9 Aralık 1917'de terk ettiğimiz Kudüs'ü Aralık 2017'de Başkent ilan ettiler...
ABD Başkanı Donald Trump, Kudüs'ü İsrail’in Başkenti olarak tanıdıklarını açıkladı. İsrail Şeytanı elbette bu karardan memnun. ABD’deki İsrail, İsrail’deki İsrail’den daha güçlü olduğunu gösterdi.
Meselemiz şimdi bu değil.
Yüzyıllık intikamdan söz ediyorum. Bazı tarihler,-16 Yıldız’ı okuyanlar gayet iyi bilir ki- tesadüfü değildir.
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=4997
Musevileri şirin göstermeye çalışanlara da bir çift lafım var: Bakın 100 yıldır kinlerini içlerinde nasıl da tutmuşlar. Yahudilerin bu kinleri karşısında aklıselim insanlar ne düşünüyor?
Tarihler tesadüfü değil dedik.
ABD, İsrail’in tavsiyesi ile bu kararı niye Aralık 2017’de açıkladı.
Yüzyıl öncesine gidelim:
9 Aralık 1917'de Osmanlı Askerleri Kudüs’ü ağlayarak terk ediyordu.Ve o günden bugüne Filistin hala ağlıyor. 11 Aralık günü Kudüs’e giren İngiliz General Allenby. Artık burada Türkler olmayacak." Diyordu.
Mesele hep TÜRKLERDİ.
Şeytan’ın Ordusuna karşı hep Türk Ordusu karşı durmuştu. İslam'ın son Ordusu'dur Kahraman Türk Ordusu.
Şeytaniler yüzyıl sonra aynı tarihte intikam alıyordu. Türk’e olan hınçları hiç bitmeyecek. Onların öfkesini göğsümüzde söndürecek derece de iman sahibiyiz. Hamasi söylemlerin değil hakikatin sesiyiz. Dünya TÜRK'ü bekliyor...
Çare, Türk Birliği sonra İslam Birliği’dir!
Söylenecek çok şey var amma…Gelin o asil Türk Askeri’nin 57 yıllık KUDÜS nöbetine götüreyim sizi:
Iğdırlı Hasan Onbaşı’dan devralamadığımız NÖBET’E….
Iğdırlı Onbaşı Hasan; Peygamber Ocağımızın Serhat Nöbetçisi…
O’na Mescid-i Aksa’da rastladım…
Mevki: Kudüs
Mekan: Mescid ül Aksa
Tarih: 21 Mayıs 1972 Cuma.
O’nu merdivenin başında gördüm. İki metreye yakın bir boy. İskeletleşmiş vücudu üzerinde garip bir giyisi. Palto?.. Hayır, Karput, pardösü veya kaftan? Değil. Öyle bir şey işte. Başındaki kalpak mı, takke mi, fes mi? Hiçbirisi değil. Oraya dimdik, dikilmiş. Yüzüne baktım da, ürktüm. Hasadı yeni kaldırılmış kıraç toprak gibi. yüzbinlerce çizgi, kırışık ve kavruk bir deri kalıntısı. Yanımda bizim eski vatandaşımız İstanbullu Yusuf’a sordum:
“Kim bu adam?” dedim.
Lakaydı ile omuz silkti. “Bilmem.” diye cevap verdi. “Bir meczup işte. Ben bildim bileli, yıllardır burada dururmuş. Çakılı gibi, hala duruyor ya… Kimseye bişey sormaz. Kimseye bakmaz, kimseyi görmez.”
Nasıl, neden, niçin hala bilmiyorum. Yanına vardım. Türkçe “Selamünaleyküm baba” dedim.
Torbalanmış gözkapaklarının ardın sütrelenmiş gibi jiletle çizilmişçesine donuk gözlerini araladı. Yüzü gerildi. Bana, bizim o canım Anadolu Türkçemizle cevap verdi:
“-Alekümüsselam oğul…”
Donakaldım, ellerine sarıldım, öptüm öptüm…
Anlattı ki ben de size anlatacağım…
Ama evvela biliniz. O canım Devlet çökerken, biz Kudüs’ü 401 yıl 3 ay 6 günlük bir hakimiyetten sonra bırakırız. Günlerden 9 Aralık 1917 Pazar günüdür. Tutmaya imkan yok. Ordu bozulmuş, çekiliyor, Devlet, zevalin kapısında. İngiliz girinceye kadar geen zamanda içinde yağmalanmasın diye orada bir ardçı bölük bırakırız. Adet odur ki kendi zabteden galip, asayiş görevi yapan yenik ordu askerlerine esir muamelesi yapmaz.
Anlattı, dedim ya. Gerisini tamamlayayım.
“-Ben, dedi, Kudüs’ü kaybettiğimiz gün buraya bırakılan ardçı bölüğünden…”
Sustu. Sonra, elindeki silahın namlusuna sürdüğü fişekleri ateşler gibi zımbaladı.
“-Ben, o gün buraya bırakılmış 20. Kolordu, 36. Tabur, 8. Bölük, 11. Ağır Makinalı Tüfek Takım Komutanı Onbaşı Hasan’ım.”
Yarabbi!… Baktım, bir minare şerefesi gibi gergin omuzları üzerindeki başı, öpülesi sancak gibiydi.
Ellerine bir kere daha uzandım. Gürler gibi mırıldandı:
“-Sana, bir emanetim var oğul. Nice yıldır saklarım. Emaneti yerine teslim eden mi?”
“-Elbette, dedim, buyur hele…”
Konuştu:
“-Memlekete avdetinde yolun Tokat Sancağı’na düşerse… Git, burayı bana emanet eden kumandanım Kolağası(Önyüzbaşı) Musa Efendi’yi bul. Ellerinde benim için öp.
Ona de ki…”
Sonra, kumandanı olduğu takımın makinalısı gibi gürledi:
“-O’na de ki, gönül komasın. “11. MAKİNALI TAKIM KOMUTANI IĞDIRLI ONBAŞI HASAN, O GÜNDEN BU YANA, BIRAKTIĞIN YERDE NÖBETİNİN BAŞINDADIR. TEKMİLİM TAMAMDIR KUMANDANIM!…” dedi dersin.”
Öleyazdım.
Sora yine dineldi. Taş kesildi. Bir kez daha baktım. Kapalı gözleri ardından, dört bin yıllık Peygamber Ocağı ordumuzun serhat nöbetçisi gibiydi. Ufukları gözlüyordu.Nöbetinin başında idi. Tam 57 yıl kendisini unutuşumuzdaki nadanlığımıza rağmen devletine küsmemişti.”"
http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=2747
Emir Yıldızdan
buulkem@gmail.com
Twitter:@emiryildizdan
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle