Kozmogoni; Yunanca Kozmos (Düzen/Evren) ve Gnosis(Sezi/İlham ile elde edilen bilgiler/doğum) sözcüklerinden oluşmuş bir kelimedir. Yaratıcı tarafından var edilmiş evrenin ve evrende görülen düzene ait bilgilerin, ilham/sezgisel olarak ifade edilmesini, yorumlanmasını anlatır. Kozmogoni bilimsel olmaktan çok, mitoslardan inançlardan ve sezgisel yorumlardan oluşmuştur. Bunu söylerken ifade edilen şeylerin masal, uydurma şeyler olduğu anlaşılmamalıdır. Kozmogonik anlatımları, bilimsel metodoloji disiplinleri ile değilde nesilden nesile aktarılan; söylencelerdeki bilgilerle, destanları, tamgaları, petroglifleri ve bunlarda kapalı olan işaret ve ifadelerin, bu alana özgü değerlendirmeyle yapıldığı anlaşılmalıdır.
Dünyanın en kadim medeniyetine ve Kozmogonik litaratürüne sahip olan Türk uygarlığı kendi medeniyet membaından dünyanın dörtbir yanına yayılmış ve yayıldıkları yerlerdeki kendilerinden daha düşük seviyedeki insan topluluklarına uygarlığı/Uygurluğu getirmişlerdir. İskandinav topluluklarında; Oğuz Ata, Odin olmuş, İndus medeniyeti, Güney Amerika medeniyeti ve diğer büyük diye tabir edilen medeniyetler hep Türk Kozmogonisinin etkilerini ve izlerini taşımaktadırlar. Var edildikleri günden beri tek Tanrı inancında kalan Türkler, tabiri caizse hep gökle irtibat halinde olmuşlardır. Mavi gök onlara esin kaynağı olmuş, bu gök altında illerini, törelerini hep tek Tanrı adına türetmiş ve yürütmüşlerdir. Yusuf-15 ayetinde (Göklerde ve yeryüzünde nice deliller vardır ki onları görmezler ve yüz çevirip giderler) belirtilen gökteki ve yerdeki deliller ve işaretler Türk Kozmogonisinin ana hatlarını oluşturur. Türk, yaratıcısının işaretlerini hem göklerde hem yerlerde daima görmeye çalışmış ve sezdiği her işareti petrogliflere (Kaya resimleri) destanlarına, kilimlerine, yaptıkları mimari şaheserlere, mezar taşlarına, hikayelerine nakşetmişlerdir. Türk Kozmogonik öğelerinden birisi olan Altay Destanı şu şekilde başlıyor; Yer, gök hiç bir şey yokken sadece su vardı. Tanrı Ülgen bu sonsuz suların üzerindeydi.(Allahın arşı su üzerindedir) Sonra sudan Akana göründü ve Tanrı Ülgene şöyle dedi ‘Yaratmak istiyorsan Yaratıcı olarak şu kutsal sözü de: Bolsun kıl.Yani yaptım oldu.Ülgen bu sözler üzerine suların dibinden toprak parçalarını çıkardı ve bolsun kıl dedi,Arz/yeryüzü oluştu. Günlerden bir gün bu kara parçalarının birinin üzerinde bir parça kil gördü ve dedi: Kişi oğlu bolsun kıl…ve kil birden insan oldu.Bu ilk insanada Oğuz dendi. Burada dikkati çeken ifade ‘’Bolsun kıl’’dır.Yani İslam inancındaki Allahın c.c ol (Kün feyekün) emri. Görüldüğü üzere Kozmogonik litaratürler tarandığında, hakikate ait bir çok şeyler ortaya çıkacaktır. Kozmogoninin ne demek olduğunun anlaşılması için verilen bu örnekten sonra yazının asıl konusu olan Oz tamgasına gelelim;
Oz tamgası/Çarkıfelek/Svastika,Ön-Türkler tarafından kullanılmıştır ve diğer medeniyetlere de Türklerden yayılmıştır. Türk kültüründeki esas kullanılan ismi oz tamgasıdır. Bu damga Ön-Türklerde Ozlaşarak Tanrıya erişmeyi temsil etmektedir. Oz damgası, öbür dünyaya geçerek orada şekil değiştirerek (metamorfoz) yeniden oluşum şeklindeki düşünceyi kapsar. Ön-atalarımız 4 adet ÖG damgasını (Ters L harfi) uçlarından bir haç şekli oluşturacak şekilde birleştirmişlerdir. 4 sayısı, Dört cihan demektir ki, bu şekil 4 cihanda Tanrıya erişme düşüncesine sahip olma demektir. HAÇ diye görülen şekil ise, Ön-Türkçede, OQ damgasıdır. Günahsız olmayı ifade eder. Aslında meydan gelen şekil HAÇ değil, UÇ damgasıdır. Şekil, dönme hissi verir. Bu UÇ damgası Ruh’un dönerek Tanrıya erişmesini ifade eder. Mevlevi ve Bektaşilerde, insanların grup halinde eksenleri etrafında dönerek “göğe” yükselme, orayla irtibata geçme ritüeli yaygındır. Saz şairleri de sazları ile canları ozlaştırır. Tanrısal öğelerle canları Tanrı buyruklarına eriştirirler. Bu nedenle saz şairlerine ozan denilmektedir. (Selam olsun yeşil yapraklı sazıyla çalıp çığıran Ozanımıza, Kulbak atamıza). Türklerdeki OZAN müessesesiyle ilinti kurulursa; Evet bu sırrı bilen, tamganın sırrıyla gelecekten, geçmişten müsaade edildiği kadar bilgi alan ve bu bilgileri toplumuna sazıyla calıp çığırarak anlatan veli kişilerdir ozanlar.
Resimlerdeki ozan ve kopuzu açıkça görülmektedir.
“Oz”laşarak/Aşk ateşiyle yanarak Tanrıya ulaşma fikri, Hacı Bektaşı eli’leri, Yunus Emre’leri Anadolu’ya gönderen Ahmet Yesevi hazretlerinin temel felsefesi idi. Ahmet Yesevi hazretleri için yaptırılan külliyenin temel süsleme motiflerini “Oz damga”sı oluşturmaktadır.
Yesevi Hazretlerinin türbe duvarındaki Oz tamgası.
İstanbul Arkeoloji müzesinde Bizans sikkesi denen ve 1numara ile kayıtlı olan sikke gene bu damgayı taşır ( Prof. A.Alpay, İst. Archeo. Mus. A Turizm, 1995 ) İ.Ö. 500 tarihi verilen bu sikkeler bu tarihte, İstanbul’da Bizanslıların değil , Ön-Atalarımızın bulunduklarını gösterir. Bu sikkelerin öteki yüzünde Ön-Türkçe OY-ÖGÜY; yani düşünme yeteneği yazılıdır.
( Kazım Mirşan )
Saymalıtaş/Kazakistan Petroglif olarak Oz tamgası (Uçlarının Kurt başına benzemesi manidardır.)
Kadim Türk kozmolojisinde Kutup-Demirkazık (Kulbakbilge-14 de bahsedilen gök ile yer arasındaki KAZIK) yıldızını merkez alarak Büyükayı takım yıldızının 4 mevsimde göksel konum ve pozisyonlarına bakılmış; bu durum petrogliflere (Kaya resimleri) paralara, binalara nakşedilmiş ve bu çıkan çizimsel forma Oz-Çarkıfelek tamgası denmiştir. Bu tamgamız sırlıdır. Muhterem hocamız, kıymetli büyüğümüz sayın Oktan KELEŞ’in çizgi Kulbak Bilge serisinde bizlere öğrettiği gibi bu tamganın sırrını bilen (Kulbak atamız gibi) erenler bu yolla zamanda ileri ve geri gitmeye yarayan yolu yöntemi izinle kullanmış ve kullanıyorlar.
Gökyüzünde Oz tamgamızı çizen büyük ayı takım yıldızı her daim Cassiopeia (Taht)takım yıldızının gözetiminde. Cassiopeia gökyüzünde hafif yatık M şeklinde görünen bir takım yıldızdır ve M'nin ,ahir zamanda tahta oturacak mübarek kişinin gökyüzündeki işaretidir. Buradan da anlaşılacağı üzere Oz tamgası ve bunun sırrı M ile de alakalıdır.
Büyük ayı takım yıldızı ve Taht takım yıldızı
Sayın Oktan KELEŞ’in muhabbetullah sohbetlerinde bulunma saadetlerine ulaşmış biri olarak, bir sohbetlerinde anlattığı ve bize tefekkür edin bakalım diye yol verdiği Kayı tamgasının yeryüzündeki remzi ile gökyüzündeki remzinin irtibatını irdeleyip tefekkür ettiğimde Sultanımızın himmetiyle çizdiğim şekil de Oz tamgasını işaret etmektedir.
Türk Kozmogonik literatürünün insanlığın alemdeki seyri hakkında taşıdığı önem ortadadır. Bu öyle kadim bir kayıttır ki tüm beşerin hafızasını taşır. Bunlardan bihaberdik, gündelik hayatın hengamesinde o çamurlu sokağın bataklığındaydık. Ta ki gönüller Sultanı, Tarık C. kardeşimin o güzel ifadesi ile "Ahir Zaman Paşası, muhterem hocamızı bulana kadar.
Her biri nice idrak kapılarını açan kitapları ile gönüllerimizin pasını gideren sohbet/muhabbetullah programları ile hayretimizi her gün daha da arttıran çizgi serileri ve bunların sayesinde bu milletin çocukları yeniden doğruluyor, uyuşmuş bacaklarını esneterek yeniden ufuklara koşmaya hazırlanıyorlar.
Yüce önderimiz, Atatürk'ümüzün ‘’Türk çocuğu atalarını tanıdıkça kendisinde daha büyük işler yapma azmini bulacaktır’’ sözü sayelerinde hayat buluyor. Bu feyz ve hikmet deryasının kıyılarına erdirene hamdolsun, sebepkârı Sultanıma aşk olsun
ORKUN AKAR
NOT: Konuyu çalışırken sevgili Bülent ATEŞ kardeşimle istişare etmiş, Ozanlık müessesesi hakkındaki katkılarından istifade etmiştim. Kendisine buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
https://www.onaltiyildiz.com/?haber,3971
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle