Türk Milletini Kandırmayın
Defalarca yazdım, çizdim; PKK vs. bahane edilerek Türkiye, Suriye bataklığına çekilmeye çalışılıyor diye. Hatta Esada bir suikast düzenlenip, bunu da Türkiyenin üzerine atabilirler dedim. Bir ay geçmedi, Esadın Sarayında üst düzey bir generale suikast düzenlendi. Hedefin Esad olduğu ve suikastın arkasında Türkiyenin olduğu ima edildi. Medyada bu olay yeterince yer aldı.
Türk Hükümeti açıktan Suriyeyi düşman tanımlaması ile itham etti. Bu arada özellikle yabancı basında Türkiyenin Suriyedeki rejim karşıtlarını desteklediği gündeme getirildi. İçeride de yandaş medya günlerce, Esadın askerleri şöyle yapıyor, böyle yapıyor diye manşetler attı.
Şimdi gelinen noktada, tüm bunların ABDnin propagandası olduğu açıkça meydana çıktı. Aynı yandaş ve ufuksuz medya, uçağımız düştüğünden beri aman savaşmayalım, kazanımlar gider, hatta ekonomi batar gibi analizleri yayınlamaya başladı. Sizi gidi düzenbazlar, rahatınız kaçacak değil mi? Biz, savaşa girmeyelim dediğimizde tepki gösterenler olmuştu. Şimdi ne oldu? Türk Ordusu dimdik ayakta değil mi? Çok şükür
Şimdi konuya dönelim; Sayın Başbakan bağırıp çağırıyor, sonra hepsi fos çıkıyor. Yani dış politika açısından. Yoksa kendi Milletine bağırıp çağırdığı zaman, derhal gereği yapılıyor. Mesela dış politika ile ilgili Sayın Başbakan ne söylemişti: NATOnun Libyada ne işi var? İki gün sonra da tam tersi söylemde bulunmuş; NATO orada (Libyada) gerekli demişti. Mavi Marmaranın hesabı sorulacak demişti aradan uzun zaman geçti, tık yok!Üstelik son 1,5 yıldır üst düzey ihaleler İsrail asıllı iş adamlarına veriliyor. Bu konu Mecliste araştırılsın, hatta bu konuda gensoru verilsin. Kimse kimseyi kandırmasın. Araştırılsın bakalım, İsrailli iş adamları adına hangi firmalar ihaleleri alıyor?
Devam edelim, Peygamberime (sav) hakaret eden, Danimarka Başkanı Rasmussenin adaylığına karşı çıkan Türkiye, önerilen paketi kabul ederek Rasmussenin adaylığına destek verdi. Böylece Rasmussen, NATOnun yeni Genel Sekreteri oldu vs vs.
Şimdi analizimize gelelim:
Uçağımız düşürülmeden önce gündemde ne vardı? Kandile girmek değil mi? Ne oldu? Şimdi Kandil konuşuluyor mu? Nasıl da ciddi bir gündem saptırması oldu değil mi? Peki Kandile girmemizi kim istemiyor? ABD ve İsrail. Orada Kürt devleti kurdurtmak isteyen Şeytanlar yıllardır o bölgede değiller mi? Neden müttefiklik, stratejik ortaklığın gereğini yerine getirmezler de sadece istihbarat verirler(miş). Stratejik ortaklık, müttefiklik, istihbarat paylaşımı vs. bunların hepsi boş sözler.
Erdoğan ABDye gitti, yine Dağlıca basıldı. Ardından da askeri uçağımız düşürüldü. Tesadüf mü bu? Ya da açılım zırvalarına engel için mi yapıldı? Hadi canım biz de inandık.
Yandaş, Vatikan, İsrail ve ABDnin ajan gazetecilerinin analizlerine dikkat edin. Sanki hepsi bir elden çıkmış gibi: Efendim Suriye tek başına değil. Arkasında Acem oyunu, İran varmış.Bütün bunlar hep İranın işi imiş. Rusya ve Çin bu işin arkasında gölge güçmüş. Yani ne demek istiyorlar ki bu ajan gazeteciler: İran vurulmalı! Peki, İranı kim vurmak istiyor? İsrail ve ABD.
Şimdi asıl oyunun, kimin oyunu olduğu netleşiyor mu?..
Bir başka açıdan da bakarsak; Türkiyenin Rusya ile enerji başta olmak üzere silah alımı gibi birçok alanda yakınlaşması oldu bu sıralar. Bu kimin işine gelmez? ABDnin
Peki o zaman ne yapılmalıydı? Tıpkı Soğuk Savaş yıllarında, Sovyetler gelecek tehlikesi gösterilerek, Şeytani her plan uygulandı değil mi? Şimdi aynı filmi bir kez daha sahneye koyuyorlar: Bu işin arkasında Rusya var hikâyesi ile. Peki Rusya yok mu bu işin içinde? Yani Rusya Suriyenin hamisi değil mi? Tabii ki hamisi. Rusyanın Ortadoğudaki son kalesi Suriyedir. Peki İranın bu olay işine gelmez mi? Gelmez olur mu? Suriye, Lübnan ve kısmen Filistin İranın ileri oyun alanlarıdır. Bunlar çok doğal. Tıpkı Balkanların, Kafkasların bizim ileri kalelerimiz olduğu gibi.
İşte Şeytani plan bunun üzerine, bu gerçeklik üzerine kurulu. Bu işin arkasında; İran, Rusya var, daha geride ise Çin. Ama bu işin arkasında İran ve Rusya var, diyenler nedense hiç İsraili ve Amerikayı dillendirmiyorlar? Neden mi, çünkü onların senaryolarına göre kalem oynatıyorlar da ondan. Bir de şöyle diyorlar saf saf: ABD bizim stratejik ortağımız, müttefikimiz, hiç öyle şey yapar mı? Yani bize kazık atar mı?
İşte düşman yıllardır içimizde, bunun artık farkına varmalıyız. Muaveneti vuran ABD değil miydi? O gemimizin müttefikinizce vurulmasını unuttunuz değil mi? Başımıza çuval geçiren stratejik ortağınız değil miydi? Hem müttefikinizin hangi yanlışlıkla(!) yaptıklarını sayalım ki? Siz hepsini unutmuşsunuzdur. ABD herhalde size özel bir unutkanlık hapı veriyor ki, hiç hatırlamıyorsunuz?
Şimdi asıl oyun ne, onu yazalım:
Oyun şu: Uçağımızın düşürülmesini İsrail ve ABD yapmıştır. Birinci sebep: Türkiyenin elini zayıflatmak ve başta İranı ve Rusyayı hedef göstererek, İrana müdahalede için zihinleri iyice hazırlamak ve işi bir adım daha ileri götürmek için gerekçeler hazırlamaktır.
İkinci sebep: Rusyayı hedef göstererek, Türkiyenin Rusyaya fazla yaklaşmasını engellemektir. Açık bir mesaj verilmiştir.
Bu olaylar olunca, Fransa sevinç çığlıkları atmıştır. Fransız medyasında şunlar denilmiştir: Nihayet NATO, Suriyeye müdahale etme gerekçesini yakaladı. Buna benzer açıklamalar ABD medyasında da dillendirildi. Bu ne demek peki:
Uçağımız düştüğünden beri, içimizdeki ajan, işbirlikçi ABD ve İsrailciler şunu söylediler: Türkiye bir NATO üyesi ülke. Bu NATOya yapılmış bir saldırı sayılır, derhal Hükümet NATOyu davet etmeli, tek başına bir şey yapmamalı vs.
Uyan ey Hükümet
Başbakan ne demişti, Libya gibi bir Müslüman ülkede NATOnun ne işi var?
Şimdi de Müslüman halkı olan bir ülkeye, bizzat kendisine NATOyu çağırttırıp, intikam alacaklar
Oyun süper değil mi? NATO buraya geldi mi işin Suriye ile sınırlı kalmayacağı çok açık. Ne yazacak tarih? Türkler, Ortadoğuya NATOyu yani Haçlıları çağırdı ve bu zulümleri yaptırdı.
Hangi zulümleri? Iraka baksınlar, anlarlar.
Bu durumda Erdoğanın ve dolayısı ile Türkiyenin Araplar üzerindeki sempatisi anında düşmanlığa dönüşecek. Zaten kısmen bu hava oluştu.
Hep söylerim, bu Şeytaniler, bir taşla, çok kuş vururlar. Arapçı Müslümanlara bu ders olsun. Müslümanlıkla Araplığın bir alakası yoktur. Türkün Türkten başka dostu yoktur! İstediği kadar bu söylemi beyni sulanmışlar kabul etmesin, gerçek ve tarih bu sözün doğruluğunu ispatlıyor.
Şimdi çözüme gelelim:
Hükümetin yanlış politikaları yüzünden durup dururken sırf ABD ve İsrail istiyor diye Suriyeye açıktan düşmanlık yapan Hükümet, kendisine gaz verenlerce de yalnız bırakıldı. Sonuçta söz konusu olan Türk Devletidir. Biz hep provokasyonlardan kaçınılmasının gerektiğini yazdık, söyledik.
Fakat şimdi bizim bir uçağımız düşürüldü. Dışişlerinin başarısız bakanı açıklama yaptı: Olay uluslararası sularda oldu, Diye.
Öyle ise bu bir savaş sebebidir, derhal karşılığı olarak Suriyenin iki uçağının yanlışlıkla düşürülmesi gerekiyor, karşılığı askeri olarak verilmelidir. BÜYÜK DEVLET OLDUĞUMUZUN MESAJI TÜM DÜNYAYA VERİLMELİ. NATOYU BU İŞE KARIŞTIRMAYIZ, BU İŞİ KENDİMİZ GÖRÜRÜZ DENMELİ, TUZAĞA DÜŞMEMELİ.
Yoksa Rusya varmış, Çin varmış, İran varmış
Bunlara takılıp kalınmamalı. Neden mi: Bu Şeytanlarında menfaatleri gereği Türkiyeyi karşılarına almayı gözleri kesmez.
UZUN UZADIYA YAZACAK DEĞİLİM RİSKLERİN NE OLDUĞUNU BİLEN BİRİ OLARAK YAZIYORUM: Ben bu Esad olayını 2006da çıkan kitabımda açıkça yazdım. Şimdi de bazı sözüm ona- analistlerin yazdıklarına gülüyorum. Bunların analizleri ile iş yapanların vay haline.
Peki Suriyeye askeri bir müdahale savaş çıkarır mı? Hayır. İt gibi ortada kalır. Çünkü uluslararası arenada Türkiyenin haklılığı ispatlandı. Üstelik ABD ve Avrupa kendi tuzaklarına düşmüş olur. Savaş olmaz, biz karşılığını veririz.
Eğer Mavi Marmara olayından sonra buna da karşılık verilmez ise Türk Devleti caydırıcılığını, psikolojik üstünlüğünü kaybeder.
İstişare şarttır, fakat her şey diplomasi değildir. Diplomasi, Ortadoğudaki Şam Şeytanlarına geçmez. Küçük çaplı askeri bir bombardıman ile bir-iki hedefi vurmalıyız! Ya da Suriyeyi adam akıllı yalvartmalıyız. Bunun başka yolu yok!
Ayrıca hemen Kandil'e kapsamlı bir harekât düzenlemeliyiz. Yoksa Ak Parti ve Başbakan tarihe nasıl geçer, belli. Devleti yönetenlerin makamı ağlama, amigoluk makamı değildir.Türk Devletinin, Türk Milletinin, Türk Vatanının düşmanlarını AĞLATMA MAKAMIDIR.
Bu iş, Hükümet yüzünden buralara gelmiştir, ama artık partiler üstü bir olaydır.
Türkiyenin yükselişi engellenemez! Türk Devletini bunlardan ibaret sanmayın.
Şimdi bahane üretecekler; vay efendim Türk uçağı da sınır ihlali yapmış, egemenlik hakkı falan
Birde bunu Rus füzeleri vurmuş filan. Arkasında İran var vs
BİZ diyoruz ki, bu işin arkasında: ABD İsrail ve Derin AKP var!
Tarih, bu yazıyı da haklı çıkaracaktır.
Türk Milletiyle, Türk Devletiyle, Türk Silahlı Kuvvetleriyle oyun oynanmaz!
Bunu düşmanlar iyi bilir
Ama içerideki bazı saflar ve ahmaklar bilmiyor.
Saygılarımla.
Oktan Keleş
24.06.2012
Daha önceki Analizler:
http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=170
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=1308
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle