En Sıcak Konular

Ashab-ı Rakim

30 Nisan 2016 15:23 tsi
Ashab-ı Rakim Ashab-ı Rakim


KEHF SURESİNDE SÖZÜ EDİLEN ASHAB-I RAKİM HAKKINDA:

 Bu kadar zamandır Kehf suresinin içinde,belki 100 defa okuyup geçtiğim bir kelimeye gözüm takıldı:Rakim...

Kehf suresinin 9.ayetinde söz edilen Ashab-ı Rakim kimdir? sorusu ile başladı herşey...

أَم�' حَسِب�'تَ أَن�'َ أَص�'حَابَ ال�'كَه�'فِ وَالر�'َقِيمِ كَانُوا مِن�' آيَاتِنَا عَجَبًا

"Em hasibte enne ashâbel kehfi ver rakîmi kânû min âyâtinâ acabâ"

1. em : yoksa, veya
2. hasibte : sen sandın
3. enne : olduğunu
4. ashâbe el kehfi : kehf (mağara) ehli (mağarada bulunanlar)
5. ve er rakîmi : ve Rakîm
6. kânû : oldular
7. min âyâti-nâ : âyetlerimizden
8. acaben : acayip olan, garip olan

Yoksa sen Ashab-ı Kehf ve Rakim'ın, ayetlerimizden şaşılacak bir olay olduklarını mı sandın?

Yoksa sen Mağara ve Kitap ehlini şaşılacak ayetlerimizden mi zannettin?

(Resûlüm)! Yoksa sen, bizim âyetlerimizden Ashâb-ı Kehf ve Ashâb-ı Rakîm'in durumlarını şaşırtıcı mı buldun?

 Ayette anlatılan Ashab-ı Kehf ve Ashab-ı Rakim'in; şaşılacak acaip bir durum olduğu aşikardır,çünkü; Hz.Muhammed(s.a.v)' e hitaben, O'nun da bu olayı şaşırtıcı bulduğu zikredilmektedir.Kuran'da Kehf suresinden başka hiç bir yerde Rakim kelimesi geçmez.Peki nedir bu rakim? Ne anlama gelmektedir?

Ali İbn Ebu Talha Abdullah İbn Abbâs'tan nakleder ki; Rakîm kitabedir. Saîd İbn Cübeyr ise; Rakîm'in taştan bir levha olduğunu ve bunun üzerine mağara halkının kıssasının yazıldığını ve bu taş yazıtın mağaranın kapısına konulmuş olduğunu söylemiştir. Ab-durrahmân İbn Zeyd İbn Eşlem der ki;  Rakîm, kitabedir.

 
"Rakım" kelimesinin anlamı ile ilgili olarak ,Ragıp el isfahani "müfredat"ında şunları der."Kalın bir şekilde iz işaret bırakmak,çizmek veya yazmak.

الر�'قيم RakimRakim” sözcüğü “rkm” kökünden olup “rakam, rakamla hesap” anlamındadır. Nitekim Kur’an’da “Kitabun merkûm [her şeyin hesabı tutulan  kitap]” (Mutaffifîn/9, 20) olarak geçer. Mutaffifîn / 9 Rakamlandırılmış(her şey hesap edilmiş) bir kitaptır o.

Elmalılı Hamdi Yazır mealinde; "Rakîm", bizim kitabe dediğimiz yazılı taş veya maden veya diğer şeylerden levha demektir.

 Ben Rakim ile ilgili olarak Elmalılı Hamdi Yazır'ın mealinde açıkladığı taş veya maden levha açıklamasını daha yakın buluyorum,zira Deruni Baba'mız Oktan Keleş'in Kulbak Bilge çizgi romanının bazı yerlerinde geçen " taşlar" ile , Ashab-ı Kehf ve Rakim'in taşları, bence benzerlik gösterir. 

 

Deruni Baba'mız sağolsun, Kulbak Bilge ile anlattığı şeyleri Kuran'da aramak ve bulabilmek nasip oldu.Kendisi bu sırları zaten bildiği için ben , naçizane bir şekilde sadece anlatıma dökmek istedim.Buradan kurguma devam ediyorum;

Kehf suresinde sırayla 10,11,12. ayetlerde;

10-İz evâl fityetu ilâl kehfi fe kâlû rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ raşedâ

Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, “Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır” demişlerdi.

11-Fe darabnâ alâ âzânihim fîl kehfi sinîne adedâ

Bunun üzerine biz de nice yıllar onların kulaklarını (dış dünyaya) kapattık (Onları uyuttuk).

12-Summe beasnâhum li na'leme eyyul hızbeyni ahsâ limâ lebisû emedâ

Sonra onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri süreyi daha iyi hesap ettiğini bilelim.

 Burada kısaca bir duraklayalım !

12.ayette ; 2 grup oldukları açıkça bildiriliyor

el hızbeyni : iki topluluk

 Dolayısıyla Ashab-ı Kehf denen 1.grup genç; zulümden kaçarak Kehf'e(mağara,sığınak) sığındıktan sonra orada yani sığınakta bulunan 2.grup olan Ashab-ı Rakim ile birlikte uykuya daldırılmıştır.Daha iyi anlaşılabilmesi için şöyle anlatayım;
 Ashab-ı Kehf denilen gençler zulümden veya bilemediğimiz bir tehlikeden kaçarlarken, tesadüfen değil,tamamen bilinçli olarak Kehf denilen sığınağa ulaşmışlardır.Burada Kehf'i nasıl kullanacakları bilgisine sahip olan Ashab-ı Rakim ile beraber Kehf'i çalıştırarak uyutulmuşlardır. Rakim levhalar olduğuna göre, ve ileri teknolojik levha,taşların da bir takım ileri teknolojik bilgilere sahip olabileceğini tefekkür edebildiğimize göre, kendilerini bekleyen korkunç tehlikeden kaçabilmek adına Allah'a birlikte yakarmışlardır.:

rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ raşedâ

Atina: bize ver anlamına gelir ancak Kuran'da geçtiği yerlere bir bakalım bu veriş nasıl bir veriştir?

Kevser 1: İnnâ a’taynâkel kevser . "Biz sana Kevser'i verdik"

Bakara 201: Ve minhum men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr " Onlardan, "Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru" diyenler de vardır."

Al-i İmran 194: Rabbenâ ve âtinâ mâ veadtenâ alâ rusulike ve lâ tuhzinâ yevmel gıyameh, inneke lâ tuhliful mîâd " Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığı ile bize va'dettiklerini ver bize. Kıyamet günü bizi rezil etme. Şüphesiz sen, va'dinden dönmezsin."

Bakara 121: Ellezîne âteynâhumul kitâbe yetlûnehû hagga tilâvetih, ulâike yué'minûne bih, ve mey yekfur bihî feulâike humul hâsirûn.  " Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okurlar. İşte bunlar ona inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

 Tüm bu ve bunun gibi ayetlerde anlaşılacağı üzere Atina eylemi,hayırlı bir veriştir. Güzellikler verilir.Allah katında verilir.İndirilerek verilir. Kehf 10'da yapılan dua'da da Allah katından(ledün) istenmektedir.

Peki Ledün nedir?

Bazı açıklamalarda şöyle izah edilmeye çalışılmıştır:

Hz. Hızır’ın ilminden bahseden ayetteki “Ledün” kelimesinden hareketle, bu isim verilmiştir.(Kehf, 18/65). Böyle bir bilgi, özel bir bilgidir. Bu bilgi, olayların içyüzüne vukufiyeti sağlar. Bir çeşit gayb bilgisi, sırlar bilgisidir.

Ancak benim şahsi fikrime göre Le-dün şu anlama gelir: Allah Katından ve Dünya dışı

Burada bu fikri de nereden çıkardın diyebilirsiniz,şöyle devam edeyim;

Dünya ne demek?

Bakara 86'da söz edilen ;

el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı


Dünya; Dünya kelimesi, “yakın olmak” mâna¬sına gelen dünüv kökünden türemiş “en yakın” anlamındaki ednâ kelimesinin müennesidir(dişilidir). Kur’an’da âhiret ve âhiret ha¬yatının karşılığı olmak üzere çok defa, “yakın hayat” anlamındaki el-hayâtü’d-dünyâ tamlamasında hayat kelimesinin sıfatı olarak, bazan da belirli (mârife) şekliyle isim olarak kullanılmıştır.

Bu durumda D ve N harf köklerini bir kenara alalım.

Şimdi Le-dün'deki Dün kısmına gidelim. Dün'de de D ve N harf kökleri yer alıyor. Bir benzerlik bulduk değil mi? Zaten islam alimleri Ledün'ü tarif ederlerken "Allah katından" diye tarif etmiyorlar mıydı? Yani bu dünyadan değil. Bir çok yerde yer alan, La ön eki de yok anlamına gelmiyor mu?

Birleştirince Le-Dün :" Dünyada yok " oluyor.  Adını Hızır olarak bildiğimiz, Kendisine Ledün'den ilim verilmiş olan kul Hızır(bkz Kehf 65) anlatılırken de aynı mana veriliyor. "Kendisine katımızdan ilim verilmiş olan kul"...

Buraya kadar anlaşılmayan bir şey kalmadığını düşünerek devam ediyorum;

Ashab-ı Kehf ve Rakim'e geri dönelim;

Kehf 10'daki "özel" dualarını ettiler ve "uykuya daldırıldılar"...Sonra 2 ayrı zümre (grup) da uyandırıldı(Kehf 12)

Kehf 13: Nahnu negussu aleyke nebeehum bil hagg, innehum fityetun âmenû birabbihim ve zidnâhum hudâ " Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık"

Kehf 14: Ve rabatnâ alâ gulûbihim iz gâmû fegâlû rabbunâ rabbus semâvâti vel ardı len ned'uve min dûnihî ilâhel legad gulnâ izen şetatâ. " Ve kalplerini pekiştirdik. O vakit ayağa kalkıp dediler ki: «Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir; kesinlikle O'ndan başka hiçbir tanrıya tapmayız; yoksa gerçekten saçma sapan konuşmuş oluruz."

Burada da kısaca duralım!

Ve rabatnâ alâ kulûbihim = onların kalpleri üzerine/üzerinde rabıta kurduk(bağladık, kuvvetlendirdik, takviye ettik)

Rabıta ne demek? : Bağlayan şey,bağ,ilişki...

 Yani, Yüce Yaradan Kehf 14'te diyor ki özetle; biz onları uyandırdık,kalpleri ile bağlantıya geçtik,ayağa kalktıklarında bazı şeyleri anlamışlardı çünkü «Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir; kesinlikle O'ndan başka hiçbir tanrıya tapmayız; yoksa gerçekten saçma sapan konuşmuş oluruz." dediler. Ancak; olan biten şeylerin garipliğinin farkına varan bir kimse bu kadar net konuşabilir...

Onların uykudan uyandırılmaları,kalpleri ile bağlantıya geçilmek sureti ile olmuştur.Uykuda durmuş,yavaşlatılmış olan kalbin, tekrar çalıştırılması işlemini çağrıştırıyor bana...

 Atlıyoruz Kehf 16'ya: Ve izi'tezeltumûhum ve mâ ya'budûne illâllâhe fe'vû ilâl kehfi yenşur lekum rabbukum min rahmetihî ve yuheyyi' lekum min emrikum mirfekâ (İçlerinden biri demişti ki): «Madem ki, onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından uzaklaşmayı tercih ettiniz, o halde mağaraya çekilin ki, sizin için Rabbiniz rahmetini yaysın ve size işinizden bir kolaylık hazırlasın.»"

1. ve izi'tezeltumû-hum (i'tezele) : ve onlardan ayrıldığınız zaman  : (ayrıldı)
2. ve mâ ya'budûne : ve kul olduğunuz şeyler
3. illâllâhe (illâ allâhe) : Allah'tan başka
4. fe'vû (fe evû) : artık, o halde, sığının
5. ilel kehfi (illâ el kehfi) : mağaraya
6. yenşur : neşretsin, göndersin, ulaştırsın
7. lekum : sizin için, size
8. rabbu-kum : Rabbiniz
9. min rahmeti-hi : rahmetinden
10. ve yuheyyi' : ve kolaylaştırsın, düzenlesin, lütfetsin
11. lekum : sizin için, size
12. min emri-kum : sizin emrinizden, sizin işinizden (işinizi)
13. mirfekan : yardımcı olarak, arkadaş, destek olarak


Burada tekrar şahsi fikrime göre; Sığınağın yerini bilen birisi(içlerinden birisi) onlara nereye sığınacaklarını göstermiştir.Allah rahmetinden onlar için işlerine yardımcı olacak bir şey ulaştırmıştır.


İyice anlaşılması için açalım, Kehf /Sığınaktaki bizim bilemediğimiz bir Rakim(levha-taş) teknolojisi ile çalışan araca sığınan gençlere,duaları sonucu Allah yardım etmiş,gençler zamanda ileri gitmişlerdir.Burada altı çizilmesi gereken yer içlerinden birinin , bu sığınağı da aracı da biliyor olduğudur. Kadim bilgilerde anlatılan araçlardan birisi mi acaba?

Acaba derken bile acabe kelimesini(acaip,garip) kullandık...
 
 Rakim Halkı/insanları kimdir? Kendisine ilim verilmiş olan "kul"Hızır, o halktan mıdır? O halktan olanlar zamanda,mekanda hareket edebilecek araçları Allah'ın onlara izni ile kullanabiliyorlar mıydı? Bu halkın/insanların arasından çıktığına inandığım "Hızır" , şu anda görevine devam ediyor,burası kesin. Allah'ın yüce ilmini ,O'nun izni ile ; sebepler(gök yolları,rotalar) ve mekkene(imkan) ve rekeba(binek,araç) ile kullanıyorlar...

 Bunlar bir fantezi ürünü değil! Tüm bunlar Kuran'ı "oku"yabilen günümüz ve gelecek insanları için kapı açsın. Kuran bir fantezi kitabı değil,"düşünüp ders alasınız" diye "indirildi"...

Sağlık,huzur ve sevgi ile daime O'nun yolunda olun. Türk'ün "Kızıl Elma'sını" saklandığı yerde bulun!
 


 

Dr. Cenk Düzgit

 

NOT: Sitemizde yayınlanan tüm tefekkürler, kişilerin kendi görüşleridir. 16 Yıldız'ın görüşü olarak değerlendirilmemelidir.
 




Bu haber 22,933 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,926 µs