ADGUK ÖĞRETİSİNİ ANLAMAYA ÇALIŞMAK-2

5 Mart 2022 17:51 tsi
Buğra Ayyıldız yazdı:

 

ADGUK ÖĞRETİSİNİ ANLAMAYA ÇALIŞMAK-2

 

Saygılarımla, Kambaba’nın Türk ve dünya kamuoyuna açıkladığı Adguk Öğretisini kendimce anlamaya çalışmaya devam ettim. Önceki yazıdan daha iyi bir ad bulamadığım için buna da iki dedim. Kambaba’nın bir eserinde anlattığını başka bir eseriyle anlamak şeklinde bir yöntem denedim. Bu yöntemi daha önce bir çalıştay kaydında katılımcılardan Melih Kölük’te görmüştüm. Daha önce de bu yöntemi kullanan olmuş olabilir. Ben ilk kez kendisinden gördüğüm için böyle dedim.

Adguk Öğretisinde temel konular ve yan konular gibi bir ayrım görmedim. Bir insan bir konuyu anlamaya çalışırken sonuç oluşturmaya çalışır; bu çaba anlamasını kolaylaştırmak için kullanılan bir yöntemdir. Belki de bu yanlış bir yöntem olabilir. Kambaba Oktan ağabey nokta değil noktalı virgül olsun derken bu anlama çabasının konunun öznesi olarak algıladım. Suyun akışını izleyenin kendisi ve sudaki yansıması olarak yapılan benzetmede akışın izlenmesi bakmaktan çok anlama süreci olarak düşündüm. Akışta izlenirken anlaşılacak veya anlaşılması gerekenler nelerdir diye düşünmüştüm. İnsan ve Allah ilişkisi üzerine Kambaba Oktan ağabeyin ilk kitabı olan Bir Meczubun Rüyası eserinde bazı bölümler Adguk Öğretisiyle bağlaşık ve ilgili olduğu kanısındayım. Adguk Öğretisinde su/akış olarak ilk önce kendimce şu şekilde düşünmüştüm: Kambaba’nın Kulbak Bilge kitabında bahsettiği ve içinde olduğumuz Al Dairesi ve varsa başka daireler ( Al Dairesi dışında başka varlık daireleri olup olmadığı konusunda kesin bir bilgim yok) bütünüyle akış/su. Suya yansıtılanlar yansıtıldıkları yerden çağlar, iç içe geçmiş çağlar, zamansız mekanlar, mekansız zamanlar, zamansızlık gibi (kendisinin yine Kulbak Bilge kitabında bahsettiği kavramlar) bir bütün süreci izliyor daha doğrusu anlıyor. Yansıtılanların anlama çabası olarak gördüğüm bu izleme ile ilgili Adguk Öğretisinde aşağıdakiler bu çaba yeterli görülmedikçe veya istenilenden önceyse geri dönemiyorlar. Adguk Öğretisinde bir yolculuk, seyir, izleme, deneyim vb. adlarla tanımlanabilecek yolculuğun amacını Kambaba’nın Ahsen-i Takvim videosunda anlatıldığını düşünüyorum. Videodan alıntıları italik; Adguk Öğretisinden alıntılarla yaptığım yorumları koyu renkle belirttim.

 Bir kere Ahsen’i takvim dediğimiz zaman yaratılış, yaratıcı diyor bunu diyor ki: Ahsen’i takvimi yarattım. Ahsen nedir? Ahsen hani kelime manasıyla klasik anlamda güzel, en güzel. En güzel yarattım dediği zaman birçok mesele farklı algılanabilinir. Soru şöyle sorulur o zaman güzel ne?

Hu-o diğeri yansımanın ötesindeki onunla olan kendin

Şimdi buradan başlamak lazım. Şimdi en güzel diyorsun ama neye göre güzel? Yani içini mi yarattı, ruhunu mu yarattı, suretini mi yarattı? 

Tinler aynıydı tenler değişti/ Tin O’nunla ve O’nda güzel; tenler Onunla olduğunu anlamazsa kendisini çirkin sanabilir. Bundan da kötüsü Adguk Öğretisinde  firavunluk kavramının ortaya çıkmasına neden olanlar gibi olabilir. Adguk Öğretisinde yolunun şaşıranların yaptıkları yanlışlar ve bunların sonuçları anlatılıyor.

Diyor ki seni en güzel şekilde yarattım ve sen zaten aşağılara inecektin o meraktan dolayı veya deneyimlemeden dolayı. Hani orada da böyle felsefi, klasik e işte aşağı inmeden kemalata çıkmak kolay. E zaten yukarıdaymışız niye aşağı iniyoruz diye şimdi soruyoruz doğru mu? Ama illaki bir deneyimleme, gözlemleme insanoğlunu fıtratında var yani. Şimdi gelelim ahsene, en güzel şekilde… En güzel ne? En güzel şey yaratıcının kendisi. Yani diyor ki sen bendeydin, en güzeldeydin, en güzel biçimdeydin ama sen benden gayrı gittin, aşağılara dolaştın.

Kişi suya baktı kendini gördü

Yansıması da aslına baktı

Aslı, hakikati ses verdi sudaki yansımasına

Yansıması da yansıdığı şeye sordu: SEN KİMSİN?

Adguk Öğretisinde yazan bu sorunun yanıtı senin gerçeğinim, O’nunla olan gerçeğin ama sen de O’ndan gelmedin O’nunla geldin olabilir. (İçimizdeki Tanrı giriş kısmı Tengi’den gelmedin, Tengriyle geldin). Bunun yanısıra yolculuk veya izleme süreci sanırım Kapana’dan önce de var gibi duruyor çünkü:

En güzel şey yaratıcının kendisi. (Ahseni Takvim)

Buradan yansıtılmamış varlığın da kendi varlığının O’nun hakikatinde olduğunu ama bunun da ötesi olduğunu anlattığı düşünülebilinir. Böylelikle iç içe geçmiş birbirini tamamlasa da bitmeyen yada yaşayana göre bitmeyen bir izleme, yaşama ve anlama süreci var. Bu sürecin de amacı en güzeli bulmak diye düşünülebilinir.

Gene Ahseni Takvim videosunda Kambaba Adguk Öğretisinde Kapana’dan akıp gidişin ve aşağıya inişin açıklamasını yapıyor olabilir.

Oktan Keleş: Aslında manaya baktığın zaman insanın işte biraz önce söylediğim o tecessüs, merak duygusundan. Yaratıcı yarattığını bilmez mi gereğince ineceğini bildiği için kısa yoldan senin isteğini yerine getirdi.

Orkun Akar: Yine bizim isteğimiz olmuş oluyor.

Oktan Keleş: Cebriyet yok mesele bu. Bir an önce deneyimle ve tekrar gel güzel yerine, güzel olan kime? En güzele. En güzel ne? Yani bir insanın kaşı, gözü dedim ya birine göre güzel olan birine göre çirkin. Hani Leyla ile Mecnun hikâyesi anlatılır ya: Kara kuru birini mi sevdin der. Kays da der ki: bir de benim gözümle görebilseydin. Demek ki en güzel bir kere yaratıcıdır. En güzel biçimdeydin benleydin, bendensin. Bir devamı benimlesin. Aşağı indiğin zaman bir sır görmen gerekir. Neyi? Bakacaksın ki benmişsin… Tabi bu biraz daha derin bir mesele. Bu Vahdeti Vücudu filan söylemiyorum ya da panteizmden falan bahsetmiyorum burada biraz daha deruni bir hikâye ama Ahsen yaratıcının kendisi. Aşağıya inmek isteği var ki o irade gereğince çünkü deneyimleme isteği gereğince o dürtü diyelim vs. onu yaratıcı biliyor. Yaratıcı bildiği için kısa yoldan bize isteğimizi veriyor. 

Adguk Öğretisinde öğretiyi aktaran kişiye soruları soran veya soranlar neleri sormuş olursa olsun sudaki yansımasına bakan varlığın o yansıtılma işleminden öncesi ve sonrası da bu yukarıdaki Kambaba’nın açıklamaları ile örtüşüyor bence. Tabi yanılıyor olabilirim.

En güzel biçimdeydin benleydin, bendensin.

Bir Meczubun Rüyası kitabının son bölümünde geçen Hem vardık, hem yok muyduk? Sorusunun yanıtı da ortaya çıkıyor olabilir

Hem vardık ( Benleydin) hem yoktuk ( Bendensin- Kapana ve yansımada da bendensin)

Adguk Öğretisinde aşağıya inenler dayanamayıp tekrar çıkmak istediklerinde bunun kabul edilmediği yazıyordu. Peki neden? Yoksa Kambaba’nın dediği ‘’Aşağı indiğin zaman bir sır görmen gerekir’’

Bir Meczubun Rüyası kitabında İnsanın Hakikati Muhatabiyet ile Korku ve Sevgi bölümlerinde anlatılanların aynı zamanda Adguk Öğretisindeki yansıyanların yaşayacakları sırasında anlamaları gereken temel dersler olarak düşündüm. Bunlarla birlikte bahsedilen sırrı Kambaba videoda belirtiyor. Bu sırrı yaşarken veya anlarken olanlar Adguk Öğretisinde yaşanılanlar ve öğretideki yol gösterici bilgiler oluyor olabilir.

Bütün bu yazdıklarım kişisel görüşlerim ve alıntılar hariç kalanlar bütünüyle yanlış olabilir. Bir Meczubun Rüyası kitabından, Soru-Cevap Ahsen-i Takvim videosundan ve Kur’an’dan kendiniz doğrusunu çok daha iyi bir şekilde öğrenebilirsiniz.

Saygılarımla.

Buğra Ayyıldız

Bu haber 1,872 defa okundu.