En Sıcak Konular

Peygamber Ocağımızın Serhat Nöbetçisi…

27 Ekim 2013 16:57 tsi
Peygamber Ocağımızın Serhat Nöbetçisi… Iğdırlı Onbaşı Hasan; Peygamber Ocağımızın Serhat Nöbetçisi…

Oktan Keleş'in kitaplarında örnek olarak anlattığı ve en son Karadeniz Tv'de (http://www.onaltiyildiz.com/haber.php?haber_id=2746) gündeme getirdiği Iğdırlı Hasan Onbaşı'nın hikayesi:

 

Iğdırlı Onbaşı Hasan; Peygamber Ocağımızın Serhat Nöbetçisi…

 

O’na Mescid-i Aksa’da rastladım…

Mevki: Kudüs          

Mekan: Mescid ül Aksa             

Tarih: 21 Mayıs 1972 Cuma.

Ben ve gazeteci arkadaşım rahmetli Said TERZİOĞLU, İsrail dışişleri rehberlerinin yardımı ile bu mübarek makamı dolaşıyoruz. Kudüs Çarşısı’nda rüzgar gibi dolanan entarili kahvecilerin ellerindeki askılara çarpmadan biraz yürüdünüz mü, önünüze çıkan kapı sizi Mescid-ül Aksa’nın önüne kavuşturur. Mir’ac mucizesinin soluklanıldığı ilk Kıble’mize yani… Hemen oracıkta, ilk avlu vardır ki, hala bizim lakabımızla anılır. “12 bin şamdanlı avlu” derler oraya. Yavuz Selim 30 Aralık 1517 Salı günü Kudüs’ü devlete katmıştır da, ortalık kararmıştır. Yatsı namazını o avluda kılar. Kendisi ve bütün ordusu beraber. Şamdanları yakarlar. Tam 12 bin şamdan… O isim oradan kalmadır. Sekiz on basamaklı merdiveni adımladınız mı, o mukaddes Mescid’in bağdaş kurduğu ikinci avluya ulaşırsınız.

O’nu merdivenin başında gördüm. İki metreye yakın bir boy. İskeletleşmiş vücudu üzerinde garip bir giyisi. Palto?.. Hayır, Karput, pardösü veya kaftan? Değil. Öyle bir şey işte. Başındaki kalpak mı, takke mi, fes mi? Hiçbirisi değil. Oraya dimdik, dikilmiş. Yüzüne baktım da, ürktüm. Hasadı yeni kaldırılmış kıraç toprak gibi. yüzbinlerce çizgi, kırışık ve kavruk bir deri kalıntısı. Yanımda bizim eski vatandaşımız İstanbullu Yusuf’a sordum:

“Kim bu adam?” dedim.

Lakaydı ile omuz silkti. “Bilmem.” diye cevap verdi. “Bir meczup işte. Ben bildim bileli, yıllardır burada dururmuş. Çakılı gibi, hala duruyor ya… Kimseye bişey sormaz. Kimseye bakmaz, kimseyi görmez.”

Nasıl, neden, niçin hala bilmiyorum. Yanına vardım. Türkçe “Selamünaleyküm baba” dedim.

Torbalanmış gözkapaklarının ardın sütrelenmiş gibi jiletle çizilmişçesine donuk gözlerini araladı. Yüzü gerildi. Bana, bizim o canım Anadolu Türkçemizle cevap verdi:

“-Alekümüsselam oğul…”

Donakaldım, ellerine sarıldım, öptüm öptüm…

Anlattı ki ben de size anlatacağım…

Ama evvela biliniz. O canım Devlet çökerken, biz Kudüs’ü 401 yıl 3 ay 6 günlük bir hakimiyetten sonra bırakırız. Günlerden 9 Aralık 1917 Pazar günüdür. Tutmaya imkan yok. Ordu bozulmuş, çekiliyor, Devlet, zevalin kapısında. İngiliz girinceye kadar geen zamanda içinde yağmalanmasın diye orada bir ardçı bölük bırakırız. Adet odur ki kendi zabteden galip, asayiş görevi yapan yenik ordu askerlerine esir muamelesi yapmaz.

 Anlattı, dedim ya. Gerisini tamamlayayım.

“-Ben, dedi, Kudüs’ü kaybettiğimiz gün buraya bırakılan ardçı bölüğünden…”   

Sustu. Sonra, elindeki silahın namlusuna sürdüğü fişekleri ateşler gibi zımbaladı.

“-Ben, o gün buraya bırakılmış 20. Kolordu, 36. Tabur, 8. Bölük, 11. Ağır Makinalı Tüfek Takım Komutanı Onbaşı Hasan’ım.”

Yarabbi!… Baktım, bir minare şerefesi gibi gergin omuzları üzerindeki başı, öpülesi sancak gibiydi.

 Ellerine bir kere daha uzandım. Gürler gibi mırıldandı:

“-Sana, bir emanetim var oğul. Nice yıldır saklarım. Emaneti yerine teslim eden mi?”

 “-Elbette, dedim, buyur hele…”

Konuştu:   

“-Memlekete avdetinde yolun Tokat Sancağı’na düşerse… Git, burayı bana emanet eden kumandanım Kolağası(Önyüzbaşı) Musa Efendi’yi bul. Ellerinde benim için öp.

 Ona de ki…”

Sonra, kumandanı olduğu takımın makinalısı gibi gürledi:

“-O’na de ki, gönül komasın. “11. MAKİNALI TAKIM KOMUTANI IĞDIRLI ONBAŞI HASAN, O GÜNDEN BU YANA, BIRAKTIĞIN YERDE NÖBETİNİN BAŞINDADIR. TEKMİLİM TAMAMDIR KUMANDANIM!…” dedi dersin.”

Öleyazdım.

Sora yine dineldi. Taş kesildi. Bir kez daha baktım. Kapalı gözleri ardından, dört bin yıllık Peygamber Ocağı ordumuzun serhat nöbetçisi gibiydi. Ufukları gözlüyordu. Nöbetinin başında idi. Tam 57 yıl kendisini unutuşumuzdaki nadanlığımıza rağmen devletine küsmemişti.”"



Bu haber 6,565 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,819 µs