En Sıcak Konular

Abdülaziz bin Mes`ud Debbağ

8 Mart 2012 10:46 tsi
Abdülaziz bin Mes`ud Debbağ Fas`tayaşayan evliyânın büyüklerinden. İsmi Abdülazîz bin Mes`ûd Debbağ`dır.Soyu hazret-i Ali efendimize dayanmakta olup hem şerîf, hem deseyyiddir. 1679 (H.1090) senesinde Fas`ta doğdu. 1720 (H.1132)senesinde doğduğu yerde vefat etti.

Fas`tayaşayan evliyânın büyüklerinden. İsmi Abdülazîz bin Mes`ûd Debbağ`dır.Soyu hazret-i Ali efendimize dayanmakta olup hem şerîf, hem de seyyiddir. 1679 (H.1090) senesinde Fas`ta doğdu. 1720 (H.1132)senesinde doğduğu yerde vefat etti.

Babası Mes`ûd ed-Debbağ, âlim bir zat olup, büyük velî Seyyid el-Arabî el-Feştalî hazretlerinin yanında yetişti. Hocasının Farîha isimli yeğeni ile evlendi. Abdülazîz Debbağ doğduktan kısa bir süre sonra Seyyid el-Arabî hazretleri vefâtından önce annesi ve babasını yanına çağırarak, bir fes ve bir çift postalını Abdülazîz Debbağ`a verilmek üzere emanet etti. Abdülazîz hazretleri büyüyüp, oruç tutacak yaşa gelince, annesi ona; Oğlum! Seyyid el-Arabîel-Feştalî hazretleri bu emanetleri sana vermemi vasiyet etti, dedi. Annesinden emânetleri alan Abdülazîz Debbağ`ın kalbinde Allahü teâlânın aşkı ve sevgisi arttı. Nerede bir evliyâ olduğunu duysa yanına gidip, sohbetlerinde bulunmaya başladı. Fakat istediğine tam mânâsıyla kavuşamıyordu. Bir süre sonra Seyyid Ahmed bin Abdullah`ın sohbetlerine devam etti ve aradığını bu zâtın huzurunda buldu. Kısa sürede tasavvuf yolunda kemâle erdi. Hocasının vefâtı üzerine, halîfesi olarak yerine geçti ve talebe yetiştirip insanlara doğru yolu göstermeye başladı.

Bir gün talebelerinden Ahmed bin Mübârek,Sultan Nasrullah`ın, derhal Meknâse`ye gidip Riyad Câmiinde imâm olmasını bildiren mektubunu aldı. Talebe bu göreve lâyık olmadığını ve hocasından ayrılmanın ağır geleceğini düşünerek çok üzüldü. Abdülazîz Debbağ durumdan haberdâr olunca; Korkma! Zîrâ sen Meknâse`ye gidecek olursan, biz de seninle beraber geliriz. Fakat sen hiç üzülme sana bir zarar gelmeyecek ve sen o câmiye imâm olmayacaksın. dedi. Talebe yola çıktı. Meknâse`ye vardığında imâmlık vazîfesinin başkasına verildiğini öğrendi. Hemen evine döndü. Durumu öğrenen kayınpederi Muhammed bin Ömer şöyle bir mektup yazdı:

Meknâse`ye geldiğin halde sultanla görüşmeden ayrıldın. Senin dönmenden sonra başımıza gelecekleri bilmezsin. Bana soracak olursan hemen Meknâse`ye gelip sultanla görüş ve verilen vazîfeye başla!

Ahmed bin Mübârek hemen mektubu hocasına götürüp okudu. Abdülazîz Debbağ; Sen evine git otur, hiç bir fenalık gelmez. Sana sultanın bir zararı dokunmaz. buyurdu ve bir süre sonra mesele kapandı.

Abdülazîz Debbağ bâzı talebeleri ile sohbet ederken Ahmed bin Mübarek`e dönerek evini anlattıktan sonra;Neden atını falan yere bağlıyorsun? Oraya sâlih bir zât defnedilmiştir. Kabri tam atının ayağının altında bulunuyor. dedi. Halbuki oralarda bir kabir izi yoktu ve oraya yakın bir kabristânlık da yoktu. Abdülazîz Debbağ tekrar; Senin avlunda yedi kabir bulunuyor.Fakat sen sadece atının ayakları hizasında bulunan zâtın kabrine dikkat et. Atını oradan uzaklaştır, ona saygılı ol! Mümkünse kabirle at arasına bir duvar çek, buyurdu. O sırada meclisteki talebelerinden biri; Efendim o zât kimdir? diye sorunca; Arabdır. Tilmsan`a yakın bir yerde bulunan el-Lesbağat kabîlesindendir. Bu kabîle onu sâdece bir talebe bilir. Bir velî olduğunu bilip tanımazlar. Vefat edince bahsettiğim o yere defnettiler, dedikten sonra Ahmed bin Mübârek`e dönerek; İstersen bahsettiğim o yeri kaz. Onun bedenine rastlarsın, dedi. O da gidip hocasının dediği yeri kazarak, o zatın mübârek bedenini buldu. Oraya hemen bir kabir yaptırdı. Tekrar hocasının yanına gittiğinde şöyle sordu:

Efendim! Bizim avluda bulunan diğer kabirleri değil de, neden sâdece atın ayaklarının hizasındaki kabir üzerinde durdunuz ve onun ortaya çıkmasını istediniz? Abdülazîz Debbağ bu suale şöyle cevap verdi:

Çünkü bu zât, Allahü teâlânın velî kullarındandır. Rûhu serbest ve hareket hâlindedir. Diğerleri ise berzah âleminde bekliyorlar. Oradaki ölülerin vefâtından bu yana üç yüzyıla yakın zaman geçmiş bulunuyor.

Abdülazîz Debbağ sık sık talebeleri ileaçık havada dolaşır, bu sırada onlarla sohbet ederdi. Yine bir gün böyle temiz havalı bir yerde talebeleri ile sohbet ederken birisi yanlarına geldi ve; Efendim! Kardeşim, sultanın oğlu Abdülmelik ileberaber ortadan kayboldu. Ondan bir haber bekliyoruz. Kendisini sevdiğim bir zât, kardeşimin sağ olduğunu söyledi. Siz bu hususta nedersiniz? diye sorunca Abdülazîz Debbağ hazretleri hiç bir şey söylemedi. Gelen kişi ısrâr edince; Sen muhakkak benden haber almak istiyorsan, sıhhatli haber al. Allahü teâlâ Hacı Abdülkerîm`e rahmet eylesin. O hem garib, hem de gâibdir. Onun cenâze namazını kılan sana haber verecektir. Sultanın oğlu onu öldürmüştür, dedi. Birkaç günsonra Abdülazîz Debbağ`ın verdiği haberin aynı geldi.

Devlet ileri gelenleri sık sık AbdülazîzDebbağ`dan vazîfelerinin devâmı için yardım ve duâlarını isterlerdi. Sultan Nasrullah vâli ve hâkimlerin bir kısmını görevden aldı. Onlardan birisi görevine tekrar dönmek istiyordu. Her zamanki gibi AbdülazîzDebbağ hazretlerinden yardım isteyince, yardım etti. Sultan o kişiyi tekrar vâli yaptı. Bir süre sonra Abdülazîz Debbağ, vâliye haber göndererek iyilik etmesini ve vergileri ödemede kolaylık göstermesini ricâ etti. Fakat makâmın verdiği gurûra kapılan vâli bu ricâyı kabul etmedi ve cezâ olarak görevden alındı.

Talebelerinden biri Abdülazîz Debbağ`ı ziyâret için bir gün yola çıktı. Yolculuğunu katır ile yapıyordu.Tehlikeli bir yere gelince, bineğinden inip o yeri yaya olarak geçti.Tekrar bineceği sırada hayvan kaçtı ve yakalaması mümkün olmadı. Ne yapacağını şaşırdı. O anda hocası hatırına geldi ve ondan yardım umarak; Ey hocam Abdülazîz Debbağ! dedi. Bu sırada Allahü teâlâ bâzı insanları ona yardımcı olarak gönderdi. Onlarla beraber hayvanı yakalayıp, hocasının huzûruna geldi. Abdülazîz Debbağ onu görünce gülerek; Falan yerde Şeyh Abdülazîz`i ne yapacaktın? Senin yanında olsaydı herhalde sana yardımda bulunurdu. dedi. Talebe büyük bir edeple; Ey Efendim! Şahsen bulunmanızla rûhen bulunmanız arasında,sizin için hiçbir fark yoktur ve ikisi de mümkündür, dedi.


ESER: YUSUF COŞKUN BENEFŞE


Sohbetlerinde talebelerine şöylebuyururdu:

Kulun düşüncesi Allahü teâlâdan başkasına doğru yönelince Allahü teâlâdan uzaklaşmış olur.

İnsanlar, varlık âleminin efendisi Muhammed aleyhisselâmı tanımadıkça, ilâhî mârifete kavuşamaz. Hocasını bilmedikçe, varlık âleminin efendisini tanımaz. Kendi nazarında insanları ölü gibi kabûl etmedikçe, hocasını bilemez.

Firdevs Cennetinde, bu dünyâda işitilen veya işitilmeyen bütün nîmetler mevcuttur. Cennetin ırmakları, Firdevs Cennetinden kaynayıp çıkar. Bir ırmaktan su, bal, süt ve şarab olmak üzere dört türlü meşrûbât akar. Nasıl gökkuşağındaki renkler birbirine karışmadan durursa bu dört meşrûbât da birbirine karışmadan akar. Bu ırmaklar müminin isteğine göre akar. Hangisini isterse o akar ve onu içer. Bütün bunlar, Allahü teâlânın irâdesiyle olmaktadır.

ARSLANIN DA ŞEREFİ VAR

Bir grup talebesi bir yere gitmek için yola çıktılar. Yanlarında eşkıyâ saldırısına karşı koyacak hiç bir şey yoktu. Geceyi tenha ve korkunç bir yerde geçirdiklerinden, içlerinden iki kişi uyumadı. Bunlar yakınlarında bir arslanın dolaştığını farkettiler. Biri diğerine; Kimseyi uyandırma sonra paniğe kapılabilirler, dedi. Sabah olunca yakınlarında ölü bir tavşana rastladılar ve yollarına devam ettiler. İşlerini görüp geri dönerken konakladıkları yerde, bir kişi uyumayıp arkadaşlarını bekledi. HocalarıAbdülazîz Debbağ`ın huzuruna geldiklerinde uyumayan talebe; Efendim!Müsâde ederseniz biraz uyumak istiyorum. Çünkü dün gece hiç uyumadım, dedi. Abdülazîz Debbağ; Niçin uyumadın? diye sorunca; Arkadaşlarımı korumak için, diye cevap verdi. Bunun üzerine; Senin gece uyumayıp arkadaşlarını beklemen bir fayda sağlamaz. Siz giderken falan gece yolkesiciler sizin yanınıza geldiğinde arslanı ve sizi koruyanı hatırlıyormusun? dedi. Talebe; O gece ne oldu? diye sual edince:

O gece falan yere vardığınızda üç kişi gelip size katıldı. Daha sonra sizden ayrılınca oradan gelip geçeni gözleyen dört kişi ile buluştular. Ve sizin konakladığınız yeri onlara haber verdiler. Siz uyuduktan sonra sizi soymak için yaklaştıkları sırada etrafınızda bir arslanın dolaştığını görünce çok şaşırdılar.Kendi kendilerine; Arslanı öldürürsek bunlar uyanır, soygun yapmaya kalkışırsak arslan engel olur. dedikten sonra bir çıkar yol bulamayarak başka bir kervanı soymaya gittiler.

Orada da bir şey bulamayınca tekrar sizin yanınıza geldiler. Arslan önlerine tekrar çıkınca, aralarında şöyle konuştular: Bunlar nasıl insanlardır ki hangi yönden yaklaşmaya çalıştıysak orada bir arslan çıktı. Bunun iç yüzünü öğrenmek istedilerse de Allahü teâlâ onların kalblerini mühürledi, dedi.

Talebe; Yolda rastladığım ölü tavşan neydi? diye sorunca, Abdülazîz Debbağ; Arslanın bir onuru vardır. Bir insanın yüzüne sinek konsa nasıl eliyle kovalarsa, arslan da sizi korurken, bir tavşan gelip önünde durdu. Sen ise onu görmedin. Arslanbir pençe vurarak öldürdü. buyurdu.

1) Kitâb-ül-İbrîz (Ahmed bin Mübârek,Kâhire, 1278)
2) Câmiu Kerâmât-il-Evliya; c.2, s.173
3) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.16,s.256
4) Mu`cem-ül-Müellifîn; c.5, s.262

 

 

 



Bu haber 9,219 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,413 µs