Bu yazacaklarımı bizim Erol’a aylar önce kısmen anlatmıştım. “Bunları yazalım abi” demişti. “Biraz daha zaman geçsin” demiştim. Artık zamanı geldi.
Fuat Avni mahlasıyla internet fenomeni vasfı kazandığından beri kim olduğu merak ediliyor. Medyada sürekli soruluyor, tartışılıyor, tartıştırılıyor. Kelli felli yazarlar, falanlar filanlar cevaplar yazıyor, nutuklar atıyor, soruşturmalar açılıyor vs. Kimileri diyor ki; AKP içindeki deşifre olmamış paraleller, kimileri Pensilvanya’daki imam, kimileri Hz. Hızır, kimileri bir grup istihbarat havuzu -ki bu kısım kısmen doğrudur bence- vs.
Tabiî ki bana da yüzlerce kez kim olduğu soruldu. Bu konuda yazı yazmam istendi. Güldüm geçtim, neden mi?
Bence Fuat Avni kim, ya da kimler?
Önce soralım, Fuat Avni’yi üne kavuşturan nedir? Cevap: “Paralel Yapı” ismi verilen yapıya, yapılacak operasyonları önceden bilen, gizemli internet hesabı olan adam olması.
Soru: Neden hep “Paralel Yapı’ya” yönelik istihbaratları, -ara sıra ‘sos’ olsun diye hükümet aleyhtarı istihbaratlar verse de- verdiği istihbaratların ucu yine “Paralel Yapı’ya” çıkıyor?
Cevap: Zaten amaç alanı da bu olması.
Soru: Neden Devletin elinde bunca teknik imkân olmasına rağmen bulunamıyor?
Cevap: Avam olsun, ehil olsun bu sorunun cevabı, çıkacak birçok tartışmanın sonuçlarında gizli. Avni hakkında kutsal gizemden tutun da, Ak Parti içinde tuzluk aranmasına kadar, bir çok kesimi tatmin edip daha da güvenilir, yönlendirici bir istihbarat enstrümanı hale gelmesine zemin hazırlaması ve böylelikle sözde nokta atışı istihbaratların herkesi tatmin etmesi. Ve gittikçe gizemini, güvenilirliğini artırması. Böylece bir sonraki vereceği istihbaratların güvenilirliğini ve kitlelerin yönlendirilmesine zemin hazırlaması.
Soru: Şu anda, MGK kararlarıyla geçmişi yıllar öncesine dayalı, “Paralel Yapı” diye isimlendirilen ve bu günlerde silahlı terör örgütü olarak Devletin kayıtlarına geçen bu yapıyla mücadele ediliyor. Öyle bir yapı ki tanımlanması itibari ile Devletin her alanına kılcal damarlarına kadar sızmış bir yapı. Yani diğer mücadele edilen yapılardan çok farklı tehlike arz ettiği kanaat edilen ve tanımlanan yapı. Üstelik mevcut iktidarın: “Ne istediler de vermedik?” itirafı ile birçok damarda yer almalarına fırsat ve imkân tanınmış bir yapı. Üstelik bu mücadele sonunda çıkacak olan sonucun, bundan sonra benzer oluşumlara da örnek teşkil edecek bir yapı. Dostum Erol ile İstanbul’da beyin jimnastiği yaparken; sosyolojik yapısı güçlü bu yapıların ortaya çıkarılması güç ve kamufle olmuş alanları, güçlü elamanlarını nasıl meydana çıkarırsın? sorusuna: “Ben olsam” diye başlayarak, “BENCE” diye sesli fikirlerimi söylemiştim.
Eee? E’si şu; kılcal damarlardaki sızmaları dışarı çıkarmak için “ben olsam; bünyeye öyle bir virüs atardım ki, bu bünye aynı zamanda benim bünyemde olduğu için - benim bünyemden kasıt Devletin bünyesi- atacağım virüs antibiyotik özelliğinde olmalı. Kılcal damarlardaki bütün istenmeyen unsurları, mikropları dışarı çıkarmalı ve aynı zamanda bünyeme yan etkisi kontrol edilebilir olmasıdır ki, zararları tolere edilebilen antibiyotik olmalıdır. Çünkü söz konusu kılcal damarlardır. Bünyede görülen zararlı unsurlar başka metotla daha kolay -cerrahi müdahale, ilaç tedavisi vs. olsun- sökülüp atılabilir. Ancak bu antibiyotik, kılcal damarlardaki çıkarılması zor olanla mücadele içindir. Bu antibiyotiği laboratuvarımda üretirim. Adına FUAT, anlamı kalp, yürek, AVNİ, gayeme yardımcı olan, yardımcı …” derim.
AVNİ, aynı zamanda FATİH SULTAN MEHMED’in kullandığı KOD ismidir!
Devam edelim: “Vücuda, bünyeye ‘Turan Taktiği’ uygularım. Yani içeri çekerim kılcal damarlardaki yabancı unsurları, bir merkezde toplarım onları. Düşman belirlendiği için sonra da imha ederim. Çünkü artık bünyenin Fuat’ı yani KALBİ tehlikededir. ‘Turan Taktiği’ eski bir Türk savaş taktiğidir; düşmanı hilal şeklinde taarruzla içeri alıp, yok eder. Hilalin bir ucu; Avni olur, gayeme yardımcı olur. Yani kılcallardaki mikroplar, kendi kendine planıma yardım ederler, ismiyle müsemma. Hilalin diğer bir ucu FUAT olur. Neydi anlamı, yürek, kalp. Kılcallardaki yürekli (!) unsurlar; “Turan Taktiğim” sayesinde istediğim yere kendileri tıpış tıpış gelirler.
Şimdi, bu internet fenomeni hangi algılamayı yapmıştır? Kim bu fenomeni kahraman ilan etmiştir? Hem de işin içine birçok uyduruk gizemler katarak. Öyle ki bu fenomeni Hızır yapanlar bile olmuştur. Bazı çakma şeyhler, bu yapının liderini öven twitler atıp, akla ziyan şeyleri dile getirmişlerdir: Gayb aleminin ruhsatlısı, ricali gayp, Hz. Hızır olduğunu söyleyerek, diğer tarikat şeyhlerini de küçümseyerek, en büyük manevi lider, kendilerininki olduğunun propagandasını yapmaktadırlar. ABD'de ve Kanada'da oturan sahte şeyhler; Mahmut Efendi ve Menzil için velayetlerinin olmadığına dair twitler atıyorlar. Bütün manevi yetkileri Gülen'de göstermeye çalışıyorlar. Hatta müceddid olduğunu bile dile getirmişlerdir. Artık başka manevi unvan kalmadığı için burada durmuşlardır. Yani demek istediğimiz bütün manevi yetkiler Hoca Efendiniz ’de diyerek manevi duyguları suiistimal edip, bu yapının gururunu okşuyorlar.
“Bak Devlet bulamıyor Fuat Avni’yi. Çünkü bu kişi Allah’ın korumasındadır.” diyerek kitleler inandırılmış ve binlerce Fuat Avni takipçisi, onu kahraman ilan eden kişilere FUAT AVNİ ZİHNİYETİ BİZİMDİR dedirtmiştir.
“Ben olsam” dedim. “Ürettiğim antibiyotiğin yan etkileri bünyemde bazen geçici zaaflar yapması işime gelir. Bu durum, karşı tarafı daha da cesaretlendirir. Çünkü bu zaaflar Fuat Avni’yi sahiplenenlerin, Fuat Avni’ye bakış açılarını daha da kuvvetlendirir. Fuat Avni’den asla şüphe duymamalarını sağlar. Fuat Avni’nin kendilerinden biri olmasa; yani bünyenin üretimi Devletin, MİT’in vs. üretimi olsa, hiç Devlet, hükümet kendisini zaaflı gösterir mi sorusunu bilinç altına yerleştirir.
Fuat Avni ne yapıyor? Önceden Devletin mücadele ettiği yapıya, hangi alanda operasyon yapılacak haberini veriyor.
Ben olsam, şimdi şöyle düşünürdüm:
Daha önce Devlet çalışmasını çoktan tamamlamış, hangi alana operasyon yapacaksa, kılcallardaki yarası olan iyi kamufle olmuş mikropları önceden hareketlendiriyor. Örneğin böbrek taşını yerinden kımıldattı mı sancılar başlar. Kim, kimle, panikle internet üzerinden veya diğer argümanlarla kımıldıyor, iletişme geçiyor, hareketleniyor. Böylelikle tüm kılcal damarda gizlenmiş unsurlar kendilerini çok açık belli ediyor. İşte buna da TESPİT deniliyor.
Bu tespit yapılırken hükümette Fuat Avni’nin verdiği istihbaratları daha da faydalı algı olarak sunuyor; “Bakın o kadar tehlikeli bir yapı ki hala bünyemizde kılcal damarlarımızda” ispatını yapıyor.
Şimdi birçok kişi Fuat Avni diye tespit edildi, onlar değil mi? Cevap, tabiî ki onlar. Yukarıda kısmen istihbarat havuzu doğrudur dediğim bölümü hatırlayın
Eeee onlarsa, Cumhurbaşkanı neden hala; “erkeksen, kimsen çık meydana” dedi.
Çok basit, doğru yere seslendi. Çünkü Fuat Avni bir kişi değil. Bu hesabı kullanan, yayan, aynı zihniyeti benimseyen Fuat Avni propagandası yapan, onu kahraman ilan eden, sahiplenip referans gösteren herkes kılcallardaki Fuat Avni’dir. Yani fuatavni adı verilen antibiyotikle toplanan, meydana çıkan herkes. Cumhurbaşkanı, Fuat Avni isimli kılcal damarlardaki gizlenmiş unsurlara -antibiyotik gibi- gıyaplarında seslenerek, “çıkın meydana” diyor ve çıkmalarını sağlıyor.
Çıkması gerekenler, o hesabı kullanan sempatizanlar çıktı. Şimdi ileride bu Fuat Avni sırrı meydana çıksa, Fuat Avni’yi kutsal kişiliğe kadar yüceltenlerin konumunu siz düşünün.
Fuat Avni havuzunu birinci derecede oluşturanlar belli oldu. İkinci, üçüncü derece ise ayrıştı. Şimdi, ya işlem tamamsa?
Türk Devleti'nde Fuat Avniler bitmez...
Bütün bunlar bence’nin cevabıydı.
Yani Fuat Avni kim? Fuat Avni, hesabını yukarıdaki kriterlere göre kullanan herkes, Devletin indinde Fuat Avni’dir, yani AVANAK AVNİ’DİR.
Sonuç, bunlar bence cevaptı. Ben böyle düşünüyorum aciz biri olarak. Koskoca kadim devlet geleneği olan yüce Türk devleti ne düşünür, nasıl mücadele eder, Fuat Avniciler düşünsün!
Hep derim: “Türk Devleti, tavşanı kağnı arabasıyla yakalar!”
Acaba bu seferde “Turan Taktiği” istihbarat tekniği ile düşmanın gücünden faydalanarak, onların bilmeden Türk Devleti’ne meydan okuyarak yaptıkları yardımlarıyla, Avni, yani yardım gören mahlasıyla bunu da yürekten, kalpten yani Fuat mahlasıyla yaptırarak yakalamış mıdır?
Yani 1 Nisan demiş midir? Bilemem.
Allah yüce Türk Devletine zeval vermesin.
01.04.2015
Oktan Keleş
Twitter:@oktankeles
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle