Oktan Keleş’in tarihi makalelerinden biri olan: “Dijital Nazar ve Yürüyen Mobeseler (Esrar-ı Google-1)” http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=2292 yazısı önümüzdeki dönem için oldukça önemli olan bir teknolojiye karşı bizleri –şimdiden- uyarıyor. Tarihi bir ifşa demek abartı olmaz sanırım bu makale için. Zira bu makale yıllar sonra geriye bakıldığında- ta o zaman mı açıklanmış?- denecek Allahu Alem.
Oktan Keleş bu yeni teknoloji konusunda özetle ne diyordu:
“Ürettikleri örnek bilgisayarın özellikleri, özel bir kristal mercekle, lazer prensibiyle çalışan; mor ötesi ve kızıl ötesi ışınları algılayan bu mercek, insanın göz retinasını şifreleyerek çalışıyor. Yani bir kere şifrelenen bilgisayarı bir başka kimse açamayacak; sadece gözün sahibi açacak. Bunu şöyle kısmen düşünseniz de aynı teknolojiden bahsetmiyoruz. (Göz tanıma program şifreleri ile açılan kapılar vs.) Burada insanın göz retinasına müdahale söz konusu, özel mercek teknolojisiyle.
Bilgisayarın karşısına oturuyorsunuz. Merceği devreye sokuyorsunuz. Belirlenen sürede, gözünüzle merceğe bakıyorsunuz. Mercek, göz retinasına yolladığı belli frekanstaki ışınları, retina bilginizle geri alıyor. Aynı anda, retinaya müdahale etmiş oluyor. İşte fark burada başlıyor. Kullanıcının göz retinasına yapılan bu müdahale, göze bir enerji yüklüyor. (Bu enerjiyi zihninizde siz şekillendirin.) Süresi şu an bilinmiyor. Belki 1 saat belki 1 gün etkisi sürecek bir enerji (negatif anlamda). Artık o göz, bakışları ile başka cihazları bozabilecek, etkileyebilecek bir konuma geliyor.
Bu bilgisayar gözler, bir göze bağlı olacak. Bir tek o sizin gördüklerinizi görecek. Yürüyen mobeseler. Benim gözüm bir kamera oluyor. Birkaç işlemden sonra, siz nereye bakıyorsanız, tekrar bilgisayara, merceğe döndüğünüzde , uydu teknolojisi ile sizin gördüğünüzü, o kişi görecek.
Retinaya Kayıt
Nano teknolojiyle, lenslere bilgisayar işlevini yüklemekleri de malum. Şimdi ise üzerine kaydolunan nesne gözün retinasıdır. Yani “bu olmaz” demeyin. Bu, bugün mevcuttur.
Bu kayıt sistemine görsellik de eklenirse; yani retinaya çok güzel bir cennet veya cehennem filmi kayıt edilirse, Peygamberimizin (sav) Deccal hadislerindeki sır meydana çıkmaz mı?
“Deccal cennet ve cehennemi gösterecektir.”
Yani irademiz dışında, biri gözlerimize sözde cennet ve cehennemi getirmiş olsa…”
Efendimiz (sav)’in “Deccal cennet ve cehennemi gösterecektir.” Uyarısı bizlere rehber oluyor.
İşte benim bugün burada anlatacağım şey bu sahte görüntülerle ilgili bir menkıbeyi hatırlatmak.
Önümüzdeki dönem için oldukça tehlikeli olan bu sistem ile göz retinasına kayıt için seçilecek kişilere acaba iradeleri dışında neler gösterecekler? O kişiler, kendilerini nerelerde görecekler, kendilerinin ne olduğunu iddia edecekler?
Tıpkı Yüzyıllar önceki bir menkıbede anlatıldığı gibi:
Cüneyd-i Bağdadi Hazretlerine talebesi gelmiş;
“Ben artık kemale erdim,” diyerek hocasını terk ediyor kendi başına yaşamaya başlıyor.
Bu talebe bir gün bir rüya görüyor: Rüyasında kendisini; gayet güzel bağlar ve bahçeler içinde, etrafında akan ırmaklar ve kendisine her hizmeti gören hizmetçileri arasında görüyor. İstediği gibi yemeklerden yiyor ve gönlünce eğleniyor.
Bu rüyasını diğer talebelere anlattı. Diğer talebeler de gelip, Cüneyd-i Bağdadî Hazretlerine anlattılar. Bağdadî Hazretleri onun halvetine gelip halini şöyle bir seyredince, baktı ki, gurur ve kibir dimağına işlemiş, şeytanın tamamen esiri olmuş, halde.
Bağdadî Hazretleri o talebeyi çağırtmış ve ona şöyle demiş:
“Bu gece seni Cennete götürecekler. Cennete girince üç defa «La havle velâ kuvvete illa billahil aliyyil aziym» de,” demiş.
Gece olunca talebeyi rüyasında Cennete götürdüler. Talebenin Bağdadî Hazretleri’nin sözü aklına gelip üç kere dediğini okumuş. O anda gördüklerini hep unutup kendisini bir çöplükte buldu. Etrafına baktı ki, çöplük ve pislik içinde kalmış.
Evet işte bu menkıbe bizlere Google’ın bu yeni teknolojisinin neler yapacağına dair güzel bir örnek.
Kişi kendine sunulan sahte görüntüler yüzünden, kendini cennette sanacaktır.
Allah Oktan Keleş’ten razı olsun. Şeytanilerin bu planına karşı bizleri uyardığı için. Kuşkusuz Oktan Keleş’in bu makalesi Türkiye’de tartışılan konuların çok ilerisinde. Ama gün gelecek inşallah bu makalenin değeri daha iyi de anlaşılacak. Tıpkı diğer anlattıkları gibi.
Emir Yıldızdan
19.04.2013
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle