Hubel’in Dönüşü (Rüya Görmeyi Bırak, Mehdi Bazılarını Uyandırmayacak-2)
El cevap: “Hannibalthe Conqueror” ve Hannibal. (Bu cevap hangi sorunun cevabı merak edenler bir önceki makalenin sonuna bakabilirler.(http://www.onaltiyildiz.com/artikel.php?artikel_id=205)
Oktan Abi, “Yeni Mekke-2” (http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=1288) makalesinde Şeytanîler tarafından dezenforme edilen hilal sembolünün Babil’in -sözde- tanrısı olan Sin ile irtibatını ele almıştı. En az bizim olmamız gerektiği kadar “kökü mazide bir âti” olmaya çalıştıklarını görmüş ve belki kimimiz utanmıştık Şeytanîlerle aramızdaki performans farkı karşısında…
Araştırmalar ilerledikçe asıl şok edici gerçek ile yüz yüze kaldık. Şeytanîler, yüz yıllar önce o topraklardan silip süpürülen meşhur bir putu, Kabemizin tam yanına, intikam alırcasına haşmetli bir şekilde dikmişlerdi. Peki neydi o meşhur put? “Çağrı” filmini seyredenler onu hatırlayacaklar. Bilal-ı Habeşi’ye ve Sümeyye annemize adını işkence ile söylettirmeye çalıştıkları HUBEL.
O büyük zatlara o pis ismi söylettirememişlerdi. Ve Sümeyye (ra) annemiz işkenceler altında canını teslim ettiğinde İslam’ın da ilk şehidi olmuştu. O filmde gösterilenler eğer gerçekse, Ebu Cehil elindeki Hubel putunu annemizin suratına dürterek, cebr ile onu kabullendirmeye çalışıyordu. Şimdi ise Müslümanlar -kadere fetva verdirmeleriyle belki- bilmeden ve bir kısmı gururlanarak kabul ediyor Hubel’i… Zaten gururun da lügat mânâsı aldanmak demek değil mi?
Evet, o saat kulesi (Allah en doğrusunu bilendir.) Hubel’dir. Zira Oktan Abi’nin bahsi geçen makalesindeki Sin, o sözde tanrının Babil’deki adıdır. “SİN’İN ARABİSTAN YARIMADASINDAKİ ADI HUBEL’DİR.”
Hubel isminin nereden geldiğine bir bakalım:
“Hubal (Hubel) Arabistan'da ortaya çıkmış bir ilah değildir. Hubal adı incelendiğinde, bu sözcüğün o sıralarda Mezopotamya ve civarında yaygın olarak tapınılan bir ilah olan Baal ilahı olduğu anlaşılır. Baal sözcüğü başına Sami dildeki belgili tanım olan ha (eril) eki getirilerek kullanılarak Ha Baal (ingilizce: TheBaal gibi) şeklindedir. Hubal aynı ilahın Arap Yarımadası'ndaki söyleniş biçimidir.” Vikipedi
Yani Hubel putu, tarihte Baal yada Ba’l diye bilinen putun da ta kendisi. Burada da bir hayli enteresanlıklar var. Geçen yazımızda değindiğimiz ve bu yazımızın da başında bir film ile ismine atıf yaptığımız Hannibal bu mesele ile yine alakalı. Hannibal Kartacalı bir kumandan. Baal ise Kartaca’nın baş ilahı. Yine çok enteresan, Hannibal’ın ismi de bu sahte ilahtan gelme:
Fenike-Arami dilinde Hani-Baal, “Baal’in lütfu” demek.
Baal putundan Kur’an’da Saffat suresinde (124-125-126) bahsediyor:
Hani o halkına şöyle demişti: “Siz hâla şirkten ve günahlardan sakınmayacak mısınız? Sizin de, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi olan Allah’ı, o Mükemmel Yaradanı bırakıp hâlâ Ba’l’e tapmaya mı devam edeceksiniz?”
Tevhidden uzak kavmini uyaran bu yüce gönüllü zat, milletimizin Hızır (as) ile beraber adını andığı bir peygamberdir: Hz. İlyas (as)
Hz. İlyas (as) -tabiri caizse- Hubel putuna karşı bir savaş vermiştir. (Hızır (as) ve İlyas (as)’ın aralarındaki ilişkinin sırrını ise Oktan Abi’nin 5. kitabına bırakalım inşallah.)
Baal’ın aynı zamanda Marduk olduğu kabul edilmiştir. Sin (Baal), İştar ve Şamaş bir araya gelirler ve Marduk’u oluştururlar. Yani 1+1+1=1 şeklinde bir saçmalık var. Hz. İsa’nın getirdiği saf dine, Şeytanîlerin teslis akidesini sokarak nasıl dejenere ettiklerini buradan da rahatlıkla anlayabiliriz. Aynı akideyi Eski Mısır’da Osis, İsiris ve Horus olarak; Hinduizm’de Brahma, Vişnu ve Şiva olarak görürüz. İbni Sebe denilen bir Yahudi aynı tuzağı İslam’a da kurmak istedi. İnşallah -pek- muvaffak olamadı. Evi üçgen piramit ve asâsı da üç çatallı (Poseidon sırrı) olan Şeytan, görüyoruz ki dünyanın her yerinde izini bırakmış. Ama bu iz konusunda Rabbimiz bizi uyarıyor:
* “Ey iman edenler! Hepiniz barış ve selamete girin de Şeytan’ın adımlarına uymayın. Çünkü o sizin aranızı açan belli bir düşmandır.” Bakara / 208
Hz. İsa’ya iman etmiş Hıristiyanlar bu çağrıya kulak asmadılar; “barış”, “selamet” mânâlarına giren “silm”e; yani İslam’a girmediler ve yoldan sapıp üçgen izi olan Şeytan’ın adımlarına uyup teslise; yani şirke girdiler. Dindaşları ile araları açıldı ve “Yüzyıl Savaşları”nda olduğu gibi, birbirlerinin çok kanını akıttılar.
Burada sadece Hıristiyanları misal verdim; yoksa üzerinde daha çok konuşulabilir. Mühim olan, tarihten ibret alalım ve biz bu tuzağa düşmeyelim.
*“Ey insanlar! Bütün yeryüzündeki nimetlerimden helal olmak, temiz olmak şartıyla yiyin. Fakat Şeytan’ın adımlarına uymayın. Çünkü o size belli bir düşmandır.” Bakara / 168
Burada ise tüm insanlığa sesleniliyor. Enteresandır, tüm bu sapmış dinlerle itikat olarak uyuşmazlığımız bir yana, illaki hepsi ile yemek kültürümüzde de bir farklılığımız vardır. Sanki bu bir kanun… Biri bizim için necis olan şarabı, Hz. İsa’nın kanının sembolü diye kutsar; bir diğeri Allah’ın helal kıldığı etleri haram kılar… Şeytan’ın aldatmasının önemli bir argümanı ve göstergesi yiyeceklerimiz ile alakalı demek ki… Vejeteryanlara ve alkol kullananlara duyurulur. (“Halüsinasyon Gıdaları” unutmayalım.)
Neyse, biz yine Marduk ve Baal mevzusuna dönelim:
“Marduk özel bir ad olmayıp, Nimrod'la aynı anlama gelen bir sıfattır. Hem Nimrod, hem de Nimrod'un tanrılaştırılmış şekli olan Marduk, içeriğinde isyan etme anlamını taşıyan birer sıfattırlar. Nimrod zamanının ilk isyancısı olma özelliğiyle Şeytan'ı simgeler. Nimrod ve Marduk sözcüklerinin Maradh sözcüğünden türemiş sözcükler olduğu düşünülür. Bu sözcüklerin içeriğindeki isyan etme ve muhalif olma anlamı Şeytan sözcüğünde de bulunduğundan, Marduk ilk başta Şeytan'ı simgelemektedir. Bu nedenle satanizmde Marduk özel bir yere sahiptir.” Vikipedi
Marduk; yani Baal; yani Hubel, Şeytan ile birebir irtibatlı. “içeriğinde isyan etme anlamı taşıyan bir sıfat” Marduk. Şeytanîler bu yüzden Marduk meselesine saplantı halinde bağlılar. İçinde bulunduğumuz 2012 yılını ise birebir Marduk’la irtibatlandırıyorlar. Kabemizin yanı başına “saat kulesi”ni;
yani“Hubel”i;
yani“Baal”ı;
yani“Marduk”u;
yani“Şeytan”ın bir sembolünü;
yani“Şah”larını bu yüzden diktiler. Yetiştirdiler 2012’ye… Nasıl bir hamle ama… Bizim “Şah”ımız ile onların “Şah”ı yan yana… Ama unutmasınlar ki dejenere ettikleri ay sembolünün bizzat aslı ile bir sürpriz olabilir onlara…
“Saat yaklaştı ve ay yarıldı.” Kamer / 1
Bunun sırrını ise Oktan Abi’den bekleyelim. Oktan Abi demişken… Bizi Kabe’nin işgali ile alakalı uyaran, gözümüzü açan ve bu konuda hafakanlar yaşayan Abimizin rahmetli babasının ve bu satırları yazan arkadaşınızın babasının adlarını bir tahmin eder misiniz?
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle