Bu toplantılar yılda birkaç kez yapılır. Yapıldığı ülkede günler öncesinden sıkı güvenlik tedbirleri alınır ve değişik şaşırtmalarla yönlendirmeler yapılır. Yer, otel adları gibi mekânların isimleri medyaya üflenir ve dünya çapındaki siyasetçiler, sanatçılar, iktisatçılar ve gazeteciler büyük bir gizlilikle toplantılara çağrılır. Toplantı süresince yemekler, kokteyller, brifingler verilir. Halk şöyle düşünür: “Madem çok gizli deniliyor; ama falan gazetecide, filan politikacıda çağrılmış. Demek ki abartıldığı gibi bir gizlilik yok.” İşin bu kısmı, halk tarafından düşünülmesi istenilen kısımıdır. “Çağrılan ülkenin falan yalaka gazetecileri, filan menfaatperest politikacıları zaten bilinir. Bunlara ‘HÖT!’ desen bilgileri verirler. Demek ki bu bir efsane, söylenti…” Evet bu algılamalar beyinlere takdim edilir. Tabii bu işin maksatlı kamuflesidir.
İşin iki önemli kısmı vardır.
Kısım-1 Bu toplantılara çağrılan emekli politikacılar, yıldızı parlatılmak istenen gazeteci ve medya mensupları ve daha başkaları, bu toplantının elit yüksek düşünce sahipleri tarafından mevcut sisteme bir mesajıdır. Mesela falan eski politikacı, filan gazeteci çağrılmış. Haaa, mevcut medya, siyaset ve bürokrasi çevreleri bu mesajı alır ve “Onları falan mevkiye getirelim… Şu gazeteciyi filan mevkiye getirelim…Çünkü yüksek elit düşünce sahipleri efendiler bunları boşuna mı bu toplantılara çağırmışlardır?”
Bu kısım, halkın “gizli olsaydı bunlar çağrılmazdı.” kısmına bir cevap olsun. Fakat asıl önemli olan içerik ve bilinmeyen bilgi ise, Kısım -2`de. Bölüm 2, sahne 1. Bölümün adı: Bilderberg`in Şefaati. Bir siyasetçi vardır. Emeklidir veya siyasi arenada işi bitmiştir. Fakat derin bir nüfuzu vardır. Bürokrasiyle, medyayla vs. Katılanlara asıl mesaj yemekler esnasında verilir.
Böyle bir yemek esnasında, dinleme cihazlarına şöyle bir söyleyişi takılır: Ama hemen söyleyelim bu siyasetçi ölümcül kanser hastasıdır. ABD gibi büyük ülkelerin doktarları bu kişiye ömür bile biçmişlerdir. Bilderberg şefaatçisi, ABD`den gelen ibrani asıllı efendi şöyle der bu eski siyasetçiye: “Efendim bu yıl Amerikan kongresinde sunulan ilaç raporunda çok gizli bir ilaç, tam sizin hastalığınıza yüzde yüz çare olacak şekilde, evet bu ilaç bulundu ve klinik aşamasından geçti. Adamlarımızın elinde.” Bir not: İlaç firmaları buluşlarını her yıl ABD. kongresine sunarlar ve ödenek, destek isterler. Bilderbergci devam eder: “Siz bizim için çok önemelisiniz. Efendim, X konseyimiz sizi çok önemsiyor. Bu ilacı büyük bir gizlilik içinde size getireceğiz. Bağlantı kuruldu gerekli birimlerle.”
Kanser olan eski siyasetçi heyecanlanır. Söz konusu hayatıdır. Teşekkür eder. Bir an önce ilaca kavuşmak istediğini söyler minnettar bir ses tonuyla. Bilderberg efendisi şunu fısıldar bu biçareye: “Efendim hiç merak etmeyin. Şu falanca şahıs her an müjdeli haberi getirebilir. Yalnız sizden bir ricası var efendim.” Eski siyasetçi sorar, “nedir?” diye. Şefaatçi efendi şunları söyler: “Size bu gizli ilacı temin edecek falan şahsın burada, vakıflarda çok önemli bir gönül bağı olan bir dostu var. Bu yasanın geçmesi için nüfuzunuzu kullansanız… Siyaset, medya ve gerekli odaklarla? Bunu sizden istirham ediyor. Bu onun için çok önemli. Vakıflar Yasası, bu şahıs için çok önemli bir mesele. Adeta bu şahsın hobisi, takıntısı. Tamamen insani bir takıntı. Biliyorsunuz vakıflar insaniyet içindir.” Biçare siyasetçi, hayatı bu ilaca bağlı olduğu için,; “Hay hay! Elimden gelen her şeyi yapacağım, hiç merak buyurmayın.” der. Tabii filmin sonunu bilmem, nüfuz kullanılmış mıdır, bilemem. Bildiğim biçare rahmetli olmuştur. Flimde, ‘SON!’ yazmıştır.
Ama devamı çekilinebilir. Bu anlattığım hayal ürünü bir senaryonun kaba taslak halidir. Dizi yapımcılarının dikkatine sunulur. Merak etmesinler telif ücreti talep etmiyorum. Tıpkı bazılarına etmediğim gibi.
Bilderberg`in şifresi meselesinde sadece siyasetçi olacak diye bir şart yok. Mesela niye bir gazeteci olmasın? Senaryo bu ya, danışman olur bir politikacıya… Bilderberg`in insan hayatı ile ilgili zaaflarını kullanarak iş bitiriciliği konusunu bir yana bırakıp bir başka konuya geçelim.
İki sene önce, yine bir şubat ayında 03 Şubat 2006, hac dönüşü, hacılardan oluşan 2000 kişilik bir gemi, Kızıldeniz`de yol alırken ve hava sıcak, deniz sakin, rüzgar ve fırtına suskunken esrarengiz bir şekilde batıverdi.[2] Bu konu medyada kısa da olsa yer aldı o dönem. Bende sık sık televizyon ve radyo programlarında dile getirdim. Kitabımda da vardı, demiyeceğim, reklam yapıyor denmesin diye. Çünkü bu olaydan evvel bunu kitapta anlatmıştım.
Fakat yüzlerce hacının şehit olduğu Kızıldeniz`de batan bu gemi İslam Alemi tarafından bir haftada unutuluverdi. Titanik battıktan seneler sonra bile filmlerinin yeni versiyonları çevrilip, Oskar ödülleri verilerek gündemde tutulması bir yana, bari bizde bizim Es Selam 98`i ikinci sene-i devriyesinde ruhlarına Fatiha okuyup hatırlatalım dedik.
Bir bilgide şöyle sunmak isterim müsadenizle efendim. Tarihin bin küsür sene önce, diyelim bir yılında, Mübarek Kâbe sular altında kalır. Çok ağır hasar görür. Fakat tamir edecek malzeme yoktur etrafta. Ama o günkü müminler Kızıldeniz`de bir gemi batığı görürler karaya vurmuş ve parçalanmış bir şekilde. Bu ağaçtan yapılmış geminin parçalarından alıp Kâbe`yi bu geminin ahşap kısımları ile tamir ederler. Bu tadilatlar sonunda tamir olunan Kâbe`nin ağaçtan yapılan o mübarek kısmından bir bölümü İstanbul Topkapı Sarayı`ndadır. Ecdadımız onları hürmeten saklar ve şu an hala oradadırlar. Meraklıları bu olayın tarihini ve detayını araştırsınlar. Ben çok bulgulara rastladım fakat şu benzerlik çok dikkatimi çekti. Kâbe`nin tadilatında kullanılan gemi Kızıldeniz`de batmıştı ve Es Selam 98`de 2006 Şubat’ında yine Kâbe ile alakalı olan hac vazifesi dönüşü hacılarımızla Kızıldeniz`de battı. Biri Kâbe`yi tadilat dolayısı ile ‘maddesini’ tekrar inşa etti, Es Selam 98`de inşallah manasıyla Kabe`yi ‘manevi olarak’ tekrar inşa edecek. Tefekkür ehline arz ederim.
Gemideki tüm hacılarımızın ruhuna bir Fatiha-i şerif esirgemiyelim inşallah. Ve biraz daha vefalı olalım temennisi ile sözlerimi noktalıyorum.
[1] 20.02.2008, Netpano.Com
[2] http://www.haber7.com/dunya/haber/136149-1300-yolculu-gemi-hac-donusu-batti
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle