Silah Lobisinin Türkiye Oyunu

19 Ağustos 2010 08:58 tsi
Geçtiğimiz haziran ayında yaşananları alt alta sıralayınca, çok ilginç bir tablo ortaya çıkıyor: Silah lobisinin Türkiye merakı hiç bu kadar yoğun olmamıştı.

 

22- 25 Haziran tarihleri arasında Türkiye’yi ziyaret eden Amerika-Türk Konseyi Başkanı, ABD eski Savunma ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage, Ankara’da Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Genelkurmay ve Dışişleri üst düzey yetkilileri ile görüşmüş, bu görüşmelerin ardından da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etmişti. Konsey'in resmi internet sitesinde bu ziyaret "altı yıl sonra bir ilk" şeklinde tanımlanmıştı. Türk basınında da bu görüşme, Kılıçdaroğlu'nun "ABD ile ilk teması" başlıkları ile verilmişti. Ancak iki ay önce gerçekleşmiş bu ziyaret ile ilgili gözlerden kaçmış, ziyaretin Türkiye'yi ve AKP iktidarını yakından ilgilendiren çok daha hassas bir özelliği vardı: O ziyaretin sponsoru olan şirketler, ve ziyaret sırasında Armitage'e eşlik eden yönetim kurulu üyeleri.

ATC'nin resmi internet sitesine göre bu ziyarete sponsor olan firmalardan bazıları:

1) BAE Systems
2) Lockheed Martin
3) Boeing
4) Sikorsky

(Bkz: ATC)

Yüksek teknoloji ürünleri satan bu firmaların ortak özelliği, aynı zamanda silah üretimi yapmaları. Yani uluslararası silah lobisinin en büyük üyeleri.

ATC'nin 2005 tarihli yönetim kurulu üyesi listesinde yukarıda saydığımız şirketlerden Lockheed Martin, Boeing ve Sikorsky'nin temsilcileri var. Ne yazık ki 2010'daki ziyarete hangi yönetim kurulu üyelerinin katıldığına dair bir liste yok. Ancak ATC'nin daha önceki üyelerine bakar, üstüne sponsor olan firmaları göz önünde tutarsak, bu seneki ziyarette de yukarıdaki silah lobisinin üyelerinin olabileceğini düşünebiliriz. Yoksa neden bu şirketler ATC'nin Türkiye ziyaretine sponsor olsun ki...Kısaca şunu diyebiliriz. ATC'nin ziyareti, aynı zamanda uluslararası silah lobisinin ziyaretidir. Peki silah lobisinin Türkiye'yi ziyaret etmesinin ne gibi bir önemi var? Bunun cevabı için ondört gün öncesine gidiyoruz.

8 Haziran 2010 tarihli Milliyet gazetesinde, Can Dündar'ın "Apo uyardı: Tasfiye sırası Erdoğan’da" başlıklı bir yazısı yayınlandı. Yazıda bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın Başbakan Erdoğan'a bir uyarısından söz ediliyordu.

'Hafta sonu Başbakan Erdoğan Dolmabahçe’de sporculara “Kürt açılımı”nı anlatırken Abdullah Öcalan’ın avukatları da son İmralı görüşmesinin tutanaklarını deşifre ediyorlardı.
Öcalan hükümete şu mesajı vermişti:
“Bu sorunu halletmezseniz üç ay sonra gidersiniz.
Ayağınızın altındaki toprak kayıyor. İşte görüyorsunuz Kılıçdaroğlu geliyor. Başbakan’a diyorum ki ‘Sen çözmezsen Kılıçdaroğlu çözecek’.”
Görüşmede tehditle karışık bir uyarı da vardı:
“Ben 31 Mayıs itibarıyla devreden çıktım. Dikkat edin 1 Haziran’dan itibaren savaş lobisi devreye girebilir." ' (Bkz: Apo uyardı: Tasfiye sırası Erdoğan’da)

Apo'nun bu uyarısının yayınlanmasından tam iki hafta sonra silah lobisi, Türkiye ziyaretini gerçekleştirir. Ve Apo'nun başbakana, "sen çözmesen o çözecek" diye hakkında "uyarıda" bulunduğu CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile görüşürler (CHP ile bundan önceki görüşme altı sene önceymiş). Bütün bu süreç içersinde ise PKK terör saldırılarını gün be gün arttırmaktadır.

Tesadüf mü?
Olabilir.

Ancak kafamızda bu konu ile ilgili soru işaretleri, iki gün önce ajanslara düşen bir haberle daha da arttı. "İki ay gecikmeli" gelen bir haber bu. Financial Times gazetesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama'nın, 27 Haziran Toronto'daki G20 zirvesi sırasında yaptığı görüşmenin detaylarını manşetine taşıdı.

"Habere göre, ABD Başkanı Obama, Haziran ayında gerçekleşen görüşmede Başbakan Erdoğan'ı, Türkiye'nin İsrail ve İran'a karşı farklı tavrından dolayı uyardı.

Obama, Erdoğan'a, "Türkiye'nin bu iki ülkeyle ilgili politikasını değiştirmediği sürece, Amerika'dan satın almak istediği silahları edinme şansının az olduğunu" söyledi. " (Bkz: ABD'den Türkiye'ye silah ültimatomu )

Kullandığı başlık yüzünden hayli tartışma yaratan, daha sonra Washington tarafından "ültimatom verilmedi" diye düzeltilecek olan bu haberin neden kafamızı karıştırdığına gelince...Yukarıda yazdıklarımızdan sonra çok aşikar değil mi?

1) 8 Haziran 2010: Apo'nun "savaş lobisi Başbakan Erdoğan'ı tasfiye edebilir" uyarısı.
2) 22-25 Haziran 2010: Silah lobisinin sponsorluğunda gerçekleşen (ve muhtemelen onların üyelerini ihtiva eden) Amerikan-Türk konseyinin Türkiye ziyareti ve Kılıçdaroğlu görüşmesi.
3) 27 Haziran 2010: Obama'nın silah uyarısı. (Başkan'ın yaptığı "uyarı" ile ilgili dikkat edilmesi gerekilen esas nokta şu: "Obama yönetimi silah satmaz" demiyor. "Silahları edinme şansınız azalır" diyor. Bu uyarısının ardında silah lobisi olabilir mi?)

Haziran ayı içersinde gerçekleşen tüm bu "uyarılar" ve ziyaretler, iki gün önce FT'nin verdiği haberle birleşince, ortaya sanki bir desen çıkıyor. Sanki silah lobisi, Türkiye'de son derece açık bir rol oynamaya başlamış gibi...
Hepsi tesadüf de olabilir.
Peki ama ya değilse?

www.iyibilgi.com özel

Bu haber 4,815 defa okundu.