Her yerde kan, zulüm ve gözyaşı var. Doğu Türkistan, Suriye, Irak, Filistin, Arakan… Yakın zamanda bitecek gibi de gözükmüyor. Ümitsiz değiliz. Zira ümitsizlik ancak Allah’ın olmadığı bir yerde olur. Bu da mümkün olmadığına göre… Latif Baba ifade etmişti bunu. Melekler Ağlarken’i okuyanlar hatırlamışlardır.
Pandora’nın kutusu açıldı dünyada. Ama her zaman ümit orada duruyor. Sürprizleri var Cenab-ı Hakk’ın. Sabredersek şahit olacağız inşallah.
“Karar kararabildiğin kadar; zira kararmanın son noktası aydınlığın başlangıcıdır.” Sühreverdi Hazretleri
Ümidimiz var; zira Şeytan Nur-u Muhammedi (sav)’yi yok edemedi. Kabe-i Muazzama’dan -engellenmeye çalışılsa da- halen yayılıyor Nur-u Muhammedi. “Tarık sırrı” açıklandı ama zuhur etmedi henüz. O da görkemli bir şekilde o Nur’a pencerelik yapacak bizim için. Panjurun kalkmasına ne kaldı ki… Perde değil, panjur. Perde zaten delindi.
Cebrail (as) yaşıyor hala. Hacerül esved hala sağlam. Çekilmedi Hazret-i Cebrail gökteki evine daha. Hala Muhammedi gönüllere (sav) vahiy nazil oluyor Hazret-i Cebrail’le. Yanlış anlaşılmasın, Kur’an’ın dünyaya nüzûlundan bahsetmiyorum. O tamamlanmıştır. Ama manalarının bir jeton gibi kalbinize düştüğünü ve “Aha! Şimdi anladım. Bu ne güzel bir ayetmiş.” dediniz anda Hazret-i Cebrail ile bir münasebet içinde olduğunuzu, bir ruh olarak ayetin manasının kalbinize indiğini ve “kadr”ini anladığınız bu ayet ile dünya gecenizin Kuran’ın fecrine, sabahına döndüğünü bilin. (“Kur’an’el fecr” İsra / 78)
Evet, bir gün Cebrail’in dünyadaki mekanını yıkacaklar, buradaki aynasını kıracaklar ve “yokluk alemleri” hesabına çalışan şeytanîler “Cebrail’i öldürdük!” diyecekler. Allah’ın muradında var bu. “Melekler Ağlarken”de ifade edildiği gibi, bu, “Kainatın ruhunun çekilmesidir.” O vakte kadar her bir ayetin “kadr”ini bilmeye çalışarak onu (Cebrail’i) ve diğer melekleri kalbimize misafir etmeye çalışacağız. İdrak ettiğimiz her bir ayet, bizim 1000 aylık okumalarımıza bedel olacak. Hakikaten, 1000 ayda ne kadar bilgiye sahip olunabilir ki? (Beka Nüshasında geçtiği üzere, “İdrak-i hakikat makamı”, hepimizin rüyası olması gereken Beka’dan bir önceki makamdır. Oktan Abi’nin de en büyük rüyası budur.)
Cebrail’i nasıl diri tutarız dünya hayatımızda? Hatırladık mı acaba? “Ahir zaman Paşası” bu mesele ile başladı 9 sene kadar evvel bizlerle tanışmasına. Halen tanışıyoruz onunla. Evet, Cebrail’i öldürmeye çalışanlar ve vahyi gönüllerinde yaşatmaya çalışarak bunu engelleyenler… Şeytanîler ve müminler. Fakat önemli bir şey daha vardı. Bunu Yecüc Mecüc ve Zülkarneyn sırrı’nı açtığı “Melekler Ağlarken” kitabındaki ilgili yerde de belirtmişti. “İyilik duvarına tuğla koymak.” Zülkarneyn’in; yada Odin’in; yada Oğuz Kağan’ın Seddi ile de alakalıydı bu duvar. İfsatçıların kötülüklerine bedel, bu kötülüklere direnen ve onlardan insanlığı korumaya çalışan bir duvar… Ve yaptığımız her bir iyilik ile o duvara bizde bir tuğla koyuyorduk. Zülkarneyn (as) evrensel bir peygamberdi. Aynı Efendimiz (sav) gibi… Sadece bir kavme gönderilmeyip tüm insanlar ile ilgili bir misyonu olan bir başka peygamber -şu anda- bilmiyorum. Doğuya, batıya, güneye ve kuzeye de gitmişti Zülkarneyn. Oralardaki izleri yakında ortaya çıkacak, insanlık bir kere daha şaşıracak ve unuttuğu gerçek tarihini biraz daha hatırlar gibi olacak. Bunun için çalışıyoruz. Silinen global hafızayı canlandırmak için… Sadece bu ülkenin insanın hafızasını değil; tüm dünyanın… İnsanlık hatırlayabildiği anda, işler çok farklı olacak inşallah. Destanlardaki kahramanlarının birden canlandığını ve onlara gerçekleri fısıldadıklarına şahit olacağız hep beraber. Kılıç yine taştan çıkacak inşallah.
Evet, iyilik duvarına tuğla koymak, onu muhkem tutmak. Cibril’e yardım etmek. Bu duvar -bir manada- din ayırımı yapmıyor. Zülkarneyn’de misyonu itibariyle dinî tebliğden ziyade adaleti ve iyiliği ikame etmek ile tavzif edilmişti. Misyonu asıl olarak buydu.
İyilik duvarını ayakta tutmak Rahmaniyet ile alakalı biraz da… Yani nasıl ki Rahman ismi hem Müslümanı hem gayrı müslim’i içerir; Rahim ismi ise sadece Müslümanlar ile alakalıdır; aynı şekilde iyilik duvarını ayakta tutarken tüm insanların yardımını almak ve -en azından- bu konuda; iyilik duvarına tuğla koymak konusunda onları ikna etmemiz gerekiyor.
İkna edebiliriz. Zira kalbini öldürmemiş her insanda Nur-u Muhammedi (sav) içkindir. Kiminde, çürümemiş bir kalbin tohumunda (içteki çocuk-küçük prens) saklı, kiminde tomurcuk açmış, kiminde filiz vermiş, kiminde göğerip binler meyveler veren koca bir ağaç olmuş Çocukluk işte o Nur’un çekirdeğidir. O çekirdeğini çürütmemiş her insan hakkında ümitvarız.
Munir Derman hazretlerinin enfes bir tesbiti var. Allah’ın Kur’an’ında emrettiği Efendimiz (sav)’e salavat getirme emri Efendimiz (sav)’in buna muhtaç olmasından değildir. Hepimizin ve diğerlerinin kalbinde bulunan Nur-u Muhammedi’nin (sav) bu salavat yağmurları ile inkişaf etmesi ve ortaya bir güneş gibi doğması içindir. Kalbimizde bulunan Muhammedi gül açsın diye… Eğer bir insan, hangi dinden olursa olsun, hala iyilik yapabiliyor ve iyilik duvarına; Sedd-i Zülkarneyn’e tuğla koyabiliyorsa Rahmaniyete mazhar ve Rahimiyet tecellisine aday bir kardeşimizdir. Kardeşimiz diyorum; zira Hz. Ali (kv) daha hidayete erememiş insanlara “yaradılışta kardeşimiz” diyor. Hidayetleri için dua edeceğiz. Ama deccaliyetin gümbür gümbür ayak seslerini duyduğumuz ve yecüc kavminin mecüc kavmini ortaya çıkarmak üzere olduğu günümüzde, duvara kimin tuğla koyduğu çok önemli olmayabilir. Şeytanî İsrail milletvekilinin (Ayelet Shaked) iğrenç teklifi ile (Filistinli annelerin öldürülmesi isteği) kendi cirmince duvarı yıkmaya çalışmasına mukabil, pasaportunu yakmak isteyen İsrail vatandaşı gazeteci (Mira Bar Hillel) iyilik duvarına tuğla koymaya “aday” biridir.
Bütün bu ifadelerim yadırganabilecek türden; bunun farkındayım. İnsanlık için ümidimizi diri tutmak mecburiyetindeyiz. Duvar çok hasar aldı. Önümüzde çok daha zor günler var. Ben, kim olursa olsun bu dönemde onarıcı ve ıslahçı olan herkesi alkışlamak istiyorum.
Aşağıdaki videoları izledikten sonra bu yazıyı yazmaya kara verdim. İnsanlığın güzelliği gözlerimi doldurdu ve ümidimi kamçıladı. İsterse saçma bir spor müsabakası olsun; yapılan centilmenlik bana o kişinin çürümemiş kalbindeki Nur-u Muhammedi (sav) ışıltısını hatırlattı ve yaratılışta kardeşim olan o kişilere karşı bir şefkat hissettim. Kalbin rikkati gözlerimden yaşlar dökülmesine badi oldu. Rabbim hidayete aday ne kadar insan varsa onları Rahimiyeti ile de şereflendirsin, hidayet buyusun. Amin!
https://www.youtube.com/watch?v=DGEpvmlbhdg
https://www.youtube.com/watch?v=ZGqM6P0awSk
https://www.youtube.com/watch?v=2yBcBemLVP0
Bu videolarla alakalı yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim. Bahsettiğim bu konular ile alakalı olarak;
1) “Bir Meczubun Rüyası”ında geçen “İyilik duvarı”, “Cebrail’i öldürmek”
2) “Melâmî Savaşları”nda geçen “Şehrin temizlik işçisi”, “Kötülüğün manası”
3) “Melekler Ağlarken”’de geçen “İyilik duvarı” , “Yecüc Mecüc ve Zülkarneyn (as) Seddi” ile alakalı yerleri okumanızı tavsiye ederim.
16 Temmuz 2014
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle