CERN: Zaman Makinası

Science Daily adlı haber sitesinde yayınlanan haberin başlığı bu. ABD'de bulunan Vanderbilt Üniversitesi'nden Tom Weiler ve Chui Man Ho adlı iki öğretim görevlisi, İsviçre - Fransa sınırında bulunan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nde (CERN) yürütülen deneylerle ilgili olan bir teori ileri sürdüler. CERN'de atom altı parçacıkların (proton, nötron, elektron) kütlesi ile ilgili Higgs Boson araştırmalarından yola çıkan ikilinin ortaya attığı tez kısaca şöyle:

Eğer çarpıştırıcı deneyi, hipotetik Higgs Boson parçacıklarının varlığını kanıtlarsa, aynı zamanda Higgs singlet adında bir başka parçacığın da var olduğu kanıtlanacak. Weiler ve Ho'nun teorisine göre bu parçacık, zamanda ileri ya da geri hareket edilebilen 5. boyuta geçebilme kapasitesine sahip olabilir. Zamanda hareket edebilen bu parçacağın en önemli özelliği ise, zamanda seyahat ile ilgili büyük paradoksları atlatabilmesi (örneğin "büyükbaba paradoksu"). Çünkü sadece parçacığın kendisi hareket edebiliyor, bilinç sahibi herhangi bir varlık değil (insan).

Bu öneri beraberinde yüzbinlerce olası senaryo doğuruyor. Örneğin insanlık doğal felaketleri önceden haber alabilir!

Aklımıza gelen ilk senaryoyu dillendirelim: 11 Mart günü gerçekleşen Japonya'daki 9 büyüklüğündeki deprem konusunda Japon halkı uyarılabilir, hatta ve hatta kontrolden çıkan Fukuşima Santrali, önceden kapatılabilir! Böylece Japonya içinde bulunduğu nükleer felaketi hiç yaşamamış olur! Bunun gibi binlerce durum söz konusu. Tabii eğer teori doğru çıkarsa...

Bilim-kurgu hikayelerinden fırlamış bu senaryolar, size saçma gelebilir. Oysa Weiler ve Ho'nun ortaya attığı teorinin orjinali aslında bundan onyıllar önce yazılmış bir bilim-kurgu romanında birebir işlenmişti. Yani aslında bu teori tam anlamıyla bir bilim-kurgu hikayesinden alınmış durumda!

1980 yılında Gregory Benford adlı İngiliz yazar, yukarıdakine çok benzer bir teoriyi işleyerek, Timescape adında bir roman yayınladı. Edebiyat dünyasının prestijli Nebula ödülünü kazanan romanın hikayesi, insanlığın yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı alternatif bir dünyada geçiyor.  insan eliyle oluşan kirlilik önce okyanuslara, ardından kıtalara yayılıyor ve insanlar korkunç bir açlık ile karşı karşıya kalıyor. Hastalıklar, savaşlar, açlık derken bir kaç bilim adamı, zamanda paradoks yaratmadan hareket edebilme özelliğine sahip bir parçacık yoluyla, kirliliğin henüz başlamadığı 20 yıl öncesine mesaj göndermeye başlıyor. Amaçları da o dönemdeki bilim insanlarını kirlilik hakkında uyarmak ve böylece felaketlerin hiç yaşanmamasını sağlamak.

Benford'un bilim-kurgu öyküsü 30 yıl sonra neredeyse birebir olarak karşımızda. Bu sefer bilimsel bir teori olarak.

Kurgu ve gerçeğin içiçe geçtiği bir çağda yaşıyoruz.

Tüm dünyayı etkileyebilecek felaketlerin ard arda yaşandığı bir zaman dilimindeyiz. Nisan 2010'da Meksika Körfezi'nde BP'ye ait bir platformda çıkan yangın kısa sürede muazzam bir çevre felaketine dönüşmüş, durdurulamayan bir petrol sızıntısı, Atlantik Okyanusu'na yayılmıştı. Sene 2011 ve şimdi de Pasifik Okyanusu dahil, Asya kıtasının doğusunu yaşanmaz hale getirebilecek bir nükleer sızıntı ile karşı karşıyayız. Önce fosil yakıtlar, şimdi de nükleer enerji...İnsanlığın alternatif bir enerji kaynağına ihtiyaç duyduğu, hiç bu kadar aşikar olmamıştı.

Ve bu arayış gözleri tekrar CERN'deki araştırmalara çevirmeye başladı.

Bakalım beklenen cevap CERN'den çıkacak mı?

Sorunun kaynağı CERN olmasın da...

www.iyibilgi.com özel