En Sıcak Konular

Dinozorları Yok Eden Dünya Dışı Uygarlık ve Mayalar

30 Temmuz 2020 09:40 tsi
Dinozorları Yok Eden Dünya Dışı Uygarlık ve Mayalar Turgay Sebzecioğlu Yazdı: Dinozorları Yok Eden Dünya Dışı Uygarlık ve Mayalar

Dinozorları Yok Eden Dünya Dışı Uygarlık ve Mayalar

Bu yazıda 66 milyon yıl önce Meksika’nin Yucatan yarımadasındaki Chicxhulub bölgesine düşen bir göktaşı (“asteroid”) nedeniyle yok olduğu varsayımına karşıt bir görüş olarak ortaya konan dinozorların dünya dışından gelen ileri bir uygarlık tarafından yok edildiğine ilişkin görüşe değinilecektir. Bu görüş, dinozorlarla ilgili alanyazında bir varsayım olarak ortaya atılmıştır. Ve gerçekten de birçok bilimsel gerekçesi ve tarihsel kanıtları bulunmaktadır. Bu arada, kraldan çok kralcı olan “papağan” beyinler için bilimin teoriler üzerinden geliştiğinin ve bilimde mutlak bilgiler olmadığının, göktaşı varsayımını ortaya atanların bile başka bir teoriye açık kapı bırakarak araştırmalara devam etiklerinin altını çizmekte yarar var. Biz de burada bir teoriye değineceğiz. Bilimde neye inanıp neye inanmadığınızın değil, hangi teoriye hangi bilimsel gerekçelerle yakın olduğunuzun bir önemi vardır.

Öte yandan ister bir göktaşı isterse de dış dünyadan bilinçli bir müdahale olsun, en azından bilim adamlarının dinozorların yok olması hususunda, ağırlıklı olarak Dünya dışı unsurlara daha önem verdiklerini, bunun volkanlar veya iklim değişiklikleri gibi etkenlerden daha güçlü bir olasılık olduğuna çeşitli bilimsel gerekçelerle inandıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kabul gören en büyük varsayımın göktaşının çarpması olması bu tespitimizi doğrulamaktadır.

Birçok çalışmaları, araştırmaları ve düşünceleriyle öncü olan Türklük araştırmacısı Oktan Keleş hocamız Kambaba-1’de dış dünyadan canlılığı yok etmek üzere getirilmiş dinozor yumurtalarıyla oluşturulan dinozorlar çağına değinmiş, ardından dinozorların Türk atalar tarafından bir görev olarak yok edildiler görüşünü ortaya koymuştu. Bunu dünya dışı müdahale varsayımının gerekçeleriyle birlikte daha iyi anlamak için en eski uygarlıkların sanatlarına ve yazılı kayıtlarına bakmak aydınlatıcı olabilirdi. Bunun üzerine Türklerle ilgili olması ve Yucatan kraterinin Mayaların yaşadığı Meksika’da olması münasebetiyle araştırmanın ilk adımında “Mu Uygarlığının devamı olan Maya sanatı ve tapınaklarında dinozorlarla ilgili açık bir bilgi var mı?” sorusu üzerinde durdum. Bu soru üzerinden gidince, dinozorların yok olmadığını, aksine yok edildiği görüşünde olan ve bunu da Mayaların tapınak çizimlerine dayandıran araştırmalara ulaştım. Mayalar bu bilgileri atalarından kalan Mu kayıtlarından almış olabilirler miydi? Yalnızca Mayalar değil Teksas, Peru, Kamboçya buluntularında da dinozorlarla ilgili bilgi ve resimler olduğu, bununla ilgili olarak bilim dünyasında tartışmaların olduğunu gördüm. Dinozorlar yok olmadı, bir amaç çerçevesinde yok edildiler görüşü Mayaların ve diğer uygarlıklara ait belgelerin şaşırtıcı dinozor bilgisiyle birleşince güçlü bir sav olarak ortaya çıkmıştır (Bu yazıda konunun kapsamı dışında olduğu için Mayalar Türk müydü veya bir Türk Uygarlığı olan Mu’nun kültürel taşıyıcıları mıydı soruları üzerinde amaçlı olarak durulmayacaktır). Bilim adamları ve araştırmacılar arasında dinozorların dış dünyadan uygarlıklar tarafından yok edilmiş olabileceği güçlü bir varsayım olarak dillendirilmiştir. Bu yazının kaynaklar bölümünde bununla ilgili yazı, belge ve haberlere bakılabilir.

Dinozorlar Çağı

Dinozor sözcüğü Yunanca korkunç (deinos) ve kertenkele (sauros) sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur; yani “korkunç kertenkele” demektir. Bu adı 19. yüzyılın başlarında İngiliz doğabilimci Richard Owen vermiştir. Bugün bilinen 1000’den fazla dinozor türü bulunmaktadır. Dinozorlar sıcakkanlı ve soğukkanlı özellikleri bir arada taşıyan mezoterm canlılardır. Dinozorların yaklaşık olarak 230 milyon yıl önce ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Dinozorlar çağı 150 milyon yıllık bir dönemi kapsar. Bu tahminler kayalar üzerinde yapılan incelemeler sonucu ortaya koyulmaktadır. Bu noktada aklımıza hemen şu soru gelmektedir: Dünya 4,5 milyar yaşında olduğuna göre dinozorlar 230 milyon yıl önce nasıl ortaya çıktı? Evrim sonucu mu, yoksa birileri onların yumurtasını Dünya gezegenine mi taşıdı? 230 milyonluk bir dinozorlar saltanatı nasıl oldu da 66 milyon yıl önce birkaç yıl veya birkaç bin yıl gibi kısa bir sürede sona erdi? Yazının ilerleyen bölümünde bu sorulara yanıt arayacağız.

Mezozoik (“Mesozoyik”) Çağda (251 milyon yıl önce-66 milyon yıl önce) yaşayan sürüngen dinozorların çağı üç dönem altında incelenir:

(i) Trias Çağı (251 milyon yıl önce-199.6 milyon yıl önce)

(ii) Jura Çağı (199.6 milyon yıl önce-161.2 milyon yıl önce)

(iii) Kretase Çağı (145.5 milyon yıl önce-65.5 milyon yıl önce)

Dinozorlar çağının bitip Senozoik Çağın (65 milyon yıl öncesinden bugüne) başlaması bütün memeliler gibi insan türü için de bir avantaj sağlamıştır. İnsanın bu jeolojik çağda ortaya çıktığı varsayılmaktadır. Kıtaların bugünkü görünümü bu çağda oluşmuştur. Dinozorlar yok olmasaydı bugün insanlığın yükselişi gerçekleşmez veya başka çağlara kalırdı görüşü bilim dünyasında genel bir kabuldür.

Göktaşı (Asteroid) Varsayımı ve Yanıtlanmayı Bekleyen Sorular

Dinozorların yok olmasıyla ilişkili olarak birçok görüş bulunmaktadır. Patlayan yanardağlardan iklim değişikliklerine kadar pek çok görüş bulunmaktadır. Volkanizma gibi alternatif yok oluş senaryoları üzerinde çalışılmaya devam edilse de 4 Mart 2010’da 41 bilim insanı göktaşı çarpmasının kütle yok oluşunu tetiklediğini kabul etmiştir. Bu yazıda bilim dünyasında en çok kabul gören göktaşı varsayımı üzerinden gideceğiz.

Göktaşı varsayımına göre 66 milyon yıl önce 10 km çapında ve 1 katrilyon ton ağırlığında bir göktaşı, saatte 50 bin kilometre hızla, Meksika’daki Yucatan yarımadasına çarpmış ve 180 km çapında bir krater (“çukur”) oluşmuştur. Çarpmanın 100 trilyon ton TNT veya Hiroşima’ya atılan atom bombasının 7 milyar katı bir etki yarattığı ve yok oluşa zemin hazırlayan bir gel-git dalgası yarattığı söyleniyor. Çarpmanın sonucunda oluşan ve gökyüzüne dağılan toz bulutları güneş ışınlarının dünyaya gelmesini engellediğinden bitkiler fotosentez yapamaz oldu. Bu durum besin zincirinin kopmasına neden oldu. Otobur (herbivor) dinozorlar ölünce etobur (carnivor) dinozorlar da aç kalarak öldüler. Bol besine ihtiyacı olan dinozorların iri hayvanlar olması ölümlerini daha küçük hayvanlara kıyasla hızlandırmıştır. Az besine ihtiyacı olan hayvanlar bu avantajla hayatta kalmışlardır. Kretase Çağının (Tebeşir Çağı) sonuna doğru Hindistan’ın güneyindeki Dekkan yaylasındaki volkanların da püskürmesi, dinozorların yok olmasında önemli bir etkiye sahip olduğu söylenmektedir. Dinozorların yok eden meteorun tetiklediği çöküşten sonra Dünya’daki eko sistemin tam olarak toparlanmasının 3 milyon yıl sürdüğü düşünülüyor.

Göktaşı varsayımını destekleyen bir bulgu ise yok oluş sırasında yeryüzündeki iridyum miktarının dünyadakinden 20 kat daha fazla olmasıdır. Dünya yüzünde milyonda 0.3 miktarında bulunan iridyum elementinin söz konusu dönemde milyonda 0.6 oranında olduğu anlaşılmıştır. İridyum fazlalığı meteorlarla açıklanmıştır. Bu bulgu, 1970’lerde Nobel ödüllü Fizikçi Luis Alvarez’in İtalya'nın Gubbio kentinde keşfettiği iridyum ile dünyaya duyurulmuştur. Başlarda karşı çıkılsa da 10 yıl sonra Chicxhulub kraterinde yapılan araştırmalar Luis Alvarez’in savını destekler bulgular ortaya çıkarmıştır. Öte yandan iridyum oranının fazlalığı, dünya dışı müdahaleyle ilgili yorumlara da neden olmuştur. Yazının ilerleyen bölümünde buna değineceğiz.

Dinozorları yok ettiği düşünülen meteor varsayımının yarım bıraktığı soruları maddeler halinde sıralayalım.

(i) Meksika’nın Yucatan yarımadasına düşen bir göktaşı, bütün yerküreyi aynı düzeyde etkileyecek veya tetikleyecek bir güce sahip olabilir mi?

Günümüzde bu soruya Yucatan bölgesinde yapılan araştırmalarla yanıt aranmaktadır. Dolayısıyla, bir göktaşının küresel çapta bir felakete yol açıp açamayacağı bilim dünyasında hâlâ ateşli bir tartışma konusudur (bk. Hürriyet Gazetesi 2002).

(ii) Dinozorları yok edecek kadar güçlü bir göktaşı nasıl oldu da diğer canlıların neslini kurutmadı? Böyle büyük bir yıkım karşısında az besine ihtiyacı olan küçük canlılar hayatta kaldı tezi, tartışmasız kabul edilebilecek bilimsel bir gerçek midir?

(iii) Dinozorlar göktaşı düştükten sonra 150 milyon yıllık çağlarına karşın nasıl kısa sürede yok olabildi?

150 milyonluk bir dinozor saltanatı düşünüldüğünde bu kısa sürenin yüzyıl veya birkaç bin yıl olmasının çok bir önemi kalmıyor. Bazı bilim adamları, yok oluşun yalnızca göktaşı ile değil, bir dizi felaketlerle aşamalı olarak gerçekleştiğini savunmaktadır. Dolayısıyla, söz konusu aşamalı bakış, göktaşı çarpmasını yok oluşa neden olan etkenlerden yalnızca biri olabilir diye ele almaktadır. Bu durumda, yok oluşta göktaşı çarpması tezini merkeze oturtmanın önemi azalmaktadır.

(iv) Dinozorlar 66 milyon yıl önce bir meteorla yok olduysa Meksika, Teksas, Peru, Kamboçya buluntularında insanlarla birlikte nasıl betimlenmiş ya da resmedilmiştir? Mahabharata gibi eski Hint metinlerde bina boylarında büyük kertenkelelerin olduğu öyküler bulunmaktadır. Bu büyük kertenkelelerin öfkeli Tanrılar tarafından yok edildiği anlatılır. Bin güneş boyutunda silahlardan söz edilmektedir. Bunlar yalnızca bir hayal ürünü müdür?

(v) İnsan türü dinozorlar çağından sonra ortaya çıktıysa dinozorların ayak iziyle insana ait ayak izleri nasıl oluyor da aynı fosil kalıntısında bulunabiliyor?

Dinozorlar 66 milyon yıl önce yok oldu. Bugünkü anlamda insan türünün ortaya çıkışı ise 100 bin ve hatta 50 bin yıl önce Doğu Afrika’nın Etiyopya bölgesinden ortaya çıktığı görüşü günümüzde hakimdir. Son 50 bin yılda kültür ve bilim dışında biyolojik yapımızın çok fazla değişmediği düşünülmektedir (bk. Galip ve diğ. 2004). Bu bilgilere karşın, aşağıdaki görselde (Resim 1) görüldüğü gibi bir fosilde nasıl oluyor da hem insan hem de dinozorun ayak izleri üst üste bulunabiliyor sorusu bilim dünyasında tartışma yaratmıştır. Bu bir ayı ayağı olabilir miydi? İzler sahte miydi? Birileri yalan mı söylüyordu? Yoksa birileri tüm tezlerini çürütecek bir gerçeği örtmeye mi çalışıyordu? Bu ize ilk Amerikalı bilim adamı Roland T. Bird tarafından 1930’larda Amerika’nın Teksas eyaleti sınırları içerisinde yer alan Dinozor Vadisinde yapılan araştırmalarda rastlanmıştır. Aynı katmanlarda bulunan benzer ayak izleri Dünya’nın başka noktalarında da bulunmuştur.

Dinozorlar Dünya Dışı Varlıklar Tarafından Yok Edildi Varsayımı

Dinozorların dünya dışı varlıklar tarafından yok edildiği varsayımını destekleyen görüş ve kanıtlar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır.

(i) Dinozor kemiklerinden yüksek düzeyde radyasyonun bulunması. Dinozor kemiklerinin boyanma nedeni radyoaktif salınımlardan korunma amaçlıdır. Kemiklerdeki radyasyon yüksekliği dinozorların, günümüz atom silahına benzer bir tür silahla yok edilmiş olabilirler sorusunu gündeme getirmiştir. İridyum bulunan katmanların bu silahın kalıntıları olabileceği üzerinde durulmaktadır. Bazı araştırmacılar ise göktaşlarının yörüngesiyle oynanarak bir silah gibi kullanılmış olabileceğini düşünmektedir.

(ii) Dinozorların tam olarak nasıl ortaya çıktığı veya nereden geldikleri bilinmemektedir.

(iii) Birçok varsayım olsa da dinozorların nasıl yok olduğu henüz yanıtlanamamış bir sorudur. Dinozorların dışarıdan bilinçli bir müdahale ile yok edilmiş olabileceği de üzerinde düşünülmesi gereken varsayımlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır.

(iv) Daha bilinçli ve zeki türlerin ortaya çıkması dinozorların yok edilmesiyle mümkün olabilirdi. Dinozorlar çağından sonra insan türünün (ve diğer memelilerin) baskın olarak ortaya çıkması veya egemen olabilmesi bu varsayımın bir kanıtı olarak düşünülebilir.

(v) Göktaşının düştüğü en önemli yer Yucatan körfezinde Mu uygarlığının devamı olduğu düşünülen Maya tapınaklarının bulunması ve Mayaların astronomi ile ilgilenmeleri ve hatta tapınaklarının astronomik açıdan önemli yapılar olması. Dinozorları yok etmesi için Mayalar dünya dışı varlıklarla iletişime geçmiş olabileceği üzerinde düşünülen bir olasılık olmuştur. Tabii bu varsayımda insanlık tarihinin sanılandan çok daha eskiye götürülmesi veya milyonlarca yıl önce dinozorları yok edenlerin Mayalara bilgi aktarmış olması gerekmektedir.

Eğer gerçekten dinozorlar insan türünün lehine dünya dışı bir uygarlık tarafından yok edildiyse 66 milyon yıl önce insan türünün ortaya çıktığı veya yeniden dikkat çekecek bir biçimde sahneye çıktığı düşünülebilir. Yani, Dünya dışı bir uygarlık, insanın ve bunun yanında diğer canlıların kök salması için dinozorları yok etme görevini üstlenmiş olabilir. Bu durumda dinozorların yok edilişinin insan türünün zarar görmeyecek bir biçimde planlanmış olması gerekir. Eğer bilim, dinozorların nokta atışlarıyla yok edildiğine ilişkin kanıtlara ulaşırsa planlı yok ediş görüşü güç kazanabilecektir. Hatta planlı yok edilişe, dinozorların DNA’larıyla oynayarak onların tavuk, kaplumbağa gibi küçük zararsız hayvanlara dönüştürüldüğü varsayımını da ekleyelim.

Mayalar Dinozorları Nereden Biliyorlardı?

Mayaların dinozor betimlemelerine girmeden önce şu bilginin altını çizmekte fayda var: İnsanlık için dinozor bilgisi çok yenidir. Dinozor kemiklerinin bulunması ve kemiklerden yola çıkılarak dinozor türlerinin ortaya çıkarılmasının geçmişi iki yüzyıl gibi yakın bir dönemi kapsar. Ve bütün bu keşif ve tür araştırmaları çileli bilimsel çalışmaların sonucu ortaya çıkmıştır.

Meksika’ya düşen göktaşının bulunduğu yere 100 km yakınlıkta Maya Uygarlığına ait harabeler bulunmaktadır. Özellikle Chichen Itza kenti. Mu uygarlığının devamı olduğu düşünülen Mayaların tapınakları astronomi açısından çok önemli mekanlardır. Tanrıyla (veya Tanrılarla) iletişim kurdukları düşünülen mekanlardır bu tapınaklar. Maya bölgesinde dinozorları betimleyen kabartmalar veya resimler bulunmaktadır (bk. Resim 2 ve Resim 3). En azından antik astronomlar bunların dinozorlar olabileceğini savlamaktadır. Elbette bunların yılan veya kertenkele resimleri olabileceği de söylenegelmiştir.

 

Bütün bu bilgilerden sonra Mayaların sahip olduğu bu bilgiyle ilgili birkaç soru ortaya çıkmaktadır:

(i) Mayaların yaşadığı çağda insanların varlığını tehdit etmeyecek sayıda dinozor yaşıyor olabilir mi?

(ii) Genel kabule göre 200 bin yıl önceye giden insan çağında dinozorlar tamamen yok olduysa Mayalara dinozorlar hakkındaki bilgileri kim verdi? Yani, Mayalar 66 milyon önce yaşayan dinozorları nereden biliyorlardı? Tarihsel kayıtlar mı yoksa dünya dışı dostları mı?

(iii) Mayalar dinozorları biliyorsa insan türünün dinozorlar çağında bile var olduğu bir olasılık olarak ortaya çıkmaz mı? Nitekim dinozor ayak izleriyle insan ayak izlerinin bir arada bulunduğu fosiller bulunmuştur.

(iv) Konuyla doğrudan ilgili olmasa da Mayaların 66 milyon yıl önce yaşamış dinozorlar hakkında bilgi sahibi olmaları, onların mükemmel bir arşiv sistemine sahip olduğunu göstermez mi?

Diğer Uygarlıklarda Kusursuz Dinozor Betimlemeleri

Kamboçya’da Khmer medeniyeti (8. yy-14.yy.) tarafından yapılmış olan Ta Prohm tapınağında Stegosaurus (Stegosaur stenops) adı verilen bir dinozor kabartması bulunmaktadır (bk. Resim 4). Bizim bu dinozorun varlığından haberdar olmamızın ardından daha yüzyıl geçmemişken Ta Prohm tapınağını yapanlar bu dinozoru nereden biliyorlardı? Üstelik günümüzde çileli kemik birleştirmeleri ve bilimsel modellemeler üzerinden dinozorların genel görünümüne ulaşılabiliyor. Ta Prohm tapınağını yapan sanatçı veya ustaların dinozorların kemik kalıntılarından böyle bir modellemeye ulaşabilmeleri mümkün müdür? Bazılarına göre ise bu kabartma turist çekmek için yapılan modern bir aldatmacadır. Bazılarına göre ise betimlenen şey yaban domuzu, su aygırı veya bir gergedan olabilir. Bütün bunlara karşın, bazı araştırmacılar kabartmada betimlenenin, Stegosaurus olarak adlandırılan dinozor türünün mükemmele yakın bir betimlemesi olduğunda ısrarlıdır. Gerçekten bütün dinozorlar 66 milyon yıl önce tamamen yok mu oldular? Stegosaurus yüzyıllar önce nadir de olsa Kamboçya’da görülebilen iri bir dinozor muydu? Bütün bu sorular henüz yanıtlanabilmiş değildir.

Afrika’da Tsodilo tepelerinde bulunan Rhino Mağarasında 70 bin sene önceye tarihlenen dev bir “piton yılanı” yontusu bulunmaktadır (bk. Resim 5). Bu yontunun buranın yerel halkı Sanlar tarafından çeşitli şaman ritüellerini gerçekleştirmek için yapıldığı düşünülmektedir. Bazılarına göre bu bir piton olamayacak kadar büyük bir başa sahiptir. 2 metre yüksekliği bulunmaktadır. Evet, yontunun belki bir yılan başı olması bilinen bir hayvandan yola çıkıldığı için daha makul veya daha bilimsel gelebilir; ama bilinenden yola çıkmanın daha bilimsel olması, gerçeğin o olduğuyla ilgili doğru bir orantı içermez. Nitekim, 250 yıl önce alanla ilgili bir bilim adamına bir dinozor iskeleti gösterip onun büyük bir timsah olmadığını söyleseydiniz, büyük olasılıkla size inanmak istemeyecek var olan hayvanlardan gitmenin daha gerçekçi olduğunda ısrar edecekti. Bugün, 100 tonluk bir hayvanın milyonlarca yıl önce yeryüzünde yaşadığının ve söz gelimi 10 tonluk bir fille doğrudan hiçbir akrabalığı bulunmadığının artık bilimsel bir gerçek olduğu üzerinde düşünmek gerekir.

Bir başka uygarlık kalıntısına değinelim. Peru’nun İca vadisinde bulunan bir mağarada üzerinde insanlarla dinozorların mücadelesini anlatan taşlar bulundu. Birçoğu bugün bilimin tespit ettiği dinozorlar. Hatasız çizimler. Bunlar literatüre İca taşları olarak geçmiştir (bk. Resim 6 ve 7). Taşların 13 milyon yıl öncesi Dünya’yı betimlediği sonucuna varılmıştır. Bu taşların üzerinde yalnızca dinozorlar değil, bildiğimiz hayvan ve bitkiler dışında soyu tükenmiş tarih öncesi yaratıklar yer alıyordu. Teleskopla kuyruklu yıldıza bakan insan çizimi, beyin ameliyatı gibi ileri teknoloji betimlemeleri bile bulunmaktadır. Perulu bilim adamı Javier Cabrera Darquea bu taşları 1966 yılından itibaren incelemeye başladı ve bu taşlardan binlercesini toplayarak bir müze kurdu. Cabrera’ya göre taşlardan anlatılan şeylerden biri de dünya dışı bir uygarlığın primatlara bilişsel kodlarını aktararak onların insana dönüşmesini sağlamaktı. Ona göre, dinozorlarla yaşamış ve teknolojide çok ileriye gitmiş bir insan uygarlığı var olmuştur.

 

Dinozorlar Nereden Geldi?

Dinozorlarla ilgili bütün varsayımlarda dış dünyayla ilgili bağıntıların oldukça güçlü olduğundan yukarıda söz edilmişti. Dinozor yumurtaları dış dünyadan mı getirildi? Ne tür bir dış dünya ırkı getirdi? Sonuçlar açısından bakıldığında en başta söylenecek olan Dünya’ya dinozor yumurtalarının taşınmasının hiç de dostane bir plan olmadığıdır.

Dinozor yumurtalarını reptilian (sürüngenimsi) bir ırk Dünya’ya getirmiş olabilir mi? Konuyu biraz açalım. Bir gezegendeki yaşam şartları değişmez (“stabil”) ise bilinç düzeyi yüksek canlılarla düşük canlıların fiziksel olarak birbirlerine benzemeleri oldukça doğaldır. Yani Dünya’ya göre yaşam koşulları tekdüze olan bir gezegende hayvan kategorisinde olan dinozorlarla bilinç düzeyi yüksek bir ırkın fiziksel olarak birbirine benzemesi beklenir bir durumdur. Buradan yola çıkarak, dinozor yumurtalarını getiren ırkla dinozorların fiziksel olarak benziyor olmaları çok da yabana atılır bir varsayım olmayacaktır.

Kutsal kitaplarda geçen Adem ile Havva anlatılarındaki yılan, gerçekte vahşi ve saldırgan reptilianların temsili bir alegorisi olabilir mi? Şeytan bir reptilian mıydı, yoksa reptilian ırkıyla işbirliği yaparak milyonlarca yıl insanla savaşa mı durdu? Elbette bunlar metafizik sorular... Öte yandan, kimileri ise tam tersinden bakarak bütün bu anlatıların insandaki yılan veya timsah gibi sürüngen korkusunun bilinçaltı bir ürünü olduğunu söyleyecektir. Bütün bunların konumuzla doğrudan ilgisi olmadığından bu parantezi kapatarak dinozorların nereden ve neden geldiğine ilişkin varsayıma devam edelim.

Dünya dışı bir uygarlığın dinozor yumurtalarını dünyaya getirme, dünyada diğer canlıları tehdit eden bir dinozor çiftliği kurma nedenleri neler olabilir? Bu soru üzerine çıkarımlar yapalım.

(i) Dinozor yumurtalarını getirenlerin vahşet yapmayı seven saldırgan bir ırk olması. Yani tek amaçları saldırmak, yok etmek ve kan dökmek olan bir uygarlık. Emperyalizm adına dökülen binlerce insan kanı düşünüldüğünde kan dökücü uzaylı bir ırkın varlığı sanırım şaşırtıcı gelmeyecektir.

(ii) Dünya’da var olan insan veya insan gibi bilinç düzeyi yüksek canlıları yok ederek gezegenin işgal edilmesine veya sürekli işgalde kalmasına zemin hazırlamak. Yani dinozorlarla işgal zeminini sürekli yumuşak tutmak.

(iii) Dünya’da var olan insan veya insan gibi bilinç düzeyi yüksek canlıları yok ederek veya baskılayarak gezegende bir güç olarak ilerlemelerinin önüne geçmek. Dünya’da ilerleyen bir uygarlığın kendi gezegenlerini tehdit edecek bir güce erişebileceğini düşünmüş olabilirler. İnsanlığın uzaya gidişinin milyonlarca yıllık çağlar yanında ne kadar kısa bir sürede gerçekleştiği düşünüldüğünde bu korkunun yersiz olmadığı çok açıktır. Milyonlarca yıl hüküm sürecek yok edici dinozorları bir gezegene salmak o gezegendeki olası uygarlıkları baskılamak anlamında gerçekten iyi bir fikir gibi durmaktadır.

(iv) Dünya’da var olan kimi canlıların dünya dışı ırkın gezegende yaşamasını kolaylaştıracak özelliklere sahip olmaması. Dinozorlar ön kol olarak Dünya’yı onlar için yaşanır hale getirecekti. Bu durumda dünyaya salınan dinozorlar işgalci ırkın amacına yönelik olarak DNA’ları programlanmış olabilir. Yani, dinozorlar, Dünya’da yaşayan şu canlıları ve bitkileri yok et, şunlara dokunma biçiminde genetik olarak kodlanmış olabilir.

(v) Etik değerleri olmayan ileri bir uygarlık Dünya’yı bir tür gen veya deney laboratuvarı olarak kullanmış olabilir. Dünya üzerinden gözlemler ve deneyler yapmış olabilirler. Üstelik kendi getirdikleri deney hayvanlarını, savaş hayvanlarını, yani dinozorlarını, Dünya’da masrafsız bir biçimde doyurabiliyorlardı.

(vi) Aynı gezegenden geldikleri için dinozorlarla benzer bir fiziksel forma sahip olan bu uzaylılar (sıkça sözü edilen reptilianlar gibi), dünyanın kendileri için ne kadar yaşanabilir bir gezegen olduğunu test etmiş olabilirler. Bu testi, bizim uzaya maymun göndermemize veya maymun gibi memeliler üzerinde ilaç deneyleri yapmamıza benzetebiliriz. Hatta kimileri var olduğuna inanılan reptilian türünün dinozorların evrim geçirmiş bir hali olabileceğini düşünmektedir. Onlara göre, Dünya’da yaşanan 150 milyonluk bir süreç böylesi bir evrim için oldukça yeterli bir süre.

Son Sözler

Dinozorları dünya dışı varlıklar mı yok etmişti? Dinozorlar çağında insan bir tür olarak var mıydı? Bu yazıda bu sorular üzerinde durduk. Hristiyan dünyasında bu sorular üzerinden yaratılışçı-evrimci tartışmasına da şahit oluyoruz. Bu tür tartışmalar oldukça anlamsızdır. Dinozorlar zamanında insanın var olması Tanrının varlığını nasıl ispat edebilir veya evrimi nasıl çürütebilir? Dinozorları dünya dışı varlıklar yok ettiyse o zaman Tanrı var mı veya tam tersine yok mu diyeceğiz? Gerçekten anlaması güç absürt tartışmalar yapılarak işin sulandırıldığını da görmekteyiz.

Eğer dinozorları dünya dışından gelen yüksek bilinç ve teknolojide bir ırk yok ettiyse, kimdi bunlar? Dinozor yumurtalarını Dünya’ya getirenlerle Dinozorları yok edenlerin en azından mantıksal olarak aynı olamayacağını varsayabiliriz. Getirenler Dünya’ya kötülük yapmıştı, ama yok edenlerin Dünya’ya bir iyilik yaptığı açıktı. Dinozorları yok eden dünya dışı ırk doğanın dengesini bozmamak için diğer canlıların hayatta kalabileceği düzeyde dinozoru sağ bırakmış olabilir. Kalan dinozorlar ise insan ve diğer güçlü hayvanlar yüzünden aşama aşama yok olmuş olabilir. Veya DNA’ları ile oynanarak tavuk, deve kuşu gibi zararsız küçük dinozorlar üretilmiş olabilir. Peki dinozorları gökten gelen Türk atalar mı yok etmişti? Mayalar ve dinozorlar hakkında olası ilişkiden yukarıda söz edildi. Mayaların gökteki Tanrılar adına tapınaklar inşa ettikleri ve astronomi ile ilgilendikleri bilinmektedir. Bugün Tanrılar diye yorumlanan Mayaların gökte iletişim kurdukları dostları ve hatta akrabaları olamaz mı? Dinozorlar nedeniyle onlardan yardım mı istediler? Veya dinozorların yok oluşundan milyonlarca yıl sonra gökten gelenler onlara dinozorların yok oluşuyla ilgili bilgiler mi aktardılar? Belki de bu bilgileri bir Türk uygarlığı olan Mu’nun kayıtlarından aldılar.

Sonuç olarak, bütün bu varsayım ve tartışmalara rağmen bilim adamları ve araştırmacıların dinozorlar hakkındaki ortak kanısı şudur: “Dinozorlar hakkında henüz bilmediğimiz çok şey var.”.

 Turgay SEBZECİOĞLU

Kaynaklar

Ancient Aliens S04E10: Aliens and Dinosaurs (2012). http://www.jasoncolavito.com/blog/ancient-aliens-s04e10-aliens-and-dinosaurs (erişim tarihi: 25.07.2020).

Angkor Wat’da Ta Prohmt Manastrındaki Dinazor Kabartması Kafa Karıştırıyor (2010). https://saklisite.wordpress.com/2010/11/18/angkor-watda-ta-prohmt-manastrindaki-dinazor-kabartmasi-kafa-karistiriyor/ (erişim tarihi: 25.07.2020).

Cole, M. Dean (2014). Reptilian Aliens? Why Wouldn’t They Be? https://www.deanmcole.com/reptilian-aliens-why-wouldnt-they-be/ (erişim tarihi: 25.07.2020).

Dinozorlar (2020). https://tr.wikipedia.org/wiki/Dinozor (erişim tarihi: 25.07.2020).

Fossil Footprints (2020). https://www.genesispark.com (erişim tarihi: 28.07.2020).

Galip ve diğ. (2004). İnsanın Evrim Sürecine Ait Bir Hipotezin Değerlendirilmesi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Sayı 44,1, s. 111-124.

History Channel (2012). Antik Uzaylılar- Uzaylılar ve Dinozorlar. https://hdbelgeseltv2.web.tv/video/antik-uzaylilar-uzaylilar-ve-dinozorlar__hnlbdcrav8i (erişim tarihi: 28.07.2020).

Hürriyet Gazetesi (2002). Dinozorların Yok Oluş Sırrı Aydınlanıyor mu? https://www.hurriyet.com.tr/dinozorlarin-yok-olus-sirri-aydinlaniyor-mu-76175 (erişim tarihi: 25.07.2020).

İca Taşları (2014). https://www.hayretedeceksin.com/ica-taslari/ (erişim tarihi: 28.07.2020).

Jeolojik Devirler (2020). https://dinodiyar.wordpress.com/2012/04/02/jeolojik-devirler/ (erişim tarihi: 24.07.2020).

Keleş, O. (2020). Kambaba-1. https://www.onaltiyildiz.com/?haber,8027 (erişim tarihi: 28.07.2020).

Kurnaz, Levent (2015). Dinozorlara Ne oldu? https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/dinozorlara-ne-oldu (erişim tarihi: 24.07.2020).

Lawrance, R. ve diğ. (2007). World’s Oldest Ritual Site? The “Python Cave” at Tsodilo Hills World Heritage Site, Botswana. Nyame Akum, Sayı 67.

Luis Alvarez (2020). https://tr.wikipedia.org/wiki/Luis_Alvarez (erişim tarihi: 25.07.2020).

Sırlarla Dolu Esrarengiz İca Taşları (2011). https://insanveevren.wordpress.com/2011/04/24/sirlarla-dolu-esrarengiz-ica-taslari/ (erişim tarihi: 28.07.2020).

Ta Prohm’un Dinozoru (2014). https://www.hayretedeceksin.com/ta-prohmun-dinozoru/ (erişim tarihi: 25.07.2020).

The Python Cave at the Tsodilo Hills (2020). http://www.itravelto.com/python-cave-tsodilo-hills.html (erişim tarihi: 28.07.2020).

https://sacredsites.co.za/sacred-sites/botswana/tsolido-hills/ (erişim tarihi: 28.07.2020).



Bu haber 5,842 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    1. OKER Teorisi Alametleri

    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    11,908 µs