Oğlak Zamanı

2 Şubat 2017 09:20 tsi
Bekir Öztürk yazdı:Oğlak Zamanı

28 OCAK OĞLAK GÜNÜ

Daha önceden kararlaştırıldığı gibi acak 28 cumartesi günü bazı koldaşlarımızın verdikleri oğlak ziyafet günü geldi çattı.

Bir gün öncesinde diğer şehirlerden gelen koldaşlarımızın dernek merkezine gelmesiyle 27 Ocak Cuma günü Sultan Baba ocağımıza teşrif etti ve beş günlük bir maraton başladı.

Ertesi gün cumartesi tüm koldaşlarımızın gelmesiyle asıl programımız başladı. Sabahın erken saatlerinden uzaklardan gelen koldaşlarımızın katılımıyla yurt dışı ve yurt içinden yaklaşık 150 kişi geldi.

O gün önce, hasretle beklediğimiz KULBAK BİLGEMİZE kavuştuk ve imzalı olarak sultanımızın ellerinden KULBAK BİLGE kitabına kavuştuk.

Ardından hasret ve özlemle beklenen oğlak ziyafetine geçtik. Oğlakçı başları başköşede sultanımız ve Erol Elmas ve değerli misafirlerimizle beraber yerlere serdiğimiz hasırlara eski TÜRK geleneklerinde ki gibi bağdaş kurup sofra düzeni aldık.

Görev alan koldaşlarımız hariç hepimiz sofrada ki yerlerimizi aldık. Dağıtım başladı. Bendenize önce bir büyük but geldi lakin yanlış rezerve denilerek but dolu tabak benden alındı. Asıl tabak, tabak değil sini içinde 5 kişiyi doyuracak bir yemek önüme kondu. Oysa önceden planlanan bir komplo/ şaka kurbanı olarak bir gün öncesinden seçilmişim haberim yok! Gelen tabak büyük olmasına büyüktü lakin içinde ki etin rengi farklıydı. Her zaman ırkçılığa karşı biri olan ben itiraz ettim. Renk ayrımına karşıyım dedim. Dedim lakin dinletemedim. Önüme konulan sini içinde büyük ihtimal hindi eti ama o kadar fazlaydı ki benim gibi en az beş kişiyi doyurur. Ben beyaz olan ete dokunmadım. İsteyen bazı koldaşlara verdim. Daha sonra sultan babam bana özel ayrı bir tabak yaptırım oğlak ile olan vuslatım gerçekleşti. Herkes doya doya kana kana oğlakta zirveye çıktı. İnanın Oğlak eti bir gün sonraya bile kaldı.

Ocağımızda ne zaman bir yemekli toplantı yapsak bir türlü sayıyı tutturamıyoruz. Bereketi her zaman dolup taşıyor. Biz yetmez sanırken inanın gelenin iki katı her zaman yemeğimiz artıyor. Biz 120 kişi hesap ettik. Yaklaşık 200 kişi yedi ve bir gün sonra en az 50 kişilik daha yemek çıktı. Şükürler olsun.

Yemekten sonra karne alan çocuklarımızı unutmadık ve karne hediyesi vererek onların başarıları için dua ettik.

Ardından Sakarya meşk grubu ve Kalperen korusu eşliğinde meşk programımız oldu. İzmirli koldaşlarımızın halk oyunları ayrı bir coşku verdi. Bir ara birçoğumuz oyunların içinde bulduk kendimizi.

Daha sonrasında ise Sultanımızın emri ile KULBAK BİLGE kitabını konu alan ocağımızda ki 2. Çalıştayı yaptık yine dolu dolu bir tefekkür fırtınası oldu. Bu kalperenler nasıl bir kardeşlik içerisinde ki; Bir bakıyorsunuz, çocuklar gibi şen şakrak oyun, müzik, tiyatro. Bir bakıyorsunuz, sanki her biri ayrı bir bilim adamı gibi öyle sözler ve kelamlar çıkıyor ki, şaşırmamak elde değil. Her biri ayrı bir konuda kendini yetiştirmiş, muazzam fikirler içerisinde. Kimi şair, kimi yazar, kimi tiyatrocu, kimi ses sanatçısı, kimi elektrik, astronomi ve daha nice değişik güzel ilgi alanları.

Faydalı olmanın, vatan sevdası içerisinde, aşk, muhabbet ve gönül yapıcılar. Tıpkı ALP, EREN ataları gibi. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyor ve tebrik ediyorum. Başarılarımız için duacıyım. Bizi birleyen Sultan babamıza teşekkür edip ellerinden öpüyorum.

Çalıştay sonrası, uzaklardan gelen koldaşlarımızı sultanımız ile bire bir sohbet  ve soruları için baş başa bıraktık.

Sabaha doğru herkesin aklında olanı baba sultanıma söyledim. Sultan baba Kebuter olup uçalım mı dedim. Sağolsun kırmadı bizi ve kalabalık bir şekilde kebuter zikri yaptık. İlk defa katılıp çok güzel anlar yaşayıp şaşkın ve heyecanla anlatanların hali, bizi bazen gülümsetti. Bazen de duygulandırdı.

Ertesi gün. Pazar günü oyun sohbet ve neşe ile geçti. Bazı koldaşlarımızı uğurladık. Akşamında yine çok kalabalık kaldık. Lakin bende gece ayrıldığım için o güzel gecenin anlarını demlerini yaşamadım. Yaşayan koldaşlarımız her zamanki gibi kuş gibiydiler. Gönülleri gözleri pırıl pırıl, çakmak çakmaktı. Baktığımızda anlıyorduk. Her birinde ayrı bir heyecan.

Pazartesi yine ocağa geçtim hala 60 kişiye yakın koldaşımız ocakta idi. Rekorlar kırılmak için derler ya ocağımızda en uzun toplu olarak kalma rekoru parçalanmıştı. Yine sohbet, meşk ve güncele dair sohbetlerle sabahladık. Sabahlarken de yine güzel anlar yaşadık. Uykuyu artık koldaşlar yenmişti lakin beden artık bir yerden sonra kontrol den çıkıyor istemsiz uyumak istiyor. Bence çok normal.

Masa, PARS TAKIM YILDIZINI Sultanımızın önderliğinde keşfetti.

O fotoğrafı iyi inceleyin koldaşlarım neler göreceksiniz neler.

Salı günde orada kalındı. Ertesi gün Çarşamba sabah oradan Sultanımız ve koldaşlarımız oradan ayrıldı. Beş gün dolu dolu geçti. Her anın da olan koldaşlarımız olduğu gibi ara ara gidip gelen ve ilk günden ayrılanlarda oldu. Lakin biz şuna inanıyoruz. Bir günde olsa, beş günde olsa hatta uzaklarda olup ta gönlü bizimle atanlar biz hep birdik, beraberdik. Ben öyle inanıyorum.

Böyle bir organizasyonda bizimle beraber olan tüm gönül dostlarına, koldaşlarımıza ve her türlü özveriyi gösteren her bir koldaşımıza ayrı ayrı teşekkür ederken; Başta Sultan babama, Yener DURSUN başkanıma Yönetim kurulumuza, üyelerimize ve oğlak günü için oğlakları alan, kesen, pişiren,  dağıtan ve yiyenlere teşekkür ediyorum. İsim yazmama gerek yok onlar kendilerini biliyor.

Kalperenler, ALLAH’ın izniyle hayatın her alanın da Sultanımız ile beraber; iyilikte, güzellikte, vatan için, insanlık için var olacaktır. Kalperenlere SELAM OLSUN.

Bekir ÖZTÜRK

 

 

 

 

        
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber 6,359 defa okundu.