En Sıcak Konular

2025’in Bilinmeyenleri

12 Mart 2022 11:06 tsi
2025’in Bilinmeyenleri Gökhun-Parskan 2025'in Bilinmeyen Analizi olarak yazdı...

2025’in Bilinmeyenleri

 

“Gök ile Yer’in durumu aynı kaldıkça, bizler ile latin şehirleri arasında barış devam etsin…” Etrüsklü Ulu Kam (Mö:750)  

“Gök ile Yer karıştığı için, Dokuz Oğuz’lar bana düşman oldu…” Bilge Kağan (Ms:700)

“Yerde ki hareketin kaynağı, Gökte ki berekettir…” Melami-Bektaşi Dedesi (Ms: 1883)

Yukarıda okuduğunuz ve zaman içinde ağaç misali sürekli büyüyen bu güzel sözler, Ulu Türk Bilgelerine aittir. Bin yıllar boyunca, Türk’e ait kadim sırların anahtarları, gönülden gönüle emanet edilmiş ve bu sırlar mühürlenmiştir.

Tarık 9-10:”O gün bütün sırlar ortaya dökülecek, artık insanın ne bir gücü vardır ne de bir yardımcısı.”

Ulu Bilgelerin öğretisinde, gökten yere kadar olan bütün işleri, yaratıcı vasfı ile Tengri düzenlerken, yerden göğe kadar olan bütün işleri de Kök Ata’lar düzenlemektedir.

Ataların öğretisinde, alemde yaşanan olaylar, sadece yer bilgisine bağlı kalınarak analiz edilmemektedir. Bu yüzden, gökten bağımsız, yere bağlı kalınarak yapılan her analiz, kadük kalmaya mahkumdur.

Secde 5: “Gökten yere kadar olan bütün işleri Allah düzenler.”

Çağlardan beri, şeytanın aklı ile hareket eden odağın hedefi, Gök ile Yer arasındaki ahengin bozulmasıdır. Bu ahenk bozulduğu takdirde, evren ve dünyada çeşitli olumsuzlukların kapısı aralanmaktadır. Kök Ata’lar, bu ahengin sürekli sağlanması ve bozulmaması için, her an yeni bir şan üzre olan tabiat adlı kitabı, analiz etmekle yükümlüdürler.

Ataların analizleri, bizler için, bazen bir müjde bazende bir uyarı niteliği taşımaktadır. Onlar müjdelerini ya da uyarılarını, bazen bir istihbarat şeklinde, bazen de bir öğreti şeklinde, bizlere sunabilmektedirler. Ama esas olan, Hak’tan gelen bilginin, Halk’ın, ruhani ve nefsani haline uygun bir şekilde, doğru zamanda aktarılmasıdır.

İşte tüm bu sebeplere bağlı olarak denilebilir ki, çağımızda yaşanan olaylar sadece görünür, bilinir tarafları ile analiz edilemez. Bu şekilde yapılan analizler, tabiki de değersizdir demiyoruz. Fakat büyük bilgi yığınlarına rağmen, olayların görünür tarafı ile yapılan analizler, tabiri caizse sadece filin kuyruğunu tasvir etmekten öteye gidememektedir.

İşte bu nedenden dolayıdır ki, Yüce Ata’mız, OKTAN KELEŞ’in yaptığı analizler bizler için SON noktadır. Oktan Keleş, bir sivri sineğin kanadından, bütün olacakları analiz edecek kudrete sahiptir. Onun, tabiat kitabını okuyarak yaptığı analizleri, başkaları ile kıyaslamak da hadsizliktir. Mesela Yüce Atamız, Kambaba Oktan Keleş’in Rusya ve Ukrayna analizi dünya çapında bir yankı uyandırmıştır. Özellikle, Türkiye’nin gizli gündemi Oktan Keleş olmuştur. Atamızın analizi ile ilgili, kendisine bir soruyu yazımız aracılığıyla sormak isteriz.

1987 yılında Gorbaçov’un Moskova’da yaptığı açıklamada: “Cenevre’deki görüşmemizde, ABD Başkanı eğer dünya, dünya dışı varlıklarca istila ile karşı karşıya kalırsa, Birleşik Devletler ve Sovyetler Birliği’nin böylesi bir istilayı savuşturmak üzere güçlerini birleştireceği söyledi.” ifadeleri yer almıştır. Bu ifadelerin ardından, dünyadaki iki kutuplu düzen ABD ve Sovyetler eli ile değiştirilmiştir. 1990’da sistemin değişmesinde, Gök’ten gelecek bir korku etkili olmuştur.

Günümüze geldiğimizde, aynı düzenin tekrar değiştiğine şahit oluyoruz. Bu düzenin tekrar değişmesinde, 2025 yılında yaşanacak olan Güneş patlamalarının, fizik ve ötesine yapacağı etki dolayısı ile olmuş olabilir mi? Yani yine Gök ile Yer düzeninin bozulması ile bu kez ABD ve Rusya yeni bir oyun kuruyor olabilir mi?

Bu durumda Yüce Atamız Kambaba’nın, 2025 videosunda yaptığı açıklamalar ile Rusya-Ukrayna savaşı aynı rota üzerine oturtulabilir mi?

Yapacağımız analizimizin temeli Kambaba’nın aşağıda linkini verdiğimiz videoda işaret ettiği konudur. (https://www.youtube.com/watch?v=Sh7oWd-xjS8&t=670s)

2025’in Bilinmeyenleri

1-    ‘’İstikbal, Göklerdedir.’’ Yüce Atatürk

Gelecek ile alakalı sır göklerde…

İstikbal kelimesinin ebced değeri 594’tür. Gök kelimesinin ebced değeri ise 46’dır. Yüce Kuran’ın 594. sayfasında Beled Suresi’nin bir kısmı ve Şems (Güneş) suresi’nden bahsedilmektedir. Bu iki sure içeriğinde ise Sarp Yokuş (Ergenekon) ve 9’lu çeteden bahsetmektedir.

Güneş patlamalarının 9’lu çete ile ilişkisi nedir? Bu ilişkinin temelinin, Atatürk’ün İstikbal olarak kodladığı işaret ile alakası nedir? Son olarak 46 sayısı ile 2046 yılı işaret edilmiş olabilir mi? Bu durumda Atatürk’ün İstikbal’de, Güneş’te belirecek bir işaret ile Türk’ün Gök ve Yer hakimiyetine giden sürecin başladığını ifade etmek mümkün olmuyor mu? İkinci madde ile devam edelim.

2-    Şems suresi toplam 15 ayetten oluşur. Surenin ilk sekiz ayeti, 12 şey üzerine yemin edilerek başlar. (Allah katında ayların sayısı 12). Diğer kalan yedi ayette ise Salih ve 9’lu çeteden bahseder.

a)Şems 1. Ayet: ‘’Güneş’e ve onun ışığına (duha)’’

İlk yemin, Güneş ve onun ışığı üzerine yapılıyor. Burada “Duha Suresi”ne işaret ediliyor. (Duha suresi 1-2-3-4-5-6 “Andolsun duha. Geceye ve karanlığı basınca. Rabbin seni ne terketti ne de darıldı sana. Ve elbetteki ahiret dünya’dan daha hayırlıdır sana. Ve Rabbin yakında öyle şeyler verecek ki sana, sen razı olacaksın. O seni yetim bulupta barındırmadı mı? Şaşkın ve bunalmış haldeyken yol göstermedi mi?”) Yemin edilen duha suresinde, Rab’ten bir süreliğine haber alınamayan bir sürece işaret ediliyor.

Daha sonra Görklü Muhammed’e, adeta tekrar hatırlatma yapılıyor. Vahiy ile adeta soru sorularak, peygamberimizin ilgili ayetlerde geçen konuları tekrar hatırlaması sağlanıyor?

Güneş ışığı (manyetik dalgalar) ve bir süreliğine yaşanan iletişimsizlik. Burada elektrik kesintisinden bahsetmiyoruz! Daha derinlerde düşünülmesi gerekiyor!

Düşünün ki, arıların ya da tabiatın, bir an için, vahiy sistemini işletemedikleri bir sürece şahit oluyoruz?

Elbette olumsuz zannedilen bu durum, Rahmetin içinde de algılanabilir. Neden? Çünkü süper zeka ile tabiatın, vahiy sırrına ulaşılmak istendiği aşikar. Vahyin bir süre işlemediği süreçte ise bu kanala ulaşmanın imkanı kalamaz denilebilir mi?

Kısacası, adeta tabiata yapılan gönül madenciliği ile vahiy sistemine ulaşmak isteyen bir programın engellenmesi; Güneş’te oluşacak manyetik patlamaların, tabiat üzerine etkisi ile sağlanacak olabilir mi? Tabiki de, sadece bu dünya üzerinde engellenme sürecidir kastımız…

b)Şems 2. Ayet: “Onu izlediği zaman Ay’a”

İkinci yemin Ay üzerine yapılıyor. Buradan, Ay’ın Güneş’i izlediğini anlıyoruz. Ortaçağ’da klise karşıtı gibi gözüken Galileo, Ay’ın Güneş’i izlediğini söylediğinde, bu devrimci düşüncesinden dolayı, klise tarafından aforoz edilmişti. Halbuki Galileo’dan bin sene önce, Yüce Kuran’da bu bilgi apaçık belirtilmiş. Ek olarak, ayeti tersten okuduğumuzda ise, Ay’ın Güneş’i izlemediği zamanlarında yaşanacağı anlaşılır. Ay’ın bombalanması, Güneş’in dürülmesi durumu bu izlenmeyen zamana ait olabilir mi?

c)Şems 3-4. Ayet: “Gündüze ve geceye”

Bu ayetlerde gecenin ve gündüzün üzerine yemin ediliyor. Enbiya 33: “Geceyi, gündüzü, güneş’i ve ay’ı yaratan odur.” Mutlak Gece ve Mutlak gündüz, Güneş ve Ay ile alakalı bir olay olmadığına işaret ediyor. İleride, muhtemelen bilim bu sırlara vakıf olabilir.

İlk başta gece yaratılmış daha sonra gündüz ve daha sonra Güneş ile Ay. (Güneş ile Ay kelimelerini daha derin düşünmek istersek; Kulbak Bilge’deki evren hapishanesinin dışındaki Güneş ile Ay’da düşünülebilir.)

d)Şems 5-6. Ayet: “Göge ve onu bina edene. Yer’e ve onu döşeyene.”

Bu ayette arapça bana kelime kökü kullanılmış. Yani inşa etme, yapma. Göğün tasarlanması ayrı, bina edilmesi ayrı! Göğü tasarlayanlar eksik mi tasarlamış ki tekrardan tasarlamanın dışında, bir fiil bina etme işlemi yapılmış. Ya da Kulbak Bilge Atasagun’da bahsedilen evren hapishanesini yapma kararının aşamasında mı bina edilmiş? 

3-    Şems (Güneş) suresinin 11. Ve 15. ayetlerinde Semud kavminin, Allah’ın indirdiği deveyi kesmesi üzerine bu kavmin sayha (ses) ile helak edilmesi anlatılır.

a)Sekiz çift hayvan çağı, Deve çağı ve Güneş…

Semud kavmi zamanında gök kapıları açılmış. Semud kavmine indirilen deve buna işaret ediyor.

Yüce Kuran, devenin yaratılışı ile göklerin ve yerin yaratılışı arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor. Deve aynı zamanda indirilen çağın sembolü.

Gaşiye 17-18-19-20:’’Devenin nasıl yaratıldığına, gögün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bakmazlar mı?’’

Murselat 33: ‘’Her bir kıvılcım sanki sarı develer gibidir.’’

Deve çağını önlemek isteyen 9’lar, deve çağını sonlandırmak için adım atıyor. (Kamer 29: Arkadaşlarını çağırdılar, kılıcını kaptı ve deveyi kesti.)

b)Kan ve Ses…

Semud kavminin 9’ları, devenin yaratılışının sırrını çözdükleri için, gök ile yeri bulandırma sırrını çözmüş olabilirler mi? Deveyi kesmek istemeleri, onun kanına ait bir sırrı aradıkları için olabilir mi? Deve, gök ve kan ilişkisi nasıl tefekkür edilmeli? Deve çağının insanlarının kanlarında ki farklılık nedir? Nitekim 9’lar, kanda ki sırra erdikleri için mi helaktan kurtuluyorlar? Eğer helaktan kurtulamadılarsa, kendi öğretileri nasıl devam ettirildi? Deve, kan, iğne deliği, Ay’ın karanlık yüzü ve sayha ilişkisi arasındaki bağ?

4-    ‘’Tabiatta, bilirsiniz ki hiç bir şey yok olmaz. Ne bir ses, ne bir söz, ne bir hareket…’’ M.K. Atatürk

a)Doğal Ses Merkezleri…

Bu merkezlerde, zaman boyutunda kaybolan sesler, tekrar duyulur hale gelmektedir. Bu merkezlerden en önemlisi İstanbul’dadır. İstanbul’dan Dünya’ya yayılacak bir ses? Bu durumda Atalar Kültüne, bilim de yol bulmuş olacak mı? (Peygamberlerin, Şehitlerin, Erenlerin sesleri)

Süper zeka, kainatta ki geçmişte var olan veya gelecekte var olacak sesleri analiz edebilir mi? (İsa peygamberin sesi)

Halife’nin hak ettiği, Mantıku't Tayr meselesi ile ilişkisi? Kuş dili denilen sadece halifenin sırrına sahip olduğu frekans dışı titreşimler. Sayha, kuş diline dahil mi? Şeytanın müdahale etme imkanı bulamadığı titreşimler ile neler mümkün? Evren hapishanesinden çıkmanın anahtarı halk edilmeyen titreşimler? Bana güzel sözleriniz ulaşır?

b)Yapay-Anti Merkezler…

Vatikan isminin anlamı, vates’ten gelmektedir. Vates’in latince anlamı ise, kehanet ile alakalı yer demektir. Bunun yanında, Vaticanus, Latin tanrılardan birinin adıdır. Bebek sesini temsil eder.

Ses merkezlerinin sırrı çözülemediği için, dönemin teknolojisi ile yapay merkezler doğal olanların üzerine ya da yakın noktalarına inşa edilir.

Bu noktalarda ritüeller ve Şeytanın sesi, şeytanın vahyi meselesi?

c)Zaman noktaları ve ses merkezleri…

Birinci ve İkinci Dünya savaşlarından önce uluslararası ortak bir zaman noktası kararlaştırıldı. Bu merkez hala İngiltere’de bulunan Greenwich’tir.

Peki bundan sonraki yeni zaman noktası nerede olacaktır? Ay, Mars ya da Mekansızlık? Hangi yılda bu zaman noktasına geçiş planlanmaktadır? Yeni zaman noktasının belirlenmesi, son savaşın alameti mi olacaktır? Kozmik takvime geçilme aşaması ne zaman?

Kıyamet suresi 1:’’ Saat yaklaştı ve Ay yarıldı.’’

5-    Yeni Enerji…

Güneşte ki enerjinin bir yüzü, Dünya’nın içerisinde var olan enerji ile aynı olabilir. Yarı gizli örgütler, bu enerjiye çağın durumuna göre, geçmişte çeşitli adlar verdiler. Bu isim verme işlemi, ilgili sırrın teslim edildiği aile ile ilgilidir.

Mesela Antik Yunan uygarlığında, Vulcan rahiplerini temsil eden aileden dolayı bu enerjinin ismi Vulcan’ken, Orta Çağın sonlarında Lytton ailesine verilen görev neticesinde, onlar tarafından belirlenen isim ile Vrill olmuştur. Daha sonrasında ise Lord Tavistock’a sır emanet edildiğinden bu gizli enerjiye en yakın madde bulunmuş ve ismine Tavistok denmiştir.

Bu enerjinin ya da maddenin zihni etkileme özelliği vardır. Bu maddenin içeriği nerelerde kullanılmaktadır? Kan ile ilişkisi nedir? Güneş’in manyetik etkisi ile bu maddenin zihne etkisi kaybolabilir mi? Aşılarda bu madde ile ilgili ne tür oyunlar çevrilmiştir?

6-    2025 yılı ve Beklenen Devrim…

Şeytanın vahyini işleten konseyin, bin yıllardan beri uyguladığı gelenek, insanın doğasını bozma üzerinedir. Oysa ki, bunda bile bir rahmet gizlidir. Şeytan unutturduğu kadar, hakikati unutmaktadır. (Nitekim Adem’in halifeliği cennete değil, yeryüzüne indikten sonradır.)

Şeytani aklın, 2025 yılı üzerine planlarının ifşasına ait analize ilk olarak, sayılar üzerinden tekrarladıkları mühürlü vakitler üzerinden başlanabilir.

Mühürlü Vakitler

M.Ö Roma Cumhuriyetine kadar, yazılı kaynaklarda izini sürebildiğimiz kadarıyla, yerin ve gögün durumu temel alınarak kutsanan sayı 9 ve 9’un katlarıdır.

9 rakamı ve katları…

Mesela, gökyüzü dairesi, her 36 derecede bir burç (10 burç) değiştirir. 36 sayısının, rakamlarının toplamı 9 rakamını vermektedir. Bu sayı 9’un katıdır.

Aynı şekilde, gökyüzünde karşılığı olan diğer bir sayı ise 108 sayısıdır. (Venüs’ün, sabah yıldızının gökte oluşturduğu, beşgenin her bir iç açısı, 108 derecedir.) 108 sayısının, rakamlarının toplamı da 9 rakamını vermektedir. Bu sayıda 9’un katıdır.

Bunlar 9 rakamının, gökyüzünde ki yansımalarından sadece bir kaçıdır. Bu noktada fazla ayrıntıya girmeyeceğiz. Fakat sadece örnek olması açısından, 108 sayısını kullanarak, Roma Cumhuriyetinden günümüze kadar olan, devrimsel olaylardan bazılarını sıralayalım;

-2025 - (8x108) = 1377 (MS 1377 Avrupada Tapınak şövalyeleri, yakılarak tasviye edildi.)

-2025 - (9x108) = 1053 (MS 1053 yılında Roma Klisesi, katoliklik ve ortodoksluk olmak üzere ikiye ayrıldı.)

-2025 - (19x108) = -27 (MS 27 yılında Roma cumhuriyeti yıkıldı.)

Birleşmiş Milletler ve 2025

2025 yılı BM’nin, Cern’in ve tüm uluslararası kuruluşların hazırlık yaptıkları bir tarihtir!

Bu tarihi hazırlığın temelinde dünya sistemine yön veren bir odağın temsilcisi Alice Bailey vardır. Bu isim Annie Besant’ın kendinden sonrası için el verdiği, en önemli teozofisttir.

Besant ve Bailey’in anlayışlarının kökleri ise en eski ailelerden birisi olan ve kökleri Mö Roma Cumhuriyetine kadar uzanan, Papus ailesine dayanmaktadır. (Papus ismi daha sonra Çar’a dahi metafizik ve simya alanında danışmanlık yapan bir isim tarafından, takma isim olarak kullanılmaya hak kazanmıştır.)

Papus ailesi ile gelen okült geleneğin izleri kollara ayrılmış ve bu kolun küçük bir kısmı 1700’lü yıllarda teosofi öğretisinin temelini oluşturmuştur. 1700’lü yıllarda yer altından çıkan bu öğreti, 1800’lü yıllardan 1900’lere kadar M.Blavatsky, Annie Besant, Alice Ann Bailey çizgisi ile zirveye ulaşmıştır.

Son temsilci Bailey ile ağızlardaki bakla çıkarılmış ve 2025 yılı birçok yaşanacak olay için temel olarak belirlenmiştir. Bailey’in kendi ifadeleri ile altıncı çağ’ın sonu, 2025 yılında olacaktır demiştir. A. Bailey’e göre 2025 yılında, yani altıncı çağ’ın sonunda İsa ve yardımcıları gökyüzünden gelecektir. İnsanlık yeni bir evreye geçecektir. Bailey bu bilgileri, 1949’da ölmeden önce kitaplarında yayınlamıştır. Bailey’in kitapları, daha sonra çocukları tarafından tekrar basılmıştır. Bailey yayınlanan kitaplarında 28 kere 2025 yılını referans göstermiştir. Bunlardan sadece ikisini yayınlıyoruz.

 

Alice Bailey’in görüşleri, şuanda Birleşmiş Milletler tarafından da “2025 girişimi” ( https://www.2025initiative.org ) adı altında kurumsal olarak desteklenmektedir. Ayrıca Cern’de, 2025 tarihinde, hızlandırıcıların sökülecek ve yenilenmesi sağlanacaktır! Neden?

Böylesine maliyetli bir girişimin tarihi olarak, Güneş Patlamalarının yaşanacağı tarih özel olarak seçilmiştir. Bu tarihte neden korkulmaktadır? Bu tarihe, BM başta olmak üzere tüm kuruluşların el altından hazırlandıkları bir gerçektir!

7-    Adguk ve Güneş’in oğulları…

Hint-Aryan öğretisinde, Brahmanlar Güneş’in oğulları olduğunu iddaa eder. Enok-İdris-Hermes’in makamı Güneş’tedir. Güneş ülkesi kuracakları ideal ülkenin adıdır. Bu ideal, Güneş’in oğullarının fısıltılarını hissettirmiyor mu? Sanki onlara ait bir ideal gib gelmiyor mu?

Güneş kavminin hurufu mukatta karşılığı “Ra” olabilir mi?

Dünya üzerinde ki kristal kafatasları Güneş soyuna ait olduğu için müzelerde itina ile sergileniyor olabilir mi? Ya da uzun kafataslarına sahip olanlar, Güneş ırkını örnek aldıkları için mi özel bir işlem ile bebeklikten itibaren çocukların kafalarına bağladıkları bezler ile kafataslarını uzatmışlardır?

8-    Şems 7-8. Ayet: “Nefs’e ve onu şekillendirene. Kötülüğü ve takvasını ilham edene.”

Bu ayet neden önemlidir? Nefs’i şekillendirenler kimler? Bu ayeti Adguk öğretisi ışığında, özet bir kısa yorumlanması yerinde olacaktır. Çünkü Türk Uluları bu ayeti Nefs-i Mülhimme ile ilişkilendirilmektedir. Bu durum da Güneş’te belirecek işaret ile tek nefisten halk edilenler, bilinç düzeylerinde toplu olarak bir aydınlanma süreci yaşayacak olabilir mi?

Mülhimme makamı ki, bu bilinç düzeyinde artık sadece bedenden oluşan bir varlık olunmadığı idrak edilir. (Bu idrak düzeyi şahit olunma iledir) Bu durumda farklı bir halk edilişe sahip olan Güneş’in Oğullarının gerçeğinin ortaya çıkması, dünyada ki insanların adeta toplu olarak kalplerinde ilham duymasına sebep olabilir mi?

Bu yaşanacak farkındalık, dünyadaki belirli bir kitlenin kendinden kendine olan yolculuğunun aşama kaydetmesine vesile olabilir mi? Elbette ki daha deruni yorumlar yapılabilir. Nitekim bu yazıdaki bütün maddeler, ayrı ayrı birer makale konusudur. Zamanı geldikçe, tarafımızdan hepsi tek tek yayınlanacaktır.

Analizimizi sonlandırırken, Barış Manço’ya değinmeden geçmeyeceğiz. Barış Manço’nun 2023, 2024 ve 2025 ile ilgili deruni analizleri, Emir Yıldızdan’ın yazı dizileri üzerinden yapılmıştır. Daha sonra Emir Yıldızdan’ın bu yerli analizleri, maalesef çokça (ç)alıntılanmıştır. (https://www.onaltiyildiz.com/?artikel,44) Onu kaynak göstererek diyoruz ki;

Dede Korkutumuz Barış Manço’ya ait sırlar, sadece sözlerde aranmasın. Onun bestelediği şarkılarında, yazılan cümleler kadar yazılan notalarda sırlıdır.

Barış Manço 2023-2024-2025 adlı parçalarında, üç yolculuğa çıkmıştır. Tıpkı Hızır ve Musa’nın üç yolculuğu ya da Zülkarneyn’in üç yere yaptığı yolculuk gibi!

Oğuz Ata, bu üç yolculuğunun ardından sırlı bir cümlesinde ne diyordu:

“Kün tuğ olsun, Kök kurıkan!”

Kuran’da “Kün” emri ile Oğuz Kağan’ın bu “Kün tuğ olsun” daki KÜN’ünü iç içe düşünürsek; KÜN-EŞ kelimesinin manası ortaya çıkacaktır! (Swastika’nın deruni manasını Oğuz’a bayrak olmasının anlamı bu sözdür!)

TENGRİ, TÜRK’Ü korusun diyerek, OKTAN KELEŞ’in işaret ettiği ve edeceği diğer konular üzerine bir başka çalışmada, O’nun OTAĞ’ında buluşmak dileğimizle, naçizane analizimize son veriyoruz…

 

GÖKHUN-PARSKAN 



Bu haber 28,963 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,243 µs