Komutan’ın “Koronorgan Kulağı” makalesinde puntolayarak vurguladığı korku üfleme tiyatrosu, yapay zeka konusu ile ilgili medyada üretilen içeriklerde de oynatılmaktadır. Bu bağlamda, makaleden bir gün sonrasında, OnAltıYıldız’ın 31 Mart 2020’de yayımladığı yapay zekayla ilgili iki önemli haber dikkatli incelendiğinde bu duruma örnek teşkil ettiği görülecektir. Bu haberler, webtekno Türkçe haber içeriği sitesinde yer alan “Koronavirüs için yapay zeka geliştirildi” ve “Google, Yapay Zeka İşlemcileri Tasarlamak İçin Yapay Zeka Kullanmaya Başladı” haberleridir.
Bu tip haberler her ne kadar artan bir sıklıkla git gide hem ulusal hem de uluslararası medya organlarında yer bulsa da aslında medyada yer alan içeriklerdeki “yapay zeka” kavramı, yapay zekanın esas anlamından uzaktır. Veri analizi, makine öğrenmesi, veri madenciliği, derin öğrenme, vs. gibi algoritmalarla ve kodlamalarla yapılan tüm ileri seviye analitik işlemler, yapay zeka olarak tanımlanmaktadır. Halbuki bu işlemler yeni değildir, en az 50 senelik bir geçmişi vardır; bugün bazıları eski isimleriyle, bazıları da farklı isimlerde aktiftir ve üzerine yeni tipte ve daha gelişmiş analitik yapılar eklenmektedir. Yani bugün yapay zeka adı altında hem iş dünyasında, hem basın yayında servis edilen yapay zeka olgusunun özü, tanıtıldığı gibi değildir. Tüm o tam otomatik robotlar, sistemler vs. bunların hepsi insanların yazdığı algoritmaların ve kodların yönetimindedir. Bugünkü derin öğrenme, vs. gibi daha üst düzey analitik yapılar her ne kadar kendi kendini geliştirme kapasitesine sahip olsa da asla bir insan gibi düşünemez; birebir böyle olabilmesi de mümkün değildir. Bir insandan çok daha hızlı ve büyük hesaplamalar, işler yapabilir; ancak birebir insan gibi düşünemez. E o zaman niye daha şimdiden “kaç kaç yapay zeka geliyo!” tarzı psikolojik etki bırakacak şekilde hem Türkiye’de hem dünyada bu tip içerikler üretilmektedir? Bu yapay zeka tabanlı korku pompalama stratejisinin temelinde ne vardır? Burda salt bir korku aşılama da yoktur; korku ile beraber korkulan şeyin karşısında mutlak bir acziyet hissi de yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Korku ve acziyet beraber kazandırılarak, korkulan şey karşısında kendi isteğiyle boyunduruk altına girme halinin alt yapısının hazırlanma emareleri ortaya çıkmaktadır. Şimdi bu iki Türkçe içerikli haber incelendiğinde de bu hedefe yönelik bazı belirtiler kendini göstermektedir.
Korona virüs ve yapay zeka haberi, bir kere haberin alındığı orjinal kaynaktan kırpılarak tercüme edilmiştir. Doktorların orijinal demeçleri, Türkçe haberde eksiktir. Haberin orijinal kaynağı:
https://www.sciencedaily.com/releases/2020/03/200330152135.htm
En önce, haberin başlığı Türkçe haberde baştan yanlıştır. “Koronavirüs için yapay zeka geliştirildi” değil, orijinal haberde belirttiği gibi “Koronavirüs için deney aşamasında bir yapay zeka aracı geliştirildi” olmalıydı. Bu iki cümlenin okuyucuda bıraktığı psikolojik etki farklıdır. Deney aşamasında ve tutarlılığı, sonuç almadaki başarısı için daha bir çok teste muhtaç bir çalışma, olmuş da bitmiş, tüm hastaların %80’inde doğru sonuç veriyormuş gibi bir algı oluşturulmuştur.
Dr.Megan Coffee’nin orijinal demecindeki, bu sistemin başarısından ancak doktorların kendi emekleriyle elde ettiği viral enfeksiyonlara yönelik tıbbı tecrübelere destek olabilme durumunda bahsedilebileceği vurgusu, Türkçe haberde yoktur. Doktor diyor ki, böyle bir şey bizim kendi bilgi ve tecrübelerimize destek olursa işe yarar, yani esas karar verici biziz diyor; ama Türkçe haberde sanki yapay zeka tüm teşhisi koyuyor gibi bir algı oluşturuluyor.
Dr.Anasse Bari de hedeflerinin tahminsel analiz (predictive analytics) temelli yapay zeka olanaklarını kullanabilen bir karar destek sistemi geliştirmek olduğunu belirtiyor. E bu detay da Türkçe haberde yok, burda kilit kavram “karar destek sistemi”dir. Karar destek sistemi, adı üstünde, insanların karar almalarına destek olacak şekilde, insanlara bir nevi arama motoru kolaylığıyla belli alanda hazırlanmış, derlenmiş, hesaplanmış bilgileri birtakım sorgularla ulaştıran bir yazılımdır. Karar destek sistemleri onyıllardır vardır ve sağlık başta olmak üzere birçok alanda da kullanılmaktadır. Bu doktorun demecini niye kestiniz peki? Bu kısım Türkçe haberde hiç yok.
Diğer Google’ın yapay zeka ile çip tasarımı haberinde de işin özeti, çip tasarımının yeni nesil makine öğrenmesi tekniklerinden biri olan pekiştirmeli öğrenme (reinforcement learning) modeli ile yapılmasıdır, bu kadar. Bu bir optimizasyon problemidir ve bu yöntem de bu problemi çözmede etkilidir. Yalnız burda orijinal haberde de bir üçkağıt vardır: https://www.pcgamer.com/google-is-using-ai-to-design-ai-processors-much-faster-than-humans-can/
Yapay zeka işlemcisi için yapay zeka kullanılıyor başlığının anlatılan içerikle alakası yoktur, tabi okuyucuyu habere çekmek için böyle artistik bir giriş yapılmış olabilir. Üretilen çip daha performanslıdır, yapay zeka için üretilen bir çip değildir.
Şimdi bu piyasa tarzı yapay zeka haberlerinden sonra esas yapay zekanın gerçek tanımının yer aldığı kaynağa geçmeden önce, birinci haberdeki korona virüs ve yapay zeka konusunu ele alan orijinal haberin de kendi orijinal kaynağı olan, bilimsel makaleyi kısaca özet bir biçimde inceleyelim. Çalışma, ücretsiz erişime açıktır ve şu linkten pdf formatında indirilip incelenebilir:
https://www.techscience.com/cmc/v63n1/38464
Özet (abstract) bölümünde çalışmanın ne olduğu, niçin yapıldığı ve nasıl bir yol izlendiği hakkında genel bilgi verilir. Bu çalışma, korona virüsünün ölümcül vakalarının bir sonucu olan ARDS (akut solunum sıkıntısı sendromu) hastalığına sebebiyet veren klinik belirteçleri algoritmik olarak tespit etmek ve tespit edilen bu belirteçler temelinde hasta klinik bulgularının da başka bir yapay zeka yöntemi olan tahminsel analizle (predictive analytics) yüksek oranda ARDS’ye dönüşüp dönüşmeme ihtimalini hesaplamak, ve bu yolla doktorların karar destek yöntemlerine yardımcı olmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Böylece hastaneye gelen ve hastalığın henüz erken evresinde olan hastaların hangilerinin ölümcül bir sonuç olan ARDS’ye çevireceğini önceden yüksek bir başarı oranıyla tahmin edip, buna göre acil olarak ilgilenilmesi gerekenlere öncelik verilmesi planlanmıştır.
Yani önce doktorlar, kendi bilgi ve tecrübelerine dayanarak korona virüs kapmış olanarın hafif bulgularına sahip olanların ölümcül bir vakaya çevrilmesine neden olacak esas analiz hedefini ARDS hastalığı olarak tanımlamışlardır. Bu tespiti, yapay zeka yöntemlerini kullanacak olan analist kendi kafasına göre yapamaz; analiz hedefini, konunun uzmanından almak zorundadır. Analiz sonucunda da ARDS’nin klinik belirteçleri olarak, kuvvet sırasına göre 1) ALT (alanin transaminaz, karaciğer enzimi) seviyesinde yükseklik, 2) kas ağrıları ve 3) kırmızı kan hücrelerinde artış olarak tespit edilmiştir.
Çalışmanın teknik detaylarını geçip sonuç kısmından birkaç önemli noktayı ele alalım:
Yapay zeka analizleri, klinik veriler üzerinde tahmin edilmeyen desenleri ortaya çıkarabilmektedir. Bu bulgular da doktorların, covid19 gibi daha önce tecrübe edilmemiş vakalara “hasta” veya “hasta değil” tanısı koyabilmelerinde yardımcı olmaktadır. Görüldüğü gibi, Türkçe haber sitelerinde yansıtıldığı haliyle, kendi kendine işliyormuş gibi görünen bir yapay zeka uygulaması yoktur. Tüm süreçleri doktorlar ve veri bilimi uzmanları beraber çalışarak yönetmiştir. Ortaya çıkan sonuçlar da yine doktorların bilgi ve tecrübeleri ile harmanlanarak bir karara bağlanmaktadır.
Ve sonucun en önemli kriterini oluşturan, ölümcüllüğün en kuvvetli belirteci olarak kendini gösteren ALT enzimindeki artış, doktorların da bilmediği, tahmin etmediği bir bulgu olarak ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın en önemli sonucu budur. Her ne kadar bu sonucu genellemek yanlış olsa da, bundan sonraki çalışmalara ışık tutacak niteliktedir. Yani bu sonuca bakılarak “tamam biz koronaya sebep olan esas semptomu bulduk” demek yanlış olur, çünkü çalışma 53 hastanın klinik bulguları üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bu örneklem hacmi, genel bir kanıya varılamaycak kadar küçük ölçeklidir; ancak çalışmanın yapıldığı hastanenin ve doktorların elindeki imkanlar bu kadarına yettiğinden daha ileri seviye işlere önemli bir girdi oluşturma potansiyeli vardır.
Son olarak, makalenin son sayfasında ibretlik bir örnek alınası durum vardır:
Çalışmayı gerçekleştiren doktorların ve veri bilimi uzmanlarının hiçbirisi, herhangi bir bütçe yardımı almamıştır. Tümü, bu işi kendi imkanlarıyla ve gönüllü olarak yapmışlardır. Biz de şahsen bu güzel gönüllü insanları kutluyoruz.
Yine OnAltıYıldız’da 1 Nisan 2020’de yayımlanan “Kulbak Bilge İle Çağı Anlamak” adlı haberde de Japonya’da yapılan bir çalışmada tat ve koku alma duyusunda körelme belirtisinin korona virüsün belirteçlerinden biri olabileceği yorumu vardır.
Bir başka çalışmada da karaciğer bozukluğunun koku alma duyusunda körelmeye neden olduğu durumu ele alınmıştır:
İlk incelediğimiz makalede koronadaki ölümcüllüğün en önemli belirteci, bir karaciğer enzimi olan ALT seviyesindeki yükseklik olarak çıkmıştı. Japonya’daki bu çalışmada da korona hastalarının tanı tedavisinde belirteçlerden birinin tat ve koku alma duyusunda körelme olabileceği belirtilmekte.
1) Eğer koronalı hastalarda tat ve koku körelmesi varsa
2) Koku körelmesine sebep olan bir durum da karaciğer bozukluğu ise
3) ALT karaciğer enziminin de üst seviyelerde çıkması karaciğer bozukluğuna işaret etmekteyse
4) O zaman tat ve koku alma belirtecinin de kendi belirteci, ALT enzimi artışı olabilir mi?
Bu maddeler, bir durum tespiti değil, veri sunumudur; zira bizim işimiz tam da bu noktada bitmektedir, çünkü biz doktor değiliz. Bu noktadan sonrası doktorların işidir.
Bu bilimsel makalelerde kullanılan yapay zeka kavramı da esas yapay zekanın tanımı değildir. Bu jargon artık herkesin zihninde bu şekilde yerleştiği için genel anlamda böyle kullanılmaktadır. Şimdi yukardaki Türkçe’ye çevrilmiş iki haberde de sanki yapay zeka adında sözde yüce bir varlık insanlara doğru gün geçtikçe yaklaşıyor da, aman ha ayağımızı denk alalım tarzı korku ve acziyet algısı yerleştirme hamlesi vardır. Peki bu basın yayının çok büyük bir kısmında yapay zeka diye tanımlanan kavramlar, yapay zeka değilse esas yapay zeka nedir? Yapay zeka, sadece “otonomi” elde ederse o tehlikeli boyuta evrilebilir. Otomatik olma ile otonomi sahibi olma çok farklı şeylerdir. Otomatik makineler, robotlar, vs., insanların emirlerinden oluşan algoritmalarla çalışır, ama gün gelir de bu makineler ve yazılımlar “ben benim, sen sensin” çıkışı yapabilirse, yani “ben” diyebilirse, işte o zaman tehlike büyüktür, hem de çok…
On seneden fazla bir süredir hasbelkader kendi çapımızda bu işlerin içinde olan birisi olarak, bu şekilde bir yapay zeka tanımını yazılı olarak (sözlü olarak da seneler önce Mahmut Ağabey’in lokantasındaki yemekteki sohbette Komutan’dan), en öz ve üst düzey bir açıklama formunda ilk defa Kulbak Bilge’de görmüşüzdür.
Latif Baba’nın “Anlamıyor musunuz? Aslında robotlar ilişki kuruyor, yani onlar bize kendilerini icat ettiriyor. Var olan suni zeka vücut bulmak istiyor. Deccal’i inşa ediyor insanlık.” sözlerindeki “kendilerini” kelimesi kanımızca, otonomiye, yani benliğe işaret etmektedir; çünkü benliği olmayan, kendinin de farkında olamayacağı için kendini başkalarına inşa ettiremez. Yapay zekanın gerçek tanımı, bu cümle ile adeta kapsül içine alınmış, “sır”lanmıştır… Şimdi Erenler Yolu’nda bilim var mıymış?.. Hem de en hasından...
Bir böyle sırlama vardır; Erenler’in, Komutan’ın, Emir Yıldızdan Ağabey’in yaptığı gibi, bir de bu işleri İzmit pişmaniyesi gibi dolaya dolaya vara yoğa slogan çığırtkanlığıyla sardırıp “elmanın sırrı, armudun sırrı” sığlığına kadar indirgeme hadsizliği gösteren, tvlerde kanal kanal dolaşıp “korona bahane, pazarlama şahane” mottosuyla her konuda ahkam kesen sözde uzmanlar gibi hemen her konunun sırrını bilen, son dönemlerde nerdeyse her köşe başında mantar gibi türeyen Sırrı’ların sırlaması vardır... Youtube, bu gibilerin sözde sır videoları ile doludur.
Akıl ve bilimin yolu, Atatürk’ün Yolu, tüm bu batılı silindir gibi ezip geçecektir!..
Bir Horasan esintisinde dendiği gibi:
“... Sayılmayız parmağ ile
Tükenmeyiz kırmağ ile
Taşramızdan sormağ ile
Kimse bilmez ahvalimiz
Erenler yolun güderiz
Çekilip Hakk’a gideriz
Gaza-yı ekber ederiz
İmam Ali’dir ulumuz
Erenlerin çoktur yolu
Cümlesine dedik beli
Gören bizi sanır deli
Usludan yeğdir delimiz...”, - Muhyi
Yasin Murat Yiğit
ymuratyigit@gmail.com
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle