Yazmayacaktım ama yazdırdınız. Malum, son günlerde konumuz; Şirince, 21 Aralık kıyamet söylentileri. Kısaca değineceğim. 'Kısaca değineceğim' dedim ama bazı bilgiler vermeden de olmaz.
Önce Şirince’nin tarihine bir göz atalım. İzmir ili, Selçuk ilçesine bağlı olan, ismi gibi şirin bir belde. İlk bilinen tarihi ismi Kırkıncı. Daha sonra Kirkince oradan da Çirkince’ye dönmüştür ismi. İzmir’in ilk valisi rahmetli Kazım Dirik bir kararname ile Çirkince ismini Şirince olarak değiştirir. Yakın tarihte Rum kasabası olarak bilinen bu belde tabi ki tamamen Türkleşmiştir. Şu anda Rumlardan kalan evler ve iki tane de kilise bulunmaktadır.
Şimdi Selçuk’un tarihine bir göz atalım. 'Selçuk İzmir’in bir ilçesidir,' dedik. Artemis tapınağı dünyanın yedi harikasından biridir. Antik Efes kenti, Meryem Ana Evi ve kilisesi… St. Jean kilisesi ve mezarı… Yine yedi uyuyanlar mağarası ve manastırı… Oktagon anıtı ve mezarı... Ve daha birçokları... Gerisini merak edenler Selçuk’la ilgili vikipedi’ye müracaat edebilirler.
Bunları saymamızdaki sebepse; örneğin Meryem Ana Evi ve kilisesi... Tüm dünya Hıristiyanlarının hac merkezi ve Hıristiyan dünyasının çok önemli bir yeri olarak kabul edilir. Yine Yedi Uyuyanlar ona keza… Antik Efes kenti ve Artemis tapınağı ise Hıristiyanlıktan önceki kültürün bir parçasıdır. Yine birçok pagan arkeolojik eserleri birarada görmek mümkündür. Meryem ana evine girmeden önceki yolda dev bir Meryem Ana heykeli dikilmiştir. Heykele karşı olanlar nedense kutsal bir kişilik olan Meryem Ana’nın heykeline ses çıkarmadıkları gibi başındaki taca da oldukça yüklü bir altın bağışında bulunmuşlardır.
Oktagon sekiz köşeli bir yapıdır. Arkeologlar bu mezarı açtıklarında 14 veya 15 yaşındaki bir kız çocuğunun iskeletini bulmuşlardır. Yanında da iki tane kitabe mektup vardır. Dünya arkeoloji konferansında bu kız çocuğu iskeletinin, Kleopatra’nın küçük yaşta ölen kız kardeşi olduğu ilan edilmiştir. Fakat tüm arkeologlar aynı görüşte değildir. Çok enteresan bir bilgi: Vatikan bu mezarla çok ilgilenmiştir. Daha sonra, ilgilenmelerinin sebebi ehillerince araştırılınca bu iskeletin Meryem Ana’nın kız çocuğunun iskeleti; yani Hazret-i İsa’nın kız kardeşinin iskeleti olduğu kendi raporlarına yazılmıştır. Fakat Katolik âlemi bu raporu yazan kardinalı ortadan kaldırmıştır. Düzmece bir tren kazası süsüyle…
Neyse biz devam edelim. Bu bölgenin özelliği bütün dünya kültürlerinin, inanışlarının ortak arkeolojik bulgularıyla doludur. Şimdi bu kısmı unutmadan bazı anekdotlara geçelim.
1) Şirinceye’ye yurt dışından gelen yabancıların sayısı 1000’in üzerindedir. Araştırdım; giriş yapan turistlerin acenteden aldığı bütün biletler gidiş-dönüş bileti.
Şimdi soru: Kıyamet kopacağına inanan bir kimse dönüş bileti alır mı? Hani döneceği yerler kıyametten sonra yok olacaktı ya… E nasıl dönecekler? Bu nasıl inanış? Devam edelim.
2) Komiktir ki dünyada kıyamet kopacak ve bir tek Şirince’ye bir şey olmayacak. Tabii bir de uyduruk, Fransa’da bir köye…
3) Acıdır ki, maalesef bu safsatalara bazı Müslümanlarında “acaba” diyerek bu safsatalara inanıp en azından bana attıkları maillerle soru sormaları.
4) Bu bölgenin özelliklerinden bahsettik. Şimdi söylenceye dikkat! Şirince’deki inanış şu:
“21 Aralık günü, gece saat 12’de kıyamet kopacak; bir tek Şirince’ye bir şey olmayacak; Hazret-i İsa inecek; Şirince’de bulunanların hepsini kurtaracak.” Şimdi dikkat! Fransa’dakiler güme gitti.. Eeee Fransa’ya kim inecek? Şirince’ye Hazret-i İsa inecekse, orası hapı yuttu.
Yine devam edelim. Bu 21 Aralık kıyamet senaryosu Maya takviminin bir kehanetiydi. Eeee, Mayaların Hıristiyanlıkla ve Hazret-i İsa ile ne alakası var?
Yine devam edelim. Söylencenin devamı şöyle:
“Marduk denen gezegen de dünyaya çarpacak ve yeryüzü bir kıyamet yaşayacak.” Marduk’un Mayalarla ne alakası var? Mayalar nireee Marduk, Babil nire… Şimdi ne alakası var; söyleyeceklerimi söyleyebileceğim kadar söyleyivereyim:
1) Burası Vatikan’ın çok büyük bir ilgi alanıdır. Malum, “Meryem Ana’nın Evi burada” diyerek tüm dünya kamuoyu ve Hıristiyanlık âlemi burası ile ilgilenir. I. Dünya Savaşından önce Roma kilisesi, son Osmanlı padişahından Hıristiyan âleminin bir inanç merkezi olarak özerklik istemişti. Tıpkı o dönemde Ortodoksların, İstanbul’da “ekümeniklik” adı altında patrikhaneye özerklik istediği gibi. Yani bunlar eski defterler, yeni değil.
2) Yine devam edelim. Meryem Ana Evi’ndeki Katoliklik inancı aslında bir Yahudi-Hıristiyanlık mezhebidir. Bu mezhebe göre Hazret- i İsa Yahudi’dir ve tüm metinler de aslında Tevrat metinleri olarak kabul edilir. Bu mezhebin bir öğretisi de Kabalatik öğretilerdir. Dolayısı ile özünde tam bir Yahudilik yatmaktadır. Yahudilikten söz edersek tabii ki işin içine İsrail girer. Ve tabii ki de Siyonizm.
Meryem Ana Evi’ne bağlı olduğunu söyleyen keşiş ve rahibelerin oluşturduğu “Meryem Ana Evi Bağlıları Birliği” adında yarı tarikat görünümünde bir oluşum söz konusudur. 1960’larda dünya sahnesinde -pek bilinmese- zuhur etmiştir. Bu sene ben de buraları gezdim. Buraya bağlı olduğunu söyleyen bazı keşişlerle -çok kısa da olsa- konuştum. Buraları ziyaret edenler bu keşişleri ve rahibeleri kesinlikle görmüşlerdir. Sorduğunuzda “Biz buraya bağlı gönüllüleriz.” demektedirler.
Yine devam edelim. Şirince’deki bir söylenti de şudur: “21 Aralık gecesi saat 12’de, bütün Şirince’de toplanan tüm insanlar orada bulunan o iki kilisenin yanına gelerek dua edeceklerdir.” Şimdi lütfen dikkat! “Dua ederken, herkes yanında getirdiği kırmızı kiremit parçalarını kilisenin önüne hazırlanan bir taşın üzerine yapıştıracaklardır.” Bak bak seeen… Nasıl duaysa… Acayip bir ritüeli de var.
Şimdi bu işlerin temeline inelim. Eski Ahit ve Tevrat’ın Tekvin bölümünde ““İnsanlar dedi ki: “Dillerimiz birdi”. Şarktan bütün insanlar toplandı bir ovaya. Orada dediler ki: “Gelin kerpiç pişirelim. Ziftlerle bunları yapıştıralım.” Onların taşları kerpiçti. Harçlarıysa ziftti. Bu kerpiçleri üstüste koydular. Rab toplanan bu insanların yanına indi. Ve onlara kızdı. Yaptıklarını yıktı.” (Merak edenler Tevrat’ın bu -sözde- ayetlerine vikipedya’daki Babil bölümünün konu ile ilgili kısmına bakabilirler.)
Şimdi sık sık dikkat çekiyorum; yine lütfen dikkat! Şirince’de 21 aralıkta toplananlar, gece 12’de iki kilisenin yanında ne yapacaktı? Ellerindeki kiremit parçalarını oradaki bir taşa yapıştıracaklardı. Kiremit pişmiş bir topraktır, tıpkı Tekvin’de bahsedilen pişirilmiş kerpiç gibi… Harçlarıysa ziftti. Şirince’de de kiremit parçalarını ne ile yapıştıracaklarsa o da zift yerine geçen bir maddedir.
İyi ama bu Babil’in Tekvin’deki geçen bölümü. Kabala’da ilgili bölüm nasıl anlatılır? “Kabalahi yehova mohşe izrael” Tekvin’deki o bölümü şöyle betimler: “Marduk isminde bir taş yeryüzüne çarpar. Yeryüzü kıyamet yaşar. Hayatlar yok olur. Tabii bir istisna. Daha önce bunu haber veren Yehova dünyada ki tüm İsrailoğullarını İsrail’de toplanmaya çağırır. Tüm dünyada ki hayat yok olurken sadece İsrail’de toplanan Yahudiler hayatta kalır. Bu toplanan İsrailoğullarının ellerinin birinde bir taş, diğer ellerinde ışık saçan bir ağaç dalı ve zift elde edilen bir ot bulunur.” (Marduk isminde bir taşın yeryüzüne çarpmasından bahsetmişken, Eski Artemis tapınağında, onların inancınca muhtemelen Jüpiter’den düşen bir meteorit olduğu düşünülen kutsal bir taş olduğu söylentisinin var olduğunu da ekleyelim.)
Şimdi lütfen bu ibarelere dikkat! Tekvin’de insanlar bir araya toplanıyor. Rab aşağıya; insanların yanına iniyor. Şirince’deki safsataya dikkat edin. Oraya da kim inecekti? Hazret-i İsa. Yani teslis inancındaki Rabbin oğlu. Benzerliği görüyor musunuz? Peki indiği yerin yakınında ne var? Meryem Ana’nın evi. Dolayısı ile annesini de ziyaret edecek. Şimdi ne oldu? Rab; onun oğlu ve Meryem Ana; yani teslis Şirince’ye zuhur etmiş olacak.
Yine Babil söz konusu olunca; Babil’in nesi meşhurdu? Asma bahçeleri. Dünyanın yedi harikasından biri kabul edilir. Ama hiç kimse bu bahçeyi görmemiştir. Şirince’nin nelerinin meşhur olduğunu araştırın bakın ne göreceksiniz.
1) Dünyaca ünlü zeytin; yani ondan elde edilen yağ ile kandil.
2) Dünyaca ünlü asma bahçeleri; yani üzümü.
3) Tütün. Tütünden ne elde edilir? Zift. Tabii bunlar tesadüftür canım…
İyi de bütün bunlar ne ifade ediyor? Asıl can alıcı nokta ne? Şimdi oraya doğru yavaş yavaş hareket ediyoruz. Ama önce şunu düşünün. Sanal bir Babil tiyatrosu uyarlaması sahneye konuyor.
Selçuk ve Şirince’deki tüm arkeolojik yapılar dünya inanç sisteminin sembollerini bir arada bulunduran bir bölge. Tekvin’in ilgili bölümünde orada toplananlar Sümerler olarak anlatılır. Sümerler hiç şüphesiz Türk’tür. Şirince’de Türk toprağıdır. Evet değerli dostlar. Bu dev organizasyon aslında bir provadır. “Dev organizasyon” kelimesi takdir edersiniz ki haklı bir kelimedir. Dünyaca ünlü meşhurlar dahi Şirince’ye gelmiş ve Şirince’de yer ayırtmışlardır. Tıpkı yerli meşhurlar gibi... Böylelikle tüm dünyanın gözü bu bölgeye ustalıkla çekilmiştir.
İyi de bu neyin provası? Hani Tekvin’de Rab inmişti de, orada toplanan insanlara kızmıştı ya… İkinci inişinde; yani İsrail’de toplanmalarında onları -sözde- kurtaracaktır. İşte bu, İsrail’deki kendi inanışlarınca büyük toplantının provasıdır. Şöyle düşünün: Dünyanın dört bir yanındaki insanları küçücük bir beldeye nasıl toplarsınız? Ya dini inanç söylemi ile yada ilimsel korku psikolojisi ile… Örnek: “Tanrı sizi buraya çağırdı.” Yada bilimsel olarak dünyaya bir gezegen çarpacağı inancıyla… Şu anda Şirince’de olan olay budur. Bir provadır. Yahudilerin meşhur bir bayramı vardır. Senede bir gün kutlarlar. İsmi Şavot bayramı. Şavot bayramı Hazret-i Musa ile tüm Yahudilerin Sina dağında toplanmasını temsil eden bir bayramdır. Peki şimdi ne olacak? Bu konuda dinimizden; İslam’dan cevap vermek, bir Müslüman için tenezzüldür, bir züldür. Kıyameti Allah’tan başka hiç kimse bilemez. Olacak olan şu: 22 Aralıkta dünyanın dört yanından gelenler geldikleri ülkelerine geri döneceklerdir. Ancaaaaak bir fark var. Üzerlerine yüklenen misyonu başarı ile yerine getirmiş olarak... Şöyle diyeceklerdir:
“Kıyamet kopmadı ama bakın ne güzel; tüm insanlık istenildiği zaman küçücük bir beldede bir araya gelebiliyormuş. O zaman bunu geleneksel hale getirelim. 21 Aralığı toplanma günü haline getirelim.”
Kendilerince gerçek toplanmalarının provalarını hersene yapmış olacaklar.
Değerli okuyucular. Tabii ki bu organizasyondan bazı safların haberi yok. Lakin bazılarınınsa bağlı bulundukları locaları itibariyle haberdar olmamaları mümkün değil. Bazıları bana sık sık soruyorlar “Abi içimizdeki kriptolar kimler?” diye… Kripto bulmak isteyen -istisnaları tenzih ederek söylüyorum- 22 Aralık’a kadar Şirince’de bulabilirler.
Şimdi can alıcı noktayı söylüyorum değerli okuyucularım. Can Hoca Ahmet Yesevi’ye rahmet ola… Her şeyin bir hikmeti vardır. Bu söyleyeceklerimde ariflere... Malum, ariflere çok söz söylemeye gerek yok. Hep söylerim; “Bunların bir planı var ise, Allah’ın da bir planı vardır.” Hikmet ne ola ki bunlar böyle provalar yapıyorlar? Hadis-i şeriflerde ne buyrulur? “İsrailoğulları bir yere toplanacak. Ağaçla taş arkasına saklanacak. Ve ağaçla taş dile gelerek “ya Mehdi! Arkamda Yahudi var.” diyerek onları ele verecek.”
Dolayısıyla da yıllarca çok sorulan bir soruya da bu yazı sebebiyle cevap vermiş olalım. Soru şu: Dünyadaki bütün İsrailoğulları nasıl bir araya toplanır? Cevap çok açık. Kendi kendine yaptıkları plan ve provalarla… İstesek bu kadar insanı bir araya toplayamayız değil mi? Hep sorulup “hadi ya” denirdi; “Bunlar bir yere toplanacak, paketlenmiş gibi Mehdi’nin önüne nasıl gelecek?” diye… Gördünüz mü nasıl gelecekmiş Allah’ın izniyle… Kendi planları ile… Tıpış tıpış…
Çeşitli sapkın inançlarla toplananlara, topluluklara;
“Allah şöyle der: Sizden önce gelmiş geçmiş cin ve insan TOPLULUKLARI ile ateşe girin. Her TOPLULUK arkasından gidip sapıklığa düştüğü yoldaşına lanet eder. Nihayet hepsi orada TOPLANDIĞI zaman peşlerinden gidenler kendilerine ÖNCÜLÜK edenler için “Ey Rabbimiz şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver.” derler. Bunun üzerine Allah derki “Her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz.” Araf suresi / 38
Asıl toplanma yeri Allah’ın huzurudur. Kıyamet “şu gün”, “bu gün kopacak” diyenler şu ayeti unutmamalı.
“Yemin olsun ki ölseniz de öldürülseniz de Allah’ın huzurunda toplanacaksınız.” Ali imran suresi / 158
Güzel Şirincelilere de Şirince’yi eski adı olan Çirkince’ye çevireceklere dikkat etmelerini tavsiye ederim tüm İzmir’i çok seven biri olarak.
Bu tip uluslararası organizasyonların masumiyetine Türk milleti olarak karnımız tok. İki soru:
1) İngiltere eski savunma bakanı neden sık sık buraya gelmektedir? Maksat nedir? Gerçekten merak ediyoruz.
2) Şirince’ye neden Medusa heykeli yapıldı? Kayaya oyularak yapılan bu heykelin yanında da ayin yapılacak mı?
Şirince'ye yeni yapılan tapınaktaki (mezar) Medusa heykeline dikkat!
Milletimiz rahat olsun. Yüce Türk Devleti orada olacak her türlü tiyatroya hazırlıklıdır.
Bazı tarikatlarında Şirince’ye gidip tebliğlerde bulunduğu basın yayın organlarında çıktı. Ne güzel ne güzel… Şirince’de şirinler köyü… Ne ararsan var. Şirinler var. Gargamel var. Azman var. Bir şirin babaları eksikti o da çıktı, ama dünyadan bihaber.
Saygılarımla.
Oktan Keleş
19 Aralık 2012
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle