Hariciye'nin Harici
Suriye konusunda bugüne kadar çeşitli analizler yaptık. (http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=946) Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesini isteyen ABD, AB ve İsrail içteki maşalarıyla bu işin gerçekleşmesi için çok uğraştı. Bunun için çeşitli söylemlerle toplumumuzu etkilemeye çalıştılar: PKK Suriye’den destek görüp, Türkiye’ye saldırıyor, insani durum, akrabalık ve dini bağlar, milli çıkarlar vs. Ama bu yüzsüzler, şu soruların cevabını veremediler: PKK, Irak’ın kuzeyinde yuvalanmış durumdayken ve Barzani’nin PKK’ya desteği bilinirken bu durum neden hiç gündeme gelmiyor, Barzani neden hiç gündemde yok? İnsanlık sadece Suriye’de mi geçerli? Hani Irak, Afganistan, Filistin, Pakistan ve Büyük Türkistan’daki akrabalarımız, din kardeşlerimiz.... Mesele Müslümanlık ise sadece Irak’ta 2 milyon Müslüman katledildi. Diğer ülkelerde katledilen Müslümanları saymıyorum.
Bazı -sözde İslamcı - geçinen yazarların ne oldukları ortaya çıktı. Bosna benzetmeleri falan filan. Sizi gidi emperyalist, Siyonist, Vatikan uşakları sizi. Artık deşifre oldunuz! Bundan sonra geri adım atsanız bile - İslami basından tenzih ettiklerim hariç- artık foyanız ortaya çıktı. Hele bir yazarın, “İsrail dahi düşman olsa ilgilenmeyin” yazısı İslami bir gazetede alabilir mi? İslami argüman kullanan bir cenah, açıkça ABD, AB ve İsrail'in planları doğrultusunda uyuşmuş beyinlere neler üflüyorlar neler...
Dışişleri Bakanlığı, defalarca yazmamıza ve uyarmamıza rağmen tuzağa düştü. Şimdi Suriye konusunda Kofi Annan planında mutabık kalan emperyalistler, yarın bir anlaşma olursa, “bundan en çok Türkiye zarar görür” mü diyecekler sanıyorsunuz? Rusya dün açıkladı: “Annan planında, Esad rejimini zora sokacak maddeler haricindeki maddeleri destekleriz,” diye. İran, Türkiye’yi Suriye konusundaki tavrından dolayı, birçok ortak menfaat ilişkisinden dışladı. ABD elçisi fütursuzca sanki talimat veriyor: “Türkiye, İran’dan petrol ithalatını durdursun veya azaltsın!” ABD nasıl böyle bir talepte bulunabilir ? Kim oluyorsunuz da bize böyle telkinlerde bulunabiliyorsunuz? Bize petrolü siz mi vereceksiniz?
Olan kime oluyor? Türkiye’ye ve vatandaşlarına. Dış güçler, Suriye ile istedikleri an flörte başlarlar... Ya bizim durumumuz ne olur? Artık araya başkaları yüzünden husumet girdi. Türkiye, bölge ülkeleri nezdinde füze kalkanından dolayı yeteri kadar itibar kaybetti. Artık o ülkeler, Türkiye'yi ABD ve AB’nin taşeronu gibi görüyor.
Daha önce yazmıştık: “Arap sokaklarına güven olmaz, iki şak şaka aldanmayın” diye. Bugün gelinen noktaya bir bakın: Mısır’da bir çok video yayınlıyorlar, “Erdoğan tövbe etsin” diye. Arap coğrafyasında -sözüm ona Arap alimler- Youtube’da Türkiye ve Erdoğan aleyhtarı konuşmalar yayınlıyorlar ve bunlar tüm Arap toplumlarında hızla yayılıyor. Hani nerede o “ONE MİNUTE” şakşakçıları. Tüm bunları önceden yazdığım için fazla detaya girmiyorum.
(http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=149)
(http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=1281 )
(http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=1302)
(http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=538)
Suriye’ye sınır olan yerlerdeki Türk esnafı kan ağlıyor. Başkalarının planları doğrultusunda hareket etmenin İç piyasaya etkilerini görüyorsunuz; enerji zamları vs. değer mi? Demiştik ki, “Arap coğrafyasındaki Türk imajı korunmalıdır.” Türkiye bu hale düşmemeliydi. Yarın Suriye’ye yaptıklarının aynısını bize yapma ihtimalleri çok yüksek. Dışişleri bu tuzağı okuyamadı mı? İşte Türkiye’nin bugün geldiği durum ortada. Bölge ülkeleri nezdinde itibar kaybı had safhada. Ekonomik kayıplarını saymıyorum... Daha önce de yazdım; amaç Türkiye ile İran'ı karşı karşıya getirip, bölgesel bir mezhep savaşları başlatmak. Uyanmanın vakti geldi...
ABD Suriye ile ilgilenmiyormuş gibi yapıp, İran ile uğraşıyor izlenimi veriyor: Hürmüz’e gemi yolluyor, habire İran ile ilgili demeçler veriyor. Türkiye’ye, “Suriye ile sen ilgilen” diyerek hedef saptırıyor. ABD, AB ve İsrail bölgede Türkiye’yi Suriye savaşına çekip, bu esnada İran’a saldırmak istiyor. Dolayısıyla bu şer üçgeni, bölgede, Türkiye’yi, Türkiye’nin menfaati olmayan bir savaşa sokup birçok emellerini gerçekleştirmek istiyorlar. TSK, kendisinin olmayan, Türkiye'nin çıkarlarına uygun olmayan bu savaşa hiç şüphesiz “hayır” diyecektir. Zaten plan baştan beri bu: TSK’nın ABD’nin bölgedeki silahşörü olması. Türk Milletinin Ordusu buna alet olmaz! Bazı siyasi aktörler, dış mihrakların etkileri ile baskılarına devam ederlerse, asıl kaos o zaman başlar ki bu da tarihi vakalara gebe günlerin beklendiğinin alameti olur...
Şimdi Kofi Annan: “12 Nisan sabah saat altıya kadar ateşkese Suriye’nin uyması gerektiğini” açıkladı.(http://www.ntvmsnbc.com/id/25337262/) Uyarsa Batı Esad ile flörte başlar, Türkiye açıkta kalır. Peki Suriye ateşkese uyar mı uydururlar mı? Hayır, 13 Nisan’da “yine Esad sözünde durmadı” haberleri yayılır. MOSSAD, CIA ortada cirit atıyorlar bir provakatif eylem için. Ancak, Rusya ikna edilemediği için biraz oyalama taktiği uygularlar. Rusya Ortadoğu’daki kalesini kolay kolay bırakmaz. ABD ise hem kendi hem de İsrail çıkarlarınca ASYA’YA biraz daha yanaşma isteğinde.
ABD’li düşünce kuruluşları (think tank) ne diyor, dikkat! Dünyaya üflenen psikolojik algılatmalardan bazıları: “Türkiye Araplaşıyor, Ortadoğu halkları gibi oluyor, İran demokrat olmalı, bölgede eski demokrat Müslüman ülke rolünü almalı. Türkiye zaten radikal İslam’a kayıyor.” böylelikle Türkiye’ye de müdahale zemini açılır.
Tüm bunlar yüksek perdeden haykırılırken, Batı “tavşana kaç tazıya tut” oyununu sürdürüyor. Türkiye’ye Suriye konusunda övgüler tam gaz devam ediyor ama öte yandan insan hakları özgürlüklerden yana raporlarda Türkiye Çin’den bile geri gösteriliyor. Hala anlamıyor musunuz?
“Yabancı sermaye Türkiye’den çekilirse ne olur” bunun şantajı yapılıyor. Ekonomi dehaları bunu bilmiyor mu?
12 Nisan gelişi güzel bir tarih değil. Şeytaniler boş durmaz, bu arada Türkiye’de terör olayları dahi yapabilirler, dikkat edilmeli....
Ortadaki tablo bu, peki ne yapılmalı? ABD ve AB’ye bu konuda asla güvenilmemeli. Milli politika uygulanmalı. Suriye’ye bir heyet gönderilmeli ve ikili ilişkiler gerginlik noktasından aşağı çekilmeli. Bunu, bu coğrafya değerlendirecektir. Türkiye’ye sığınan Suriye vatandaşları ile ilgili olarak, “sizin insanınıza insani yardımda bulunuyoruz” denmemeli ve “Suriyeli muhalifleri destekliyoruz” görüntüsü verilmemeli. Muhaliflere yardım eden bir Türkiye görüntüsü bölgede, Türkiye’ye husumeti artırır. Bunun empatisi kolaydır.SİYASET SANATTIR. (İnsani yardım elbette yapılacak, burada kastedilen sadece muhaliflere yardım görüntüsü verilmemeli.)
Türkiye, Suriye’ye Annan kadar söz geçiremediyse, Dışişlerimiz “ne kadar başarılıdır” sorusu cevap bulur. Türkiye, Suriye konusunda yeni manevra yapmalı. BM nezdinde Suriye’ye sınır ülke olma vasfıyla bir yapıcı plan hazırlamalı, inisiyatifi Annancılara kaptırmamalı. Şu an konjektür uygun buna. Konu Esad değil, Esad gider, konu Türkiye’nin bölgedeki liderlik vasfı ve çıkarları.
Sözüm ona İslami zannedilen yazarlar deşifre olmuştur. Bu yazarların, ABD geçenlerde Afganistan’da sivilleri vurduğunda neden gıkları çıkmadı? BM kayıtlarında her ay katledilen Müslüman sayısı dünya genelinde ortalama 200 kişi civarı, tabi kayıt dışını bilmiyoruz. Bunlara gıkınız çıkmıyor. Yarın konjonktür değişti mi hangi yüzle “kahrolsun İsrail, AB ve ABD” diyerek yazı yazacaksınız, merak etmiyorum. Tüm yazılarınızı bu millet arşivledi. Allah sizin durumunuza kimseyi düşürmesin. “Biz AB’nin yanındayız” demek “Vatikanlıyız” demektir.
İnanarak; “ABD dünyanın yöneticisi, süper gücü, her dediğini yapmak gerek” demek haşa Allah’ı devreden çıkarmaktır ki, bu küfürdür. “Allah, dünyanın kaptanlığını, yönetimini ABD’ye vermiştir” demek...
Stratejik mantık ayrıdır, ancak işin içine inanç boyutu girerse imandan söz edilemez. Örnek alınacak ABD, AB değil şanlı tarihimizdir,vesselam!
Düşmana bir kaç söz: Büyük Türk milleti dün burada olduğu gibi bugün de burada, yarın da Allah’ın izni ile hep burada olacaktır.
Malazgirt Savaşı öncesi Romen Diyojen’in elçisi Alparslan’a: “teslim olun, savaş oldu mu siz bu otlaklarda olmayacaksınız, koyunlarımız otlayacak.” demişti.
Alparslan bunun üzerine;“savaş sonrası siz burada olmayacaksınız ama koyunlarınız otlayacak" demişti.
Saygılarımla...
Oktan Keleş
oktankeles@gmail.com
onaltiyildiz@gmail.com
06.04.2012
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle