Şarbon, inek, koyun, keçi, manda vb. gibi ot yiyen hayvanlardan insanlara bulaşan bir infeksiyon hastalığıdır. Bu hastalığın etkeni, ısı ve dezenfektanlara oldukça dirençli olan Bacillus anthracis adlı bir bakteridir. Toprakta bulunan formu ancak 160°C’de 60 dakikada inaktif hale getirilebilir. Şarbon hastalığının tıbbi adı anthrax (odun kömürü) olup, deri lezyonları siyah renkte olduğundan bu ismi almıştır. Bu tür bakteriler dış ortam koşullarında, toprakta senelerce canlı kalabilirler ve bazen salgınlara sebep olurlar. Erozyon ve sel gibi doğa olaylarından sonra ot yiyen hayvanlarda hastalık yaparlar. Bakteri ile kirlenmiş meralar 50-60 yıl hastalık bulaştırabilir. Ölmüş hayvan kadavraları da diğer hayvanlar için infeksiyon kaynağıdır. Kaçak kesimler ya da yerde kesim yapılan mezbahalar da hastalığı bulaştırabilir. Şarbon hem veteriner hekimler tarafından hem de doktorlar tarafından tespit edildiğinde sağlık makamlarına ihbar edilmesi zorunlu bir hastalıktır. Şarbon, gelişmiş ülkelerde hayvansal ürünlerle ilgili sıkı ithalat düzenlemeleri ile nadir görülen bir hastalıktır. Hayvancılığın yaygın olduğu ülkelerde şarbon hala görülmektedir. Bu ülkelerden biri de Türkiye’dir. Dünya genelinde vakaların çoğunluğu Türkiye, Pakistan, İran ve Sudan'dan bildirilmektedir. Bu hastalık her yaş ve cinste görülebilir. Tarım kesiminde çalışanorta yaş grubunda bu infeksiyon daha sık görülmektedir.
Bakteri hasta hayvanla direkt temas ile kesim sırasında veya hasta hayvanların ürünlerinin (yün, deri, kemik, kıkırdak vb) işlenmesi sırasında insana bulaşır. Bakteri gıda, solunum ve derideki küçük sıyrıklar ile insan vücuduna girer ve toksinler (zehir) üreterek deride, sindirim sisteminde ve akciğerde hastalığa sebep olur. Kuşlar ve sinekler de hastalığın yayılmasına neden olabilir. Bakteri, laboratuvar çalışanları için de yüksek riskli bir patojendir.
Deri şarbonu, en sık görülen formdur (%95-%98). Derideki kesik veya yaralardan bakterinin girmesi ile oluşur. İnfekte hayvanla temastan sonra 2-4 gün içinde deride önce küçük bir lezyon çıkar, kaşınma ve yanma görülebilir ve kısa sürede üzeri siyah kabuklu, etrafı şiş bir lezyona dönüşür. Şarbonun bu formu tedaviye iyi cevap verir. Bazen hastalarda baş ağrısı, kas ağrısı, ateş ve kusma olabilir. Yaradan sızan sıvı bol bakteri içerir ve diğer insanlar için temas ile bulaşma açısından risklidir. Nadiren de olsa insandan insana bulaş olabilir. Lezyon daha sık eller ve ayaklarda görülmesiyle birlikte, nadiren de olsa yüzde ve boyun bölgesinde görülebilir.
Sindirim sistemi (Gastrointestinal) şarbonu bakteri içeren et, süt gibi ürünlerin iyi pişirilmeden veya çiğ tüketilmesi ile gelişir. Ciddi bir hastalık olup ölüm oranı deri şarbonuna göre yüksektir. Ağız-boğaz şarbonunda, boğazda ve ağız içinde gri-beyaz bir tabaka ile kaplı lezyonlar, yutma güçlüğü görülür. Bağırsak şarbonunda gıdanın tüketilmesinden 2-5 gün içinde karın ağrısı, bulantı, kusma, şiddetli ve bazen de kanlı ishal görülür.
Akciğer şarbonu bakterinin solunması ile gelişir. En tehlikeli şarbon tipidir. Grip bulguları ile başlar, ateş, öksürük, kanlı balgam ve zatürre ile devam eder ve ölüm oranı oldukça yüksektir. Akciğer şarbonu, biyolojik terör tehdidi ile de ilişkili olduğu için ayrıca önemlidir.
Nadiren de olsa deri, akciğer ve sindirim sistemi şarbonu olan kişilerde (%5) menenjit (beyin zarı iltihabı) gelişebilir. Bu klinik tablo oldukça ölümcüldür.
Yukarıda belirtilen bulguları olan hastalar mutlaka hekime başvurmalıdır. Deri şarbonunun tedaviye yanıtı oldukça iyidir, ancak tedavisiz olgularda ölüm oranı %20 ye kadar artabilir. Tedavi mutlaka doktor kontrolünde yapılmalı ve hasta kişiler ev içinde diğer kişiler ile temastan kaçınmalıdır. Hastalar tarafından deri lezyonlarının kabukları kaldırılmamalı ve yaralara dokunulmamalıdır. Akciğer ve sindirim sistemi şarbonu tespit edilen hastalar hastanede yatırılarak uygun antibiyotikler ile tedavi edilmektedir.
Hayvanlara, veteriner kontrolünde aşı uygulanması ile hastalık ile mücadelede en uygun yöntemdir. Hasta olan hayvanlar karantinaya alınmalı, ölen hayvanlar uygun şekilde gömülmeli (üzerlerine kireç dökülüp gömülmesi, yakma vb) ve hastalığı olan, aniden ölen veya anormal davranışlar gösteren hayvanların etleri, sütleri, derileri, diğer ürünleri insanlar ve/veya diğer hayvanlar tarafından tüketilmemeli ve kullanılmamalıdır. Hastalık çıkan mezbahalar uygun şekilde dezenfekte edilmelidir.
Veteriner hekim denetimi olmayan yerlerden et ve ürünlerinin alınmaması, etlerin iyi pişirilmesi, elinde yarası olanların çıplak elle et ve diğer hayvansal ürünlere temas etmemesi, el yıkama alışkanlığının kazanılması, bakterilerin süte bulaşma riski olduğundan sütlerin iyi kaynatılması, pastörize edilmesi ve UHT ile işlenmiş sütlerin tüketilmesi bireysel olarak alabileceğimiz önlemlerdir.
Dr. Özlem Genç
drozlemg@gmail.com
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle