Işığın Sırrı Ayrı, Nur'un Sırrı Ayrı
18 Aralık 2020 13:22 tsi
Okuyucu Tefekkürleri: Gamze Orcan Yazdı
"Işığın Sırrı Ayrı, Nur'un Sırrı Ayrı"
Bu cümleyi bir anahtar kabul edersek, bizi nerelere götürür?
Burada öncelikle ışığa dair bazı hatırlamalar yapabiliriz.
Elementler veya bileşimleri ateş üstünde veya elektrik kıvılcımı ile ısıtıldığında ışık halinde enerji yayar.
Dolayısıyla; ışık ateş elementi ile ilişkili.
Fizikte ışık; görülür veya görünmez herhangi bir dalga boyunun elektromanyetik radyasyonu.
Işık; küçük enerji paketlerinin bir noktadan diğerine gitmesiyle hareket halinde. Bu hareket esnasında parçacıklar bir dalga şeklini izler.
İki zirve arası yatay mesafe; dalga boyunu verir. Dalga boyu ile dalganın frekansı ters orantılı.
Işığın çok küçük bir bölümü çıplak göz ile görülebilir.
Çıplak göz ile 400- 700 nm arasındaki dalga boylarını görebiliyoruz.
700 nanometreden daha uzun dalga boyları Kızılötesi, 400 nm den kısa dalga boyları ultraviyole ışık.
400 ile 700 nm arasındaki ışığın dalga boylarını mor, mavi, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı renk spektrumu şeklinde algılıyoruz. Halbuki; nesneler renk içermez İnsan beyni tarafından renk olarak algılanan şey; ışık dalga boyları.
İnsan gözündeki kırmızı yeşil, mavi olan 3 tıp foto pigmenti sayesinde bu dalga boylarını renk olarak algılıyoruz.
Beyaz ve Siyah renk değil!
Görünür spektrumdaki dalga boyları göze aynı anda ulaştığında; beyaz renk olarak algılıyoruz. Beyaz ışık bir prizmanın içinden geçtiğinde 400-700 nm dalga boyu arasındaki renkler ortaya çıkıyor.
Işığın ne kadar absorbe edildiği ya da yansıtıldığı, o nesnenin atomik yapısına bağlı. Molekül; intermolekul boşluk denen atom çevresinde sürekli olarak hareket eden birden çok atomdan oluşur. Bu hareketler ışığa benzer.
Eğer titreşim frekansı benzer veya senkronize ise; ışık yansıtılır.
Eğer titreşim frekansı benzer değilse; ışık absorbe edilir, siyah yüzeyler güneş ışığını absorbe eder ve bu fazladan enerji materyali ısıtır. Beyaz yüzeyler güneş ışığını yansıtır, bu sebeple daha az enerji absorbe eder.
Dolayısıyla; beyaz ve Siyah doğrudan bir renk veya fotonun frekansına karşılık gelmez. Beyaz; tüm renklerin aynı anda gözümüze yansıması, Siyah; renklerin algı oluşturmayacak kadar az gelmesi,
kara ise; hiç gelmemesi.
Şimdi; Tengri Otağının bulunduğu Kutsal Işık, Beyaz Nur bize ne anlatır.
Renkler gerçekte yok, tamamen dalga boyları ile alakalı. O halde burada söyle diyebilir miyiz?
Beyaz Kutsal Işık içinde; bütün dalga boyları mevcut idi. Ancak; görünmüyor idi. Kutsal Işık Al Dairesinin yaratılması ile; bu daireye vurduğunda, içindeki farklı dalga boyları ortaya çıktı ve görünür oldu. Tıpkı; beyaz ışığın prizmadan geçtiğinde renk spektrumunun ortaya çıkması gibi.
Farklı Göklerin farklı renkler ile ifade edilmesi, dalga boyu ile alakalı olabilir.
Beyaz Kutsal Işık içindeki hangi dalga boyu ile titreşimleri uyumlu ise; o rengi aldılar. Daha doğru ifade ile; o dalga boyunun hakimiyetindeki renk ile görünür oldular.
Dünya'nın içinde bulunduğu 1. Yer; Uzay a baktığımızda; siyah olduğunu görüyoruz. Demek ki; Beyaz Işık tan yayılan farklı dalga boyları Uzay a geldiğinde; absorbe edildi. Bunun için Uzay karanlık. Çünkü; Beyaz Kutsal Işığın Frekansı ile Uzayın frekansı uyumlu değil.
Acaba; bunun için mi, Uzay, Yerin Dibi?
Dünyanın çamura benzetilmesi, dünya hayatının hor görülmesi bunun ile alakalı olabilir. Kurtuluş için; maddi dünya ile irtibatın azaltılması, ruhaniyete yönelme. Bunların altındaki mânâ aslında; Nur u alabilecek frekansa yükselmek ile alakalı olabilir. Bunun içinde daha latif bir titreşime ulaşmak gerek. İlahi frekans ile bağ kurmak gerek. Nefs terbiyesinin manası; aslındadaha latif bir varlığa dönüşüp, ilahi tecellilere mazhar olmak mı?
Bu noktada cakralara da bakmak gerek. Nitekim orada da çok ilginç şeyler karsimiza çıkıyor.
Taç Cakra Mor 963 hz
3. Göz Çakrası Koyu Mavi 852 hz
Bogaz Çakrası Mavi 741 hz
Kalp çakrası Yeşil 639 hz
Solar Çakra Sarı 528 hz
Sakral Çakra Turuncu 417 hz
Kök Çakra Kırmızı 396 hz
Taç Çakra 963 hz
Kalp Çakrası 639 hz
Kök Çakra 396 hz
Ayni rakamlar, bir sonraki bir öne gelerek sıralama aynen devam ediyor.
9+6+3=18
18 rakami aynı zamanda HAYY Esmasının ebced değeri.
3. Göz Çakrası 852 hz
Solar Çakra 528 hz
8+5+2=15
Boğaz Çakrası 741 hz
Sakral Çakra 417 hz
7+4+1=12
12 -- 15--18
Rakam değerlerini topladığımızda;
3-- 6-- 9 çıkıyor karsımıza yine!
Burada Nicola Tesla'nin,
"3 6 9 un sırlarını bilseydiniz evrenin sırlarını açacak anahtarınız olurdu"
sözü çağrışım yapıyor.
3 Rakamı ve Tekrarı
3×1=3
3×2=6 (3 un iki katı)
3×3=9 (3 un üç kati)
3×4=12 (3)
3×5=15 (5+1=6 3un 2 kati)
3+6=18 (1+8=9 3un 3 kati)
Bu döngü sürekli tekrar ediyor.
3 6 9 döngüsü sürekli tekrarlıyor.
6 Rakamı ve Tekrarı Tekrarı
6×1=6
6×2=12(2+1=3)
6×3=18(1+8=9)
6×4=24(2+4=6)
6×5=30(3)
6×6=36(3+6=9)
6×7=42(4+2=6)
6 3 9 döngüsü sürekli tekrarlıyor.
Kalp Çakrasının Frekansı.
Resulullah Efendimizin hayatında pek çok önemli olayın 6 rakamı ile kodlandığını görüyoruz.
Allah Esmasının ebced değeri; 66
Peki, Şeytanın 666 ile kodlanması hadisesi; Muhammedi Nura saldırıyı da ifade eder mi?
9 Rakamının Tekrarı
9×1=9
9×2=18(1+8=9)
9×3=27(2+7=9)
9×4=36(3+6=9)
8×5=45(4+5=9)
Hangi sayı ile çarpılırsa, çıkan sonucun rakamları toplamı yine "9"
Hangi sayı ile toplanır yada çıkarılırsa
çıkan sonucun rakamları toplamı ,
toplanan yada çıkarılan sayıyı veriyor.
14+9=23 (1+4=5, 2+3=5)
17-9=8 (1+7=8)
Bir daireyi eşit parçalara böldüğünde çıkan sonuç hep 9 rakamını veriyor.
9 döngünün bitip , yeniden başlamayı ifade ediyor, sanki! 3 ve 6 ile başlayıp devam eden döngüler 9 ile kemalata ermiş oluyor olabilir mi?
Tesla'nın yaptığı deneylerin depreme yol açtığı belirtiliyor. Öyleyse; HAARP Teknolojisinde bu rakamların frekansi kullanılıyor olabilir.
Bir toparlama yaparsak;
Taç Cakra 963 hz
Kalp Çakrası 639 hz
Kök Cakra 396 hz.
▪︎Ruhaniyet ile bağlantılı merkezlerin
3 6 9 rakamlarının frekansi ile çalıştığını görüyoruz.
▪︎6 Rakamının direkt Resulu Ekrem ile bağını görüyoruz.
▪︎Burada taç çakrada 9, kalp cakrada 6, kök cakrada 3 rakamlarının enerjisi ile başlaması tefekkür edilmeli.
Burada şöyle bir döngüde karsımıza çıkıyor. Yerden aldığın yaşam enerjisini sevgi ile yoğurup tekrar evrene veriyorsun. Diğer yandan kozmostan aldığını da yere veriyorsun.
Bizim literatürümüzle konuşursak;
Söyle diyebilir miyiz?
"Topraktan Ozundekini aldın , kalpde nura dönüştürdün Hakk ile oldun,
Hakk'tan aldığını da, Halka dağıttın.
Hayy Esmasının tecellisine mazhar olarak, ölmeden önce ölme sırrına ulaştın."
3. Göz Çakrası ve Solar Çakraya baktığımızda ise; 3. Göz Çakrası psişik güç merkezi. Solar Çakra kişinin kendi kişisel gücünü ifade ediyor.
Sanki; bu unsurlara baktığımızda eneyi görüyoruz. Dolayısıyla 3. Göz seansları ile psişik yetenek kazanacak kişilerin, o güçleri ilahi rızadan ziyade kendi egoları için kullanma riski de ortaya çıkıyor. Nur'un Kalp Gözüne karşılık, Şeytanın bas gözü.
Boğaz Çakrası ve sakral Çakraya baktığımızda ise; boğaz çakrası kendini ifade etmeyi temsil ediyor. Sakral Çakra duygu merkezi. Üreme ile bağlantılı.
Burada da nefis mi, karşımıza çıkıyor?
Bu arada frekanslar ile alakalı olarak, 3.3.9.6.8.1.5. in "ELIF FREKANSI" olduğunu bir şekilde biliyorum.
Ancak; henüz dizilimin manasını çözemedim.
Frekans ve Diğer Göklere bakarsak karsımıza ne çıkar?
2. Yer; Kızıl Gök
3. Yer; Mavi Gök
Mavi renk;
Dalga boyu; 450-485 nm
Frekansı; 680-620 Thz
Kızıl Renk;
Dalga boyu; 625- 740 nm
Frekansi; 480- 405 Thz
Kızıl Gök de dalga boyu daha yüksek, frekansı ise: daha düşük olabilir.
Mavi Gökte ise; dalga boyu daha kısa; frekansı ise Daha yüksek olabilir. Dolayısı ile Mavi Gökte yaşayan varlıkların, Kızıl Gökte yaşayanlar var ise; onlardan daha latif bir yaradılışa sahip olması muhtemel.
Diğer yandan; her iki Göğünde frekansı Uzay'ınkinden çok yüksek. O nedenle göremiyor olmamız muhtemel.
TASLAR BIZE NE ANLATIYOR?
1. Yer , Uzay: AKİK
2. Yer; Kızıl Gök; YAKUT
3. Yer; Mavi Gök; TURKUAZ
4.Yer; Aybörk; ZÜMRÜT
5. Yer; İc Gök; INCI
6. Yer; Gündüz Aydın; YEŞIM
7. Yer; Dış Gök; Cevheri; SU
AKIK; Silisyum Dioksit
YAKUT; Alüminyum Oksit
(Kırmızı rengi veren; Krom)
TURKUAZ; Bakır, Alüminyum, Fosfat
ZUMRUT; Berilyum, Alüminyum Silikat
INCI; Kalsiyum Karbonat
YEŞİM; Sodyum Alüminyum Silikat
Dünya'nın Yerkabuğunda; en çok bulunan iki element; oksijen ve silisyum.
Ayni; Akik taşındaki gibi.
Dolayısıyla bu tasların içinde bulunan elementler, söz konusu Yerin kabuğundanen yoğun bulunan elementler olabilir.
Ayrıca tasların frekansı ile söz konusu yerin frekansı arasında bağ olabileceğini düşünüyorum.
Ancak; bu konuda kaynak bulamadım.
Burada YADA Taşı olarak bildiğimiz YESIM Taşına baktığımızda; acaba Türklere 6. Kattan gelmiş bir hediye olabilir mi?
Diğer yandan Ataların bu taşla Gök olaylarını kontrol ettiğini biliyoruz.
Burada karsımıza yine; Silikat yani Silisyum çıkıyor. Yerkabuğunun %25 i silisyum. Yada Taşının içinde silisyum var. Burada etken madde olarak öne çıkan, silisyum olabllir.
NUR SIRRI NE OLABILIR?
KÂBE'nin manyetik alanlarının değişmesi ile; 11 kenar oluştuğunu Güneş ve Ay ile 13 rakamını verdiğini ve bu rakamın melekut aleminin anahtarı olduğunu öğrenmiştik.
13 rakamını nerelerde görüyoruz?
Ahad Esmasının Ebced Degeri; 13
Nur Esmasının Ebced Degeri;
2+5+6=13
Resullullah Efendimiz 'in Doğum Yılı
5+7+1=13
İstanbul'un Fethi
1+4+5+3=13
Bir yıl içinde 13 dolunay var.
Bunlar çoğaltılabilir.
Mesela; Resulullah Efendimizin dünyaya teşrifi esnasında, İstanbul un fethi sırasında yaşanan doğaüstü olaylar var.
Yusuf Kıssasında secde eden
11 yıldız, Güneş ve Ay var.
Simdi; Muradullahta bazı özel hadiseler gerçekleşirken kozmosta ona uygun bir terkip hazırlanması kuvvetle muhtemel.
Bu olaylar Gündüz Aydin in ve Ay'ın aynı anda karanlığa bürünmesi ile zuhur ediyor olabilir mi? Ay ve Güneş tutulmalarının kozmosta tesirat oluşturması ve genelde bu ozel donemler öncesinde de yaşanıyor olması, Güneş ve Ay in secde etmesi ile alakalı olabilir mi?
Peki; 11 Yıldız Yaradılışa dair özel görevi olan, 11 gezegen veya yıldız olabilir mi?
Bunların aynı anda secde etmesi, gelen ilahi tesiratin odak gibi KABE de toplanıp, daha sonra tüm arza dağıtılması olabilir mi?
Eğer oyle ise; Ay in yörüngesinin değiştirilmeye çalışılması, Ay in etkisiyle KABE nin manyetik etkisinin ortaya çıkmasını engelleme amacını da taşıyor olabilir.
O' nun Kendisini algılayabilmemiz için
farklı Nurlar yarattığını biliyoruz.
Burada da sanki özel bir Nurun kozmosa dağıtılması söz konusu.
Kur'an da üzerine yemin edilen
geceler bunun ile alakalı olabilir.
"Allah beraber yürüyeceğin
Nur versin"
Demek ki insanda da bir yaradılıştaki nur var, bir de verilen.
Gölge ile alakalı olan bu Nur olabilir mi?
Resullullah Efendimiz 'in gölgesi yoktu!
Hz, Hızır'ın gölgesi yok!
Verilen Nur, bu Nur Sırrından olabilir mi?
Gölge nasıl yok olur?
Gölge ışık ile alakalı idi.
Demek ki; ışık görünmez oluyor.
Tıpkı siyah rengin bütün ışığı emmesi gibi, bu Nur bütün ışığı içinde hapsediyor. Nur üstü Nur!
Ay'ın Karanlık yüzünün sırrı bu mu?
AY'daki NUR ışığı emdiği için yürüyenin gölgesi görünmez oluyor olabilir.
Ay ile KABE ilişkisine baktığımızda;
AY'daki Nur, Kâbe'nin Nurunun Sırrından mi?
Görünmezlik Sırrı da bunun ile alakalı olabilir. İnsan vücudunun yaydığı ışığı hapsedecek kıyafetler görünmezlik sağlar. Gargat Projesi görünmezlik ile alakalı idi.
Son olarak; "O" yarattığı Nur ile, görülmeyeni görünür kıldı.
Dolayısı ile görünmezlik zırhına bürünecek olanı, aşikar edecek
Nur da vardır. Dilediğine verir.
Eksik ve hatalarım için affınıza sığınıyorum.
Gamze Orcan
Bu haber 4,067 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle