Vura Vura

19 Ocak 2022 16:50 tsi
Yasin Akdoğan Yazdı...

Pek kıymetli koldaşlar,

Sizlere sıra dışı, belki de gündem dışı bir konuyu ilginize, bilginize teklif ediyorum.

Konu: “vurmak”

Vurmak deyince, hemen hemen çoğumuzun aklına ‘negatif bir şiddet’ vurgusu beliriyor. Çünkü haklı olarak yaşamımız boyunca vurma ifadesi ile örnekler insana ve çevresine kötü sonuçlar doğurduğunu gözlemliyoruz.

Size vurma eylemi hakkında pozitif sonuçların da elde edilebileceğini söylesem?

Konuyu insan özelinde ve modelinde örnekleyerek paylaşmak isterim. Malumunuz fizyoloji; insanın mekanik, fiziksel ve biyokimyasal fonksiyonları ve sistemlerin işleyişi hakkında keşfedilmiş bir bilim dalıdır.

İnsanlık tarihinde bilerek, bilmeyerek birçok olay yaşanarak deneylenmiştir. İçlerinden bazıları genel görüşümüzü şaşırtacak dereceye sahip.

İnsan fizyolojisinde birçok tetikleme noktaları bulunur. Birkaç örnek;

Bu noktaları harekete geçirmek için elle belirli sayı, süre ve şiddette vuruşlar yapılır. Bu vuruşlar sonunda hissedilir bir rahatlama meydana gelir.

Mesela eğitim alanında tarihi bir uygulama alanına sahipti. Adı: Vura vura öğretim modeli!

Kültürel tarihimizde asıl varlığı pek bilinmese de sözlü kültürde içi boşaltılmış şekilde yaşamaya devam ediyor “dayak cennetten çıkmadır” diye. Eski çağlarda konu ehillerince, halkın adı ile hoca, öğrencinin bir konuyu öğrenmekte zorlandığı sırada en son başvurduğu bir yöntemdi. Özellikle çok etkin olan 1 numara ile gösterilen üst baş bölge noktasına çalışırlardı. Mecazen açamadığın, zorlandığın kapıları aralayarak daha geniş bir hafıza odalarına giriş yapılmış olunurdu. İşte ehiller bunu uyguluyorlardı. Bu konuya vakıf olmayanlar “hoca, beni/çocuğumu dövdü” şekline döndü. Hoca da kendini ve niyetini savunuyordu hayır “bu vuruşlar/dövme cennetten çıkma” diye. Anlamayanlar her zamanki gibi daha çoğunlukta idi… İşte tablo böyle göründü zahir ve batın.

Ancak maalesef bilgisizce olan temsilcilerde konuyu suiistimal ederek halkın söylemine katkı sunmuş oldular.

Çok meşhur bir tarihi hadise ile konuyu bağdaştırıyorum. Isaac Newton’un kafasına (üst bölgesine) bir elma düşmüştü de üzerinde çalıştığı bir konu hakkında ilhamına erişmişti. Mürebbiyesi ise bir elma ağacı, meyvesi olmuştu. Yöntem aynı!

Başka alanlarda da kullanımlarımıza ait birkaç başka örnek;

·         Ağıt, cenaze merasimlerinde göğüs ile köprücük kemiği arası bölgenin dövülmesi. Acılı duyguların deşarj noktasının aktifleştirilmesi.

Bu konu gerçekten enteresan. Batı toplumunda bu yoktur. Doğu toplumu bunu sıklıkla yapar. Niçin? Kanaatimce yanıtı şöyle; doğu toplumları birçok etken ile çok daha duygusaldır. İklim, çevre, coğrafya başlıca etken gibi. Doğu toplumları duyguları yönetmekle çok net daha etkin faaliyet gösterirler. Üstelik bunu hayatın içinde yaparlar. Batı ise genellikle klinik ortamlarında.

·         Dizini dövmek; pişmanlık duygusunun deşarj noktası.

·         Silkelemek; bedeni büsbütün anlık şoklamak. Bir nevi formatlamak.

Milletçe en sevdiğimiz yöntem. Bazen bozulan elektronik aletlerde bile bu yöntemi uygularız J. Şaka bir yana başarı yüzdesi yüksek olduğundan çok örneklendiriliyoruz halihazırda.

Meşhur bir benzetme vardır bilirsiniz: öğrenci öğrenim sürecinde hocasından çekinir. Hoca öğrenciye şunu söyler: benden korkma, çekinme. Asıl kendinden kork. Eğer olurda üzerinde toz biriktirirsen, biz sadece silkeleriz, iş sendedir!

Düşünsenize, hiçbir eğitim almadan bu hareketleri otonom olarak yapıyoruz! Ama gel gelelim, bilimlik izahatları var.

Tetikleme vuruş nokta yönteminin günümüzce tekrar ele alınarak kullanım yaygınlığının arttığı gözlemleniyor. Korkular, fobiler gibi psikolojik düğümlerin çözülmesinde oldukça başarılı sonuçlar elde edilmiştir. (bknz. Barış Muslu)

Özetle yeni bir buluş yoktur, eskilerin yeniden keşfi söz konusu.

Yasin Akdoğan

18.01.2022

Not: tıp alanında ihtisas yapmış ve yapmakta olan koldaşlarımız konuyu elbette daha derinlemesine açıklayabilirler. Konuyu sadece genel kültür bilgisi olarak ele almış bulunuyorum.

Bu haber 3,914 defa okundu.