En Sıcak Konular

Dr. Özlem Genç

Köşe Yazarı
Dr. Özlem Genç
11 Mayıs 2020

Simbiyotik Yaşama Hazır mısınız?



“…Bu biraz tuhaf gelebilir ama, yapay zeka ile bir çeşit simbiyoza ulaşmak…” Bu cümle bir çeşit beyin makine ara yüzü olan Neuralink’in Temmuz 2019’da tanıtımı sırasında, ilgili şirketin kurucusu olan Elon Musk’a ait. 2016 yılında kurulan Neuralink’in vizyonu beyinleri doğrudan bilgisayarlara bağlamak. Kısaca anlatalım: “Beyninizin nöronlarına binlerce küçük iplik yerleştirecek ve ipliklerin diğer uçları çiplere tutturulacak. Bu çipler beyinde nöronların birbirleriyle iletişimi sırasında oluşturdukları elektomanyetik enerjiyi elektriksel aktiviteye ve bilgiye dönüştürecek. Çipler başınızda derinin altına gömülecek ve kablosuz olarak kulağınızın arkasında bir Bluetooth cihazına bağlanacak. Böylece bir telefonu veya başka bir cihazı düşüncelerinizle kontrol edebileceksiniz.” Şirket, maymunlarda! teknolojiyi başarıyla test etti ve bu yıl (2020) insanlarda test etmeye başlamayı hedefliyor.

Elon Musk, son dönemdeki en ilginç girişimcilerden. Girişimciliği PayPal isimli bir ödeme sitemi ile başlayıp, bu işten kazandığı parayla Solarcity (güneş paneli üreticisi), Tesla otomobilleri, Space X (uzay keşif teknolojileri üreten bir şirket) ve Gigafactory (lityum iyon pil üreten bir şirket) isimli şirketlere yatırım yapan ve dahi olarak anılan bir kişi. Konumuz kişiler değil, bu kişi veya kişilerin hedefleri ve yaptıkları. Tam olarak “Simbiyoz” ile ilgileneceğiz hep beraber. Simbiyoz’un kelime anlamı: “Ortak Yaşam”. Yani organik bir canlı (insan) ve sentetik bir yapı (yapay zeka) arasındaki ortak yaşam.

Şirketin asıl amacı hareket etme veya algılama yeteneğini kaybeden, beyin ve omurilik yaralanmaları olan insanlara yardımcı olmak. Beyin korteksi (duyular, hareket etme, konuşma, düşünme ve planlamadan sorumlu) ve beyindeki limbik sistemi (duygu ve davranışların düzenlenmesi, uzun süreli hafıza, motivasyon ve koku duyusu, hafıza, hormonların salınımı, otonom sinir sisteminden sorumlu) parçalarını tamamlamak için dijital süper zeka/istihbarat katmanı oluşturulacak. Elon Musk’a göre zaten bu katmana sahibiz (telefon ve bilgisayarlar). Ve ekliyor: “Gördüklerinizi ne kadar hızlı işleyebileceğiniz ve bir yanıtı ne kadar hızlı yazabileceğinizle sınırlısınız.” Biraz kişisel bir bilgi ama kendi röportajlarında anlattıklarına göre bu arkadaşın gelecek için çok endişeli olduğu açık. Röportajlarında dünyayı deliklerle dolu bir gemiye benzetiyor ve geminin su aldığını söylüyor. Bu nedenle temiz enerjiye (güneş panelleri, elektrikli otomobiller) ve Mars gibi gezegenlerde insanlar için yeni yerleşim yerleri kurmak gibi işlere odaklanmış. Yapay zekânın fayda ve zararlarını değerlendirmek ve insanlığa fayda sağlayabilecek yapay zekâları yaratmak amacıyla kurulan Open AI adında bir kuruluşun da içinde. Ama bu kuruluşun da finansörlerinden aynı zamanda. “Kendi kendimi bir denetleyeyim bakalım ne bulacağım?!!” demiş sanırım. İşte bu nedenlerle “Yapay zeka bizden üstün hale gelmeden, onunla birlikte ta beynimizin içine sokarak hep beraber yaşayalım. Dostlarımızı kendine yakın tutalımdüşmanlarımızı daha da yakın” demiş olabilir diye iyi niyetli düşünmek istiyorum da, bir türlü olmuyor nedense. Bir de Groteks (insan, hayvan ve çiçek figürlerinin abartılı, çirkin ve gülünç biçimde birleşmesi. Tıpkı Gargoyle ve Chimera heykelleri gibi) bilimkurgu yazarı Iain M.Banks isimli “Transhümanizm”ci bir yazarın 10 kitaptan oluşan “The Cultur” serisi ile çok ilgilendiğini söylemiş. Bu kitaplardaki bahsedilen “Kültür”; humanoidler, uzaylılar ve gelişmiş yapay zekâların birlikte yaşadığı bir topluluk olarak anılmakta. Yine sentetik telepatinin 5-10 yıl içinde geliştirebileceğini söylüyor. İletişimi daha hızlı ve daha doğru hâle getirmek için insanların makinelerle daha sorunsuz bir şekilde bütünleşmesi gerektiğini de ekliyor. Anlaşılan yeni bir “kültür” yaratmak istiyor kendileri. Aşağıdaki fotolar yeni kültürden!:

 

 

Bu aşamada biraz tıbbi terimlerden bahsetmek lazım. Simbiyoz, iki canlı organizma arasındaki ortak yaşam olarak tanımlanır demiştik. Bu ortak yaşam; bazen iki farklı mikroorganizma, bazen de insan ve mikroorganizmalar arasındaki yaşamdır ve farklı çeşitleri vardır. Ortak yaşam çeşitlerini açıklayalım: Mutualizm: Birlikte yaşayan her iki canlı birbirine karşılıklı faydalar sağlar. Kommensalizm: Organizmanın biri faydalanır, diğeri ise ne yarar ve ne de zarar görür. Sinerjizm: İki veya daha fazla mikroorganizmanın, birbirinin etkisini destekleyerek, birlikte oluşturdukları bir olguyu, infeksiyonu ifade eder. Yani 1+1=2 değil, 1+1=3 veya daha fazladır. Parazitlik: Bazı organizmalar üzerinde veya içinde yaşadığı konakçıdan yararlanırlar. Konakçıya zararlı etki yaparlar. Antagonizm: Bazı organizmalar, üredikleri ortama saldıkları bir takım maddelerin etkileri ile diğer organizmaların üremelerine, gelişmelerine mani olabilir, öldürebilirler. Oportunizm: İnsanların çeşitli sistemlerinde veya çeşitli yerlerinde normal olarak yaşayan etkenler, konakçının sağlığının bozulması veya çevre koşullarının değişmesi sonu hastalık oluşturabilirler. Kompetisyon (rekabet): Aynı gıda, reseptör, substrat, vs için iki etkenin karşılıklı rekabete girmesi. Şimdi aklımıza gelmesi gereken soru şu: “Neden Neuralink’in lansmanında ortak yaşam için genel bir ifade olan “simbiyoz” terimi kullanılıyor da, yapay zeka ve insan beyni birlikteliği için daha özel ve olumlu kavramlar olan “mutualizm, kommensalizm, sinerjizm” gibi ifadeler kullanılmıyor. Tesadüf mü, bilgisizlik mi, canlı yayın heyecanı mı, yoksa en doğru ifadeleri (parazitlik, oportünizm, antagonizm, kompetisyon) gizlemek için mi? Şimdi bir daha tıbbi terimlere dönün bakın lütfen. “Simbiyoz” kasıtlı seçilen bir kelime mi?

Zihin teknolojileri (Nöroteknoloji) yeni keşfedilmiş teknolojiler değil. Bu inceleme ve deneyler 1930’lardan beri devam etmekte. Özel şirketler, üniversiteler, bazı uluslararası kuruluşlar (Avrupa Birliği vb.), devletler (Obama ve Brain Initiative) ve askeri birimler bu teknolojilerin gelişmesi için ciddi fonlar ayırıyorlar. Beynin farklı vücut bölgelerini kontrol eden alanları veya konuşma/düşünceler gibi yüksek beyin aktivitelerinin gerçekleştiği bölümleri de dahil olmak üzere detaylı beyin haritaları çoktan çizildi. Uzuvların hareketini kontrol eden ve onları kaybeden insanların protezleri kullanmalarını sağlayan, doğrudan beyin merkezlerinden kontrol edilen sistemler mevcut. 2006'da bilim adamları, tamamen felçli bir adamın beynine, beyninin aktivitesini farklı cihazlara aktaran ve e-postasını açmasını, TV’yi kontrol etmesini ve robotik kolunu hareket ettirmesini sağlayan bir implant yerleştirdi. Diğer felçli insanlar internette arama yapabiliyor, bilgisayar oyunları oynayabiliyor ve tekerlekli sandalyelerini sürebiliyorlar. Kanadalı bilim adamları, deneğin algıladığı bir yüzün resmini üretmek için bilgisayarın beyindeki elektroensefalografik kayıtları yorumlayabileceği bir deney yaptı. Beyin dalgalarını kaydedip analiz edilerek düşüncelerimizi kelimelere dönüştürebilen bir cihaz geliştirildi ve cihazın doğruluğu % 97'ye kadar ulaştı. Kafa içine implante edilen, görme ve duymayı sağlayan biyonik cihazlar zaten piyasada mevcut. Bunlar madalyonun sadece bir yüzü.

Apple ve Samsung şirketleri, kafanın üstüne yerleştirilebilen ve beyin tarafından üretilen elektromanyetik dalgaları yeni akıllı telefonlara ileten prototipleri zaten geliştirdiler. Google ve Facebook gibi büyük özel şirketler düşüncelerinizi okuyabilen teknolojiler geliştirmek için milyonlarca dolar yatırım yapıyorlar. Google, Disney, CBS ve Frito-Lay gibi bazı şirketler, nöropazarlama şirketlerinin hizmetlerini kullanıyorlar. Yani: Para, para, para…. Bu da madalyonun yarı çapı.

Gelelim madalyonun öbür yüzüne. Bu yüzde; nöroteknolojik cihazlar ve yöntemler ile insanın düşünceleri/duyguları gözetlemek veya her açıdan yönlendirmek/yönetmek/kontrol olabilir mi? Kelimelerin beyindeki işlenme algoritmaları bilindiğinde, yapay olarak üretilen kelimeler beyne içerden ya da dışardan iletilebilir. 1975'te bir deney yayımlandı. Bu deneyde 1'den 9'a kadar belirgin sayılar mikrodalgalar (pulsed microwave) vasıtasıyla bir deneğin beynine gönderildi ve denek onları anlayabildi (Am Psychol 1975;30(3):391-401. Microwaves and behavior. Justesen DR.). 1974 yılında JF Schapitz tarafından yapılan başka bir deney: Deneklere kolaydan teknik olana kadar yüz sorudan oluşan bir test verildi. Daha sonra, mikrodalga ışınları ile boş bıraktıkları soruların cevapları deneğin beynine verilirken, doğru cevapları için amnezi (hatırlayamama) yaratıldı. İki hafta sonra tekrar testi yaptılar. Ancak ikinci testin sonucu hiç yayınlanmadı.

İnsan beynini etkileyen daha birçok nöroteknolojik sistem var. Elektromanyetik dalgalar, nörogörüntüleme, siber bağlantılı nörocog manipülasyonu, yönlendirilmiş enerji cihazları (psikotronik biyojeneratörler), implante edilebilir BMI'ler (Brain Machine Interfaces: Beyin-Makine Arayüzleri), nanoçipler ve nöro-güçlendirme (neuro-enhancement) gibi şeyler. ABD Savunma Bakanlığı DARPA birimindeki N3 programında “güçlü savaşçılar ile askeri sistemler arasında hızlı, etkili ve hands-free özellikte sinirsel bir ara yüz” için çalışmalar devam ediyor. Bu çalışmalarda uzaktan zihin okuma, sentetik telepati, sibernetik zihin deneyleri (cybernetic hive mind, aynı zihinsel 'alanı' paylaşan birden fazla kişi), uzaktan bir hedefe düşünceleri/duyguları ve diğer durumları (örn. yoğun ağrı) 'klonlamak' veya 'kopyalamak' için EEG dalgalarını kullanma gibi deneyler yapılıyor.  Ayrıca, insanların “enerji imzaları” veya “beyin baskısı-yazısı (brain print)” ile uzaktan hedeflenip takip edilebileceğini de teyit ediyorlar. Örnekler çok çeşitli. DEW (Directed Energy Weapons); 9/11 olaylarında ve California yangınları şüphelilerinde kullanıldı. İnsanların kafalarına 4 farklı teknik ile ses çıkarabilen sahip V2K (Voice to Skull) 'Tanrı'nın Sesi' silahı üzerinde çalışıldığı ve Irak savaşında Irak askerlerine karşı (“Lay down your guns, this is Allah: Silahlarını bırak, bu Allah”) kullanıldığı iddia! ediliyor. Işıkların kullanıldığı Optogenetik adlı bir sistemde; fareler, daireler halinde koşturuldu veya farelerde korku anıları üretildi, sonra o anıları silmeyi başardılar ve ayrıca olumlu anılar olumsuz olanlara çevrildi. Acaba sadece farelerde mi?! Ayrıca ABD’nin Zombie 5 projesini inceleyin. Say say bitmedi, bitmez. Ya da hepsini ben uydurdum, vebali bana! Aklımızı/Zihnimizi kendimiz kontrol edemezsek başkaları (insanlar, makineler, yapay zeka vs) kontrol etmeye başlayacak/başladı, bu belli artık.

Biliyorum çok dağıldık. Şimdi bu kadar teknik bilgiden sonra biraz özümüze dönelim ve yapay zeka-nöroteknolojiler ile insanın simbiyozisi konusunda Kitap’ımızda neler bulacağız bakalım. Parçaları bir araya getirip birleştirerek onu bir bütün durumuna getirip makineyi kurup/çalıştırmak için her an yardıma ihtiyacımız var (Kur’an).

İster beynin içindeki çipler ile isterse de dışarıdan bir cihaz yardımıyla sesler, düşünceler ve duygular artık kolayca insana üfleniyor. Evet bu üfleme: “Vesvese”. Peki ya içimizdeki bu vesveseye uyarsak? Aynen şeytanın amaçladığı ve üflediği gibi. Şeytan -şirin görünen yapay zeka gibi- yemin etti: “Ben size öğüt verenlerdenim” dedi ve Adem’e vesvese verdi ve o da yasak ağaca yaklaştı (Araf 20/21). İnsanın nefsinin de kendisine vesvese verdiği oldukça açık (Kaf/16). Başka insanların nefisleri de nöroteknolojiler ile bizim zihnimize fısıldayabiliyor artık. Şeytanlar, dostlarına bizimle mücadele etmek için vahiy vermeye devam ediyor (Enam/121). Şeytana insanları yoldan çıkarmak için mühlet verildiğinde, “gücünün yettiklerini sesinle yerinden oynat (İsra/64)” dendi. Hangi ses bu: şeytanın mı, onun dostlarının yarattığı nöroteknolojilerin mi? Fark etmez. Bu duyulacak sesler Hakk’a iletecek değil ya! “De ki: Ortak koştuklarınızdan hakka iletecek olan var mı? De ki: «Hakka Allah iletir.».. (Yunus/35)” İnsan ve cin şeytanları aldatmak için diğerlerine yaldızlı sözler söylüyorlar (Enam/112). Tıpkı bazı çevrelerce yapay zekânın parlatıldığı gibi.

Peki irademiz ne kadar güçlü? Artık zihnimizde İlahi Ses’in yanında şeytanın sesi, nefsin sesi ve bir de yapay zekânın sesi var. Seç seçebilirsen. İçimizden gelen bu yapay sesi, isteği, arzuyu ilah edinirsek ne hale düşeceğimiz belli: “Arzusunu ilah edinen kişiyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen bunların çoğunun işittiklerini, aklettiklerini mi sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, hatta yolca, hayvanlardan da şaşkındırlar (Furkan/43-44). Arzusunu ilah edinen kişi, Allah’ın bir ilme (!) göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözüne perde çektiği kimse (Casiye/23) ibretliktir.  Şaşkın şaşkın dolaşan, üflenen emirleri yapan, akletmeyen, kulağı-gözü-kalbi Hakk’a kapalı olan insan toplulukları. Bir de hız meselesi var tabi. “Gördüklerinizi ne kadar hızlı işleyebileceğiniz ve bir yanıtı ne kadar hızlı yazabileceğinizle sınırlısınız” diyor bazı yapay zekalı insanlar. Yani iradeyi, düşünceleri iyi/kötü olarak süzmeyi bırak hemen ne söyleniyorsa ya da aklına o an ne geldiyse yap diyorlar. “İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister. İnsan pek acelecidir! (İsra/11).”  

Anahtar kelimeyi hatırlatalım: Simbiyoz: Ortak Yaşam. Biz kendimize kimi, neyi ortak alıyoruz ve onun emirlerine uyuyoruz? Bazı sözler vermiştik hatırlarsak: Araf/172: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Evet de dedik. Bir de Araf/173’teki devamına bakalım: “Şöyle de demeyesiniz: "Daha önce atalarımız ortak koşmuştu. Biz de onların ardından gelen bir soyuz. Gerçeği çiğneyenler yüzünden bizi helâk mi edeceksin?” Bu bizim gözümüzden mi kaçmış, unuttuk da daha önceki devirler gibi Tek Tengri’ye ortaklar mı arıyoruz. Münir Derman Hocamız şirki (Allah’a ortak koşma) şöyle tanımlar: “Şirk Allah’ın varlığının ve büyüklüğünün delilidir. Mesele Allah’ı şekillendirdiğinden şirktir.” Yani İlahı’nı somutlaştırmak, maddesel âleme sınırlandırmak, putlar yapmak vb. İsrailoğulları denizden geçtikten sonra, putlara tapan bir kavmi görünce Hz.Musa’ya “bizim için bir ilah yap” demişlerdi (Araf/138). Firavun da Hz.Musa’nın ilahına ulaşmak için kendine kule yaptırıyordu (Kasas/38, Mümin/37). İşler pek öyle yürümüyor ama. Samiri’nin ilah olarak yaptığı “buzağı” da bir ses çıkarabilen bir “cesetti” (Taha/88).

Allah’a ortak koşanlar (zannedenler) bunu zaten isteseler de yapamayacaklarına göre yapay zeka ile beynimizin içinden bize seslenen kendi ilahlarını yaratmak amacındalar.  Bunların kim oldukları, düşmanlarımız belli: “İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile şirk koşanları bulacaksın… (Maide/82)” Geçmişten beri, Hz.İsa (Maide/72-73, Tevbe/31), cinler (Enam/100), dişiler (Nisa/17), putlar (Enam/74, Araf/139, Şuara/71) hep şirk amacıyla kullanıldı. Şimdiki şirk nesnesi/putu/ilahı, insan bedenine ve zihnine ortak olan: Yapay zeka. Unuttuk mu: “Oysa sizi de, yaptıklarınızı da yaratan Allah'tır (Saffat/96).” Ortağımıza bir de pay veriyoruz. “Allah'ın yarattığı ekinlerle hayvanlardan Allah'a pay ayırıp zanlarınca, bu Allah'a, bu da ortaklarımıza dediler…(Enam/136)”. Bu durumda pay, yani kurban, insan bedeni ve zihni. Bir de bütün bu yaptıkları için Allah’ı suçlayacaklar: “Müşrikler diyecekler ki: «Allah dileseydi ne biz ortak koşardık ne de atalarımız. Hiçbir şeyi de haram kılmazdık.» Onlardan öncekiler de aynı şekilde (peygamberleri) yalanladılar ve sonunda azabımızı tattılar. De ki: Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi var mı? Siz zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz (Enam/148). Zan’dan başkasına uymuyorlar ve zanlarının ardına düşüyorlar (Yunus/66). Ayrıca bu ortaklar/ilahlar/putlar onların ibadetlerinden, kulluklarından da habersizler (Yunus/28-29) ve hatta reddederler: “İş bitirilince, şeytan diyecek ki: «Şüphesiz Allah size gerçek olanı vâdetti, ben de size vâdettim ama, size yalancı çıktım. Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi çağırdım, siz de benim davetime hemen koştunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuşkusuz daha önce ben, beni ortak koşmanızı reddettim.» (İbrahim/22)”. Şeytan bile açıkça söylemiş “beni ortak kabul etmeyin” diye. İbadet ve kulluk; gönül rızası ile iradenin seçimi ile yapılan eylemlerdir. Yapay zeka ile irade devre dışı bırakılıyor ve sadece insan bedeni ve zihni için üflenen emirler geçerli oluyor. Yapay zeka sen çok yaşa!!!

Şimdiki çağda bir çok insanın amacı teknolojik araç ve sistemlerle üstünlük sağlamak, ölümsüz olmak veya hastalanmamak: “..Sen onları yaşamaya karşı insanların en düşkünü olarak bulursun. Her biri de arzular ki bin sene yaşasın… (Bakara/96)”.  Kendilerine itibar sağlasın diye Allah’tan başka ilahlar ediniyorlar (Meryem/81), ilahlar imal ediyorlar. Kendi ellerimle yapabildiğim bir ilaha neden tapayım ki? Helva yapsam da bari yesem. İşte bu taptıkları yapay ilahlar, diğer şirke sapanlara çocuklarını öldürmeyi bile hoş gösteriyorlar (Enam/137). Yapay zekayla simbiyoz yapmış ve yönlendirilen biyonik-askerler/suikastçiler bu dünyada hangi savaşta, kimin çocuklarını öldürecek peki? Yapay ilahlar için hazırlanmış yapay askerler: “Onlar, yardım göreceklerini umarak Allah'tan başka ilâhlar edindiler. Oysaki, o ilahlar bunlara yardım edemezler. Tam aksine, bunlar, o ilahlara hizmet eden ordular/askerler durumundadır (Yasin/74-75)”. Kimlere, hangi sisteme, hangi cihaza ya da hangi çipe hizmet ediyorsun?

Yapay zekâyı bize yutturan şeytan dostlarının yapmak istediklerini gerçekleştirmek için suni bir vücuda falan ihtiyacı yok. Amaç Allah’ın yarattığı insana müdahale edip, ona suni duygu ve düşünceler yükleyip, kendi istediğini yaptırmak, saptırmak. Şeytana kıyamete kadar mühlet verildi diye biliyorum ben. İşimiz zorlu. Ne diyelim Allah “akıl”, “fikir” versin ki Hacivat-Karagöz gölge oyunundaki gibi bize bir sopa takıp bir perdenin önünde konuşturup, elaleme güldürüp, birbirimize kırdırmasınlar.

Yazının sonunda yine en başa dönelim de bakalım. Neler döndüğünün farkına varalım. Bu kadar çok Starlink uydusu neden gönderildi uzaya? Neuralink’e sinyaller vermek için mi? Temiz enerji, yani güneş enerjisi güzel de, acaba bir gün biri tüm elektriği kesip, beynimizdeki çiplerin çalışmasını mı engelleyecek? Elektrikli otomobillerde kullanılan lityum-iyon bataryaları neden tüm dünyanın kapasitesini aşan bir şeklide üretilmeye başlandı? Solarcityli evleri, Tesla marka otomobilleri ve uygun bataryaları olan sadece belli bir elit kesim elektrikler kesilince yaşamaya devam edecek de diğer kullanılmış piyonlara ne olacak?  Bize de mi pil takacaklar? Bunlar benim “aklımdaki” sorular ve “sesler”. Ya sizin aklınızda ne var?

Peki ya GÖNLÜMÜZDEKİ SES BİZE NELER SÖYLÜYOR?

 

Saygılar ve Selamlar.

Özlem Genç

drozlemg@gmail.com

 

 https://www.onaltiyildiz.com/?haber,7872/simbiyotik-yasama-hazir-misiniz



Bu yazı 2,515 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Haziran 2022 Simülasyon Teorisi ve Adguk Öğretisi
    • 25 Mayıs 2022 Monkey Pox; Maymunların Suçu Ne?
    • 22 Haziran 2021 Suyun Hafızası
    • 21 Aralık 2020 Can Suyum-2
    • 16 Aralık 2020 Can Suyum
    • 20 Haziran 2020 Kafesdeki Zihinler
    • 11 Mayıs 2020 Simbiyotik Yaşama Hazır mısınız?
    • 1 Mayıs 2020 Maskeli Bir Dünya mı?
    • 9 Nisan 2020 Sözde Kutsal Korona Aşısı
    • 6 Nisan 2020 Kök Börü - Mavi Kurt ve Göklerin Bilgisi
    • 26 Mart 2020 Korku ve Umut
    • 22 Mart 2020 Covid-19 Hakkında Küresel Gerçekler
    • 7 Mart 2020 Tek Nefes,Tek Nefis
    • 23 Ağustos 2019 Selam Olsun Bizlere
    • 11 Kasım 2018 Türk, Öğün, Çalış, Güven
    • 7 Eylül 2018 Şarbon Nedir?
    • 6 Temmuz 2018 Hatırla
    • 19 Mart 2018 Ah Bu Gönül
    • 4 Ocak 2018 Kimiz Biz?
    • 28 Ekim 2017 Çok Mu Meşgulsün? Şimdi Dinle Sana Anlatacaklarım Var

    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,901 µs