En Sıcak Konular

Biz de İnsan Klonlayabiliriz

5 Nisan 2016 07:55 tsi
Biz de İnsan Klonlayabiliriz Prof. Alp Can: Biz de insan klonlayabiliriz

Prof. Alp Can: Biz de insan klonlayabiliriz


Geçtiğimiz günlerde, Meclis Dışişleri Komisyonu Türkiye’de insan klonlamayı yasaklayan uluslararası protokolü kabul etti. Eğer genel kuruldan da geçerse insan klonlama ülkemizde resmen yasaklanacak. Peki bu yasak iyi bir şey mi? Yasaklamanın olmadığı yıllarda Türkiye’de insan klonlandı mı? Aramızda gizli Frankenstein’lar dolaşıyor olabilir mi? Genetik olarak üstün insan tasarlamak gerçekten mümkün mü? Gelecekte dünya ‘Cesur Yeni Dünya’ romanındaki gibi mi olacak? Aklımızı kurcalayan tüm fantastik soruları, konuyla ilgili TBMM’deki komisyonu da bilgilendiren, Ankara Üniversitesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Alp Can’a sordum...

Klonlama nedir tam olarak?

Vücudunuzdaki herhangi bir hücrenin çekirdeğini alıyoruz. Bir yumurta hücresinin içindeki DNA’yı boşaltıp içine bu hücre çekirdeğini koyuyoruz. Sonra birtakım yöntemlerle bu hücrenin bölünmesini ve embriyon oluşturmasını sağlıyoruz.

İnsan klonlamayı neden yasaklamaya çalışıyoruz?

İnsan klonlamayı kesinlikle yasaklamamız gerekiyor. Dünya gündemine bu konu 2004 yılında düştü. Geçen 12 yılda pek çok ülke üreme amaçlı klonlamayı yasakladı. İki tür insan klonlaması var. Biri üreme amaçlı, diğeri tedavi amaçlı. Dünyada yasaklanan, üreme amaçlı klonlama. Örneğin Kanada, Fransa ve İngiltere tedavi amaçlı klonlamayı serbest bırakırken, üreme amaçlı olanı ilk yasaklayan ülkeler oldu.

Tedavi amaçlı klonlamanın farkı ne?

Döllenmeden 2-3 gün sonra embriyonik kök hücreler oluşmaya başlar ve yaklaşık 6 gün sonra anne rahmine gömülür. Biz işte o 3 gün ile 6 gün arasında oluşan yaklaşık 100 hücreye embriyonik kök hücre diyoruz. O hücreleri 6 gün geçmeden alabilirsek neredeyse bütün organizmayı hipotetik olarak geliştirebiliriz. Ama tedavi amaçlı klonlamada bütün organizmayı oluşturmak yerine sadece belli hücrelerden belli dokuları yapmakta kullanıyoruz. Sonra bu embriyonun akıbetini bilmiyoruz. Yani biz o embriyonu anne rahmine nakletsek oraya tutunur mu? Tutunduktan sonra ne kadar büyüyebilir? Bunları bilmiyoruz. Bu, üreme klonlamasına girer.

Peki bu yolla insan klonlama hiç denendi mi?

Aslında denendiğini biliyoruz ama bunu bilimsel olarak yayınlayamazsınız. Yasak olduğu için kolay bir şey değil.

Dünyada klon insanlar var ama yasak olduğu için açıklanmıyor mu yani?

Hayır, böyle bir bilgimiz yok. Ben mümkün olduğunu da düşünmüyorum, çünkü sağlıklı bir bireyin o aşamaya kadar gelip doğup yaşabileceğine dair hiçbir bilimsel kanıt yok.


Bunca yıldır klonlama üzerine çalışılıyor. Aramızda gizli Frankenstein’lar dolaşıyor olamaz mı?

Bilinen, ifşa edilmiş bir insan klonu yok. Elbette bilim insanının merakına ket vuramazsınız, kapıyı kilitleyip laboratuarda istediğini yapar. Ama bilim insanı sadece merak için yapmaz, bundan bir yarar üretmek ister.

Yok mudur bir çılgın profesör?

Olsa bile bunu ranta çeviremez, yayın yapamaz, kaynak alamaz. Embriyonu taşıyacak taşıyıcı anne bulabilmesi bile çok zor.

Peki Türkiye’de insan klonlayabilecek teknoloji var mı?

Tabii, Türkiye’deki embriyon teknolojisi dünyadaki kadar ileride.

Geceleri gizli gizli deniyor olabilir misiniz?

Hayır, hiç öyle bir hevesimiz yok! 2005 yılında embriyondan kök hücre üzerinde çalışılması Türkiye’de yasaklandı. O günden sonra kimse eline embriyon almadı.

Peki siz kendinizi klonlamayı düşündünüz mü hiç?

Hayır, kendimi klonlamak istemem, çünkü o kişi ben olmaz. Ayrıca benim kadar sağlıklı da olmaz çünkü hücre yaşı benim yaşımda olarak doğacak.

Gerçekte insan klonlandı mı bilmiyoruz ama fotoğrafçımız Ece Oğultürk, Alp Bey’i klonlamayı başardı!

‘KLON KOYUN DOLLY’Yİ ÖLDÜRMEK ZORUNDA KALDILAR’

İnsanların klonlanmasının önündeki en büyük engel ne?

Dolly, 1997’de klonlanan ilk memeli hayvandı. İlk fare 50 yıl önce klonlandı ama o sırada memelilerin klonlanabileceğini bilmiyorduk. Memelilerin klonlanması zor, çünkü hamilelik dönemleri çok uzun. O dönemde çok karışık doku oluşumları yaşanıyor. 3. aydan itibaren hücreler çok kompleks bir ilişkiye giriyor. Yapay olarak programlanmış bir hücrenin tüm bu süreci başararak bir insan oluşturabileceğine bilimsel olarak inanmıyorum.

Neden bir koyunu klonlayabiliyoruz da insan klonlayamıyoruz?

Aslında koyun klonlamak da çok zor. Ian Wilmut ve ekibi, 270 denemeden sonra başardı. Ne var ki Dolly doğduktan 6 yıl sonra ötenazi ile öldürüldü, çünkü çok şiddetli akciğer enfeksiyonlarına ve eklem rahatsızlıklarına yakalandı. Koyunlar yaklaşık 12 yıl yaşıyorlar ama Dolly 6 yıl dayanabildi, çünkü doğduğunda zaten yaşlıydı.

Nasıl yani?

Klon hücresini veren annesi 6 yaşındaydı, dolayısıyla klonladığı hücre kaç yaşındaysa o da o yaşta doğdu. DNA’mızda biyolojik saatimiz var. Her hücre bölünmesinde o süre biraz daha kısalıyor. Bölünme bittiğinde yaşlanmaya başlıyoruz.

Yani klonu olduğun canlının yaşındasın!

Evet, yaşlı bir bebek dünyaya gelmiş oluyor.

‘KOPYALAMAYA DEĞECEK KADAR MÜKEMMEL BİRİYOK’

Peki insan klonlamak neden kötü bir şey olarak kabul ediliyor?

İnsan klonlama, tıpkı soykırım gibi insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak kabul ediliyor. Dini ve etik değerler de klonlamaya karşı çıkıyor ve bilim dünyası bu konuda uzlaşıyor.Ayrıca teknik olarak ben sizin genlerinizi ve hücrelerinizi klonlayabilirim ama tamamınızı klonlayamam. Organizma olarak da klonlayamam, kişiliğinizi ve karakterinizi de klonlayamam. Koyun Dolly bile hastalıklı doğdu. DNA’yı bulan James Watson’ın bir lafı var, “Hayatım boyunca klonlamaya değer hiç kimseye rastlamadım” diyor. Örneğin bugün harikalar başaran bir sporcuyu ya da politikacıyı klonlasak bile aynı standartlarda başarılı birine ulaşamayız.

Ronaldo’yu klonlasak, yeni bir Ronaldo çıkmaz mı yani?

Futbolda o kadar başarılı olamayabilir. O, başka biri olacaktır. Tek yumurta ikizlerine bakın, aynı sürede aynı ortamda büyümelerine rağmen bambaşka bireyler oluyorlar...

‘BU İŞİN MODASI GEÇİYOR’

Son 10 yılda öyle bir gelişme oldu ki klonlamanın modası geçmeye başladı. Klonlama için çok özel iki hücre yerine kişinin kendi vücudundaki herhangi bir hücresi kullanılıyor. Diyelim 65 yaşında bir Alzheimer hastası kadını tedavi etmek istiyoruz ama o kadın menopoza girdiği için yumurta hücresi kalmamış. Başkasından alsak vücut reddedebilir. Bunun karşısında bilim dünyası düşündü ve yeni bir yöntem keşfetti. Bir grup deri hücresini alıyorsunuz, birtakım manipülasyonlar yaparak işleyiş programını tersine çeviriyorsunuz, o hücre geriye doğru gidip ta anne karnındaki embriyonik aşamaya dönüyor. O aşamaya geldiğinde, “Şimdi bundan sinir dokusu yapacağım” diyorsunuz. Ve onu alıp hastaya enjekte ediyorsunuz.

Bu başarılı oldu mu?

Evet, kök hücre tedavisi dediğimiz bu işte.

Hayvan organlarının insanlara nakledilebildiği doğru mu?

Evet, bu yıllardır yapılan bir şey. Örneğin 1960’lardan beri kalp nakli yapabiliyoruz ama donör bulmak kolay değil. Çözüm olarak yapay kalpler ve hayvanlardan alınan kalpler denendi. İnsanların kalp ve dolaşım sistemi için en uygun hayvan domuzdur. Doğadan toplanan yaban domuzları değil ama özel olarak yetiştirilen domuzlar kullanıldı. Onarım amaçlı doku ve protein nakli yapmak da mümkün ama hayvan ürünlerinden virüslerin insanlara bulaşma riskini göz önünde bulundurmak lazım.

DNA’yı iyileştirerek mükemmel insana ulaşabilecek miyiz?

Doğa doğal seçilimle ilerler ve her canlı türü zaman içinde yok olur. İnsan türü bunu durdurmaya çalışıyor ve olağan sürece müdahale ediyor. Ama bu değiştirdiğimiz şeyin başımıza neler açabileceğini bilmiyoruz. Müdahale ettiğimiz yapılar bugün için iyi bir şey gibi görünebilir ama zaman içinde olmadık sonuçlarla karşılaşıp pişman olabiliriz.

İleride çocuğumuzun göz rengini, saç şeklini, boyunu bosunu belirleyebileceğimiz, hastalıklardan arındırabileceğimiz doğru mu?

Göz rengini değiştirmek hayvanlarda denendi ama verimli olmadı. Aslında bizim meselemiz mavi göz, sarı saç değil; sağlıklı bebekler. Hastalıklardan arındırmamız bugün kısmen mümkün. Tüp bebekte sağlıklı embriyonu naklederek ya da mitekondriyon nakli ile bazı hastalıkların önüne geçebiliyoruz. Fakat mitekondriyon naklinin ileride yaratabileceği sorunlardan henüz emin değiliz.


TÜBİTAK’ın Gebze’deki araştırma merkezinde hayvan klonlandı değil mi?

Evet. Klonlama, besi hayvanlarında et-süt verimini artırmak için kullanıldı. Örneğin mutasyon yoluyla normalinden 3 kat fazla kaslı inekler üretebilirsiniz ya da o ineğin sütündeki protein cinsini değiştirebilirsiniz. Nitekim bu denendi ama etkinliği çok düşük kaldı ve pahalıya patladı. Hayvan klonlama bugün daha çok nesli tükenen hayvanlar için uygulanıyor. Türkiye’de de Ankara keçisi ve Sivas Kangal köpekleri klonlandı. Ne kadar başarılı olduğunu gelecekte göreceğiz.

 
http://www.haberturk.com/saglik/haber/1219156-prof-alp-can-biz-de-insan-klonlayabiliriz



Bu haber 3,095 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,821 µs