En Sıcak Konular

Oktan Keleş



Oktan Keleş
14 Ağustos 2020

Kambaba-7




 https://www.youtube.com/watch?v=GpqFmpL_qok 


 

Konuşmanın Deşifresi: (Konuşma birbir deşifre edilmeye çalışılmıştır, ancak referans noktası konuşmanın kendidir.)       

Kraliçe arı - Güzel sözler Allah'a nasıl ulaşır?   

               

Şimdi bir arıbeyi göreceksiniz. Bu kraliçe arı denen arılardan. Tabii doğada yakın çek şöyle, ne kadar güzel bir arı. Gördüğünüz gibi gittiği yere oğul verir. Bizim kara kovanlar var. Bu sene tabii ki geciktik. Görmüş olduğunuz gibi uçtu, artık doğaya ve böğürtlenlere kondu. Bak! Görüyor musun orada? Görüyor musun? Evet. Bakalım Böğürtlenlerimiz de olmaya başladı. Tabi Tabiat bize her şey ikram ediyor. Bunlar gördüğünüz gibi, bir ikram. Kıymetini bilmek lazım. Her taraf böğürtlen. Tam olmadı daha, yeşiller var. Kırmızılaşıyorlar. Daha sonra siyahlaşıyorlar Siyahlar oluyor. Al, Balam bir tane de sen, bakalım. Eyvallah, Kam babam. Evet, ne güzel değil mi? Evet. Bir şey mi soracaksın? Kam Babam, bir şey sorabilir miyim ? Sor bakalım. Uzun zamandır düşündüğüm bir ayet var. "Allah'a ancak güzel sözleriniz ulaşır" diye. (Fâtır Suresi 10. Ayet) Burada, "güzel söz" lerinizden kasıt; Onu yüceltici sözler mi acaba? Güzel bir soru. Şimdi öyle bir Allah düşünki, Tanrı. Kendini yücelteni çok seviyor, egoist. Narsist. Değil mi? Evet. Müslümanlar bunu iyi düşünsün. Eğer nasistse Tanrı; kendini yüceltenleri , güzel sözleri.. "Güzel sözler ona ulaşır" diye, bir kelam var. Bizler gibi, duyguları var demektir. Değil mi? Eyvallah Öfkeleniyor, kızıyor yani acizlik belirtisidir. Oysaki o, aciz değildir. O zaman güzel sözlerden kasıt ne olabilir. Mahlûkatın, bütün yaratılmışlığın birbirine söylediği güzel sözler ona ulaşır. Mesela, "güzel arı", gel buradan bak. Yaklaş, bak hala arımız burada şimdi ne yapacak oradan bal alacak. Belki de gidecek bir yere oğul verdirecek. Aha! Şimdi biz buna, "güzel arı" , "güzel böğürtlen", güzel mahlukat aramızdaki güzel muhabbetlerin sözleri ona ulaşır. Çirkinlikler, kötülükler değil. yoksa Onu yüceltmek, işte Allah'u Ekber demekle, o ekber olmaz. Dememekle de küçük olmaz. O zaten en büyük. Değil mi, Tengri? Tek Tengri. Eyvallah Kam Babam Böyle şeylerle ilgilenmez. Müslümanlar bunu düşünsün. Demek ki birbirimizle olan, muhabbetler, güzel sözler ona ulaşır, ondan hoşnut olur. Değil mi? -Eyvallah. Bak tabiatın güzelliğine. Ne kadar güzel değil mi? Şu ağaca bile; "ne kadar güzelsin ağaç" dediğiniz zaman, o ondan hoşnut oluyor. Neden? Eser sahibi, eser sahibi derken, yine burada bir narsizim, egoizim yok. Yani, "ben yaptım, bak benim eserim böyle." Zaten herşey güzel, bizler güzeliz. Herşey güzel. O da güzel ve dolayısıyla da, bütün sözlerden kasıt neymiş? Mahlukatın, yaratılmışlığın, bir birlerine olan muamelatı, güzellikleri gidiyor. Sadece söz, kelam da değil bu. Fiiliyat da öyle, güzel her şey ona ulaşıyor. Güzel olmayan fiilatı ne yapıyor? "Settar" ismi var ya, örtücü, örtüyor. Görmemezden, duymamazdan geliyor. Yerlerine de, kapatın deniyor. Vesaire değil mi? Demek ki Tanrı narsist, egoist değil. Doğru mu?( -doğru) O zaman asıl yücelikte bu değil mi? (-evet) Demek ki birbirimize olan, "güzel sözler". Balalar, hepiniz çok güzelsiniz. Sizi özledim.   

 Balık avı " Tengri'yle, doğayla, yaşamla nasıl bir bağ kurulur.

Evet, Balam. Gel bakalım. Balık nasıl tutulur? Öğreteceğiz. Şimdi, önce, mevkimize girelim Şu güzelliğe bak. Ver bakıyım feneri. Şuraları al şöyle. Alıyor musun? Alıyorum Kam Babam, gece zifiri karanlık. Ormanın ortasından akan, ağaçları bilmiyorum alabiliyor mu? Yok çıkmıyor. Çıkmıyor mu? Ağaçlar çıkmıyor mu? Çıkmıyor. Bak, ormanın içerisinden akan, su yu alıyor mu? Suyu alıyor. Görüyor musun? Şu güzelliğe bak. Evet, çok güzel. Çok temiz bir su. Nehir böyle uzayıp gidiyor. Evet. Hep taşlık burası. Şimdi burayı alıyor mu? Alıyor. Bak tertemiz, berrak su görüyor musun? Evet Kam Babam. Tertemiz. Şimdi bak. Ormanın, arasından, ağaçların arasından geçerek. Devasa ağaçlar var burada. Ben şöyle karşıya atlayayım. Dikkat et! geceleyin kurt gibi olsun gözlerin. Görüyor musun ağaçları? Şu nu görüyor mu? Görüyor. Bastığım kayayı görüyor mu? Çok karanlık -Evet Evet çok yüksek Bak burası şimdi, derin bir alan, şu tarafa atlayacağız. Tekrar. Evet, şurada yerimizi belirleyeceğiz. Evet oltalarımızı kurmak için. Güzel bir alan. Hatta şu tarafa geçip. Sen de gel bakalım. Ver sen onu bana Sen yürü. Dikkat et. Evet ben de şöyle geçeyim. Senin yüzüne tutayım şöyle, bi. Eyvallah Evet gecenin bu saati, ıssız iki ormanın arasında, değil mi? Evet, Kam Babam. Koca, demek ki.. Suyumuzu ve balığımızı tutacağımız yer şu alan. Söyle bak. Zifiri karanlık burası. Bu fener çok şey gelmeyecek al bakalım. Bunu da al. Şöyle biraz oturalım. Yer belirleyelim. Nasıl yer? Çok sessiz çok tenha yerler. Kam Babam, insan burada böyle güzel yerde, kendini Tengri'ye yakın hissediyor. Tengri'ye heryerde kendimizi yakın hissedeceğiz. Eyvallah Hissetmekten ötesi bunu bileceğiz. Lafın gelişi hissedeceğiz diyorum. Artık, düşünmeden bilmeden, yani lügattaki anlamıyla, tefekkür etmeden iman yok. O eskidendi, bilmeden düşünmeden. körü körüne inanmak. Tengrini isteği bu değil. Artık düşünülecek. Ve bilinecek. Ancak bu düşünme yapılarak Tengri ile bir bağ kurulacak. Hissetme ötesi bir bağ anlatabildim mi? (-evet) Şimdi demek ki neymiş? Dolayısıyla da Artık devir bitti. O eskilerin imanıydı. Biri bir şey söylüyordu. Bir yalvaç geldi. Bir din adamı geldi. Falan geldi filan geldi. İman ediyorlardı? Yani, o devirler kapandı. İlkel bir inanç kaidesi yok. Bu yüzden de Tengri ile insanlığın bağı koptu. Asıl "Fetret Dönemi" denilen şey. Müslümanlar bunu da iyi bilmeli. Peygamberlerin gelmediği falan, devirler değil. Tengri ile bağını kopartıldığı insanlığın, devirlere denir. Eyvallah Kam Babam. Anlatabildim mi ? Harun Bala (-evet) Demek ki neymiş, düşünmeden, bilmeden artık iman yok. Bu devirde. Tengri ile ancak bu şekilde bağ kurulur. Dolayısıyla da bağ kurduktan sonra hissetmeye de gerek yok. Sana bir sır vereyim mi? Verin Kam Babam. Sana bir sır vereyim. Çoğu alimler falan tartışır bunu. Peygamberler meselesinde falan, yalvaçlar konusunda. Sır şu; herkes düşünsün, balalar düşünsün. Tengri Sana Seni gönderdi. Eyvallah. Anladın mı? (-anladım) Karanlıkta ben tabii seni çok fazla yüzünü görmüyorum. Evet başlayalım mı işimize? -Başlayalım Kam Babam. Hadi bakalım takımları getirelim şuradan.(-hemen) Dikkat et bak, bastığın yer kaya. Evet Kapat şeyi.. Evet Şu anda saat gece 3.30 Balaya balık nasıl tutulur? Onu öğretiyoruz. Epey bi denedik. Bir tanesini kaçırdı bizim, Harun Bala. Şöyle tut suya. Bayağı bir akarsu önündeyiz Evet bu sabır işi görüyorsun değil mi? Evet Kam Babam görüyorum. Hayvanlarla nasıl bağ kurulur? Kam Babam Hayvanlarla nasıl bağ kurulur? Hayvanları seveceksin. Sadece, kendi hayvanını değil. Bazı bayanlar, özellikle kendi kedisini seviyor. Başka kedilere düşman. Kendi köpeğini seviyor. Başka köpeklere düşman. Yani kendi hayvanı ile bir bağ kuruyor. Fakat bu hayvanlarla kurulan bir bağ olmamış oluyor. Neden? Çünkü ben yaşadım gördüm Kedileri besliyor adam, başka kedilere ateş ediyor. Diyor ki; "benim kedilerime zarar veriyor" bu hayvan sevgisi değil. Bu bir bağda değil, bu başka bir şey egosunu tatmin etme, belki anti-sosyal, başka, istenmeyen bir bağ kurma psikolojide. Hayvanlarla bağ kurmak kendinle bir tutmak (aha!) anlamına da geliyor. Bu arada bizim şeyde vuruyor. Suya ışık vurma. Şu tarafa doğru tut. Evvet, çekkk çek, helal be.. Dur bakalım. Dur! Evet gördüğün gibi, aman! dur.. dur.. İşte mesela, şimdi bir bağ kuracağız biz bunla değil mi? (-evet) Güzel bir balık. Maşallah büyük de bayağı, hm, tam porsiyonluk. Evet Şimdi gördün mü? Evet Kam Babam. Şimdi bu biz ne yapalım? Ne yapalım? Bir bağ kuralım mı? Kuralım. Ama elimizde durmuyor. Bağ kurmamız için suya koymamız gerekiyor. Bu biraz, bizim normlarımıza göre, aslında ufak bir balık. (-evet) Biz bunu istemiyoruz değil mi? Balam. -Evet Kam Babam. Bu balığı istemiyoruz. Neden istemiyoruz? Bu biraz daha büyümesi gerekiyor doğru mu? Doğru. Bir isim koyalım mı buna, ne koyalım buna? Siz bilirsiniz. Azad koyalım buna. Şöyle tut bakalım. Evet güle güle. Bu da değil, istediğimiz bu da değil. Boyu yeterli değil. Evet. Şimdi şöyle ver bakıyım, o feneri bana Telefonu da ver bakayım, senin yüzünü de alalım şöyle bir, anımız olsun. He, evet Yaratık gibi gözüküyorsun. Evet, Kam Babam. Herkese selamlar. Evet Bütün balalara, tekrar selamlarımızı iletelim. Bu arada, evet balığımız gitti. Şimdi anladın mı? Bağ nasıl kuruluyormuş? Anladım Kam Babam. İhtiyacımızın dışında, ihtiyacımızın olmadığı bir balığı tutmak, bize bir şey sağlamayacaktır. Dolayısıyla da insan doğaya, o dengeye, ekoloji deniyor şimdi, değil mi? (-evet) Sadık kalmak zorunda. Kendi bekası için. Burada menfaat de önemli değil. Kendi bekasından kasıt. Egoizm olmayacak, biz bütün varlıkla beraberiz. Yakalacağımız bir büyük balık, Tengri' nin armağanı olacak. İhtiyacımız kadar. Yakalayabilirsek, verirse. Biz gerekeni yapacağız. Hayvanlarla demek, nasıl bağ kurulurmuş? Kendimiz gibi bileceğiz, kendimizden bileceğiz. Dolayısıyla da Türkler, bütün doğaya, tabiata daha önce de defaatle söylediğin gibi ve söyleyeceğim gibi, kendileriyle eşdeğer görecek. evet, teşekkür ediyorum. Kapatalım bakalım devam edelim. (-tamam) Şu oltayı tekrar saralım. Evet Buradan aynalı sazanımızı tuttuk. Bayağı da büyük, gördüğünüz gibi. Şöyle göstereyim. Ama kaldırmadan havuza bırakacağım Şimdi biraz bize, yoldaşlık yapacak. Öyle mi? Evet Evet Harun'la beraber Harun! -Buyrun Sultanım. Tarihi ana şahitlik ediyoruz. Bakalım ne yapacak? Kocaman da bir şey maşallah ya, bu senin kısmetine geldi biliyorsun, değil mi? Öyle mi? Kaçırdığın balık biraz daha büyüktü. Hani var ya, kaçan balık büyük olur. (-evet) Evet, havuzumuzda üç oldu galiba bu, -üç, bu en büyüğü öbürleri ufak. Öbürleri alabalık, su çünkü soğuk, burada yaşıyor. Bakalım ne kadar duracaklar? Bize dostluk yapacak. Gecenin bu saati, teşekkür ediyorum. Bütün balalara selamlar. 

 

Kümes -Hayvan sevgisi üzerine.             


Evet şimdi Harun Bala ile, güvercinlerimizi alalım. Önce bir çiftlerimize bir bakalım. Yaklaş, görüyor musun? -Evet İşte bu, beş senedir bende bu. Bİliyorsun. Bunların dişilerini, şeye koyduk, kuma koyuyoruz. Çıkartıyoruz şöyle bir, kazlar tamam. Tavuklar orada. Hee demek ki; şimdi ne yapacağız. Kuşlarımıza bakalım. Filo uçsun bakalım. Hadi! Gelin bakalım gelin. Çocuklar ne haber? Gel bakalım Harun, yavru kuşlarımıza bakalım. Bakalım Sultanım. Bak şu güvercini, çek, bu çok nadir bir güvercindir. Evet, maşallah. Posta güvercini. Bunlarla Balalara, ayaklarına haber göndereceğim. Bağlayıp posta güvercini onlar. Şu çok, iki cins ayrı bir cins. Şu bu senenin yavrusu. Gel bakalım. Yavrularmız ne durumda, bak. Nasıl tüylendi gördün mü? - O maşallah. Bu kahverengi oldu. Bu bıdık. Bu anne bakınca nasıl güzel oluyor. Bak üstekilere bak bunlar da beyaz-siyah çıkıyor, bunlar.(-evet) Hayy yavrularım benim! Evet, gel bakalım burada. Buradaki bıdığımıza bakalım. Bak, bu kartal gibi vuruyor bak, dikleniyor efe bu. Yakından çek. Bak bak görüyor musun? Hareketleri görüyor musun? Hee he, bak, bak, görüyor musun? Görüyorum Kam Babam. Yakın çek, daha yakın çek. Bak, bak, bak, bak...he he. Buradaki daha ufak civ civimiz. Bu da daha tüylenmemiş, bu bıdık. O öyle kaldı herhalde. Yok daha, ufaklar var. Şuradaki bak yumurtalar, yine yumurtalar şurada var. Şimdi onlara bi bak, burada var. Şuradaki yumurtaları göster. Gösteriyor musun?(-evet) Burada da var. Haa, gelelim buradaki, kümesimize, bak yenileri çıktı. En ufaklar bunlar, bak minicik. Görüyor musun daha et gibi. (-oo ufak bunlar) Onlar ufacık şuradaki büyüdü, bak buradaki iki tanemiz daha büyüdü. Bunlar ufaklar, bunlarda demek beyaz alaca olacak, belli. Şunlar yumurtalar daha çıkmadı, altta gene yumurta var Bir tanede bak buraya yumurtlamışlar. Buraya yuva yapmışlar. Şimdi gördüğün gibi. Bu, şu yavruya iyi bak. Kam baba videosunda elle beslediğimiz yavru. (-evet) Şu dipteki, şuna, şu. Görüyorsun değil mi? Görüyorum Kam Babam. Kocaman Oldu. İşte büyüdü o. Ama başka bakıcı güvercinler baktı ona. Annesi ile babasını sansar aldıydı. Demek ki. Neymiş? Oo Maşallah bak Şimdi biz o kadar baktık ona, onun kadar şişman yapamadık neden? Anne-baba bakıyor. Maşallah Maşallah. Bak, kafasındaki sarı tüyleri görüyor musun? He he. Paçalı bu. Bu da güzel bir çocuğumuz. Bunun cinsi neydi, Kam Babam? Bunlar oyun kuşları deniyor ama. Ben biliyorsun burada Bozdağ ırkı oluşturmaya çalışıyorum. Benekli ırk. Gösteririz birazdan yine. Çok çeşitli, bak bak bu da vuruyor, bak bak, bak... Evet Gördüğün gibi. Şimdi onlar, biraz hava alsınlar. Kam Babam, dün balığı tutarken, hayvanlarla ilgili çok güzel sözler söylediniz. Hala onun etkisindeyim. Hayvan sevgisi üzerine, hayvan sevgisi üzerine. Evet. Bak, bak görüyor musun beneklileri? Göster şuradan şimdi. Şimdi hayvan sevgisi, üzerine şunu söyleyelim. Dedim ya, kendi kedisini seviyor başka kediyi sevmiyorlar. Kendi köpeğini seviyor, başka köpeği sevmeyenler var. Bu hayvan sevgisi değil. Bu kendi egosunu, kendi egosunu o hayvana kodlayıp onu sevmek gibi. Onunla bağ kurmak gibi. Bu doğru bir davranış değil. Ya da kedi sevmek köpek sevmek, kuş sevmek. Bunlar hayvan sevgisi değil. Hayvanlar aleminden bir cüzü sevmek, diyelim. Seçmek. Bak, Denizli horozunu göster bak. -Evet. Görüyor musun orada? Ha, bu biliyorsun, bu bizim vukuatlı. -Kaçak. Şimdi, şuraya bak. Tünüyorlar oraya yine. Sen oraları bir göster çek, ben şuradan biraz yem getiriyim.-Hemen. Demek ki; ne yapacağız? Hayvanları bir bütün olarak kabul edip, Kediyi, kuşu sevmek, ya da işte bir kanaryayı, bir tavşanı değil. Bütün hayvanlar alemindeki, bütün varlığı seveceğiz. Yılanı sevebiliyor musun? Çiyanı sevebiliyor musun? İşte bir tosbağayı ya da bir aslanı bir kaplanı, yani aslında hayvanları sevmek dediğimiz şey. Kendimizi sevmektir. Eyvallah. Kendinin hayvani noktasını sevmektir. İnsan hayvaniyattan ayrı bir yaratılışta da değildir bir mahiyette. Fizyolojik olarak, yanlış anlaşılmasın. Kendi tabiatında olan şeydir. Nebatatda öyledir. Doğasında olan şeydir. Yoksa ben kediyi aldım sevdim. Bak bu da, Ee yabani bir güvercin bu hastaydı bu, 6 ay buna Kemal baktı. Sonra dedim buraya getir koy onu. Saat Kulesi'nde bulmuşlar bunu. İzmir Saat Kulesi'nde, uçamıyor muşi, rahatsız. Veterinere götürmüş ölür falan demişler. aşağı-yukarı 6-7 aydan beri yaşıyor bu. Bir seneye belki de yaklaştı. Maşallah Burada bunlarla yaşıyor. Bu neki? Bütün doğayı tabiatı sevmek gerekir. Onlardan bir cüzü, efendim. İşte gülü seviyorum ama dikenini sevmiyorum, öyle bir şey yok o bir bütün. Anlatabildim mi? Kediyi seviyorum ama işte, çakallı sevmiyorum. Tilkiyi sevmiyorum. Yok öyle bir şey. Bütün varlık aleminde ki, her türlü yaratılışı benimsemek. Sevmekte gidip de aslan kafesine gir onu kucakla demiyoruz yani. Ama insanın içerisinde de bir aslan var. Onu nasıl kucaklayabiliyorsa, işte ona nefis diyorlar. Değil mi? Bir çok ekolde onun çeşitli isimleri var. Varlık alemini de kucakla bakalım. Anlatabildim mi? Bu psikolojikmen, bazı insanlarda o sıkıntı var. Bir bağ kuruyor kedisi ile köpeğiyle bilmem ne. Onu insandan da üstün tutuyor. Her şeyden üstün tutuyor. O zannediliyor ki hayvan sevgisi. Hayır. Aynı kişi başkasının köpeğine taş atıyor. Başkasının kedisine, ne bileyim hatta zehir atanlar var ya. Biliyoruz biz bunları vs. Demek ki, hayvan sevgisi dediğimiz şeyide yanlış anlamayacağız. İşte ben kuşu severim. Kanaryayı severim. Değil Hayvan sevgisi özde, kendini sevmektir. Değil mi? Evet, çünkü onların birçok karakteri bizim fizyolojimizde, psikolojimizde, bizde var. Dolayısıyla da budur. Birde dikkat et, hoşlanmadığın hayvanlara. Mesala insan derki. "Yılan Sinsi", yılan sinsi falan değil, fıtratını yaşıyor. Hoşlanmıyorsan kendinde de bir şeyler ara, bakalım. Sende de bir şey var mı? Anlata bildim mi? - Eyvallah İşte akrep sokar. Ee sokar öyle yaratılmış. Öyle silah verilmiş ona. Arı da balını koruyacak kadar, bir iğneye sahip değil mi? Dolayısıyla Hoşlanmadığımız korktuğumuz, İşte birçok doğadaki tabiattaki varlık aleminin bizi olan bir etkisi var ki. Biz bunu bir şekilde reddediyoruz. Anlatabildim mi? Psikolojimizi, (-evet) sevmiyoruz. Çekiniyoruz falan. Oysaki, Türkiye'den bahsedelim. Kaç kişi sokakta aslan görmüş. "Ben aslandan korkarım". Lan! aslanın yanında mı yaşıyorsun. Yaşıyorsun aslanla beraber, içinde bir aslan var. Kaplan var. Yılan var, çiyan var, tavşan var. Karaca var, değil mi? Ceylan var, geyik var gökbörü var. Doğru mu? -Evet. Bunların içinde, eliye eliye eliye o gökbörüyü, en tavan yapacaksın. (-eyvallah) Gökbörü asildir. Kendi işini kendi yapar. Kimseye aman dilemez. Doğru mu? -Doğru. Hee diğer hayvanlara kral yapacaksın onu, kağan yapacaksın. içindeki diğer hayvanlardan bahsediyorum. Tabi şimdi dış alemle, bak bizim Tengri dağımız da orada. Dış alemle iç alemini birleştireceksin. Arada duracaksın. Anladın mı Harun Balam? Anladım Kam Babam. Ver bakıyım. Evet. Harun Bala Yakaladığımız balıkları da buraya, attık ama. Şeyi gördün mü sazanı? Sazanı gördüm. Maşallah Hiç bir sorunu yok. İyi güzel. Evet Şöyle alıyorum. Özellikle şuradaki Şu güvercin, "İspiri" deniyor bunlara. Herkes bilmez bu güvercinleride. Çokta iri bir güvercindir bunlar aslında, postacı uzun uçarlar bunlar. İşte sadece; belli bir cüz hayvanı sevmekle bu iş bitmiyor. Doğru mu? -Doğrudur Kam Babam. Fındık var mı? Fındık. Fındık var. Kopar bakalım bir tane. Kopar. Heheh! soy. Kır içini ye. Bütün balalara da, selamımız olsun. Değil mi? -Evet. Onların adına. Evet Teşekkürlerimizi sunalım. Değil mi? Eyvallah herkese selamlar. Bugünlük bu kadar olsun. Eyvallah herkese selamlar.


Not: Videoyu yayına hazırlayan  ve konuşmayı deşifre eden   Fatih Erdoğan'a teşekkür ederiz.

https://www.onaltiyildiz.com/?haber,8065/kambaba-7


Bu yazı 1,977 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Ekim 2023 Necro: Dijital Büyü
    • 1 Temmuz 2023 GÖK TANRI İNANCININ KURANDAKİ İZLERİ
    • 2 Mayıs 2023 Nato Ezoterizmi
    • 23 Şubat 2023 NEKRO İSTİLA
    • 23 Eylül 2022 Adguk Öğretisi - Tanrının Gözü
    • 14 Eylül 2022 Kambaba-24 NATO-Yunan'la Savaş Olur mu? - Elizabeth Peygamber Soyu mu?
    • 28 Temmuz 2022 Mason Kemalistlerin ve Sözcülerinin Yalanları-2
    • 24 Temmuz 2022 Mason Kemalistlerin ve Sözcülerinin Yalanları-1
    • 23 Haziran 2022 KamBaba - Devler Uyanıyor - Bölüm 1
    • 17 Haziran 2022 Beş Büyük Plana Dikkat! AKP; Ana Muhalefet Partisi Olmaya Hazırlanıyor. (Kambaba-23 Gündem Özel)
    • 7 Mayıs 2022 Kambaba Gündem, Mülteci Sorunu - ( Kambaba-22 )
    • 19 Mart 2022 Kambaba-21
    • 27 Ocak 2022 Oktan Keleş ile Gündem-1
    • 19 Ocak 2022 Kambaba-20 Gizlenen 2025 Güneş Patlamaları - OTAĞ - Doğal Yaşam
    • 4 Ocak 2022 Adguk Öğretisi
    • 23 Ekim 2021 Kambaba-19 Gündem
    • 26 Eylül 2021 Kambaba-18 (Yaşanan kimin sistemi ? - Kur'an da her şey var mı? - Balık avı)
    • 24 Eylül 2021 Kambaba-17 ( Cahiliye Devri ile Bugünün Farkı !)
    • 22 Eylül 2021 Kambaba-16 ( Dış Tehditler )
    • 19 Eylül 2021 Kambaba-15

    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,760 µs