En Sıcak Konular

Tarık C.

Köşe Yazarı
Tarık C.
18 Ekim 2012

Marduk Günlükleri



Marduk Günlükleri (Rüya Görmeyi Bırak, Mehdi Bazılarını Uyandırmayacak-3)

El cevap: İlyas ve İlyas (Bu cevap hangi sorunun cevabı merak edenler “Hubel’in Dönüşü” makalesinin sonuna bakabilirler.) http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=225

“Kainatta tesadüfe tesadüf edilmez.” demiş Sokrat. Aynı fikirdeyim. Tesadüfün sadece iki yerde olduğuna inanırım. Biri lügatlerdedir. Yani sadece bir kelimedir; hariçte varlığı yoktur. Diğer tesadüf ise Feneryolu’ndadır; “Tesadüf Kafe”.

Şaka bir yana, tesadüflerin olduğu bir dünyada bilim yapamazsınız. Tesadüf denilenler bile kendi içerisinde bir şablona sahip sanki. Aklıma en basitinden “kaos fiziği” ve “istatistik yasaları” geliyor.

Müslüman “basiret” sahibi olmalı. Yusuf suresinde “ben ve bana tâbi olanlar basiret üzere davet ederiz.” denilerek gözümüzün açık olması gerektiği ifade ediliyor. Alman bir yazarın şairler için kullandığı ifadeyi ben şuurlu Müslümanları tanımlamak için alıntılıyorum:“Göz kapağı olmayan insanlar.” Devamlı uyanık ve işlek bir şuur… Mehdi’nin uyandırmasına gerek olmayanlar; zira uyumayanlar…

Birçok Müslüman Kabe işgalinin farkında değil. Zira bu işgal kalleşçe yapıldı. O kadar kalleşçe ki umre ve hacca giden arkadaşlarımız, cep telefonu ile Kabe’nin resmini çekenlerin aynı zamanda Hubel’in (Mekke Saat Kulesi) de resmini çektiklerini; hatıra olarak hem Kabe fonlu hem de Hubel fonlu, tebessüm ederek poz verdikleri resimlerden bahsediyorlar. Bu kadar kalleşçe… Müslümanlar değil, bu kadar sinsi saldıranlar kalleş. 

“Sonra onlara önlerinden ve arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım, sen de çoğunu şükredici bulmayacaksın.” Araf/17

Şeytan’ın insanlara sağdan; yani hak suretinde ama kalleşçe sokulacağının itirafını Rabbimiz bize Kur’an’ında nakletmiş,“basiret”imizi muhafaza edelim diye o “apaçık” düşmanımıza karşı… Düşman açık, icraatı sinsice… Sağdan yanaştı ve sembolünü; “Şah”ını yanaştırdı Kabemizin yanına… Aklı sıra Kabe-i Muazzama; yani “muazzam” Kabe’nin “Muazzamlığı”nı gölgeleyecek, “şah-mat” edecek, oyun bitecek; dolayısıyla kıyamet kopacak.

“Saat (Kıyamet) yaklaştı, Ay yarıldı.” Kamer /1

Yine yanıldı Şeytan. Oyun daha bitmedi. Hatta büyük bir hayra vesile olduğunun bile farkında değil. (Şimdilik bu meseleye girmiyorum.)

Araf/17 de ifade edildiği gibi Şeytan ve hizbi dört yönden yaklaşır. İkisi mertçe, ikisi kalleşçe… (Bu dört yönün sırrını ve haç sembolü ile ilişkisini Oktan Keleş’in Asâ: Bir Meczubun Rüyası-4 kitabından okumanızı rica ederim. Bu kitap okunmadan Şeytan’ın simülasyonundan nasıl çıkılır bilemiyorum.) Dört yönden Kabe’nin dört yönüne doğru geliyorlar. Haçlılar ve Tapınakçılar gibi. Malumunuz, Tapınakçıların sembolü beyaz fon üzerine kırmızı bir haçtır. Hem haç, hem bizim bayrağımızın renk olarak negatifi.



Ahmak Şeytan kendini o sözü ile bağladı. Ya dört yön yerine altı yönünün tamamından bahsetseydi? (Unutturan Şeytan’a da bir unutturan mı var acaba?) Ama “İstikbal göklerdedir.” Ebrehe’nin dev ordusuna Mekke’yi mezar eden hamle “yukarıdan” gelmedi mi? (Ebabil meselesine inşallah değineceğiz.)   

“Öyle ise” dedi, “Sen beni azgınlığa mahkûm ettiğin için, ben de onları gözetlemek üzere Senin doğru yolunun üzerinde pusu kurup oturacağım.” Araf/16

Doğru yolun üzerine oturdu. Yani sembolü olan “Şah”ını, İbrahim (as)’ın çağları aşan davetini yaptığı yere; yani “Allah’ın evi”nin bulunduğu yere dikti. “Doğru yolun üzerine.” Pusuda sanki. “Her şeyi gören göz” gibi kocaman ışıklı bir saat ve hilal ile tam bir gez, göz, arpacık… Sinsi sniper…

Şeytanîler bazen belli projeleri belli insanlar üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyorlar. “Proje adamlar”dan bahsediyorum. Michael Jackson bir Şeytanî miydi bilmiyorum. Bazıları onun Müslüman olduğunu söylüyorlar. İnanmak isterim buna. Şeytanî düzenin mağduru olmuş ve “Fareli köyün kavalcısı” tarafından “çocukluğu çalınmaya” çalışılmış bir insan olduğunu biliyorum. İşin gerçeğini Oktan Abi’den öğrenmek lazım. Ama Oktan Abi’den onun Şeytanîler tarafından, bazı projelerinde kullanılmak istendiğini ve bazılarında kullanıldığını; yani bir “Proje adam” olabileceğini biliyorum. Ona çok benzeyen Eski Mısır’a ait bir büstün bununla ilgisi var. Dudak uçuklatacak başka bilgiler var, ama onların anahtarı Oktan Abi’de…



Tesadüflere inanmama ve basiret meselelerine değinmemin sebebi bu kalleş işgal ve “Proje adamlar” ile alakalı. Oktan Abi ile beraber Kabemizin işgali ile alakalı yazdığımız 5. yazı bu. Bu yazıların çoğunda bir adamdan bahsettik: Vin Diesel.

1)“Yeni Mekke’ye gidiyorum” sözü ona ait. (Riddick Günlükleri)

2)Tarihteki iki büyük fil ordusundan bahsettik. Biri Kabe’yi yıkmaya giden “Ashab-ı Fîl”; yani Ebrehe ve ordusu; diğeri ise Alp’leri filleri ile geçmeye çalışan meşhur kumandan Hannibal. VinDiesel şu an bu filmi çekmeye çalışıyor. Sanki fil ordusu ile “Eski -sözde- Mekke”yi, “Fil ordusu” ile işgal edip Hannibal gibi, “Yeni Mekke”yi meydana getirmek. Belki aşırı tevil yapıyoruz; ama tesadüflerin(!) sayısı daha da artarsa?

3)Hannibal’ın Baal ve Baal’ında Hubel ile irtibatını unutmayalım.

İlk defa Oktan Abi bahsetti “Riddick Günlükleri” içindeki şeytanîlikten... Filmin tanıtımı şöyle:

“Evrenin karanlık zamanlarında geçen filmde, teker teker Necromonger ordusunun pençesine düşen gezegenlerin tek seçeneği vardır: Ya değişecek, ya da yok olacaklardır. Bu seçeneği kabul etmeyenlerin tek umudu ise, birinin ortaya çıkıp Necromonge ordusunu yavaşlatmasıdır.

Her şey kötüye giderken hayatta kalabilenler efsanelere sarılırlar. İyinin kötüyü yendiği efsaneler, kehanetler kulaktan kulağa yayılır. Ama bazen şeytani güçleri durdurmanın yolu onların karşısına bir başka şeytani güçle gitmekten geçer.

Hal böyle olunca, sürgündeki Riddick büyük mücadele için çağırılır.



  Bir hayli enteresan…

         

“Şeytanî güçler”;

“zor zamanda ihtiyaç duyabileceğimiz şeytanî bir güç”; bu şeytanî gücün “sürgün” olması ve en sonunda bu sürgünün adı: Riddick.

Şeytan ve ekibinden bazı cinler “sürgün” olmalarını çok önemserler. Bu sürgün cinlerin bir diğer adı “düşmüşler”dir. Meşhur tabiri ile “Fallen angels”. Hep bu sürülmüş olmanın ve bu sürgüne sebep olanlardan dönüp intikam almanın şeytanî psikolojisi içindedirler. (Bu konunun detaylı halini “Lovecraft ve Oktan Keleş düellosu” makalesinde anlatmak isterim.)

“(Allah) buyurdu: “Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın.” Araf/13

Şeytan ile içli dışlı bazı müzik grupları bu “sürgünleri”, “düşmüşleri” çok anarlar. Hatta bazı şarkılarının adı Şeytan’ın bazı lakaplarından ve diğer sürülmüş cinlerin isim ve efsanelerinden gelir. İşte Riddick de bu düşmüşleri ve belki düşmüşlerin başı olan Şeytan’ı sembolize ediyor gibi geliyor bana… Nasıl mı?

Riddick; Türkçe okursak Ridik. Okunuş olarak Marduk’a nekadar benziyor değil mi? Şeytan ve ekibindeki bazı cinler nasıl sürgün; aynen öyle Riddick de sürgün.

Şeytan ve ekibi nasıl kötüler; aynen öyle de Riddick de kötü.

Şeytan nasıl “Her şeyi gören göz” sembolü ile meşhur; aynen öyle de Riddick’in de önemli bir vasfı, karanlıkta bile olsa her şeyi görmesi.

Evet daha önce Şeytan ve Marduk ilişkisinden bahsetmiştik:

“Marduk özel bir ad olmayıp, Nimrod'la aynı anlama gelen bir sıfattır. Hem Nimrod, hem de Nimrod'un tanrılaştırılmış şekli olan Marduk, içeriğinde isyan etme anlamını taşıyan birer sıfattırlar. Nimrod zamanının ilk isyancısı olma özelliğiyle Şeytan'ı simgeler. Nimrod ve Marduk sözcüklerinin Maradh sözcüğünden türemiş sözcükler olduğu düşünülür. Bu sözcüklerin içeriğindeki isyan etme ve muhalif olma anlamı Şeytan sözcüğünde de bulunduğundan, Marduk ilk başta Şeytan'ı simgelemektedir. Bu nedenle satanizmde Marduk özel bir yere sahiptir.” Vikipedi

Marduk; yani Baal; yani Hubel, Şeytan ile birebir irtibatlı. “içeriğinde isyan etme anlamı taşıyan bir sıfat” Marduk. Şeytanîler bu yüzden Marduk meselesine saplantı halinde bağlılar. İçinde bulunduğumuz 2012 yılını ise birebir Marduk’la irtibatlandırıyorlar. Kabemizin yanı başına “saat kulesi”ni;

 

yani“Hubel”i;

yani“Baal”ı;

yani“Marduk”u;

yani“Şeytan”ın bir sembolünü;

yani“Şah”larını bu yüzden diktiler.

 

Serinin bir önceki makalesinde bunları yazmıştık. Saat kulesi Hubel; Hubel Marduk ve Marduk da Şeytan’dır.Saat kulesindeki ışıklı yuvarlak saat, yeşil 1 doların da arkasında bulunan “Her şeyi gören göz”e benzemiyor mu? Ve gece bile gören Riddick gözleri… 


               

 Düşmüşlerden biri de -Melekler Ağlarken’i okumuş olanlar o “Büyük Kara Kuyu” sahnesini hatırlasınlar- W’(Dabulyu)dur. Bazı konularda Şeytan’a akıl verecek kadar özel bir varlıktır. Madem Riddick günlükleri bu kadar Şeytan ve düşmüşler-sürgünler ile alakalıdır, bakalım bu Riddick afişinde W’ya da ait bir şey bulabilecek misiniz?      


              Dikkat ettiniz mi, saatteki iki kılıcın ve Riddick'in elindeki bıçakların duruş şekilleri manidar bir şekilde benziyor. 


   
     

 

Tarık C.

tarkci@gmail.com

 

Not: Konuyla ilgili Oktan Keleş'in yazıları:

   http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=202

    http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=211

 

http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=1901

13.10.2012



Bu yazı 9,885 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Ekim 2018 2 Aralık 2014 Olayı
    • 20 Temmuz 2017 Ordan Burdan-15
    • 28 Haziran 2017 Ordan Burdan-14
    • 20 Haziran 2017 Ordan Burdan-13
    • 10 Mayıs 2017 Ordan Burdan-12
    • 22 Nisan 2017 Ordan Burdan-11
    • 21 Mart 2017 Ordan Burdan-10
    • 5 Mart 2017 Ordan Burdan-9
    • 8 Şubat 2017 Ordan Burdan-8
    • 25 Ocak 2017 Ordan Burdan-7
    • 28 Aralık 2016 Ordan Burdan-6
    • 25 Kasım 2016 Ordan Burdan-5
    • 28 Aralık 2015 Ordan Burdan-4
    • 5 Kasım 2015 Ordan Burdan-3
    • 5 Kasım 2015 Ordan Burdan-2
    • 10 Mart 2015 ORDAN BURDAN-1
    • 26 Kasım 2014 Surete Aldanmak
    • 14 Kasım 2014 Kalperenler
    • 1 Ekim 2014 Yol
    • 21 Ağustos 2014 Oxford’a “HAYIR!” Diyorum!

    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,614 µs