Suriye’de yaşanan olaylarla ilgili olarak 2006 yılında çıkan kitabımda (Bir Meczubun Rüyası Sh. 263) ve daha sonraki yazılarımda, açık açık Beşar Esad’ın bugün yaptıklarını ve neler yapacağını yazmıştım. Yaşananların hiçbirisi bizim için sürpriz değil.
Amerika, İsrail ve İngiltere’nin bölgedeki büyük planının bir parçası da; Türkiye’nin, Orta Doğu’daki yükselen prestijini tersine çevirmektir. Bunun için de Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmesi için uğraşmaktadırlar.
Sayın Başbakan, “Suriye bizim iç meselemizdir” demesi -her ne kadar daha sonra bu sözün içeriğini açıklasa da- bu söz, Devletler hukukunda, bir başka ülkenin iç işlerine müdahale anlamını taşımaktadır. Tarihte, bu tür sözler sebebiyle ülkeler birbirlerine savaş ilan etmişlerdir.
Türkiye çok dikkatli olmak zorundadır. Türkiye’nin Arap halkları nezdindeki olumlu imajı maalesef ciddi anlamda ters dönmeye başlamıştır. Görünen bu resmin, Türk hariciyecileri tarafından dikkatle okunması gerekmektedir. İngiliz basını, örneğin The Guardian Gazetesi ve The Times Gazetesi, Türk Hükümeti’nin Suriye ile ilgili tutumundan dolayı Hükümete övgüler yağdırmaktadırlar. “Bizim yapamadığımızı helal olsun Türk Hükümeti yapmaktadır” diyerek bize gaz vermektedirler. Lawrence'in torunlarının övgülerine bir bakın: (http://dunya.milliyet.com.tr/times-tan-cok-tehlikeli-senaryo/dunya/dunyadetay/11.08.2011/1425384/default.htm)
Bu tehlikeli oyuna kesinlikle düşülmemesi gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nin de düşeceği kanaatinde değilim.
Bu proje, Amerika’nın bir projesidir. Ekonomik yönden sarsıntı yaşayan Amerika, Orta Doğu’yu şekillendirmek bahanesiyle, "yeni düşman" tanımı yapmaktadır. El Kaide bitmiştir, şimdi sırada anti-demokrat Müslümanlar vardır. Amerika -güya demokrasiye karşı çıkan- Müslüman topluluklarını “düşman” tanımlamasına sokmuştur.
Türkiye’nin, Suriye’ye ufacık bir birlik dahi göndermesi, bütün Arap âleminde edinilmiş olan itibarı kaybetme anlamına gelecektir. Bunu kim istemektedir? Bunu isteyenler; İsrail, Amerika, İngiltere ve Vatikandır. Yarın öbür gün Suriye de; Türkiye’de “Kürt problemi var” diyerek iç işlerimize müdahalede bulunmasını yine en çok Amerika, İngiltere ve İsrail isteyecektir. Tabiî ki gizli düşman Almanya da bunu en çok isteyenler arasındadır.
Amerika’ya, durumunu muhafaza etmek için bir savaş gerekmektedir. Amerika, bütün bölgeye yayabileceği bir savaş stratejisi geliştirmiştir. Amerika, Suriye’yi hallederse, İran hedefine, ulaşacaktır. Bazı cahil anlı şanlı köşe yazarları, Şia ile Nusayriliği aynı zannetmektedirler. Mesele mezhepsel değil, stratejiktir!
Bir çift söz de, hükümet üyeleri ve sözüm ona bazı İslamcı gazete yazarlarına: Bu yazarlar, Suriye’deki katliamlarla ilgili olarak; “Mübarek ramazan ayında hiç Müslümanlar katledilir mi ?” diyerek haklı olarak tepki koyuyorlar. Ama nedense bu köşe yazarları; Nato’nun dün gece Libya’da öldürdüğü 83 sivile ve yine dün gece Nato’nun Pakistan’da yanlışlıkla(!) bir evi bombalayarak öldürdüğü 23 sivile ve yine Nato’nun Afganistan’da çoluk çocuk demeden ve yine yanlışlıkla öldürdüğü onlarca Müslüman’a karşı bir tepki göstermiyorlar. Yine bu köşe yazarları; Türkistan’da Uygur Türklerini katleden Çin’e ve Ramazan ayında Türkiye’de şehit olanlara ve yine dünyanın dört bir yanında üstelik bu mübarek ayda Müslümanların kanını içenlere neden aynı tepkiyi göstermiyorlar? Resmi rakamlarıa göre (tabi gerçekse) son bir ayda öldürülen Müslüman sayısı 1257. Üstelik bu resmi rakam. Kim bilir kayıtlara girmeyen daha nice ölümler vardır. İşte bu şanlı köşe yazarları bu katliamların hepsine aynı tepkiyi göstermeleri gerekmektedir. İslam dünyası Suriye’den ibaret değildir.
Bir çift söz de Suriye ve Suriye gibilerine: Zamanında bebek katilini topraklarında saklayarak PKK’ya açıktan destek veren Suriye, konjonktür gereği -bizce Allah'ın muradı olarak- kaderi Türklerin eline kalmıştır. Türk’e kim hainlik yapmışsa eninde sonunda cezasız kalmayacağını bir kez daha görüyoruz.
Bir çift söz de bazılarına: Şimdi, “Suriye böyledir” denilerek yani Devlet Başkanı’nı hedef gösterilerek, koca bir ülkenin Müslüman halkı ateş çemberine atılmak istenmektedir. Tıpkı Saddam’a yapıldığı gibi. Saddam da hedef gösterildi ve Irak’a girildi. 2 milyon Müslüman katledildi. Tecavüzler ve işkenceler yaşandı. Şimdi bazı köşe yazarları, rejimlerinden dolayı, Müslüman halklara, şeytanilerin yaptığı katliamları göz ardı etmemelidirler. Amerika ve şeytanilerin Müslümanların üzerinde yapacakları katliamı meşru gösterme çabalarını göz ardı eden bu köşe yazarlarının, mübarek ramazanda amel defterlerine bu yazılmaktadır.
Müslümanlık İslama ait bir olgudur.En büyük tehlike, sahte Amerikan Müslümanlığındadır. Allah, tüm ümmeti Muhammedi korusun.
CIA Başkanı zamanında, Afganistan’da bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri’nden muharip güç isteyip, “Bizimle hareket ederseniz, istediğiniz her şey olur” teklifinde bulunmuşlardı. Türk Silahlı Kuvvetleri böyle bir teklifi geri çevirmişti: “Biz böyle şeylere tenezzül etmeyiz, Afganistan, Pakistan ve Orta Doğu’daki Müslüman ülkeleri ile tarihsel kardeşliğimiz, bağımız var” demiştir.
Bu gibi teklifler, başkalarına da CIA tarafından yapılırsa, aynı basireti göstermelidirler.
Şeytan ayrıntıda gizlidir. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clinton ne dedi: “Türk ordusu ile Suriye ordusunun karşı karşıya gelmesinden endişeliyiz.” Bak bak bak, içindekini nasıl da söylemiş Hillary.
CIA finanslı Angelina Jolie nasıl da koştu Türkiye- Suriye sınırına. Elma şekeri ile kandıracak ya Türkiye’yi…
İki ülkeyi karşı karşıya getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Türk ordusu: “Biz Müslüman kardeşlerimize silah doğrultmayız!” dedikçe birileri kuduruyor.
Bir çift söz de İran’a: Ermeni soykırımı yalanlarına, Ermenilerden yana destek veriyorsun, akıllı ol! SEN DE TÜRK MİLLETİNE HESAP VERİRSİN!
BİZİM SURİYE SORUNUMUZ YOK! AKILLARI SIRA, İKİ ÜLKEYİ SAVAŞTIRIP, KÜRT KARTIYLA TÜRKİYE’DE DE İÇ SAVAŞI, AYAKLANMAYI TETİKLEYECEKLER. BİZİM ŞU ANDA IRAK’IN KUZEYİ İLE CİDDİ SORUNUMUZ VAR. ÖNCELİKLER BELLİ. ERMENİSTANLA AÇILIM YAPANLAR, ERMENİSTAN SORUNUMUZU GÖRMÜŞLERDİR HERHALDE. HEDEF SAPTIRMAYIN.
HAÇLI VE SİYONİSTLERE VE ONLARIN DAYATMALARINA TÜRKİYE HAYIR DEMELİ.
2023 BÜYÜK TÜRKİYE’NİN ÖNÜNE ENGEL OLUNMAMALIDIR!
Oktan Keleş
12.08.2011
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle