Türkiye’yi Kıstırma Operasyonu

26 Ekim 2010 09:45 tsi
Türkiye yükselişe geçer de, bağımsız dış politika uygular ve güç merkezlerini karşısına alır, ekonomisi güçlenir de bunun cezasız kalması düşünülebilir mi?

Türkiye yükselişe geçer de, bağımsız dış politika uygular ve güç merkezlerini karşısına alır, ekonomisi güçlenir de bunun cezasız kalması düşünülebilir mi? Bazı merkezlerin harekete geçip Türkiye'yi hizaya getirme operasyonu düzenlemeleri kaçınılmazdı. Nitekim beklenen oldu. Amerika kaynaklı İsrail destekli zeki bir plan hazırlandı ve devreye sokuldu. Aralarına benim de dahil olduğum bazı gazeteciler hükümete erken uyarı sistemi gibi davrandık, olabilecek tehlikelere dikkat çektik. Umarım artık tehlike görülmüştür, ben bugün işi şansa bırakmamak için tekrar yazacağım. 

Başta Amerika olmak üzere bazı güç merkezleri Türkiye'nin bağımsız aktif dış politika izlemesinden rahatsız ya, komşularla, özellikle İran'la, sıfır problem politikamız bazı planları bozuyor ya, İran'a karşı füze kalkanı savunma sisteminin Türkiye'ye konuşlandırılması teklifi yapıldı Amerikan yönetimi tarafından. Böylece Başkan Obama'nın direktifiyle eylül ayı içinde Amerikan yönetiminin tim birimlerinde başlatılan 'Türkiye ne yapıyor ve biz ne yapabiliriz" çalışmasının sonucunda çıkan planı da görmüş olduk. Amerika, füze kalkanı teklifini Türkiye'nin hemen reddedeceğini düşündüğünden bunu NATO çerçevesinde bir plan olarak sundu. NATO üyesi Türkiye'nin teklifi reddedemeyeceği düşünülüyor. Ancak hangi çerçevede konulursa konulsun füze kalkanı devreye sokulduğu an Türkiye'nin bir süredir titizlikle istikrarlı biçimde uygulamaya çalıştığı yeni bağımsız dış politikası büyük bir darbe yemiş olacak. Kredibilitesi zedelenecek. Türkiye'nin artık saygıyla karşılanan yeni dış politikasını uygulayabilmesi zorlaşacak. NATO çerçevesine alınarak sunulan Amerikan teklifini reddettiğimiz takdirde dış politikamız belki kurtulacak ama bu defa da NATO ile büyük kriz yaşayacağız. Komünizm çöktükten sonra kendisine düşman bulamadığı için bir varoluşsal kriz yaşamakta olan NATO, İslami terörü kendisine esas düşman gibi tanımlamaya çalışıyor. İran, NATO'nun hedefinde. Bu da Amerika'nın ve İsrail'in çok işine geliyor. NATO içinde zaten Türkiye'nin İran ile ilgili tavrı şikâyet ve endişe konusuydu, hatta bazı NATO bilgilerini İran'a aktaracağımız korkusu bile dile getirildi. Bütün bunlar veri iken Türkiye bir de dış politikasını öne sürüp füze kalkanını reddederse bu NATO içinde büyük krize yol açacak. Gelecek ay Lizbon'da toplanacak NATO zirvesi bu yüzden Türkiye açısından çok önemli ve kritik. Tartışmalar sertleşirse Türkiye'nin NATO üyeliğini bile sorgulayanlar çıkacaktır. Gördüğünüz gibi Amerika'nın Türkiye'yi köşeye sıkıştırma planı gayet zekice. Türkiye'nin nasıl bir karşı hamle yapacağını merakla bekliyorum.

Türkiye bu arada kendi dış politikası gereği güç merkezlerinin yerleşik düzenini rahatsız etmeyi sürdürüyor. İran üzerinden geçerek gelen ve İran'da yakıt ikmali yapan Çin uçaklarının katıldığı hava tatbikatı yapıldı. Bu tatbikattan buna geleneksel olarak katılan İsrail'in bu yıl çıkarıldığını unutmayın. İsrail, İran, Çin ve Türkiye'nin bu işbirliğini aslında cinsel bir kavram olan yeni üçlü ilişki (New threesome) olarak tanımladı. Aynı zamanda Karadeniz'de umduğu varlığı gösteremeyen ABD'ye karşı Türkiye Rusya ve Ukrayna ile Karadeniz savunma anlaşması içine girdi. Böylelikle Rusya'nın Karadeniz filosunun Akdeniz'e inmesinin yolu açılıyor. Türkiye'nin bu manevralarının NATO içinde bir tezgâh hazırlayan ABD ve İsrail'in hiç hoşuna gitmediği söylenebilir. Bu arada Rusya ve Ukrayna'nın NATO üyeliğinin de tartışılabileceği kasım ayındaki NATO zirvesinin önemini tekrar vurgulayarak bitiriyorum bu bölümü.

Kaynak: Serdar Turgut HABERTÜRK

Bu haber 3,574 defa okundu.