber ya da işte ne diyeceklerse Tek Tengri vs. falan diyecek olanlar olursa fayda vermeyecek. Çünkü frekansı yemişlerdir, bilinçleri kaybolmuştur, silinmiştir. Ayet yani güneş, ay, evren tasarımı içerisinde ki bir insan değildir o mahlûk. Dönemezler bunu da kendileri istemişlerdir. Fussilet suresindeki “başınıza gelenler kendi elinizle işlediğiniz, istedikleriniz yüzündendir” meselesini düşünsün Müslümanlar. Hemen kalkıp da sen Türk kültüründen bahsediyorsun bilmem ne.. araştır. Sen de birilerinin roman, hikâyesini anlatıyorsun. Şimdi gelelim bu meselelere İsrailiyat. İsrail kavramı bakın kıymetli budun şunu da özellikle salık veriyorum. Bugün İslam kitabı, Kuranı Kerim Arap’ın kitabı değildir. Zaten Araplardan bir sürü kişi Arapça bilmesine rağmen cehenneme gidecek değil mi. Ebu Leheb, Ebu Cehil bunlar zikredilirde doğru mu birçok daha bunun belirtilen nüansları var. Demek ki Arapla, Arapçılıkla alakalı ir kitap değil bu Kuran. Kuran’ı Kerim’in içerisinde Türk kültüründen bahsediyorsun falan filan atalardan… Evet, Kuran’da atalar dininden bahseder. İbrahim benim atamdır diyor Hz. Muhammed. Onun yolundayım diyor, hanif İbrahimin. İbrahim eğer Hz. Muhammed (asm)in atasıysa ki öyle kabul ediyor. E atalar dini. Onun yaptığı, onun yolundayım diyor. E Türklerde atasını bilsin kardeşim. İbrahim de Türk’ün atasıdır ama Türkler de İbrahim’in atasıdır bu başka bir mesele. Şimdi daha önce birçok programda yaptık bununla ilgili buraya girmeyelim. Kuran’daki atalar kavramı, atalar dini kavramı farklıdır bakın atalar başkadır. Türklerde ata kültü vardır daha önce anlattık. Atalar dini başkadır atalar kültürü başkadır, karıştırıyorsunuz. Müslümanlarda şunu iyi düşünsün. Özellikle de Türk Müslümanlar Arapçılıktan kendinizi daha önce de söylediğim gibi kurtarınız. Yoksa Tonyukuk’un dediği gibi Tonyukuk ne dedi Çin’e esir düştü, Çin’den kurtardı Türk esirleri kurtardı, “Eğer Ötüken’den çıkarsanız cariye olursunuz” dedi. Ve oldu Türkler değil mi neden? Ötüken töreydi değil mi töre, Ötüken Yığış. Bugün de demiyorlar mı karılarınızı, kızlarınızı cariye yapacağız diye kim diyor bunu Müslümanlar diyor. Birtakım Müslümanlar istisnaları tabii ki mütedeyyinleri, dindarları tenzih ediyorum. Beni zaten bilen bilir ne demek istediğimi anlayan anlar şimdi kalkıp da bana laga luga yapmayın. Tonyukuk, Bilge Tonyukuk ne diyor yasadan Ötüken, Türk töresinden çıkarsan. Ne diyor 6 yaşın kız evlenir diyor, 12 yaşındaki kız evlenir diyor değil mi? Ve bunu peygambere iftira atarak da söylüyorlar. İşte Türklerin kadınlarını, kızlarını cariye yapanlar o dönemde kimlerse bugün de yapmak istiyorlar ağızlarıyla söylüyorlar neden? Türk töresinden ayrıldıkları için. Türk töresini yok etmek ve bunu İslam adı altında uyduruk bir, Arapçı bir, emevi bir yezidçi anlayışa sokuşturarak ne yapıyorlar. İşte Bilge Tonyukuk’un dediği karılarınız kızlarınız cariye olur sizde köle olursunuz, öldürülürsünüz diyor. Ölürsün diyor Ötüken’den çıkarsan. Tekrar Ötüken’e döneceğiz, töreye döneceğiz, Türk töresine döneceğiz. İslam’ı da bu Arapçılıktan kurtaracağız. Türklerin bu da bir görevidir.
Evet, kıymetli izleyenler bakın aldığımız notlardan bir tanesini demin söylerken konu açtık mesela nedir bu atalar dini meselesi dedik. Bizim atamız Oğuz Kağandır, Bilge Tonyukuktur, İlteriş Kağandır, Matudur, Metehan’dır. Bizim atalarımız, en atamız Oğuz Kağan, Zülkarneyn denilendir. Şimdi Süleyman peygamber ile Davud peygamber baba oğuldur değil mi? Kuranda da geçer. Bunlar Yahudi krallarıdır. Yahudilerin krallarıdır, atalarıdır. Biz bunlara tabii olamayız. E şimdi diyeceksin ki “sen ne dedin ya sen küfüre düştün” hayır hayır. Bunlar peygamberdir amenna ve saddakna. Bir Müslüman bunları kabul etmek zorunda Kuran’ı Kerim’de açık ayetler var. Ama bunlar bizim peygamberimiz değildir, Allah’ın peygamberleridir. İmana da, itikat’a da, Kuran’a da böyle bakacak Müslüman. Neden bunu bahsediyorum, zikrediyorum biliyor musunuz? Sakın yanlış anlamayın ters bir şey söylemiyorum ha. Süleyman peygamber, Davut peygamber Yahudilerin kralıdır. E benim de kağanım, kralım Oğuz Kağandır. Sıkıntı yok ama biz demiyoruz ki Süleyman peygamber, Davud peygamber Allah’ın peygamberi değildir. Haşa dersek dinden çıkarsın İslam kurallarına göre. Allah’ın peygamberleridir ama onların şeriatı devam etmemektedir. Bizim Müslümanların peygamberi, son peygamber Hz. Muhammed Mustafa’dır. Onlar Allah’ın peygamberleridir, bir zaman vahiy almış peygamberlerdir. Çoğunu Salih olarak Allah söylemiştir. Söylemediği birçok peygamber, yalvaç da var değil mi. Şimdi neden böyle söyledim. Onlar Yahudilerin krallarıydı. Yahudiler atalarının dinine dönerek onların tekabülünü, Süleyman tapınağını kurmaya çalışarak Mescidi Aksa’nın altını kazıyorlar bu ahmak Müslümanlarda şakşakçılığını yapıyorlar dolaylı yönden tabii. Ama Müslüman ne diyor arap, emevici, yezidçi Süleyman peygamberin işte tapınağının altında… “Kardeşim israiliyatsız olmaz Kuran…” diyenler… israiliyat kelimesi de yabancı demektir Arap dışında mesele demektir de o başka bir boyutta var fakat ne demektir bu. Onlar kendi atalarının, kağanlarının tabiri caizse kağanlık yok krallarının peşine o kültü oluşturmaya çalışıyorlar bugün. Biz Türklerse bunu İslam adına yapıyoruz. Süleyman peygamber ne olacak diyerek, israiliyat Kuran’da olacak falan diyerek yutturularak kabul edemezsiniz. Müslümanlık adına da bunu kabul edemezsiniz. Süleyman peygamber, Davud peygamber Salih peygamberdendir, kral peygamberlerdendir Kuran’da öyle belirtmiştir biz buna iman ederiz ama bizim peygamberimiz, kralımız değildir. Bizim peygamberimiz Müslümansak Hz. Muhammed’dir. Benim kağanım Oğuz Kağandır. Niye Süleyman kral olsun. Ama ben bunu reddetmiyorum, demiyorum ki Süleyman peygamber, peygamber değildir. Çünkü reddederse bir Müslüman dinden çıkar. Aradaki küçük çizgiyi söylüyorum. Benim kültürümü, benim töremi Allah benim huyuma, benim imkanıma, benim fıtratıma, benim konjonktürüne göre yaratmıştır. Nerden çıkarıyorsun… Evet bakalım bir ayeti kerime not almıştım ben burada. İsra 84: “Herkes kendi huyu, mizacına göre imanını yaşar” mealindeki ayete lütfen bakın. Yani herkesin iman algılaması, kendi huyu, mizacı oradaki konjonktürü içerisindedir. Ona göre iman kaideleri vardır. Hani Muhammed 30’da vardı ya sen onların imanını falan dileseydik gösterirdik. Bunu da ayetin sonunda diyor ki en doğrusunu Allah bilir. Yani sen de bilemezsin Muhammed. Dileseydik de gösterirdik, göstermedik. Ama isra 84’de ne diyor herkes kendi huyu, mizacı, fıtratı üzerine imanı yaşar, iman kaidesini. Bunun içerisine ne giriyor huy, kültürel, genetik bir kadimden gelen bir bilgidir. Oğuz Kağandan geldim Süleyman peygamberden gelmedim. Benim kralım Süleyman değildir. Zaten Yahudiler ona büyücü dediler haşa biz onu reddederiz. Kuran tabirine tabiiyiz. Ama Oğuz Kağan benim kağanımdır. Törem oradan gelir. Din başka bir kavramdır. Kuran başka bir kavramdır. Kültür başka bir kavramdır. Arabın bedevisinin, yezidçisinin, emevisinin gelip bana kılığını, kıyafetini, yaşam tarzını bilmem nesini kendileri de ondan bıkmış yaşamıyor zaten. Neden bu Müslüman gençler Türkiye’dekiler de istatistik yapıldı, geçen anket yapıldı batı ülkelerine kaçmak istiyor? Neden Suudi Arabistan’a gitmek istemiyorlar. Soruyorum açık ve net. Bizim peygamberimiz Davud da değildir Süleyman da değildir. Müslüman’ın peygamberi Hz. Muhammed’dir. Buna ümmeti Muhammed inanmayanlara ümmeti davet denir şimdi o konulara girmeyelim. Kağanımız Oğuz Kağandır ve bütün kağanlarımız belirlidir bizim. Dolayısıyla da yanlış anlaşılmasın bu mesele çünkü böyle diyerek, islam’ı harmanlayarak, Arapçılığın içerisine bir de Arapçılığı da değil Süleyman peygamberin o dönem ki Salih bilgileri de değil Yahudilerin bugün meydana getirdiği mesele Davud, Süleyman meselesi Süleyman tapınağını kendi şeytani figüratif olarak algılatıp köle ve efendi halinde sistem kurmaktır. Bunu da İslam adı –islam münezzehdir her zaman söylüyorum- Müslümanlara yutturarak, İslam formatı ambalajı içerisinde sunmaktır. Türk kültürü kendini Arapçılıktan kurtarmalıdır. Dini Arapçılık değildir. İslam Arapçılık değildir. O zaman Arap inansın deriz çeker gideriz değil mi? Defaatle televizyon programlarını da yaptık böyle de değil. Bu konulara da girmenin anlamı yok aslında bilen ne demek istediğimi anlayan anladı.
Evet, kıymetli izleyenler bakıyorum demek ki Dabbe’nin debelenme, yerin debelenmesi can çekişmesinden bahsettik. Evrensel olduğunu ayetlerin Tevrat veya şu bu falan Kuran ayeti değil de Dabbe’nin hatırlatacağı ayetlerin aslında güneş bir forum, formun yok olmasından bahsedecek ama son pişmanlık fayda vermeyecek. Dabbetül arz’ın Türk kültüründe Erlik Han, Yerlig Han olduğunu aynı şeylere sakallı ir insan mı değil mi konuşacağını, anlaşılacağını anlaşılacağı şekilde ki bu konuşmanın da neye tekabül ettiğini de anlattık çünkü hangi dili konuşacak vs. bu yönüyle de lütfen irdelenmesini de söyledik. Erlik Han’ın tanrı olmadığını, zaten Türk kültüründe Tek Tengricilik, tanrıcılık olduğunu, politeist bir tanrı inancı olmadığını söyledik. Şeytana şirk koşacağını söyledik ve şimdi Allah diğer kullarını bırakmayacağını, iyilerin korkmaması gerektiğini söyledik. Bakın bu meseleleri Müslümanlarda düşünsün. Hani İslam uleması, âlimleri hatta hadisi şerifler de, ayetler de var bununla alakalı. Allah’ın indinde en salih bir kulun hayvan zekâsı bile kabul etmez değil mi karşılaştırma, mukayese çünkü çok düşük yarattığıdır. Bir yaratan bir yaratılan vardır. Acizdir her şeyi aciziyettir tanrı önünde, yaratıcı önünde, Tengri önünde. Peki, bu aciz mesela insanla da hayvanı karşılaştırdıkları zaman hayvanın zekası nedir ya onun vebali yoktur. Yapacağı suç köpek sahibini ıstırsa işte falan yerde koyun filanın otunu yese hayvan denir ki aklı mı var fikri mi var onu güden sorumludur veya işte sorumsuzdur onu yaratan onu öyle yaratmıştır deriz değil mi. Zaten İslam meselesinde de bu değil midir. Şimdi şeytan, insan, günahkârlar, şunlar bunlar da Allahın indinde hayvan hükmündeyse peki insanla hayvanın mukayesesinde bile hayvan mesul değilken düşük zekalıyken hayvanı biz cezalandıramazken. Yani nasıl cezalandıramazken, Allah milyonlarca ebedi sene günahından dolayı şundan bundan dolayı da adamları ızgara mı yapacak. Bu acziyet duygularını da lütfen düşünün. Her şeyin de bir sonu vardır Tengri tektir. Onun üzerinden bir güç yoktur. Allah de ne dersen de tektir, mutlak güçtür dolayısıyla da onun üzerinde bir güç yoktur. Onun dışında da aslında bir şey yoktur şimdi o konulara girmeyelim yarattıkları onunla mukayese edilemez. Hani insan hayvan dedik haşa insan Allah ile, yaratıcı ile, tengri ile ne dersen de mukayese bile edilemez. Zeka böyle zeka düşüğü varlığa Allah yaptığı hatasından şuyundan buyundan dolayı ceza verir. Tasarruf onundur, güç onundur, adaletle verir onu zaten ama madem böyle bir varlık var sizin zihniyetinizle -onlara diyorum- ebedi, milyonlarca senede varlığı yakacak bir Tengri aramayın. E hocam kuran… Kuran öyle demiyor onlara daha sonra gireriz. Biz Türk kültüründen bahsediyoruz.
Kıymetli izleyenler Dabbetül Arz’dan bahsettim, frekans seçiminden bahsettim. İşte o Süleyman’ın mührünü vurur meselesi işte Musa’nın asası meselesi Dabbe ile ilişkilenen sakallı olması Türk kültüründe Erlik Han’ın da aynı şekilde tarif edilmesi. Yer, arz debelenme yerin ölmesi, can çekişme süresi o frekansı kabul edecek insanlık ve ettikten sonra Erlik Han’ın şeytana şerik, şirk koşarak çıkması ve onun düzenini yıkmaya başlamasından o frekansı kabul eden insanlar “Eyvah! Bizim güç diye kabul ettiğimiz gidiyor” deyip imana tekrar bir güç araması, tanrı, yaratıcı fikrine dönmeye kalkması ama o hafızadan o frekansla silinmesi ki bu bilimsel bunun nüansları var da o frekansın ne olduğunu kafesteki cenin olayına da bir baksınlar balalara da buradan pas atıyorum. Yüce Türk Milletini, Budunu sevgi ve saygıyla ve balaları aynı şekilde selamlayarak sözlerime son veriyorum.
Tengri Biz Menen!
Not: Konuşmayı deşifre eden Fatih Yıldız ve Kazım Kubilay'a teşekkür ederiz.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle