Biyogüvenlik Kurulu genetiği değiştirilmiş 13 çeşit mısırın ülkeye girişine izin verdi. Genetiği değiştirilmiş organizmaların yani GDOların ülkeye girişini düzenleyen Biyogüvenlik Kanununa göre, bu tür gıdaların ithali için başvuru yapılması gerekiyor. Kurul bu gıdaların istenip istenmediğini ve kamu sağlığına bir zararı olup olmadığını araştırıyor. Sivil topluma bu gıdalar hakkında Ne düşünüyorsunuz diye soruyor.
Sordular da. Bunun üzerine tüketici örgütleri ayağa kalktı. 100 binden fazla kişi bu gıdaları istemediğini kurula bildirdi. Sonuç değişmedi. GDOlu omletiniz hayırlı olsun.
Atılan ilk adım yem sanayicilerinin başvurusuyla oldu ve GDOlu mısırların yalnızca hayvan yemi için kullanımına onay çıktı. Bu GDOlu yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilmiş et, süt ve yumurta üzerinden GDOlu organizmaların insana geçtiği aşikâr. Bilimsel olarak GDOların insan sağlığına ve çevreye negatif etkisi de biliniyor. GDOlu ürünleri üreten ve satan şirketlerin GDOlu gıdaların etiketlerinde GDOlu olduğunun belirtilmesine dair tüketici örgütlerinin taleplerini dinlememeleri de bu nedenle. İçinde GDOlu tarım ürünü olduğunu bilen kimse onu satın almak istemiyor. Avrupalı tüketicilerin %71i GDOlu tarım ürünlerine karşı. Çocuğunuza yedirir misiniz diye sorulduğunda ise hayır diyenlerin oranı %100e yaklaşıyor.
GDOya şirketler hariç herkes karşı. Ürünlerinde GDO kullanmayan üreticilerin bunu yazması bile yasak. GDOlu tarım ürünü kullanan şirketlerin lobicileri sayesinde tüketicinin alacağı gıdalarda GDO olmadığını öğrenmesi yasak. Evet. Yanlış okumuyorsunuz.
Tavukta var, etinde yok
Bakanlık yetkilileri ve şirketler GDOnun hayvana zarar verebileceğini kabul ediyor, Ama bu zarar insana geçmez diyor. Hayvanların sağlığını tehlikeye atmak konusu zaten maalesef tartışma dışı. Buna hakkımız olduğunu düşünenler çoğunlukta.
GDOlu mısırların insan tüketimi için doğrudan kullanılmayacağını nereden biliyoruz? Ziraat Mühendisleri Odası olmasa kaçak 6600 ton GDOlu mısırın tüketilmeden hemen önce 12 Temmuzda Bandırmada yakalanması imkânsızdı.
İkinci Dünya Savaşından sonra ABD ordusunun elinde kalan tonlarca DDTnin okullarda çocukların üzerine nasıl sıkıldığını anımsayın. O zaman tüketici bilinci azdı. DDTnin kanıtlanmış bir yan etkisi ve zararı da yoktu. Çocukların üzerine DDT sıktıran şirketlerin elinde bugünün DDTsi GDO kamu sağlığını tehdit ediyor.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Ekere göre GDOlar (z)arar verirse hayvana verir, buradan besine asla geçmez. GDOnun ete, süte ve yumurtaya geçtiğini kanıtlayan bir tane bile bilimsel çalışma, veri yok. Önemli olan zararlı etkisinin OLMAMASININ kanıtlanması. Düşünün DDTyi insanların üzerine sıkmadan önce bir bakan kalksa ve Bunun zararlı olduğunu kanıtlayan bir tane çalışma bile yok dese ne olurdu? Haklı olurdu, öyle bir çalışma yoktu. Sonra ne öğrendik? DDT fare zehiriymiş.
GDOlu yemlerin hayvana, oradan da insana geçtiği ve zararlı etkileri olduğu hakkında onlarca bilimsel yayın var. Bunlar ABD Tarım Bakanlığı yetkililerinin ya da Purdue Üniversitesi gibi en gelişmiş ziraat fakültelerinin yayımladığı raporlar. Üstüne popüler mecralarda dahi gayet iyi biliniyorlar.
Mesela Don M. Huberin raporu herbisit tolerans geni aktarılmış yani GDOlu soya fasulyesi ve mısırda, elektron mikroskopuyla görülebilen yeni bir patojene sahip olduğunu gösteriyor. Bu patojenin (yani hastalığa neden olan organizmanın) bitki, hayvan ve insanlar için önemli sağlık sorunlarına neden olabileceği uyarısı yapılmış. Derhal GDOya dair izinlerin yeniden değerlendirilmesi öneriliyor.
Zaten GDOlu yemle beslenen hayvanların etinde GDOya rastlandığı artık kanıtlanmış bir olgu. Hem de bunu ve pastörizasyonun GDO kalıntısını yok etmediğini gösteren makale Uluslararası Hijyen ve Çevre Sağlığı Dergisinde yeni değil tam 6 yıl önce yayımlandı. Sonuç olarak GDOlu gıdaların ve hayvan yemlerinin zararlı olmadığı doğru değil. Buna rağmen GDOlu mısırın ülkeye ve dolayısıyla soframıza girmesine izin veriliyor. Yanlış yapılıyor.
Koral Çalışkan / Gıda güvenliği hareketi
Tüm yemler GDO'lu çıktı ya et ve süt...
Sabancı Üniversitesinden Prof. Dr. Selim Çetiner, GDO taraftarı grupta yer almasına rağmen Biyogüvenlik Kurulunun GDO onaylarına katılmam mümkün değil. Piyasadan aldıkları 51 yemden 50'si GDO'lu çıktı" dedi.
51 örnekten 50si GDOlu
Sabancı Üniversitesinden Prof. Dr. Selim Çetiner, GDO taraftarı almasına rağmen Biyogüvenlik Kurulunun GDO onaylarına katılmam mümkün değil dedi.
Genetik mühendisliği üzerine doktora yapan Prof. Çetiner, 25 yıldırtarımsal biyoteknoloji ve biyogüvenlik konusunda çalıştığını belirtip şu açıklamada bulunuyor: Türkiyenin dört bir köşesinden toplayarak test ettiğimiz 51 yem örneğinin 50 tanesinde GDO içeriği tespit ettik. Kaçınılmaz olarak, çok ufak aile işletmeleri hariç hemen hemen tüm hayvancılık işletmeleri, AB ülkelerinin tamamında olduğu gibi Türkiyede de GDOlardan üretilen yemlerle beslenmektedir.
Kurul bilimsel davranmıyor
Anlayacağınız, bugün tüketmekte olduğumuz her türlü hayvansal gıdada GDOlu yem kullanılıyor.
Çetinerin ifadesiyle, kendisi AB mevzuatıyla uyumlu olmayan Biyogüvenlik Kurulu, etiketlemeye gelince ABnin prensibini uyguluyor...
Yani, etiketleme zorunluluğu getirmiyor.
Prof. Çetiner, Biyogüvenlik Kurulunun GDO onaylarına bilimsel ve yasal açıdan katılmıyorum.
GDO YEMİ HAYVANA NASIL ETKİ EDER?
- İtalyada Catania Üniversitesi Biyomedikal Bilimleri Bölümünden Agodi, Barchitta, Grillo ve Sciaccanın yaptıkları araştırmada marketlerden alınan 12 markaya ait 60 farklı süt örneği analize tabi tutuldu.
Analiz sonucu GDOlu mısır ve soyayla beslenen hayvanlardan elde edilen bu sütlerin yüzde 25inde GDOlu DNA parçalarına rastlandı. Pastörizasyon işleminin dahi bu GDOlu DNA zincirini parçalayamadığı tespit edildi.
- GDO, yemler yoluyla hayvan dokusuna geçer ve bilimsel araştırmaların da gösterdiği şekilde hayvan bundan zarar görür. İtalyadaki Cattolica S. Cuore Üniversitesinde yapılan araştırmada GDOlu yemle beslenen hayvanların kanında, karaciğerinde, dalağında ve böbreğinde GDOlu DNAlar tespit edildi.
- Phipps, Deaville ve Maddisonın yaptığı araştırmada ise süt ineklerinin sütlerinde, kan ve dışkıları ile oniki parmak bağırsaklarında transgenik bitki DNAsına rastlandı. (Milliyet)
BAKANLIK GAZEL OKUMAYA DEVAM EDİYOR
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, Bakan Mehdi Eker'in "Son günlerde bazı basın yayın organlarında yer aldığı şekilde GDO zarar verirse hayvana verir, insana bir şey olmaz'' şekildeki açıklaması herkesi tebessüme gark etti.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, son günlerde bazı basın yayın organlarında ''Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla'' ilgili olarak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'e atfen 'GDO zarar verirse hayvana verir, insana bir şey olmaz' şeklindeki ifadelere yer verilerek haber, program ve yorumlar yapıldığı hatırlatıldı.
Bakanlıktan yapılan açıklamada Gıda Hareketi'nin kamuoyuna aktardığı çelişkili açıklamalarına ise dğeinilmedi.
Gıda güvenliği hareketi
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle